@kedinindelisi
|
,Beş,dört,üç Hadi hadiii son 1 dakikam kaldı ! İki ve bir! Koşa koşa 1. kattaki toplantı odasına girmeden önce koşturmaktan kendinden geçmiş saçlarımı bir adam etmeye çalıştım. Kapı kolunu indirmeden önce bir iki tıklatıp içeriye geçip kapıyı kapattim. Odada ki Dikdörtgen masanın baş kısımlarda iki , yanlara beşer beşer dizilmiş 12 sandalye vardı.Şirketin tasarım personelleri ve üretim atöyesinin zanaatkâları bu masada yer alıyordu. Hemen karşı duvarda sunumların yapıldığı dev ekran monitörün yanına ilerlerken Giray'ın bakışları her adımıma hakimdi. Bir ara kapıdan girince saatine baktığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Sanki geç kalacak hal mi bıraktın ? Türk hava yollarına cv bırakacağım bir ara benden söylemesi. Elimdeki flash belleği önce monitöre yerleştirip tasarım dosyasını ekrana yansıttım. Ardından elimdeki somut dosyayı da Giray beyin önüne bırakıp sağ tarafında ki koltuğa yerleştim. Burası en zevkli kısımdı, herkes yeni tasarımlar ile ilk defa burada tanışıyordu.Giray konsepti belirledikten sonra diğer tasarımcılar ile ön planlama yapıp ardından ay sonunda bütün fikirleri ve çizimleri toplayıp, mücevherlerin son halini oluşturuyordu.Sonra buraya toplanıp yeni tasarımları inceleyip üretim planı oluşturuluyordu. Bu adamda bu gün ayrı bir şey vardı. Giray 'ın huzursuz bakışları tek tek odada ki insanların suratında geziniyordu.Bu iyiye işaret değil. Göz kapaklarını kısmış sol eli dizinin üzerinde yumruk olarak dururken diğer elinin parmaklarını ritmik olarak masaya vuruyordu. Çenesi kasılmıştı yüz kaslarından belliydi. Çözdüm ben bu adamı abi az sonra canını sıkan durumun pimini çekip ortaya bırakacağından adım gibi emindim. İşte geliyor. " Sevgili arkadaşlar şimdiye kadar bu şirkette hiç kimseyi rencide etmedim. Lakin aranızdan biri ya da birileri bir daha rakip şirkete sezon koleksiyonundan parça gösterirse hukuki haklarımı kullanmakla beraber piyasada barındırmayacak raddeye getiririm. Ben bu şirketi kurarken diktiğim güven direklerini böyle illegal kurnazlıklarla aşındırmam. Aranızda ki köstebeği bulmak benim için hiç zor değil. Ama bunca insanın aylarca gösterdiği emeği hiç kimseye ezdirecek değilim. İlk ve son kez uyarıyorum !" Demek köstebek ha ? Hangi ara ? Ne ara ? Hem bu odadaki herkesin gizlilik sözleşmedi vardı. Birazcık aklını kullanan insan ilk ve en önemli maddeyi ihmal etmemesi gerektiğini bilirdi. Sözleşmenin her maddeesi ilk günden beri aklımda resmen kazılıydı. MADDE 1: -Sirius şirketine ait tasarımların satışa açılmadan şirket binası dışına ; sanal ,elden , soyut ve somut olmak üzere başka bir firma veya her hangi bir kuruluşa aktarılması soncunda , şirket ,uğradığı veya uğrayacağı maddi zararın 10 katı kadar ödeneği talep etmesi,fikir ve düşünce hırsızlığından kaynaklı ,gizlilik ihlali sonucu şahsın şirket sahalarından uzaklaştırılıp kamu önünde ifşa edilmesi haklarına sahiptir. İşte Giray Eraslan'ın zekası ve kurnazlığı tam da burada kendini gösteriyordu.Adam şirketini, her koşulda korumaya almak için işe başlayacak personellerin düşüncelerini bile kendine saklayabilecek kurallar ile koruyordu . "Evet. Bu sezonun konseptini Kâli Rüzgarı olarak belirledim. Bu yıl bir kaç senedir aynı tarihlerde ülkemizi ziyaret eden Hindistanlı kadın vatandaşların oranında artış tespit edildi. Özellikle