@kedili_limon
|
Işıl odaklanmaya çabalarken tekrar topu onlara doğru atmışlardı. Lara tekrar engelleyip ayağa kalkmıştı. Topu eline almıştı. “Sizin sorununuz ne” diye sakinliğini korumaya çabalarken topu atan Elflere seslenmişti. “Belli değil mi” diyerek biri üzerine doğru yürümüştü. “Şu hayvan bozuntusunu istemiyoruz” diyerek Işılı göstermişti. “Bende seni istemiyorum” Lara ile aralarındaki iki metrelik mesafeyi kapatırken ayağı takılmıştı. Toprağın içine doğru çekiliyordu. “Öğretmenim” diye bağırdığında topu onun kafasına atmıştı. Anlına tutup Laraya sinirli şekilde bakmıştı çocuk. Arkasındakiler onu toprağın içinden çıkartmaya çabalarken Lara Işıl yanına oturmuştu. Işıl üzgün gözüküyordu. “Böyle yapmana gerek yoktu” dediğinde Lara ona gülümsemişti. “Vardı” toprağın içinden çıkmaya çabalayan çocuğa bakmıştı. “Böyle kişiler iğrenç” demişti. Aklına ona yaratık dendiği gün geliyordu. Işıl endişeli gözüküyordu. “Hadi ruhsal hayvanına bakalım Işıl” dediğinde kitaba bakmıştı. Derin bir nefes alıp sayfaya odaklanmıştı. Sayfa ışıldadığında ikisi gülümseyerek bir birine bakmıştı. Ufak bir kar tilkisi havada belirdiğinde Lara onu tutmuştu. “Hassastır ondan düşürmemeye çalış” diyerek onun kucağındaki kitabın üstüne koymuştu. “Çok sevimli” demişti. Işılda yarı tilkiydi. Gözleri parlıyordu ona dokunurken. “İsim vermelisin yoksa içine geri alamazsın Işıl, okulda havyan yasak” dediğinde ona bir isim düşünmüştü. “Kartopu iyi olur” diyerek gülümsemişti. “Kartopu kabuğuna çekil dersen o senin içinde büyümeye devam eder” derken çocukların yanına Elf bir öğretmen gelmişti. Larayı göstererek konuşlardı. Öğretmen onların yanına gelmişti. “Arkadaşlarınızla iyi geçinmeniz lazım, bu seferlik görmezden geliyorum Lara Ünver” diyerek yanlarından ayrılmıştı. Savaş kahramanının kızı olmak yetişkin Elfler arasında görmezden gelinmesine sebep oluyordu. Elf çocuk ona bir şey yapılmadığını gördüğünde yumruğunu sıkmıştı. Lara ise ona göz kırpmıştı. Sırıtırken banka iyice yaslanmıştı. “İyiki kızmadı sana” dediğinde Işıla bakmıştı. “İyiki” diye iç çekiş kitabı eşya portalının içine fırlatmıştı. Kartopunu kendi içine almıştı Işıl. Kelebek etraflarında uçuyordu. Havanın kokusunu içine çekmişti Lara. Sessizlik onu kendine çekiyordu adeta. Diğer öğretmenlerde ilk gün diye serbest bırakmıştı. Bahçenin her yerine gezmişlerdi Işılla Lara. Birlikte kurumuş yaprakların üzerinde bile zıplamışlardı. Okul bittiğinde beraber şehrin içinde biraz dolaşmışlardı. Işılı evine kadar bırakmıştı Lara. “Yarın görüşürüz Işıl” demişti ayrılmadan önce. “Görüşürüz Lara” diyerek el sallamıştı. Kapıdan içeriye girdiğini gördükten sonra kendi evine doğru ilerlemişti Lara. Öylesine mırıldanıyordu yürürken. Evin bahçe kapısından girmişti. Ahırın içindeki atı gördüğünde. “At” diye ahıra doğru yakınlaşmıştı. Kümesten çıkıyordu o ara babası. “Hoş geldin Lara” demişti onun yanına gelip. Saçını severken ata bakmıştı. Lara atların çok güzel göründüğünü düşünüyordu. Gökhan’da aynı fikirdeydi. “Hadi eve girelim, okulda yaptıklarını anlatırsın kızım” diyerek ilerlemişti. İçeri girdiklerinde yemeğin kokusu her yeri sarmıştı. “Hoş geldin tatlım” derken tencereyi karıştırıyoru Nalan. Baba kız masaya oturduklarında Lara sürahiden kendi bardağa su doldurup içmişti. Annesi yemek tabaklarını masaya koyuyordu. Gökhan’da kendine su doldururken “Arkadaş edindin mi bakalım” diye sormuştu. Lara başıyla onaylamıştı. “Evet adı Işıl, çok sevimli bir kız, o bir tilki kuyruğu çok kabarık” dediğinde içtiği suyu püskürtmüştü Gökhan. Bir süre öksürürken Nalan yanına gelmişti. “Tilki mi” demişti şaşkın ve boğuk bir sesle. “Evet” demişti Lara tereddüt etsede. “İyi biri olmalı” diyip kendini gülümsemeye zorlarken Nalan’a bakmıştı. Lara başıyla onun dediğini onaylamıştı. “Çok sessiz bir kız ve ruhsal hayvanı kar topuda tilki” diye anlatırken Gökhan eli ile yüz ifadesini kapatıyordu... |
0% |