Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@kedili_limon

• Bratson Krallığı •

Meydanın tam ortasına ışınlanmışlardı. İnsanlar Elfler gibi iğrenerek yada garip bakmıyordu Laraya. “Amanın ne tatlı kızsın sen böyle” diyerek bir kadın onlara yaklaşmıştı. “Kızım Duru kelebekleri sever, şunlardan bir kaçını ala bilir miyiz” diyerek Zindan süslerini göstermişti. Nalan “Olur” demişti durumu garipsesede.

Kızının yanındaki uşak cam bir fanus ile yanlarına gelip üç tanesini yakalamıştı. Duruya içi kelebek dolu fanusu verdiğinde kızın sevinci yüzünden okunuyordu. “Teşekkürler bayan, küçük hanım” diyerek başını hafiften eğip tebessüm ederken uzaklaşmıştı. Nalan’ın o gittikten sonda aklında kalmış olan bir hana doğru ilerlemişti Lara’nın tekrar elini tutup.

Yolda ilerlerken Klowların yaygın olduğu bir sokağa rastlamıştı. Onlar Rikherde olduklarından daha mutlu duruyorlardı. Bratson Krallığı her zaman tarafsız bir yer olduğundan hiç toprak kaybetmemişti kurulduğundan beri. Savaşlara katılmadığı için büyü yapımı pek bilinen bir şey değildi.

Nalan’ın yoldan geçtiğini fark edenlerin göz rengi değişmişti. “Anne gözleri rengarenk” diyerek onlardan birini göstermişti. “Hangileri öyle ufaklık” diye arkasından bir ses geldiğinde omzunda bir el hissetmişti Nalan. Düşündüğü kadar mutlu değillerdi. “Kızım taşlardan bahsetiyor” diyerek onun yüzünün gözükmeyeceği şekilde kucağına almıştı.

Baktığı kişinin armaları onun komutan olduğunu gösteriyordu. “Ben çocuğa sordum bayan” dediğinde tüm çarşı sessizliğe bürünmüştü. “Komutan Klow olsaydı biz siz gelmeden halletmiştik” diyerek yanındaki kolunu dirseği ile dürtmüştü gülerken. “Buralarda Klow görmek zordur” demişti yanındaki.

Komutan dik bir şekilde durup. “Kim Klow aradığımı söyledi” diyerek kaşını kaldırmıştı. Adam daha sesli şekilde gülmüştü. “Klowlardan başka ilginizi çeken şey yok” diyerek önündeki müşterinin para üstünü vermişti. Gülmeye devam etmemek için kendini toplamaya çabalarken Komutam adamları ile etrafı süzerek uzaklaşmıştı. Nalan derin bir nefes vermişti. “Gözler gözükmemeli”

Adamın bu sözünü duyduğunda ona dönmüştü. Parmağı ile ara sokağı göstermişti. “Arada bu işler ile ilgilenen birisi var” dedikten sonra sal eline aldığı elmayı parlatmaya başlamıştı eski bir bezle. “Teşekkür ederim” dediğinde adam sırıtıp kafasını farklı bir tarafa çevrilmişti.

Nalan onun gösterdiği yere ilerlemişti. Düz bir yoldu. Güneş bu sokağı aydınlatmayı unutmuştu. Karanlıkta bir süre daha ilerledikten sonra gaz lambasının uzaktan yayılan ışığını görmüştü. Görünüşte genç bir kadın vardı. Kırmızı gözleri elbisesi ile uyumluydu.

Onlara dönerken Nalan Larayı kucağından indirmişti. Bir süre onları süzüp. “Kızın için geldin” diyerek parmağı ile Larayı göstermişti. Uzun olan tırnakları fazla göze batıyordu. “Sende bizim için geleceksin efendi” derken elleri titriyordu. Lara korktuğundan dolayı annesinin arkasına gizlenmişti.

Kenardan ufak bir büyü parşömenini almıştı. Havada süzülen bir kelebeği onun içine sarmıştı. Avuçlarını birleştirip gözlerini kapatmıştı. “Bizi sakla” demişti derin bir nefes alırken. “Sadece bir kıvılcım lazım” dedikten sonra avucunun içi parlamaya başlamıştı. Gözlerini açtığında parşömenini onlara uzatmıştı.

Nalan elinden alıp Laraya vermişti. Parşömenini açar açmaz gözlerinin kırmızılığı siyaha dönmüştü. “Fazla durmayın buralarda bayan” derken gaz lambasının ışığı sönmüştü. Nalan o an irkilmişti. “Rüzgar” diyerek iç çekerken parmağını şıklatmıştı. Gaz lambası tekrar aydınlandığında geriye doğru yaslanmıştı.

Arkasında olan saçlarını önüne almıştı. Yavaşça okşarken Nalan karanlık sokaktan uzaklaşmıştı. “Geleceğin karanlık ufak efendi” diye mırıldanırken ona bir kılıç doğrultulmuştu. “Sıradan bir rüzgar olasını arzu etmiştim” dileyerek komutana gözlerini çevirmişti. Komutan ona doğru eğilmişti. “Burda öldüğün an yaptığın her büyü yok olacak” derken gülümsemişti.

Kadın ona bakmaktan çekinmiyordu. “Yok olacak olan şey sadece ruhlardır” diyerek doğrultulan kılıcı ittirmişti. “Yinede geri getirile bilir” diyerek elini uzatmıştı...

Loading...
0%