biz Türk vatandaşlarının üzerinde çalıştığı mücevherlere bir hayli merak salmış durumdalar. Hindistan'ın kutsal kadın tanrıçası olarak bilinen Kâli 'nin şerefine insanlar ülkenin farklı bölgelerinden tapınaklara akın ederler. Bununla birlikte festivalde katılan kadınlar gösterişli takıları ve giyisileri ile dikkat çekmek ister. Mücevherleri ne kadar parlak ve ihtişamlı olursa Tanrıçanın kendilerini şehvet ile kutsayacaklarına inanırlar. Böyle bir geleneği fırsata çevirmek bizim için oldukça kolay olmalı. Çünkü ülkemiz kaliteli kumaş ve mücevher işçiliğinde oldukça ön sıralarda yer alıyor. İhtiyacımız olan ,alışılmışın dışına fazla çıkmadan Hint ve Türk tarzını bir arada işleyip tamda 3 ay sonra Hindistandan gelen Delege kafilesi Kali Puja festivali için kumaş ve mücevherleri araştırırken aynı anda bizim piyasaya çıkıp kendimizi dünyaya açmaktır." Herkes pür dikkat Girya'ı dinlerken şaşırmış görünüyorlardı. İlk defa bu şirkette başka kültürü konu edinen konseptin yer alması onları meraklandırmıştı. Ben şaşırmaktan ziyade hayran gözlerle izliyordum . Elbette belli etmeden. Yanlış anlaşılmak isteyeceğim son şeydi ben onun fikirlerine hayranlık duyuyordum. Acaba bu fikirler nereden yaratıyordu ? Hatırladım, daha önce evinde gördüğüm mitolojik ve farklı kültürleri konu edinen tarihi kitaplardaki bilgilerden. Tabi ya bu adamın beynini görmek istiyorum. "Maral hanım , tasarımları sunabilirsiniz ." Düşüncelerimi bir kenara atıp işime odaklandım. Tasarımlar tek tek ekrana düşmeye başlamıştı. Gerçekten her bir parça "Ben Hinduyum !" diye bağırıyordu. Kimisi boyanmış kimisi kara kalem kalmış tasarımların tek tek burada can bulacak olması içimi kıpır kıpır etti. Ah o ince işçilik ve çizgilerin dansı... Kim bilir hangi kadının gerdanını süsleyecekti. "Bu sezon 5 parça ile katılıyoruz. Hindistan safirleri ile ünlüdür, geleneklerinde zümrüt de oldukça yaygındır bununla beraber pırlantalar ile ince dokunuşları sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Sizlere güveniyorum. Beni hayal kırıklığına ugratmayın. 5. parçayı sizlerle paylaşmadım o tamamen benim imalatımda siz diğerlerini halledin yeter." Giray odadan ayrıldığında apar topar eşyaları kolumun altına sıkıştırıp peşinden fırladın. O Asansör kapısını benim için mi tutuyordu ? Yok canım sende . " Girecek misiniz Maral hanım yoksa 11 kat merdiven mi çıkmak istiyor canınız?" Evet istiyor çünkü ben bir deliyim beyefendi. " Yok bu seferlik asansör kullanayım ." 💎 Girayın odası boydan boya cam duvardan oluşuyordu. Koyu gri ve lacivert tonları odaya hakimdi. Benim masam onun masasının hemen yan tarafı da yer alıyordu. Evet her dediğini eksiksiz not almam gerektiği için dibinden ayrılamıyordum. "Şu İtalya'da gelecek olan siparişler ne oldu ? Bu gün teslim edilmesi gerekiyordu?" "1 saat'e kalmaz atölyeye bırakacaklarini söylediler." "Sen yine de boş bırakma gevşek herifler sallayıp durmasınlar bizi." "Tekrardan ararım." Elleri cebinde pencerenin önünde dikiliyordu. Canını sıkan konuyu öğrendik ama yine de kafasında kurduğu bir şeyler vardı. Hem niye son parçayı paylaşmamıştı ? "Giray bey bir şey sorabilr miyim?" Arkasını dönmeden sadece kafasını yana çevirip kulak kesildi . "Sor." "Neden son parçayı paylaşmadınız ? " " Çünkü başka planlarım var." "Peki." Ben önümdeki raporlara dönerken o masanın