@kedili_limon
|
Konağın içinde olduklarından son baharın esintisini hissetmiyorlardı. Yakında Lara’nın doğum günü vardı. Beş yılda bir doğum günü kutluyorlardı. Nalan o yüzden Bayandan izin almıştı. Konaktaki işleri bittiğinde dışarı çıkacaklardı. Öğleden sonra olduğunda odaya tekrar dönmüştü Nalan. Yatağın üzerinde oturan kızlarına bakıyordu. “Hadi şehire gidiyoruz” Lara annesinin bir önceki iznini daha erken aldığını biliyordu. Bu haber onu şaşırtmıştı. Annesi odadaki paltosunu giyerken Lara duvarın içindeki Klow taşı kutusunu almıştı. Lalenin üzerinide giydirdikten sonra odadan çıkmışlardı. Nalan Lara’nın uzattığı kutuyu çantasının içine atmıştı. Laleyi kucağına alıp koridordan ilerlemeye başlamışlardı. Konağın kapısından çıkıp meydana doğru yürümeye başlamışlardı. Fazla uzak olmadığı için değil at arabasına binecek kadar çok altını olmadığı içindi. İki kızınada konakta baktığından dolayı maaşı birde ordan düşürülüyordu. Esinti soğuk olduğundan dışarda fazla kişi yoktu. Güneşe aldanıp çıkanlar hariç. Lara solmuş yaprakların üzerine basarak ilerliyordu. “Bunlar çatırdamıyor” yere yeni yeni düştüğünden tam kurumamışlardı. Nalan gülerken Lale ablasına doğru uzanmıştı. Onu yere koyduğunda Lara ile el ele tutuşup önden yürümeye başladılar. Arkalarından gülümsüyordu. Havanın kokusunu içine çekip. “Çok tatlılar” diyerek gök yüzüne bakmıştı. “Sende görseydin keşke Gökhan” adımları düşüncelere daldıkça yavaşlıyordu. Lara Laleyi kucaklayıp Nalan’ın yanına gelmişti fazla uzaklaştıklarını fark ettiğinde. Nalan bunu gördüğünde kıkırdayıp onun başını sevmişti. “Sen iyi bi ablasın” Lara ona gülümserken Lale ayakta durmaya çabalıyordu. Biraz daha yürüyüp meydana vardıklarında kitapların çok olduğu bir alana gelmişlerdi. Çoğu büyü ile alakalı değillerdi. Lara kitapların kapağını gördüğü anda bile heyecanlanıyordu. Diğer kitapların kapakları parlak veya mana hissedilecek türden yapılmazdı. Onları bir dükkana sokmuştu Nalan. Kariyerin yanına yaklaşmıştı. “Merhabalar, kızım büyülere fazla ilgi duyuyor onun yaşına uygun her hangi bir kitap önere bilir misiniz acaba” dediğinde Laraya bakmıştı. “Başlangıç için olanları size tavsiye edebilirim bir saniye lütfen” diyerek masanın üstündeki zili çalmıştı. Rafların arasından bir kadın onların yanına gelmişti. “Başlangıç için olan bir kaç kitap getir” dediğinde başı ile onaylayıp rafların arasına tekrar girmişti. Bulması fazla uzun sürmemişti. Nalan’a uzattığında içlerinden birini alıp açmıştı. Biraz inceledikten sonra. “Bu yeterli olur sanırım” diyerek gülümsemişti. Alıp ordan çıktıktan sonra Lara annesinin kolunu tutmuştu. Zindan süsü Lara hareket ettikçe kanatlarını çırpıyordu. Kıyafet almak için meydanın ortasına doğru ilerlerken portalın içinden çıkan Gökhan’ı görmüştü Nalan. “Yok o buraya gelmez daha savaş bitmedi” derken yerde bir gazete görmüştü. Son dakika gazetesiydi. Rikher savaşı sonlandırdı diye büyük bir başlık vardı. Tekrar portalın oraya baktığında Gökhan’ı görememişti. Nalan portala doğru koşmaya başladığında Lara onun gittiğini fark etmemişti. İnsanların arasında Gökhan’ı arıyordu. “Gökhan” diye seslendiğinde kalabalığın içinden biri “Nalan diye bağırmıştı. Göz göze geldiklerinde bir birlerine doğru koşmuşlardı. Bir birlerine sarılırken Lara annesinin olmadığını fark etmişti. Gökhan Nalan’ı yüzündeki saçları kulağının arkasına koyduktan sonra Laleye bakmıştı. “Benim sevimli kızım” derken Lara’nın yokluğunu fark etmişti. “Lara nerde” dediğinde Nalan arkasına bakmıştı. “Burdaydı” demişti telaşla. Lara annesinin onu bıraktığı yerde bekliyordu. Yakındaki bir banka oturup ayaklarını sallamaya başlamıştı. Etrafta yürüyen insanların geçişlerini izliyordu. Sonra omzundaki zindan süsünü fark edip parmağına çıkmasını sağlamıştı.
|
0% |