Yeni Üyelik
50.
Bölüm
@kedili_limon

Bir aile restoranına gelmişlerdi. Beş kişilik bir masaya oturup ne yiyeceklerine bakıyorlardı. Yer altında yetişen bitkilerin sayısını çoğaltmışlardı hayvan türleri ile beraber. Eğmenide Umut’un okuluna yazdırmışlardı. Mana gücü yüksek olan herkesi okula alıyorlardı. Uzun bir eğitimin sonunda komutan olmaya hazır olsalarda yinede askerlik yapacaklardı bir süre daha diğer komutanların altında.

Kuzgun çayları yemekten önce gelmişti. Nalan onun küçüklüğünü anlatıyordu. “Şu kadarcıktı bana anne bak büyü yapıyorum diye gösterirken, şimdi ne kadar büyüdü” Umut çayını yudumluyordu. Nalan iyice yaşlanmıştı. Elli dokuz yaşında olsada Gökhan onun yüzümdeki kırışıkları bile seviyordu. “Buda büyümüyor genç kaldı” diye onu omzuna hafiften vurduğunda gülmüştü.

Umut onların ilişkisine fazlası ile imreniyordu. Aynı şekilde ömrünü geçire bileceği sevgilisi Larayı düşünmüştü. “Sende gençsin karıcım” diyip yanağından öpmüştü. “İnanmamki” dediğinde ikisi gülmeye devam ederken masaya yemekleri gelmişti. Önüne konan tabağa çatalını batırıp azına atarken camdan ona sinirle bakan Larayı görmüştü.

Yemek boğazına durduğunda Lale sırtını sıvazlayıp masadaki suyu ona uzatmıştı. “İyi misin” derken lokmasını yutmuştu. “İyiyim” diyip oraya tekrar baktığında Larayı görememişti. “İyidir o iyi” dendiğinden arkasını döndüğü gibi Larayı görmüştü. Umutun yanında oturan Eğmen yandaki boş sandalyeye geçmişti. Boş olan yere Lara oturduğunda bakışları Laleyi bulmuştu.

“Ben Lara” diyip elini uzatmıştı. Sesinin tonundaki manaları Gökhan bile hissetmişti. “Sen Umutun sevgilisisin değil mi, bende Lale” diyip elini sıkmıştı. Lara’nın aklındaki tüm düşünceler tersine dönerken “Anne tuzu uzatır mısın lütfen” demişti Eğmen. “Tabiki tatlım” derken onun elini bırakmıştı. Eğmen Laraya bir garip bakıyordu. Onun aklından geçenleri okuya biliyordu.

Klowlar her hangi bir ırkla evlendiğinde çocukları karşı ırkın tüm özellikleri alıması ile beraber zihninide okuma yeteneğinede sahip oluyordu. Türüne daha bir isim verilmemişti. “Annem sizden genç duruyor” derken tuzu almıştı. “Oğlum öyle deme, kusura bakmayın çocuk işte naparsın” derken gülmüştü. “Haklı aslında, çok genç duruyorsunuz” demişti hafiften öksürüp. Onun aklından geçeni demişti zaten.

Masada onun varlığına alışkın gibiydiler. Tek kez ailecek beraber oturmasalarda. Nalan Işılın Yiğitle boşanıp başka biriyle evlendiğini biliyordu. O dönemler kendi ailesinden çok Lara Nalan’a gelirdi. Kendi kızından ayırmasada ayrı bir özlemle bakardı ona. Umut masanın altından Lara’nın elini tuttuğunda kulakları dikleşmişti. Gülümsüyor olması onu daha iyi hissettiriyordu.

Yemeklerini yedikten sonra ufak bir yürüyüşe çıkmışlardı ikisi. Adımları tanıdık bir yola ilerliyordu. Ordaki bir banka oturmuşlardı. Suyun sesini dinlerken havanın kokusunu içine çekmişti Umut. Lara’nın yanında bu sessizliğe alışkın değildi. “Hatırlıyor musun burayı” diye sorduğunda kulakları dikleşmişti. “Burası benim ilk Elf gördüğüm” diyerek ona dönmüştü. “Yani seni”

Yüzleri bir birine yaklaşırken Umut yanağına elini koymuştu. Dudakları buluştuğunda onlar için zaman artık akmıyordu. Mavi gözleri onun simsiyah gözlerine bakıyordu. “Umut” diyip ondan biraz uzaklaşırken arkasına bakmıştı. “Önemi yok” diyip bir daha öptüğünde Yiğitin kaşları daha çok çatılmıştı. Bükülen kulaklarından bile utandığı anlaşılıyordu.

Nefes alamadığını hissettiğinde hafiften uzaklaşmıştı. “Seni seviyorum Lara” dediğinde Lara’nın gözleri sürekli babasına kayıyordu. Onun için garip olsada Umut için değildi. Gökhan hiç bir zaman yapmak istediği şeyden geri adım atmamıştı yada saklamamıştı ve onu örnek alıyordu. Eliyle onun yüzünü kendine çevirmişti Umut. “Sorun yok, sakin ol”

Titreyen gözleri onu bulduğunda sakinleşiyor gibiydi. Gülümsüyordu Umut. Seni seviyorum denmesine bile alışık değilken onu sevgiye boğuyordu resmen. Bakışıyla bile...

Loading...
0%