etrafından dolanıp masama yaklaştı. Kalçasını masama dayayıp yarı oturur pozisyonda kollarını bağladı. "Sormayacak mısın ?" "Neyi?" "Ne planım olduğunu.Saf bir kız değilsin gözlerin ferfecir okuyor. Artık beni çözdüğünü düşünüyorum" " Siz söylemek isterseydiniz söylerdiniz. Haddim olmayan şeylere burnumu sokmak istemem." Kaşlarını alayla kaldırdı, dudağının kenarındaki gülümseme miydi ? Yok canım sende . Az sonra yaslandığı yerden doğrulup odanın içinde volta atmaya başladı. Söyleyeceksen söyle bizde meraktan öldük yani burda ! " Şirkette bir köstebek var dedim ya son koleksiyonun defilesinden 2 gün önce Ay taşı küpesini Cevherhan mağazasının katalogunda gördüm.Birsi onlara sızdırmış." "Ama bütün koleksiyonların kasa anahtarı sadece sizde duruyor. Tasarımların aslını zaten da evinizde muhafaza ediyorsunuz. Üretimhaneye Yasef usta ve Suat Usta'dan başkası giremez parmak izleri ile girişi yapıyorlar Yoksa onlardan mı şüpheleniyorsunuz ? "Kime güveneceğimi bilmiyorum Maral . Ama ustalar böyle bir şey yapamaz hem her yerde kamera var şirketteki kameraları didik didik inceledim . Çalan kişi şirkette yapmamış bu işi " "Eve de sen ve benden başka kimse girip çıkmıyor. Sana da itimadım var . Safsın falan ama böyle bir hainlik yapmaya cesaretin yok." Saol ya ne de düşüncelisin sen öyle? "O yüzden ortaya yem atmamız gerekiyor. " Sanki bana balık besliyor haspam. " Toparlan arabaya gel " " Tamam da niye ? Daha mesaim bitmedi" " Sen dediğimi yap planım var." Sherlock ve Watson gibi olduk iyi mi... 💎 Şirketten çıktığımızda yağmur çoktan başlamıştı elinde şemsiye ile Giray beyin şoförü Turgut bekliyordu. Az sonra şemsiyeyi Giray beye uzatıp kapıyı açmak için ilerledi. Giray şemsiyeyi elime tutuşturup ilerlediğinde ben bir duraksadım. Bana niye veriyor ki ? Anı olarak sakla diye Maral. Baktıkça hatırlarsın . "Maral hanım siz binmiyor musunuz ?" "Ona komutlar geç yükleniyor Turgut. Sen arabayı çalıştır birazdan resetlenir." Ay çok komiksin, şimdi salıverecem gülmekten altıma. Niye kapanmıyor bu şemsiye? Turgut arabayı çalıştırdığında ben de Giray beyin yanına arkaya geçtim. Şirkette işleri bitince direk evine gidip ordan çalışmaya devam ediyordu. Ben hem ofiste hemde evde asistanlığını yapmaktan ziyade evin ufak tefek düzeni ile ilgileniyordum. Kuru temizme trafiği, eve gelen temizlikçilerin günleri saatleri gibi işleri de bana yüklemişti. Tek yaşıyordu. 2 yıldır bir tek misafiri geldiğini görmedim. Ne eşi ne dostu ne akrabası. Ailesinden de hiç bahsettiğini duymadım. Eve ulaştığımızda karşımdaki dublex taştan eve alışalı çok olmuştu. İlk geldiğim günü hiç unutmadım. Öyle bir rezillik unutulacak türden değildi. (02.07.2022) Allahım bu ne sıcak ! Çölde mi yaşıyorsun mübarek ne diye evini merkeze uzak yapıyorsun herkesin altında arabası yok ya insanız lan biz insan !! Nasıl gelelim onca yolu çalışmaya ! Az daha ilerledikten sonra evler seyrekleşmeye başladı. Az kaldı az sen Adana nın bağrından kopup geldin aslanım hava sana şuan 42 değil 22 derece. Yok kutuplar . Elimdeki kağıda bir daha göz gezdirdim. "A Blok Daire 23 " Bir Demir kapının önüne geldim ama sanırım burası. Başka ev de kalmamıştı ki etrafta .