Yeni Üyelik
54.
Bölüm
@kedili_limon

Yiğit odasında dosyaların içindeki kağıtlar ile uğraşırken koltuğun kenarında Lara ağlıyordu. “Dikkatimi dağıtıyorsun” dediğinde Lara ona bakmıştı. “Benim yerime onu çıkartmalıydın” Yiğitin umurunda bile değildi Umut. Onun klonunu kullandıklarından bir süre sarayda kalması lazımdı. Bu yüzden Yiğitin odasına almışlardı. “Beni duymuyor musun baba”

Ona bakmıştı. “Sen daha önemlisin, ayrıca o bir vatan haini artık benim gücüm onu çıkartmaya yetmez” demesinin ardından ona bağırmıştı. “Benide çıkartmasaydın o zaman” Lara bu işlerinde mana gücü ile çözüle bileceğini düşünüyordu. Gökhan zaten Kral ile bu meseleleri konuşmak için gelmişti. Gerçek çocuğu olmasada ailesinin bir üyesiydi.

“Değerli beş savaş kahramanının, bir vatan haini için ta buralara kadar gelmesi ne komik” demişti Ahsen. Talpol Kralı tahtının kenarındaki boşlukta onun önünde diz çöküyordu. İşlevsizdi kral bu durumda. “Komutan Ahsen sizin hocanız İlker Soların buzdan çıkarılması fikrini ben verdim, yani gücünüzün asıl sebebiyim, hiç bir saygısızlığınızı unutmam bunu bilin”

Ahsen kahkaha atmıştı. “Gücümün asıl sebebiymiş, haha ne kadar inandırıcı bir konuşma komutan” sinirli bir şekilde bakması onu korkutmuyordu. “Zaman taşının parçasının yerini söyleyene kadar o hain burda kalacak, boşuna çabalıyorsunuz” derken uzun tırnaklarına bakmıştı. Gökhan elbisenin içinden bir parşömen çıkartmıştı.

Üzerinde İlkerin mührü vardı. “Okumamı ister misin çocuk” dediğinde büyüyle onun elinden almak istediğinde manasının içinden alındığını hissetmişti Ahsen. Hızla açıp içinde yazanları okuduktan sonra Gökhan’a bakmıştı. “Beni küçümsemeni unutmayacağım komutan” diyip tahta odasından çıkarken Ahsen ona seslenmişti. “Çıkaracağım, Umutu çıkaracağım lütfen mananızı bunun üzerinden çekin”

“Belki sonra” dediğinde tahta odasının kapıları kapanmıştı. Sarayın altındaki zindanlara doğru ilerliyordu. Umut’un bilmiyorum diye bağırışlarını duyduğunda içi parçalanmıştı adeta. Koşarak onun tutulduğu yere geldiğinde Umut kelepçelerden kurtulmak için çabalarına devam ediyordu. Bileklerinden süzülen kan göz yaşlarına karışıyordu.

Komutan Gökhanı gördüğünde önünde eğilmişti. Kelepçeleri açacakken Gökhan onları kırmıştı. Oturduğu yerden sialarla kaplı olan klona doğru koşmuştu. Üzerimdeki siaları kenara atarken o sinirle büyü yapacakken “Sadece bir Klon efendim endişeniz olmasın” diyip başını eğmişti Komutan. “Lara aç gözünü, bak ben burdayım” onları duymuyordu.

Siaları tekrar kürenin içine almıştı komutan. Gökhan onun kolundan tutup kaldıracakken Laraya tamamen sarılmıştı. “Benim yüzümden” diye mırıldanıyordu. “Umut o sadece Klon” diye kulağının dibinde bağırmıştı. Ona doğru bakmıştı. “Dediğin doğru değil mi” derken sesi titriyordu. “Hadi seni ona götüreyim Umut, kalk oğlum hadi” derken Umut Klonu bırakmak istemiyordu yinede.

Gökhan onu odadan çıkartırken hâlâ klona bakıyordu Umut. Koridorda ilerlerken iyileştirme büyüsü yapıyordu. Yiğitin odasına geldiklerinde kapıyı çalmadan açmıştı. İçeriye böyle kim girer diye bağıracakken Gökhanı gördüğünde ayağa kalkmıştı. “Hoş geldiniz” Umut koltukta ağlayan Laraya doğru ilerlediğinde ayağa kalkıp ona sarılmıştı.

Yiğit Gökhanı burada gördüğüne şaşırmıştı. “Size buraya ne getirdi Rikherin Baş Komutanı” dediğinde ona dönmüştü. “Oğlumu almaya geldim komutan” dediği an dona kalmıştı Yiğit. Onun sadece kızları olduğunu biliyordu. Laraya dokunurken bile elleri titriyordu gözleri gibi. Ordaki çığlıklar hâlâ kulağında çınlıyordu. “İyi olmana çok sevindim Umut” derken elini onun yanağına koyup sıvazlamıştı.

Konuşamıyordu. Bir çok duyguyu aynı anda yaşamıştı Umut. Lara onun göz yaşlarını silerken tekrar gördüğü için gülümsüyordu. Saraydan Umutla çıkmışlardı hava alması için. Lara’nın elini bırakmamak bir yana gözünü bile ayırmıyordu ondan. Uzun bir süre dolaştıktan sonra eve gelmişlerdi. “Yarın görüşürüz” diyip elini bırakmak istediğinde daha çok sıkı tutmuştu Umut. “Gitme”

Neden böyle davrandığını pek anlamamıştı. “Ben annene haber veririm Lara, endişen olmasın” diye Gökhan dediğinde “Tamam o zaman kalıyım” diyip gülümsemişti. Gökhan onların yanından ayrılmadan önce eşya portalından Umut’a bir kutu çıkartmıştı. “Bu senden düşmüş olmalı” diyip uzattığında bir şey demeden almıştı.

Evin içine girdiklerinde Nalan onlara bakmıştı. “Sen mi geldin oğlum” diye seslenmişti merdivenden çıkarken. “Evet Nalan teyze biziz” derken odasına ilerlemeye devam etmişti Umut. Odaya geldiklerinde Larayı kucağına alıp yatağa yatırmıştı. “Söylesen ben yatardım” derken yüzü kızarıyordu. Onun yanına uzanırken beline sarılmıştı. Kafasını göğsüne koyup gözlerini kapatmıştı.

Kokusunu içine çekerken Lara onun saçını okşamaya başlamıştı. Yaşadığı şeyin zor olduğunu düşünsede ne gördüğünü sormaya çekiniyordu bir yandan…

Loading...
0%