Yeni Üyelik
7.
Bölüm
@kedili_limon

Komutan bunu söylediğinde afallamıştı. Uzattığı ele bakıyordu. “Bir Klowa dokunmam” derken kadın gülümsemişti. “Bir ruha dokunacaksınız” dediğinde Komutan tereddüt etsede yavaşça elini tutmuştu. Kadının kaşı kalkmıştı. “Kaderinde ölüm var” dediğinde yutkunmuştu komutan. “Kim tarafından büyücü” dediğinde kadın yavaşça yüzüne yaklaşmıştı.

“Benim tarafımdan” dediğinde tuttuğu el içene doğru çekilmişti. Derisi yüzüne yapışıyordu. Yanındaki adamlar kılıçlarını kadına saplamaya çalıştığında ateş büyüsü yaparak uzaklaştırmıştı. “Ellerinde bir çok kardeşim öldü” derken dişlerini sıkıyordu. “Normal bir ölümü hak etmiyorsun komutan” demesinin ardından gözlerinde kan süzülmüştü.

Kadın sayıları artan askerleri gördüğünde rasgele bir yere ışınlanmıştı. Fazla uzağa gidememişti yinede. Krallıkta büyü yapmak kısıtlanıyordu. “Kurtarıcı bizi toplayana kadar ölemem” demişti çatının üstünden koşuşturan askerlere bakarken. “Bu yüzden Klowlara dokunmuyorum” arkasından gelen sese dönmüştü.

Kendi Klonunu onun yanına yollamıştı. Klonlar acıyı hissetmezler yinede kendi içlerinde dönen manaları vardır. “Kurtarıcı” diyerek sesli şekilde gülmüştü. “Şeytanın dünyadaki gözleri ne zamandan beri kurtarıcı bekler oldu” dediğinde kadın sesini yükseltmişti. “Şeytan mı, ne saçmalıyorsun sen” dediğinde sırıtmıştı.

Kadını baştan aşağı süzüp. “İğrenç gözlerinizin başka bir açıklaması olamaz” diye devam ederken sözünü kesmişti. “Periler doğduğunda sırf kanatlı diye melek mi ilan ettinizde biz şeytan oluyoruz, ben normal ırkların devamıyım” diyerek ayağa kalkmıştı. “Normal olduğuna inanman hiç bir şeyi değiştirmez” diyerek portalından bir kılıç çıkarmıştı.

“Haykırışlarında adımı duymak istiyorum”diyerek ona doğrultmuştu. “Arif Kanlıdağ” demesinin ardından üzerinde belirmişti. Kadın her ne kadar kalkan yapsada onun gücüne dayanmıyordu. Mana akışı kılıca aktarıldığında asa yada parşömenden daha hızlı tepki gösterirdi. Buda kılıç kullanırken üstüne büyüde yapıla bileceği anlamına geliyor.

Arif hız kesmeden saldırırken kadının manası azalıyordu. Işınlanmaya yetecek manası yoktu. Son manası ile çevresini koruya bilecek kadar bi kalkan yapmıştı. Arif kılıcını sapladığında içinden geçmemişti. Kadın nefesini toplamaya çabalıyordu. Kılıcı iki eli ile tutup havaya kaldırmıştı. “Adımı söyle Klow” diyerek kalkana saplamıştı.

İçine girmiş olsada kalan tamamen kırılmıyordu. Diğerlerine yaptığı büyülerin manasını kendine topluyordu. Aşağıdaki çarşıdan çığlıklar yükselmeye başlamıştı.“Kendin için onların üzerindeki mananı mı aldın” derken kalkanından kılıcını çıkartmıştı. “Bu işine yaramayacak” dediği sırada kalkanının içine bir zindan süsü girmişti. Avucunun içine almıştı kadın.

Arif kılıcına tüm manasına aktarıp kalkanı kırmaya çabalarken kadın manasını kelebeğe veriyordu. “Efendinin kurtuluşunda yanında ol” diyip havaya saldığında kalkan kendiliğinden kırılmıştı. Kılıç doğrudan bedenine girmişti. Yeşil gözlerindeki kahverengi lekelerde kaybolurken elini onun yanağına koymuştu. “Arif” demişti.

Kadının anıları Arife geçiyordu. Gözlerini kapatıp ayağa kalkmıştı. Eliyle anlına bastırıyordu. “Sen bana ne yaptın” diye çığlık atarken çoktan kardeşlerinin yanına gitmeye hazırdı kadın. Anılarında ona gülümseyen bir sürü Klow vardı. Büyü yaptığı herkesi görüyordu Arif. “Hepsini öldürücem” desede göz yaşları süzülüyordu. Kurallara uysada artık anılar çoktan karışmıştı. Yanlış geliyordu.

Bratson Krallığı her ne kadar tarafsız gibi gözüksede onun işine yarayacak her kaynağı kullanırdı. En verimli kullandığı şey ise Klowlardı. Halkına şeytanın gözleri olarak anlatıp onlardan korkmasını sağlamıştı yıllarca. Bu hikayeler farklı krallıklarada yatılmıştı. “Ben insanım” diye mırıldanıyordu Arif.

Zihnindeki seslerden dolayı kulaklarını kapatmıştı. Onun her öldürdüğü Klowun ruhlarını toplamıştı kadın. “Onlar artık seninle Arif” demişti. Gözleri kadını arıyordu. “Alışman zor olacak” gözleri titriyordu Arif’in. Askerleri onun bağırmasını duyduğundan çatıya çıkmışlardı. Kadının boğazını sıkıyordu.

Öldüğünü bilsede. “Konuşma” dedikçe zihnindeki sesler dahada çoğalıyordu. Askerleri onu kadından ayırmıştı. “Efendim o artık öldü sakin olun” dediklerinde hâlâ gözünden yaşlar süzülüyordu. Nefes alış verişi çoğalmıştı. Boğazı düğümleniyordu kendi yaparken zevk aldığı şeyleri zihninde canlandırılırken...

  

Loading...
0%