@kedili_limon
|
Bağırdığında Lara irkilmişti. Üzerine doğru gelen adamlardan korktuğu için geldiği tarafa koşmuştu. Nalan ve Maarif kendi aralarında konuşurken annesinin arkasına saklanmıştı. Lara’nın gözünden ufak parlak taşlar düşüyordu. Maarif Lara’nın peşinden koşan şövalyelere dönmüştü. Baktığında durmuşlardı. sen Nalan Larayı sakinleştirmeye çabalıyordu. “Neden yiğenim ağlıyor” diye bağırdığında bahçede yankılanmıştı.“Esen hanım bahçeden uzaklaştırmamızı istedi efendim” dediği sırada onlara doğru yaklaşıyordu Esen. Maarifin ve Gökhan’ın ablası Yaren uzaktan izliyordu. “Hoş geldin kocacım” derken yüzüne tokadı yemişti. Maarif konuşacakken Lara. “Ben yaratık değilim, insanım” diye mırıldanmıştı. Bunu duyduğunda Esene daha sinirli şekilde bakmaya başlamıştı. “Sen” diye bağırdığında Yaren uzaktan onların yanına gelmişti. “Çocuklar bakıyor Maarif” diyerek Larayı süzmüştü. “Abla” demişti dişlerini sıkarak. “Benim olduğu kadar seninde yeğenin” derken Esen ona bakmıştı. “Bende karınım” derken gözünden göz yaşı düşmüştü. “Tamam yanlış yaptım” diyerek yutkunmuştu. Sesi sona doğru kısılırken. “Özür dilerim” demişti. Maarif Laraya bakmıştı. “Yeğenin önemli tabi” diyerek arkasını dönüp uzaklaşmıştı. “Yanlış yaptın Maarif” diyerek Yarende arkasını dönüp gidecekken konuşmuştu. “Yanlışım yok benim” demişti. “Abim bana güvenerek emanet etti abla, bir başkasına değil bana” Nalan Laradan gözlerini çevirip Maarife bakmıştı. Yaren konuşacakken devam etmişti. “Ben onun güvenini boşa çıkartacak bir insan değilim, daha ilk günden böyle yapan biri varken yanımda, nasıl, nasıl onları koruya bilirim, arkamı döndüğüm an Klow diyip evimden atabilecek biri ile nasıl yaşamaya devam edeceğim abla” Yaren sözünü içine atmıştı. “Haklısın” demişti yerde yuvarlanan taşlara bakarak. “Yinede abartma kardeşim” diyerek gözlerinin içine bakmıştı. Gitmeden önce. Nalan Larayı kucağına almıştı. “Yenge cidden karım adına özür dilerim, hemen bir yer ayarlayacağım size” dediğinde Nalan sadece başını sallamıştı. Şehire gelmenin kötü bir fikir olduğunu düşünüyordu artık. “Uzun yoldan geldiniz yemek yiyelim o ara ayarlarlar” dediğinde tebessüm edip. “Peki” demişti. Nalan önden yürürken Maarif bir süre sonra onların arkasından gelmişti. Konağın yemek odasına geldiklerinde yemekleri servis etmeye başlamıştı hizmetliler. Odada sadece dördü vardı. Nalan Lale ile ilgilenirken Maarif Larayı güldürmeye çalışıyordu. Yemek faslı çok uzun sürmemişti bundan dolayı Laraya konağı gezdirmeye çıkmıştı Maarif. Kütüphane alanına geldiklerinde Lara’nın gözleri parlamıştı. “Peri prens ve yedi ejderha kitabıda var mı” diye heyecanla sorduğunda biraz düşünmüştü. Lara’nın yanına çömelmişti. “Hadi var mı bakalım” dediğinde Lara ellerini çırpıştırıp kütüphanenin içlerine doğru koşmuştu. Gülüşü yankılanırken Maarif arkasından gülümsüyordu. Oradaki bir sandalyeye oturduğunda patlama sesi duymuştu. İrkilip ayağa kalkmıştı. “Lara” diyerek onu rafların arasında ararken hapşırırken bulmuştu. Yüzü kömür tozu olmuştu. Maarif derin bir nefes verip elindeki kitabı yerine koymuştu. “Büyü yapmak için fazla küçüksün” derken bileğindeki büyüyü fark etmişti. Yavaşça ona yakınlaşıp bileğini tutmuştu. “Bunu kim yaptı Lara” diye ciddiyet ile sorduğunda Lara “İki tane adam” demişti ona bakarak. “Işıldaması çok güzel” diyerek gülümsemişti. Bu büyü en azılı suçlular hapisaneden büyü yaparak kaçamasın diye yapılırdı. Lara’nın bunu üzerinde taşırken nefes alırken bile zorlanması gerekirdi. “Adamlara ne oldu peki” dediğinde Lara dudaklarını büzmüştü. “Saklandılar ve ben bulamadım, hâlâ ebeyim” demişti tebessüm ederek. Maarif Lara’nın bunun sadece oyun olduğunu düşündüğünü o an anlamıştı. Ona yakınlaşan kelebeklerin neden geldiğinide. Kendisine yapıldığını kısa süre düşünse bile sinirlenirken o gülüyordu. “Annen biliyor mu” demişti sesi titrerken. “Evet, ondan sonra şehire geldik” derken kafasına bir zindan süsü konmuştu...
|
0% |