@kedili_limon
|
O düşünürken Nalan yanlarına gelmişti. “Gökhan Lale huysuzlanıyor uyku saati geçtiğinden dolayı, artık bi han falan bilmiyorum bi yer bulda uyutayım” dediğinde Gökhan Larayı omzundan indirmişti. “Tamam gidelim” diyerek parkın sonuna doğru ilerlemişti. Buraların yolunu zor güç hatırlasada hanı bulmuştu. Sonra aklına yanında altın getirmediği gelmişti. Nalan’a bakıp. “Ben yanımda para getirmedim” dediğinde gülmüştü. “Gökhan hiç değişmiyorsun” dedikten sonra Lara’nın çantasına attığı kutuyu çıkartmıştı. Onun eline verip “Artık var” dediğinde Gökhan kutuyu açmıştı. “Bunlar” dediğinde Nalan başını sallamıştı. “Evet, ufaklığın göz yaşları” dediğinde tebessüm ediyordu. “Güzel hazinelere sahibiz Gökhan, ayrıca uykumda var hızlı olalım lütfen” demişti Gökhan hana önden girdiğinde Nalan derin bir nefes verip Lara’nın elini tutmuştu. Kapıdan içeriye girdiklerinde Gökhan oda numarası için anlaşıyordu. İçerde baskın bir ter kokusu vardı. “Oda umarım böyle kokmaz” diye dua etmişti Nalan. Gökhan hancı ile Klow taşları hakkında yaptıkları konuşma sonrasında oda numarasını almıştı. Merdivene doğru ilerleyip odaya çıkmışlardı. Çift kişilik bir yatakla bir çekmece vardı. Nalan pencereleri açıp odayı havalandırmıştı. Laleyi yatağın ortasına koyup uzanmıştı. “İyiki önemli şeyleri konaktan almışım” demişti uykulu bir sesle. “Ne konağı” diyerek ona bakmıştı Gökhan. “Çalıştığım yer, konuşturtma beni uykum kaçacak” diyerek Lalenin üzerine elini koymuştu. Gözlerini kapatırken. “Annem çok çabaladı baba, sen yokken” diyerek yatağın içine girmişti Lara. Gökhan bir süre ayakta dururken camdan dışarıya bakmıştı. Yatağa yaklaştığında Nalan’ın ayakkabılarını çıkarıp kenara koymuştu. Yorganın üzerinde uyuduğundan üzerini örtecek bir şey arıyordu. Çekmeceyi açtığında battaniyeler bulmuştu. Onlardan birini üzerine serip yatağın solunda olan kızının yanında yatmıştı. Lara onun olduğu tarafa çevirmişti bedenini. “İyi geceler baba” demişti gözlerini kapatırken. Gökhan kulakları bükülürken gülümsemişti. “İyi geceler kızım” demesinin ardından saçlarını yavaşça okşarken uyuya kalmıştı. Lale’nin ağlamasına uyanmıştı Gökhan. Yatakta onları göremeyince etrafa bakmıştı. Lara’nın kirpisi onun elbisesini yerken kendinden uzaklaştırmaya çabalıyordu. Dikenleri battığından dolayı ağlamıştı Lale. Yataktan kalkıp camları açtığında çoktan öğlen olduğunu fark etmişti. Kapı açıldığında o tarafa bakmıştı. “Teşekkürler tatlım” demişti Nalan ona kapıyı açan Laraya. Yemek almaya aşağıya inmişlerdi. “Uyanmışsın” diyip gülümsemişti çekmecenin üzerine koymuştu elindeki iki tabağı. Lara ekmek sepetini çekmecenin yanına koyup kirpisini almıştı. “Niye ağlıyorsun bebeğim” diye Laleyi kucağına alırken Lara yatağa oturmuştu. Gökhan kenardaki yüz yıkama suyu kullandıktan sonra yatağa Lara’nın yanına oturmuştu. “İlk han deneyimin nasıl” diyerek saçlarını karıştırmıştı. “Saçımla oynama” diyerek kenara kaymıştı. “İyiydi” demişti ardından kısık sesle. Gökhan onun taburlarını tatlı bulduğundan gülüyordu. Yemeklerini yedikten sonra handan ayrılmışlardı. “Gökhan sen şimdi hakkın olanı Rikhere gidip alıyorsun buraya geliyorsun tekrar, bizde o ara ev bakalım” demişti sesini çocuksu yaparak. Gökhan’a portalla bine bilmesi için altın kesesini vermişti. “Erken gelirsen” diyip etrafa bakmıştı. “Şurda bekle” diyerek ağacın dibindeki bir bankı göstermişti. Gökhan ona sarılmıştı konuşmaya devam edecekken. Nalan’da ona sarılmıştı. “Endişelenme, her şey güzel olacak karıcım” derken sarılmayı bırakıp Nalan’ın yüzünü avuçları arasına almıştı. İkisinin dudakları birleşirken Lale kirpiden kaçıyordu. “Hızlı olucam” diyerek portala doğru ilerlemişti. Giderken sürekli arkasına bakıyordu. “Çocuk gibi” diyip kıkırdamıştı. Laleyi kucağına aldığında kirpi onun bacağına çıkmaya çabalıyordu. “Tatlım hayvanını alır mısın” diyerek ayağının ucuyla kirpiyi itmişti. “Onun adı var, minnak demen lazım” derken kirpiyi eline almıştı. “Ona mana aktardıkça boyutu pekte minnak olmayacak Lara” demişti tereddüt ederek. Lara dudaklarını büzmüştü. Bir süre daha meydanda oyalanıp ev ilanlarına bakmaya girmişlerdi. Nalan önce bir gazete almıştı. Alışkanlık olarak kalacaktı Nalan’da gazete almak. Savaştan sonra çok fazla önemli konular yoktu. Arka sayfalarda satılık yer var mı diye bakarken Klow yasasının kaldırıldığı yazıyordu. İstemsizce sesli okumaya başlamıştı. “Son savaştan sonra Rikher Krallığı Klowları ülkesine çağırıyor, Kral Ertan onlar bizim vatandaşımızdır kanı izinsiz dökülürse ordularımız oraya yürüyecek diye açıklama yapmış” Nalan onu dinleyen Laraya bakmıştı. “Artık toplum içinde yargılanmayacak mıyız anne” dediğinde sessiz kalmıştı. Onun elini tutmuştu. “Hadi okula yakın bir ev bulalım, sonra büyü öğrenirsin bir sürü tatlım” demişti olabildiğince neşeli bir ses tonuyla. Nalan Rikhere giden Klowların ilk fırsatta tekrar avlanacağının farkındaydı. Kral Ertan Klowları kendine Krallığının refahı için saklamaya çabalıyordu. Onların gözünde yaşayan madenden fazlası değillerdi. |
0% |