@kedili_limon
|
Yiğit boşta olan misafir odasını onlar için ayarlanmıştı. Gece iyice kendini belli ettiğinde odalara çekilmek için koridorda yürüyorlardı. Helen ve Yiğitin tam ortasındaydı Lara. Gösterdiği odaya ilk Helen girmişti Lara Yiğite dönüp. “Tekrar teşekkür ederiz” diyip gülümsemişti. “Rica ederim Lara” demişti hafiften başını eğip gülümserken. Odaya Larada girdikten sonra elini kalbine koymuştu. “Yavaş at, seni duyacak biraz daha atarsan” diyip kendi odasına doğru ilerlemişti. Tek bir tane yatak vardı. “Lara” dediğinde eşya portalındaki kurabiyeleri aramayı bırakıp ona dönmüştü. “Beraber uyuya bilir miyiz” derken sonra doğru sesi kısılıyordu. “Tabiki” diyerek ona sarılmıştı. Sarılmaları bittiğinde yatağa yatmışlardı. Lara’nın kolunun üzerine yatmıştı Helen. “İyi geceler tekrardan” diyip gözlerini kapatmıştı. Onun ne dediğini duyamamıştı kendi bedenine döndüğü için. Elini azına koymuştu kusmamak için. Boğazına ufak taşlar battığından fazla tutamamıştı yinede. Klonunun içine gire bilmek için kendini fazla zorlamıştı. Boğazı ağrıyordu. Mücevherler çıkarken ufakta olsa kesmiş olmalıydı. İyileştirme büyüsü yapmaya çalışsada şehrin mana akışı engellemek için kurduğu bariyer dağın çevresinede etki ediyordu. Delikten çıkıp şehire doğru ilerlemişti Klonu ile yer değiştirmesi lazımdı her halükarda. •Eccad• Levent çalışma odasında dosyalara bakarken Ulaç kapıyı tıklatmıştı. “Gel” demişti dosyaları masaya bırakıp yerine otururken. Ulaç içeriye girip başını eğmişti. “Majesteleri Talpolde gök taşı yağmuru olmuş, Yapan kişinin kadın bir Klow olduğu söylendi” Levent’in kaşı havaya kalkmıştı. “Lara” diyip elini anlına koymuştu. “Ben Rikheri yık dedim kuyruklukluları öldür demedim, of” Ortam bir süre sessizleşmişti. “Sen ne arıyorsun burda Lara Talpoldeyken” diye sesini yükseltmişti. “Git bul onu, yanıma getir sonrada” demişti sinirle nefes verirken. “Peki Majesteleri” diyip başını eğip çıkmıştı. Masasındaki mumluğu alıp duvara atmıştı Levent. “Sakin olmam lazım, ne diye Talpole gidersinki” diye odasında kendi kendine bağırıyordu. •Talpol• Sabah olduğunda kahvaltı etmek için yemek masasında toplanmışlardı. “Bu gün nasılsınız Lara hanım” diye sorduğunda boğazına parmağını koyup “İyiyim” demişti. “Hasta mı oldunuz, hemen bir hekim çağırayım isterseniz” elini sallayıp reddetmişti. “Mevsim geçişinden bir şey olmaz” diyip yalancıktan öksürmüştü. Yeni önüne konmuş olan sıcak çaydan bir yudum almıştı. Boğazındaki yarayı yakıyordu adeta. Yüzünün buruşmasına engel olamıyordu o yüzden. Yiğit ona endişeli gözlerle bakıyordu. Helen bu niye Laraya sürekli bakıyor diye gözlerini Yiğite kitlemişti yemeğini yerken. Helenin Yiğite sinirli bir şekilde baktığını fark etmişti. “İsterseniz iyileşene kadar bir süre daha burda kalın” derken gülümsüyordu. Lara bir süre düşünmüştü. Yola çıkmaya kalksa Helen onun kirpisinin küçüldüğünü her halükarda fark ederdi. “İyi olur” diyip bir yudum daha almıştı çayından. Helen bu sefer ona bakıp kaş göz yaparak bu fikri sevmediğini belli etmeye çalışıyordu. Lara onu fark etsede bir şey dememişti. Kendini belli etmemesi lazımdı. Camın önünde kırmızı gözlü bir fare gördüğünde öksürmeye başlamıştı. Ulaçın ruhsal hayvanıydı bu. “İyi misiniz” diye yerinden kalkmıştı Yiğit. “İyiyim iyiyim” diyerek masadaki sudan içmişti. “İsterseniz odanızda bir süre dinlenin” Başıyla onaylayıp masadan kalkmıştı. Helende ayağa kalktığında “O kadar kötü değilim sen yemeye devam et” diyip odaya hızlıca gitmişti. Kapısını açıp kapattığı an Ulaç arkasında belirmişti. Çığlık atacak gibi olduğunda azını kapatıp kapıya doğru yaslamıştı Larayı. “Majesteleri Levent seninle görüşmek istiyor” derken elini çekmişti. Lara nefesini toplayıp. “Tamam” demişti. “Senine ne oldu” derken elini onun boğazına koyup iyileştirme büyüsü yapmıştı. “Mana emiciler çalışıyor büyü yapmamalısın” diyerek eli itmişti. “Bu bir sorun değil” derken kapı tıklatılmıştı. “Ulaç ona gece işimi halledip geleceğimi söyle, şimdi gitmelisin” derken kırmızı gözlerine bakıyordu...
|
0% |