@kediuss
|
Bu kurgum kaldırılmıştı. Bende isimde bir değişiklik yaparak yeniden yayınlıyorum. Umarım ilk yayınladığım zaman ki gibi çok okunur. Bu kurgu kız-erkek ilişkisi değil. Kapakta bence gayet net anlaşılıyor nasıl bir kurgu olduğu. Eğer yeniden kaldırılsa, geri yayınlamayacağım. Bölümleri 1-2 gün aralıkla yayınlayacağım. İyi okumalar. -------------- "Baba yalvarırım dur artık.. gücüm kalmadı.. lütfen.." dedim bayılmak üzereyken. Babam o anda bir kere daha vurdu sırtıma sopayla. Kol kemiğim kırılmıştı, burnumdan ve ağzımdan kanlar geliyordu artık. Karnımda ki bıçak kesiği bu onları daha çok zorlaştırıyordu... Babam bitirdiği alköl şişesini kafamda parçaladığında artık her yer karanlıktı.. "Aras!" Duyduğum ses ile irkilerek yattığım sıradan kalktım. Etrafa baktığımda dibimde duran Can hocayı gördüm. Uykulu sesimle "Ne oldu?" diye sorduğumda çatık olan kaşları daha çok çatıldı. Sert bir şekilde "Dersten sonra odama gel" diyerek arkasını döndü ve derse devam etti... Ders bitmişti. Son ders olduğu için çantamı toparladım ve Can hocanın odasını girdim. Benim geldiğimi görünce okuduğu kağıtları bir kenara koydu "gel, otur." Karşısındaki sandalyeye oturdum. Gözlüğünü çıkartı ve sinirli bir şekilde bana baktı. "Ders notların çok düşmeye başladı, derslerde hep uyuyorsun, sürekli derslere geç kalıyorsun. Neyin var senin? Neden böylesin?" diye sorduğunda "Ben her zaman böyleyim, bunu biliyorsun. Ders notlarım her zaman düşük, derslerde hep uyuyorum, derslere hep geç kalıyorum. Bunları çok iyi biliyorsun." diyerek yanıtladım. "Evet bunları çok iyi biliyorum fakat son zamanlarda düşük olan notların dahada kötüleşmeye başladı. Derslerde bu kadar uyumuyordun ayrıca artık uyurken sayıklamaya başladın. Derslere 5-10 dakika geç gelirdin ama şimdi dersin sonunda geliyorsun. Birşeyler olduğunu biliyorum, bunları bana anlatmanı istiyorum." dediğinde biraz şaşırmıştım. Bu kadar dikkatli olduğunu bilmiyordum. "Bu seni ilgilendirmiyor." "Bu beni gayette ilgilendiriyor, sen benim öğrencimsin" "Biliyorum ama bu seni ilgilendirmez." diyerek belimdeki çakı beni rahatsız ettiği için masaya koydum. Bu kadar rahat davranmamın sebebi samimi olmamızdı. Beni şikayet etmeyeceğini biliyordum. "Yanında çakı mı taşıyorsun?" diye sordu sesi sertleşirken. "Evet" dedim rahat bir şekilde. "Neden okula çakı getirdin peki?" "Canım istedi" "Bu sebep okula çakı getirmen için yeterli bir sebep değil" diyerek masanın üstündeki çakıya uzandığını görünce, hemen çakıyı aldım. Bu en sevdiğim çakımdı, almasına izin veremezdim. Çok daha sert bir ifadeyle "O çakıyla ne yapacaksın?" "Adam kesecek halim yok" "Onunla ne yapacaksın Aras." "Bunu sorup durma Can." dedim sertçe. Bende sinirlenmeye başlamıştım. "Cevabını alana kadar soracağım Aras." "Sikseler bile cevap vermeyeceğim-" "Diline sahip çık! Karşımda küfür edemezsin." "Bu umurumda değil." "Eğer sorularıma cevap vermezsen idareye gidecek ve senin hakkında birşeyler yapmalarını sağlayacağım." "Bunu yapmayacağını ikimizde biliyoruz." "Bu sefer yaparım. Çok ciddiyim Aras." dediğinde gözlerine dikkatli bir şekilde baktım. Evet, sanırım bu sefer ciddiydi. "Kavgada gerekli oluyor. O yüzden taşıyorum yanımda" "Ne gibi kavgalarda?" dediğinde biraz düşündüm. Ona söylemeli miydim? Söylesem ne olurdu ki? "Çete kavgalarında falan işte" diye söyleyi verdim. Şaşırmış bir ifadeyle "Çete kavgalarına mı katılıyorsun sen? Bu çok tehlikeli Aras." "Ne yapcağıma ben karar veririm Can. Tehlikeli olması umurumda değil. Ayrıca sürekli bana soru sorup durma, canımı sıkıyorsun." "Sadece bir kaç soru daha soracağım, sonra gidersin." Derin bir iç çektim. "Tamam, sor" "Neden çete kavgası yapıyorsun?" "Sikeyim.. şimdi ben bunu nasıl anlatayım ki.." diye mırıldandım ardından yeniden konuşmaya başladım. "Yani sadece canım istediği için yapıyorum. Daha doğrusu güçlenmek için. Yer altı dövüşlerinde kuvvetli olmam gerekiyor. Bir nevi antreman gibi düşün" Anlattıklarımı dikkatle dinledi. "Yer altı dövüşleri? Boks falan mı?" "Aynen öyle, boks." "Boksu neden yapıyorsun peki?" "Para kazanmak için" "Bu