Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@kedili_limon

Sabah olduğunda tekrar Işıl ile okulda buluşacağından heyecanlıydı Lara. Merdivenler inip annesinin hazırladığı yemeği hızlıca yiyip evden çıkmıştı. “Ben seni ışınlardım” demişti sesi sonlara doğru kısılırken. Nalan onun bu dediğine gülmüştü. “Her gün sen bırakırsan okulun yolunu nasıl bulacak” diyerek sebze kesmeye devam etmişti.

Lara Işılın evinin kapısını çalmıştı. Okula gitmelerine daha yarım saat vardı. Kapıyı Işılın babası açmıştı. Önünde birini göremeyince aşağıya bakmıştı. “Merhaba bayım” dediğinde adamın kaşı kalkmıştı. “Merhaba ufaklık” demişti onu süzerken. “Şey Işılla beraber okula gidecektikte” dediğinde kapının arkasından Işıl çıkmıştı.

“Lara” demişti heyecanla. Onun yanına geçip. “Dün anlattığım arkadaşım baba” dediğinde bir kızına birde Laraya bakmıştı. Işıl ondan biraz daha uzundu. “İyi hadi gidin geç kalmayın” dediğinde Işıl Lara’nın elini tutmuştu. Okula doğru beraber yürürken Işıl ona ruhsal hayvanını babasına gösterdiğinde ne olduğunu anlatıyordu gülümserken.

“İşte gösterdiğimde anneme şey dedi, Duru ne ara bir çocuk daha yaptın” dediğinde ikiside gülmüştü. “Benim üç tane abim var hepsi şuan burda işlere girdiler” dediğinde yüzü biraz düşmüştü. “Büyü öğrenirsem onların işleri daha çok kolaylaşırmış” dediğinde başı ile onaylamıştı Lara. “Ben büyü yaparken genelde daha çok sorun çıkarıyor gibiyim”

Işın durup ona bakmıştı. “Hayır sorun çıkartmıyorsun Lara” dediğinde gülümsemişti. “Kendi çekmecemi ateş büyüsü denerken yaktım” dediğinde Işıl biraz duraksamıştı. “Sorunmuş cidden” dediğinde kahkaha atmıştı Lara. Işılda ona eşlik etmişti gülerken. Çoktan okula gelmişlerdi farkında olmadan.

Kendi sınıflarına girip dünki oturdukları yere geçmişlerdi. Sınıfta fazla kişi yoktu. Bu yüzden yankı yapıyordu. “Benimde ilk büyüm ruhsal hayvanımı çıkartmaktı, böyle gök yüzünde belirdiğinde minnak’ı Bay Levent tutmuştu” derken Eğmen ve arkadaşları sınıfa girmişti. “O harikaymış” demişti Işıl heyecanla. Lara başıyla onaylamıştı.

Onlar yerine otururken Lara devam etmişti. “Sonra bana kendi kitabını hediye etti, o kadar güzel büyüler varki” dediğinde Eğmen Laraya bakmıştı. “Sevinilecek ne varki” diye mırıldanırken arkadaşı Esat kolunu onun omzuna koyup. “Kızlar hediyeleri sever, en çokta mücevherleri” Lara’nın bileğini göstermişti.

“Klow taşından, muhtemelen ırkçı bir insan ailesinden” dedikten sonra sırasına yaslanmıştı. “Büyüyü rahat kullanması bir komutanın çocuğu olduğunu gösteriyor, Yağız gibi” diyerek onu göstermişti. “Irkçı bir ailesi varsa neden bir Talpollü ile yakın” dediğinde bir süre sessiz kalmıştı Esat. “Kendisi ırklara önem göstermiyordur” demişti kendinden emin şekilde.

Yağız bir süre Lara ya bakmıştı. “Bu kız bizim bir alt mahallede oturuyor, sesi bir tanıdık gelmişti zaten” dediğinde Eğmen ona doğru yakınlaşıp. “Cidden mi” diye biraz yüksek sesle söylemişti. Yağız kafasını olumlu manasında sallamıştı. Sınıf yavaş yavaş doluyordu. Öğretmen içeriye girine kadar sınıf ahıra dönmüştü.

Öğretmenleri Batur mananın büyüye etkisi adındaki derse giriyordu. “Önünüze bir defter yada sayfa alın” dedikten sonra bir süre öğrencilerin hazır olmasını beklerken tahtaya tebeşirle element belirleme büyüsünün sembolünü çizmişti. “Bunu çizin” diyip yerine oturmuştu. Masadaki çayından bir yudum almıştı.

Beş dakikadır beklemesine rağmen hâlâ büyüyü çizememiş olanlar vardı. Batur elini anlına koyup ovalamıştı. Masanın önündeki çubuğu alıp tahtaya vurmuştu. “Yuvarlak bu” demişti çubukla gösterirken. “Kenarına ufak bir üç ken çiziyoruz, içinede bana ait yazıyoruz, hangi dille yazarsanız yazın aynı sonuç çıkar”

Sakin kalmaya çalıştığı belliydi. “Bu kadar kolay bir şeyi yaparsınız, bence” diyip sandalyesine oturmuştu. Çubuğu masanın önüne koyduktan sonra çizimleri bitirmişlerdi. Bir çoğu Bratsonca konuşa bilsede yazamadığından afallamışlardı. “Aferin” diyip alkış yapmıştı. “Şimdi derin bir nefes alıp kağıda elinizi koyup odaklanın, mananız zaten kendi kendine büyüyü bulur”

Kağıda manalarını aktardıklarında bazılarının kağıtları alev almıştı. “Kağıdınız yanıyorsa ateşe, Uçuyor ise havaya, Islanmış ise suya, Taşlaşmış ise toprağa yatkınsınız” sözünü bitirdiğinde Lara elini kaldırmıştı. Parmağı ile Larayı gösterip “Konuş” demişti. “İkisi birlikteyse ne olur” dediğinde Batur gülmüştü.

Yinede biraz düşünmüştü. “Harika olur” demesinin ardından Lara yarısı taşlaşmış olan ıslak kağıdına bakıyordu. Işılın kağıdı havalanıp geri masaya inmişti. “Benim elementim hava” diye heyecanla söylemişti. "Benimkide toprak ve su" demişti. İkiside ellerini çırpıştırıyordu...

Loading...
0%