@kedili_limon
|
Omzundaki zindan süsünü inceliyordu sıkıldığından dolayı. Işınlanarakta gide bilirdi yinede gezerek yıkılmamış hallerini son kez görmek istiyordu. Minnakın üzerinde olduğunda dolayı manası ister istemez ona daha fazla geçiyordu. Büyüdükçe Daha hızlı ilerliyordu. Kaslemden aldığı kurabiyeleri yemeye devam ederken hava kararmaktaydı. Yolunun üzerinde şehir yoktu. Yıldızların parlamasını izlerken ileride bir ışık görmüştü. Hâlâ Rikher topraklarındaydı sınırından ilerlesede. Işığın kaynağı olan eve geldiğinde Minnakın üzerinden inip içine almıştı. Evin kapısını tıklattıktan sonra bir süre beklemişti. Kapı açılmadığında camından içeriye bakmıştı. Bir aile yemek yiyordu. O esnada kapı açıldığında duruşunu düzeltip Elf olan kadına bakmıştı. “Merhabalar, rahatsız etmiş oldum yinede yakınlarda bildiğiniz bir han var mı acaba” diye sormuştu. Kadın onu içeriye alıp önüne bir tabak koymuştu. İsmini ve ırkını sormadan yemeğine ortak etmişti. İki tane oğlu birde kendi yaşıtı bir kız vardı masada. Onlarda onun varlığını sorgulamamışlardı. Yemeğin sıcak kokusu kendi annesinin yaptıklarına benziyordu. Kaşığını daldırıp yemeğini yerken kadın “Gezginsiniz sanırım” dediğinde başıyla onaylamıştı. “Evet Rikheri gezmeye geldim, buraya gelmeden önce Kaslemdeydim, sessiz bir ortamdı” Kadın o konuşurken gülümsemişti. “Kocamda gezmeyi severdi” dediğinde masada bir sessizlik olmuştu. “Kayıp mı oldu bir yerleri gezerken” diye Lara sorduğunda. “Hayır en son baş kente gitmişti” demişti durgun bir şekilde. Lara yediği yemeği yutamamıştı. Ufaktan öksürüp “Umarım döner” demişti kendini gülümsemeye zorlarken. Kadından ona gülümseyip yemeye başlamıştı. Larada yemeye çabalasada içine oturuyordu. Gece iyice kendini belli ettiğinde kadın salondaki koltuğa onun için bir yer hazırlamıştı. “Teşekkür ederim” dediğinde “Rica ederim” demişti. Ardından kadının odadan çıkmasını izlemişti. Koltuğa yatmıştı ellerini ensesinin altına koyarak gözlerini kapatmıştı… …Güneş henüz doğmadan kalkmıştı. Mutfağın masasının üzerine eşya portalından çıkarttığı keseleri koyup ufak bir not yazıp üzerlerine koymuştu keselerin.“Harcamaktan çekinmeyin dün gece için teşekkür ederim” evden sessizce çıkıp güneşin yavaş yavaş gözüken ışıkları altında patikayı takip etmişti. Kuşların sesleri yeni yeni duyuluyordu. Arkasından ona doğru koşup nefesi zar güç alan kıza bakmıştı. Kız onla arasında bir kaç adım kaldığında durup nefeslenmişti. “Benide yanınızda götürün” diyerek Laraya bakmıştı koyu kahverengi gözleriyle. “Ben baş kente gitmiyorum” dediğinde kız “Nereye olduğu umurumda değil sizinle gelmek istiyorum” Lara onun gözlerindeki çaresizliği görüyordu kabul edecekken kız devam etmişti. “Sizin büyünüzün büyüklüğünü gördüm, bana öğretirseniz baba mı öldüren Klowları bula bilirim” bunu onun katiline söylüyordu. “Reddetseniz bile peşinizden gelip sizi gene bulurum, annem için bunu yapmalıyım, o şeytanın gözlerini bulmalıyım lütfen” Yanağından süzülen yaşlar güneşin ışıkları yüzünden parlıyordu. Yutkunup bir süre düşünmüştü. Kız ondan bir cevap bekliyordu. “Peki” diyip gülümsemişti durgun bir şekilde. “Öğretirim” dediğinde kızın gözleri parlamıştı. “Minnak” dediğinde yolun üzerinde belirmişti. Onun üzerine çıktığında kıza elini uzatmıştı çıkmasına yardım etmek için...
|
0% |