Yeni Üyelik
60.
Bölüm
@kedili_limon

Henüz evlenme teklifi etmesede karısı olması fikri hoşuna gidiyordu. Gökhan onun yanından ayrıldığında nasıl edeceği konusunda düşünüyordu. Böyle bir zamanda evlenmek bir yana evlenememek ayrı bir yanaydı. Evlenirse onu yalnız bırakmama konusunda daha hassas olması gerekiyordu ne kadar güçlü veya mana kullana biliyor olsada.

Evlenmese daha çok pişmanlık duyacaktı. Odanın kapısının önünde bekliyordu Umut. Emin değildi. Derin bir nefes alıp içeriye girdiğinde Lara kahvesini yudumluyordu. Elindeki kitabı kapatsada okuduğu sayfayı parmağı ile işaretlemişti. “Hoş geldin” dedikten sonra kitabını açıp devam etmişti. Normal gibi gözüküyordu Lara. “Yüzüne ne oldu”

Sorusuyla heyecandan terlediğini fark etmişti. Hafiften gülüp karşısındaki sandalyeye oturmuştu. Lara onun üzerindeki gerginliği hissediyordu. Elindeki kitabı tamamen kapatıp masaya koymuştu. Aralarındaki ufak sessizlik ortamı daha çok geriyordu. Masanın üzerindeki elini tutmuştu Umut. Konuşacakken “Anneme bir şey mi olmuş” diyerek ayağa kalkmıştı elini çekerek.

Kötü bir haber vereceğini düşünmüştü. Umutta ayağa kalkmıştı. “Yo yo hayır” diyip öksürmüştü. Elini tekrar tutup önünde diz çöktüğünde Lara şaşırmıştı. “Ben seni çok seviyorum, bunu hissettire biliyor muyum bilmiyorum” dediği sırada yanında açılan eşya portalından yüzük kutusunu almıştı. “Tek bildiğim seninle geçecek bir ömür istediğim”

Lara’nın azı arlanmıştı şaşkınlıktan. Kutuyu tek eliyle açmaya bir süre çabaladıysan sonra açıp “Benimle evlenir misin” diye sormuştu. “Evet” diyerek diz çökmüş olan Umut’a sarılmıştı. Oda ona satılacakken dengesi bozulsada kendini büyüyle tutmuştu. Heyecandan fazla sıkı sarılıyordu Lara. Sarılması bittiğinde Umut yüzüğü onun parmağına takmıştı.

“Turkuaz” diye mırıldanırken Umut dudaklarını buluşturmuştu. Nefesleri bir olana kadar bırakmaya niyeti yoktu. Gökhan savaş alanına tekrar döndüğünde yapılan kalkanın çoktan kırılmış olduğunu görmüştü. Tamir etmeye çabalarken içeriye giren siaları temizliyordu bazı askerler. Avucunu kalkana doğrultup orayı anında birleştirdikten sonra buz büyüsünün soğukluğunu içlerinde hissetmişlerdi.

Defne diğer komutanlar ile masada planları hakkında konuşuyordu. Gökhanın onların yanına geldiğini gördüğünde oturduğu yerden kalkmıştı. Gökhan oraya oturduktan sonra ufak bir özet geçmişti ayaktayken. “Saçmalık, ne dediğinizin farkında mısınız” diyerek masaya vurmuştu. “Ne demek ona yiyecek temin edersek durur, bu kurban vermekten farksız”

Peri komutan ona sinirle bakıyordu. “Daha iyi bir fikrin var mı baş komutan, varsa söyle bizde bilelim, öyle değil mi” suyundan bir yudum almıştı ardından. Soğuk olduğundan dişleri sızlamıştı biraz. “Her yeri kutuplara çevirmek pahasına bile olsa savaşacağız” dediğine gülmüştü komutan. “Baş komutan Gökhan siz büyük bir savaş kahramanı olduğunuzdan size savaşmak fazla normal geliyor”

Eski mevzuları açıyordu iğneleyici bir sesle. “Benim adamlarım size sadece düzenli olarak mana vere bilir lakin savaşamaz, bilirsiniz fazla kırılgan kemikleri var” gök yüzündeki savaş sona ermeden önce Kraliçe Eslinanın komutan olan iki oğlunu büyü kullanmadan kendi elleri ile parçalamıştı. Periler için fazlası ile onur kırıcı bir durumdu.

Gökhan yaptığından pişman gibi durmaktansa sırıtıp avucuna bakmıştı. “Öyleler evet” dediğimde peri komutan dişlerini sıkmıştı. “Dediğiniz gibi yapın, mana üretin faydanız olur biraz” diyip diğer komutanlara dönmüştü. “Emrinize uyacağız” demişti ikiside. Yarı hayvanlarda o savaştaydı ve en çok hasar onlar olmasına rağmen kabullenmişlerdi.

Gökhan ayağının dibindeki kirpiyi kucağına alıp yavaşça okşarken herkes dağılmıştı. “Laram” diyip iç çekmişti. Defne ona bakıyordu. Karşılarında savaştıkları kişinin kızının bedenine sahip olduğunu biliyordu. Zindan küserinin üzerinden gelen sıcaklığı hissettiğinde yukarıya doğru bakmıştı. Göksun sialarını çoğaltmak için onların küresinin üstünden lav akıtıyordu.

Yaptığı büyüyü onların gözüne sokarken siaların üzerinde olan tahtında Levent ile kahkaha atıyorlardı. “Yüzleri çok komik” derken elindeki dürbünden bakıyordu Levent. Göksuna verdiğinde azına atmıştı dürbünü. Birde bunu yapmasına gülerlerken Gökhan ve diğer komutanlar etraflarında çoğalmaya devam eden lavları kapatmaya çabalıyorlardı.

Loading...
0%