Yeni Üyelik
24.
Bölüm
@kedili_limon

Gülümseyerek Laraya bakarken onlara doğru koşan Nalan’ı görmüştü. Lale kucağındaydı. Işıl hâlâ duvarın arkasında duruyordu. Levent ayağa kalktığında Lara biraz ondan uzaklaşıp annesinin yanında durmuştu. Gökhan gök yüzünden inip onlara doğru yürüyordu. “Bayan endişeniz olmasın, Laraya bir şey yapacak değilim”

Nalan’ın bakışlarından ne düşündüğünü rahatlıkla anlaya biliyordu. Lara Işılın nerde olduğunu bakınırken göz göze geldiğinde eli ile yanlarına gelmesi için işaret yapmıştı. Larayı kendine doğru çekmişti. “Anne o Bay Levent” dediğinde ona bakmıştı Nalan. “Babamlada tanıştırdım” derken Gökhan yanlarına gelmişti.

Levent’i baştan aşağı süzmüştü. “Yine mi sen, ne arıyorsun burda” dediğinde sırıtarak ona bakmıştı “Ülke mi koruyorum” diyince sinirli bir nefes vermişti Gökhan. “Neyse ne hadi burdan gidelim” diyerek portala ilerlemişti Nalan. Kolundan tutup kendine çevirmişti Gökhan. “Gitmeyeceğiz, bunu daha önce konuştuk”

Nalan konuşacakken Levent araya girmişti. “Kocanız haklı, ayrıca kaçmak hiç bir zaman kesin bir çözüm değildir bayan” dediğinde Gökhan onun kendisine hak vermesine biraz içerlemişti. İçten içe nefret ediyordu sebepsiz yere. Lara Levent’e yaklaşmıştı. “Yaptığınız büyüyü banada öğretirsiniz değil mi Bay Levent”

Gülümseyerek onun önünde diz çökmüştü boyuna ulaşmak için. “Öğretmekten zevk duyarım Lara” dediğinde Gökhan onlara dönsede Nalan kolunu çektiğinden yine ona bakmıştı. “Sonucu ne olursa olsun, ben kızımı savaşta büyütmeyeceğim Gökhan”

Levent bir kaç kez öksürüp ayağa kalkmıştı. Kafasında cümlesini toplayıp “Sadece Bratsona mı saldırı düzenlediler sanıyorsunuz bayan, gerçi buna saldırı denemez bile” diyerek ona doğru yürümüştü. Aralarında bir metre falan kaldığında durmuştu. “Bunlar göz korkutmak için Bayan Ünver, gerçi eşiniz daha iyi bilir”

“Periler ataları gibidir” dediğinde Gökhan onun üzerine yürümüştü. “Ne diyeceksen açıkça demelisin” dişlerini sıkıyordu. Aralarında bir adım bile yoktu. Gökhan’ın kulağına doğru eğilmişti “Talpolde aradığınız şey perilerinde ilgisini çekiyor” Gökhan deriye doğru bir adım attığında yakasından tutup kendisine yaklaştırmıştı. “Zaman taşı çoktan kullanıldı”

Gökhan’ın gözleri titriyordu. “Korkmayın, Elfleri koruyacaktır” demesinin ardından onu bırakmıştı. Laraya bakarken eldivenlerini çıkartıp yere atmıştı. Gökhan Laraya bakarken bileğindeki büyüyü fark etmişti. “Hayır” diye mırıldanırken Levent Laraya elini uzatmıştı. “Bir çok büyü senin onu öğrenmeni bekliyor” dediğinde Lara onun uzattığı eli hiç düşünmeden tutmuştu.

“Hayır” diye bağırdığı sırada onlar ışınlanmıştı. Yere çöküp toprağı yumruğu ile vurmuştu. “Felaketimizi büyüttüm” derken göz yaşı döküyordu Gökhan. Nalan ve Işıl ne olduğunu anlamıyordu. Bazı kişiler geleceği taşlar ve büyüler olmadan göre biliyordu. Rikher Krallığının büyücüsü yaklaşan felaketi onlara söylemişti.

Klowların avlanma sebebi artık göz yaşları veya kanlarından öteye geçmişti. Larayı kışın bitmediği bölgeye kutuplara getirmişti. Yürüyen penguenleri gördüğünde onların peşinden koşacakken Levent etrafına ufakta olsa ısınması için ateş büyüsü yapmıştı. Yanına gelen adamlarla bir şeyler konuşurken Lara yavru bir tane yakalamıştı.

Levent’e getirmeye çabalarken ayağı kaymıştı. Yerde kayarak ilerlerken yanına bir kadın eğilmişti. Kırmızı gözlerini saklamıyordu. Lara’nın üzerinde olan kelebek onun eline konmuştu. Gözleri kısılıp kelebeğe bakıyordu. “İkizim Meyra seni korumayı çok istemiş olmalı” derken kelebeği okşamıştı.

Lara onun yüzünü birine benzetsede tanıyamamıştı. Maral ona bakıp gülümsemişti. “Eve hoş geldiniz kurtarıcı” diyip ellerininden tutup Larayı kaldırmıştı. Ayağı hâlâ kayıyor olsada Maral tutuğundan artık düşmeyecekti...

 

    

Loading...
0%