Şirkette ki suratsız kadın ağzımı açmaya fırsat vermeden elime kağıdı tutuşturup bildiğin postalamıştı . Al kıçına sok diyesim vardı da dua etsin bu işe ihtiyacım var. Kapı ziline basıp beklemeye başladım. Az sonra kapı kayarak açıldığında etrafta kimse yoktu. Otomatik herhalde ? Yok canım adan uzaylı kapıyı açıp ışınlanıverdi manyak ya hani. Kapıdan içeriye geçince kendimi geniş bir bahçede buldum. Narenciye ağaçlarından tut kiraz ağacına kadar her çeşit vardı. Havuz mu o ? Vay anasını aynı bizim tarlalardaki sulama kanallı gibi ha. Damlamayı nerden döşüyorlar boru falan da yok halbuki bahçede ağaçlar da var. Hortum atıyorlar herhalde. Az daha bakım hele . Anam aynı bizim kanal. Suyu daha bir berrak sanki haa. Hangi ara ayağımın dibinden boru çıktı bilmiyorum ama bir anda üstüme başıma su fışkırmaya başlayınca geri adımlarken kendimi havuzun içinde buldum. Debelene debelene yüzeyde kaldık iyi mi Allah'tan köydeki kanalda boğulma tecrübem var yoksa nasıl yüzmeyi öğrenecektim. Hangi ara uzandığını bilmediğim bir kol ensemden enik yavrusu gibi beni sudan çıkarıp kenara attı. " Kadın sen manyak mısın !? Niye havuza atıyorsun kendini ? Başka yer mi bulamadın ölecek başıma iş açıyorsun? " Ben yerde uzanırken tepemde iki metrelik korkuluk gibi herif dikiliyordu. Çenesi cıkasıca ne vardı bağıracak. Yerimden doğrulup karşısına dikildim. " Bende kendimi sizin kanalınızda boğmaya niyetli değilim ! Sizin ordan burdan fırlayan fıskiyeleriniz yüzünden korkup düştüm ! Hem ne diye yırtınıyorsun ? Karşında sağar yok ! Kulağıma su kaçmış olsa bile hala seni duyabiliyorum !" " Hanımefendi kimsiniz bilmiyorum ama lütfen bahcemi terk edin ? Yapmam gereken önemli bir görüşme var siz beni oyalıyorsunuz. İşim gücüm var benim!" "Benimde görüşmem var hemde bu evde ! Giray Eraslan ile !" Adam duraksayı garip garip baktı. " Adınız Maral Zade mi ?" " Evet ? Nerden bildin ?" " Ben Giray Erarslan. " 💎 "Teşekkür ederim. Size de ayıp ettim. Kusura bakmayın çok utanıyorum." Girayın eline tutuşturduğu havlu ile saçlarımı az da olsa kurulamaya başladım. Tekli koltukta oturmuş çatık kaşlarla beni izliyordu. Hayatta iş vermeyecek . O kadar yolu boşuna mı geldim şimdi ? " Hayır onu bunu geçtim. Onca yolu sadece temizlik personeliği yapmak için mu geldin ? Hemde Adana dan İstanbul'a ? Orda iş mi kalmadı ?" " Şey , Züleyha teyze çağırdı beni. Sizin eski çalışanınız. Kendisi ayrılmış sanırım. Yeni birine ihtiyacınız varmış uygun görürseniz çalışmak isterim." Giray kızı baştan aşağıya süzdü üzerinde hala yarı ıslak kıyafetler ile duruyordu. Züleyha hanım yıllardır onun evinde çalışıyordu. Evin düzeninden ,temizliğinden, yemeğinden kendisi sorumluydu. Kızı doğum yapınca toruna bakmak için Adana'ya dönmeye karar vermişti. Giderken de " Seni benim gibi iyi , çalışkan gözümü arkada bırakmayacak birine emanet edip gideceğim " demişti. Kız safın önde gideniydi belli. Kalbinin aynası gözlerine yansıyordu.Giray Züleyha hanıma güvenirdi öyle sağlam papuç olamayan birisini yollamazdı. " Züleyha hanım her şeyi anlattı mı sana?" " Evet , eğer kabul ederseniz evin temizliği ve düzeninden sorumlu olduğumu söyledi." "Sorumlulukların sadece ev ile değil benimle şirkette de çalışacaksın. Gözünü benden ayırmayıp elim ayağım ol acaksın. Kabul ediyorsan hemen şimdi başlayabilrisin ." Bir ağzına yemeğini sokmadım kaldı. Utanmasa onu da yap diyecek. Hiç mi bir işini kendi halledemez bu adam ? Neyse Adana'ya dönmektense burada kimseden habersiz çalışmaya razıyım. |
0% |