@kedili_limon
|
Şehrin sokaklarını gezmeden önce büyü gelişim okuluna getirmişti Larayı Nalan. Oldukça geniş bir bahçeye sahipti. Bahçedekilerin çoğunun Elf olması dikkat çekiyordu. Savaş bitsede hâlâ Rikhere dönememiş ailelerin çocukları olduğu belliydi. Periler ve Yarı hayvan olanlarda vardı. Onlar Elflerden uzakta duruyorlardı. Okulun içine girdiğinde dışarısından daha büyük olduğunu belli oluyordu. İçerileri bir süre gezdikten sonra okulun müdürünün odasına çıkmışlardı. Kapıyı tıklatıp içeriye girmişlerdi. “Hoş geldiniz Bayan, Küçük hanım” diyerek gülümsemişti. “Merhabalar, kızımı okula yazdırmaya gelmiştim” Müdür başı ile onaylayıp “Bir saniye” diyerek dosyaların içinden birini seçip içindeki sayfayı çıkartmıştı. Masanın üstündeki dekorlara bakıyordu Lara. Eline tüy kalemi aldığında Nalan’a bakmıştı. “İsmi nedir” dediğinde “Lara Ünver” diye hızlıca yanıtlamıştı. Adam yazarken “Soylu bir çocuk daha” diye iç çekerek yazmıştı. Soylu aileler çocuklarının doğuştan yetenekli şekilde doğduğuna inanıyordu. Bu yüzden şımarık ve sorumsuz bir şekilde okulun düzenini bozmaya daha yatkın oluyordu. “Manasını ölçüp hangi kademe olduğuna bakmam lazım” diyerek masanın üstüne bir parşömen koymuştu. Lara masaya yaklaşıp dokunduğunda mavi bir ışık yayılmıştı. Müdür Lara elini çekerken yüz ifadesini korumaya çalışıyordu. “Muazzam” diyerek sayfada yazan seviye kısmına +B yazmıştı. “Şurayı imzalayın lütfen Bayan Ünver, okula hayvan getirmek yasak bu arada istisna yapamayız” diyerek kirpiyi göstermişti. “Minnak ruhsal bi hayvan” diyerek dudaklarını bakarken kirpiye bakmıştı. Müdür öksürüp “İsmini söyleyerek kabuğuna saklan de bakalım” dediğinde Lara tereddüt edip annesine bakmıştı. Nalan yap der gibi kafasını salladığımda “Minnak kabuğuna saklan” demişti kısık bir sesle. Kolları arasından yok olmuştu. “İsmini tekrar söylediğinde bi yerlerden fırlayıp seni gelir endişelenme” Lara bu durumdan hiç hoşlanmamıştı. Müdür Nalan’la bir birlerine gülümseyip. “Çocuğunuzu okulumuzda görmekten mutluluk duyarız bayan” dediğinde Nalan “Teşekkürler ilgilendiğiniz için” diyerek Lara ile okuldan çıkmıştı. İkiside sessizliğini koruyordu. Lale Nalan’ın kollarında uyuyordu. Nalan insanlara sora sora bir kaç tane yakında olan ev bulmuştu. En beğendiği evde ahır ve bahçede vardı. “Satın almak için burdaysanız şu iki tavuğuda hediye ederim, ben yaşlı bi insanım daha fazla hayvanlara bakamam” dediğinde Nalan nezaketen gülmüştü. “Cidden çok güzel bir eviniz var canı gönülden almayı isterim lakin eşimle bir konuşmam lazım” Bastonuyla yakınlaşan tavuğu kovarken. “Evet bir ev” diyerek zorlanarak gülmüştü. Bir çok anısının burda geçtiği belliydi. Buna rağmen iyi bakılmış bir yerdi. İki katlı olan bu yerin çatısına doğru gül sarmaşıkları çıkıyordu. Son bahar olduğundan çoğu yaprağı dökülsede güzelliğini koruyordu. Meydana geldiklerinde güneş yavaştan batıyordu. Gökhan ağacın dibinde poğaça yiyordu yalnız başına. Geldiler mi diye etrafada bakıyordu. Göz göze geldiklerinde ayağa kalkmıştı. Sonra banka koyduğu paketleri almıştı. Nalan onun heyecanlanışına gülüyordu. Yanlarına geldiğinde paketleri Nalan’a uzatmıştı. “Döndüm” demişti nefesini toplamaya çabalarken. “Bizde evi bulduk, çok güzel bir yerde” diyerek Laleyi ona vermişti. Tüm gün yürüdüğü için yorulmuştu. “Hadi gidip evimizi alalım” derken koluna girmişti. Lara onların bu sessizliğini seviyordu. Annesinin elini tutup satın alacakları eve doğru yürümüşlerdi. Gökhan’da evi satan adamla tanışmıştı. Satın alma işlemlerini imzaladıktan sonra adama parasını vermişlerdi. Eve girdiklerinde biraz tozlu olsada halledeceklerdi. Nalan ilk önce uyuyacakları odalardan başlamıştı temizliğe. Gökhan evdeki kullanılamaz eski eşyaları dışarıya çıkartıyordu. Lara annesine yardım ederken büyü kitabını kullanıyordu. Su büyüsü yaparak kovaları dolduruyordu. Sözsüz yaptığını gördükçe Gökhan onun adına gururlanıyordu. Gece kendini iyice belli ettiğinde Lara Lalenin yanına yatmıştı. Anne ve babası onların bu tatlı anını izliyordu. “Hızlı büyüyorlar” Gökhan Nalan’a bakmıştı. Yüzündeki unuttuğu ayrıntıları tekrar hatırlıyordu. “Haklısın” dediğinde Nalan’da ona bakmıştı. Yeşil gözlerindeki kahverengi lekeler baktıkça dahada parlıyordu. Çocukların uyuduğu odanın kapısını kapatmışlardı yavaşça…
|
0% |