@kedili_limon
|
Kadının gönderdiği kelebek Lara’nın üzerine konduğunda bileğindeki büyü parlamayı bırakmıştı. Diğer kelebekler Lara’nın etrafından uzaklaşırken omzuna yerleşmişti iyice zindan süsü. Hafif esinti eşliğinde yürüyorlardı. Kadının verdiği parşömenini bebeğinede tutturmuştu Nalan. Böylece ikiside güvendeydi. Kendine bir iş bulması gerektiği biliyordu. “Rikherden gelirken Maariften altın istemeliydim” diye mırıldanıp camların üzerindeki iş ilanlarına bakıyordu. Çalışırken Laleye düzgün bir şekilde bakmasıda lazımdı. Lara Laleye bakabilecek yaşta değildi. İkisinide gözünün önünde tutması gerekiyordu. Krallıkta bir tanıdığının olmaması içine oturuyordu Nalan’ın. Öyle her şey daha kolay olabilirdi. Meydanda bir banka oturtmuştu Larayı. Ardından yanına oturup kafasını geriye doğru yaslamıştı. “Rikherdeki gibi kasiyer mi olsam” diye mırıldanırken gazete dağıtan bir çocuk bağırarak geçiyordu. “Yazıyor yazıyor, Wiskosun Talpole destek yolladığı yazıyor” Nalan o tarafa bakmıştı. Elf olduğu belli olan zengin görünüşlü bir adam ondan gazeteyi satın alıp sayfalarını açmıştı. “Saçmalık” diyerek sinirle gazeteyi çöpe basmıştı. Adam uzaklaşırken Nalan ayağa kalkmıştı. “Burda bekle Lara” dedikten sonra adamın attığı gazeteyi eline almıştı. “Wiskos Kraliçesi Eslina atalarının tarafını tutmadı, Talpole anlaşma imzalamak için buluşmalarının ardından Rikher Krallığına karşı müttefik oldular, Krallıktaki tüm mana taşlarını Talpole destek olmak için” derken gözünden yaş süzülüyordu. Kızına bakmıştı Nalan. O etraftaki insanları inceliyordu. Kendini toplamaya çalışırken göz yaşlarını siliyordu. “Bizi bulmaya gelmek zorundasın Gökhan, sakın ölme” diye mırıldanıp kızının yanına yürümüştü. Lara annesinin ona geldiğini gördüğünde ayağa kalkmıştı. Nalan ona el uzatmıştı. Tuttuğunda meydanın içlerine doğru ilerlemeye başladılar. ~•:•*•:•*•:•*•:•~ Gökhan masanın üzerindeki haritadan nasıl saldırmaları gerektiğini anlatırken çadıra bir asker girmişti. Asker selamı verip söze girmişti. “Efendim Wiskos Talpole destekte bulunmuştu” dediğinde masadaki komutanlar sessizleşmişti. “Kahrolası kanatlılar” diye masaya vurmuştu Baş komutan Tunç Masada büyük bir gerginlik vardı. Gökhan ailesinin güvende olduğunu düşündüğünden diğerlerinden daha rahattı. “Efendim ülkemizdeki Klowları kullanalım” demişti yanındaki komutan. “Kanlarına şuan hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar ihtiyacımız var efendim” derken Gökhan kendini tutuyordu. Tunç onun kızının Klow olduğunu biliyordu. Masadakiler onu destekliyordu. Gökhan konuşacağı zaman Tunç elini kaldırmıştı. “Manasına güvenmeyen savaşa gelmemeliydi, Klowlar bizim kanımızdan ve perilerden daha şerefli” demesinin ardından kılıcını çekmişti. “Rikher bizim Krallığımız ve torunlarımızı yok etmeliyiz, hayvanlarla beraber” demesinin ardından çadırdan çıkmak için ilerlemişti. Gökhan onun çıkmasının ardından çadırdakilere bakmıştı. Kafasını sallayıp çadırdan çıkmıştı. Onların üzerine doğru uçan perileri izleyen Tuncun yanındaydı. “Kızın sevimli olmalı” diyerek ona dönmüştü. “Onun için savaş komutan” diyerek yumruğunu onun göğüsüne koymuştu. “Ailemiz ve bir çok aile için” Diğer komutanlar çadırdan çıkıyordu. “Emredersiniz” diyerek iyice sınır surlarına gelen perilere dönmüştü. Kılıcını çekip iki eli ile tutmuştu. “Karanlık kapılar” dediğinde diğerleri gibi aynı gözüken olan kılıcı uzayıp kalınlaşmaya başlamıştı. “Benimle aydınlığa ulaşın” dediğinde büyü sembolleri belirginleşmişti. Kendi kılıcına gözü kaymıştı. Ardından aşağıya atlayan Gökhan’a bakmıştı. Ön birlik olan uçan askerlerin havalanma büyüsüne binmişti. “Ölme sakın” diye ardından seslenmişti “Çatlak” diyerek arkasını dönüp uzaklaşırken fikrini değiştirip oda surdan atlamıştı. Havalanma büyüsünün üzerindeydi. Gözünün birini açıp yanındakine bakmıştı. O gelen düşmana odaklandığından Tuncun yanına atladığını fark etmemişti. Gökhan hiç çekinmeden ateş büyüsü yapıyordu kılıcını savururken. Perilerin kanatları ısıya dayanmıyordu. Yere düşenleri surun arkasından izliyordu diğer komutanlar. "Sadece askerlere saldırın emri vermeliydiler" demişti içlerinden biri. Diğerleri onu onaylamıştı başıyla... |
0% |