@kedili_limon
|
Sabah cam kırılma sesine uyanmışlardı. Nalan yanındaki uykulu olan Laraya bakıyordu. Hızla ayağa kalkıp aşağıya indiğinde tabak parçaları toplamayan Gökhan’ı görmüştü. Masum bir şekilde gülümserken gözlerini kırpıştırıyordu Nalan elini göğüsüne koymuştu. “Bir şey oldu sandım” diyerek mutfağın içine girmişti. Gökhan elindeki kırık parçalarını çöpe attıktan sonra sandalyeye oturan Nalan’ın yanına geçmişti. Ekmeğin kokusu mutfağı sarıyordu. Saçını kaşırken “Kırmak istememiştim, tabağı” dediğinde Nalan ona bakmıştı. “Önemli değil, hem sen onları ne ara aldın” diye sorduğunda “Ekmek almaya gittiğimde gördüm” Bir süre bakıştıktan sonra Nalan gülmüştü. Lara gözünü ovalarken aşağıya inmişti. “Bir kaç tane yumurta getirir misin, ben hallederim yemeği” dediğinde avucunu ona göstermişti. Yumruk yapıp açtığında bir tane yumurta belirmişti. Nalan ona baktığında göz kırkıp onun eline yumurtayı vermişti. “Daha fazla lazım” derken gülüyordu Nalan. Gökhan ayağa kalkmıştı bunu dediğinde. “Birazda dışardan bulayım bari” diyerek evden bahçeye çıkmıştı. Lara sakin bir cumartesi günün tadını çıkarıyordu şuan. Nalan ayağa kalkıp tezgaha yönelirken Lara tekrar yukarıya çıkmıştı. Lale hâlâ uyuyordu. Onun yanına yatmıştı. Yemek hazır olana kadar uyuyacaktı. Annesinin sesi ile uyandığında yataktan kalkmıştı. Kenarda duran çekmecenin üstündeki tarakla üstün körü saçlarını tarayıp bağlamıştı. Lale merdivenlere doğru gidiyordu. Tarağı bırakıp onu kucağına almıştı. Yavaşça ikiside mutfağa inerken haşlanmış yumurtanın kokusu etrafı sarmıştı. Gökhan yumurtaları soymaya çalışıyordu. Yeni sudan çıkarttığı için hâlâ sıcaktı. Elleri tamamen iyileşmişti Bratsonda kendi ne iyileştirme büyüsü yaparken. Nalan yeşilliklerin suyunu süzüp bir tabağa koymuştu. Laleyi babasına uzattığında elindeki yumurtayı bırakmıştı. Kendi sandalyesine oturmuştu ardından. Uzun zamandır böyle bir günü tekrar yaşamanın hayalini kuruyordu Nalan. “Keçi mi inek mi” diye sorduğunda Gökhan’a şaşkınlık ile bakmıştı. “At” diye heyecanla bağırmıştı Lara. “Kesinlikle” diye ona eşlik etmişti Gökhan. İkisi gülerken Nalan onun ahırı kullanmak istediğini fark etmişti. Yemek yemeleri bittiğinde Gökhan Larayı yanına alıp evin eksiklerini almaya gitmişti. Nalan bir süre daha evi temizleyecekti. Bratson barışın hüküm sürdüğü bir Krallık olarak geçtiğinden ne turisti eksikti nede göç edeni. Her konuda kolaylık sağlıyor olması onu diğer Krallıklar arasında vaz geçilmez yapıyordu. Kitapların olduğu sokağa geldiklerinde Lara’nın etrafa fazla baktığını fark etmişti. “Odana alacağımız kitaplığın içi boş kalmamalı” dediğinde gözleri parlamıştı. Sevinçle etrafta koşuştururken büyülerle alakalı olan geniş bir dükkana girmişti. Gökhan onun peşinden geliyordu. Saman kağıdının kokusu mürekkeple birleşmesinin kokusu her raftaydı Eline bir kitap alıp incelerken tanıdık bir ses duymuştu. “Son baharda tekrar bir kelebek görmek güzel” Lara o tarafa dönmüştü. Şapkasını çıkarıp selam vermişti. “Bay Levent” dediğinde kitabı elinden bırakıp onun yanına doğru koşmuştu. Gökhan kızının yanındaki Levent’i süzüyordu. “Sizi tekrar görmekte çok güzel” Şapkasını tekrar takmıştı ardından. Gökhan’ı fark ettiğinde Lara ona dönmüştü. “Bu benim babam” dediğinde Levent gülümseyip ona doğru bir adım atmıştı elindeki eldiveni çıkartarak. “Bana Levent diye bilirsiniz bayım” dediğinde Gökhan elini sıkmıştı. “Gökhan” dediğinde onun Elf olduğunu fark etmişti. Lara’nın insan olduğunu düşünmüştü. Bundan dolayı aileside insandır diye hayal etmişti Levent. El sıkışmaları bittiğinde kenardan bir kitap alıp kapağına bakmıştı. Sonra Laraya uzatmıştı. O eline alıp açtığında ateşle alakalı büyüler vardı. “Baban gibi ateşe yatkın olabilirsin” dediğinde Gökhan’ın kaşı kalkmıştı. Levent bunu fark ettiğinde kendini açıklamaya çabalamıştı. “Ateş büyüsü yapanların elleri soğuk olur genelde ondan önerdim Bay Gökhan” ama bu ondan dahada şüphe etmesine sebep olmuştu...
|
0% |