yaşta neden para kazanmak için boks yapıyorsun. Git bir kafede garsonluk yap, para kazanmak için yer altı dövüşleri yapman aptalca" "Olabilir, ama ben boksu seçtim. Garsonluk bana göre değil." "Pekala tamam.. daha sonra konuşuruz. Ailen seni bekliyordur şimdi, en iyisi geç olmadan git." dediğinde "Aynen, ailem bekliyordur beni.." Diye mırıldanrak, yavaşça ayağa kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Tam kapıdan çıkacaktım ki, arkamı döndüp "Akşam maçım var, gelmek ister misin?" diye sordum. Onu beni izlerken görmek isterdim. "Konum at. Akşam görüşürüz." dedi okuduğu kağıtlardan kafasını kaldırmadan. Yüzümde bir gülümseme oluştu "Tamam. Görüşürüz.." diyerek çıktım. - Saat 21:45'ti maçın başlamasına 15 dakika vardı. Çok geç olmadan Can'a konumu attım. Can (matematikçi): Ben: *konum* Ben: Maçın başlamasına 15 dk var. Bekliyorum. Dakikalar sonra baktı. Can (matematikçi): yoldayım. 5 dakikaya orada olacağım. Bu mesajı görünce sırıttım. Ben: Tamam öğretmen. O gelene kadar saate bakıp durdum. Tam 5 dakika olduğunda etrafa bakındım. Evet, buradaydı. Duvara yaslanmış maçın başlamasını bekliyordu. Hızlı adımlarla ona yaklaştım. "Gelmişsin." Arkasını döndü ve koyu kahve gözleri ile baktı. "Geldim." Onu baştan aşağı süzdüm. Siyah bir üst ve siyah bir eşofman giymişti. Kolunda deri saati, yüzünde gözlüğü vardı. Okuldaki halinden pek bir farkı yoktu. Gözlerim vüdunda gezinirken, kolundaki dövme ilgimi çekti. "Anlamı ne?" dedim başımla dövmeyi gösterirken. "Boşver." diyerek geçiştiri verdi sorumu. Tam ağzımı açıp birşey söylecektin ki ismim ve rakibimin ismi anons edildi. "Saudade vs Nikolai!" Saudade benim takma ismimdi. Yer altı dövüşlerinde bu takma adı kullanıyordum. Can'a döndüp, "Gitsem iyi olur. Maçtan sonra ortalıktan kaybolma, maçı kazanmamı kutlayalım." dedim sırıtarak. "Boş yapacağına, ringe çık." Yüzümdeki sırıtma ile ringe çıktım. Dövüşeceğim kişi ünlü ve oldukça güçlü bir rus boksördü. Büyük ihtimalle bu tür yer altı maçlarına eğlenmek için çıkıyordu. Ama üzgünüm siktiğimin rus boksörü, Can hocam beni izliyor.. kaybedemem. Saniyeler sonra maç başladı. Rus bozuntusu direkt üstüme geldiğinde, sağa doğru bir adım attım. O sırada boşluğu bulup, yüzüne bir tane geçirdim. Yumruğu attığım an sarsılıp, yere düşmüştü. Hemen üstüne çıkıp yüzüne yumruklar yağdırdım. Tabii ki hakem beni üstünden kaldırdı. Nikolai yerden bir süre sonra kalktı. Yüzü kanlar içerisinde kalmıştı, sanırım burnunu kırmıştım. Bir anda hızlıca üstüme geldiğinde ne olduğunu anlayamamış ve yüzüme bir tane yumruk yemiştim. Yumruğu yemem ile bir kaç adım geriye gittim. Çok sert vurmuştu şerefsiz. Bir kaç saniye gözüm karardı. Rus bozuntusu bundan faydalandı ve karnıma bir yumruk daha attı. "Siktir.." diye mırıldırıldandım. Görme yetimi yeniden kazandıktan sonra görüş açıma giren Nikolai'nın hızla üstüne gittim. Onu kenara sıkıştırdığımda sağ yanağına bir yumruk geçirdim ardından sol elim ile karnına bir yumruk attıktan sonra yeniden yüzüne bir yumrak daha attım. Tam bir tane daha yumruk geçiriyordum ki hakem beni ayırdı. Siktiğimin rusu yere yığıldı. Sırıtarak yerde olan Nikolaiya baktım. Bu kadar kolay yığılacağını düşünmemiştim... Dakikalar sonra maç bitti. Ben kazanmıştım, her zaman ki gibi. Hakem elimi kaldırdığında alkış ve ıslık sesleri duyuldu. Etrafa dikkatlice baktığımda Can'ı gördüm. Elleri cebide, ifadesizce bana bakıyordu. Ringten indip Can'a doğru yürürken, gördüğüm tanıdık yüz ile durdum. Öz kardeşim olmasada, kardeşim dediğim insandı. Altaydı. Altay ile yıllar önce bir sokakta tanışmıştık.Yağmurlu bir gündü, babam yine almamıştı beni eve. Tabii ben eve girmeye çalıştığımda dövmüştü beni, sonrada atmıştı yine sokağa. Yerde oturup sigara içiyordum, o an gelmişti yanıma. O günden sonra bir nevi kardeş olmuştuk Altayla. Her maçıma gelirdi. Bir kere bile kaçırmamıştı maçımı. "Naber lan? İki gündür görüşemiyoruz." dedi sırıtarak. "Her zaman ki gibi, senden naber it?" "İyidir."Yanıma gelen Can'ı süzdü. "Sen ne iş?" diyerek ona yaklaştı. Can'ın bakışları sertleşirken konuştu. "Asıl sen ne iş aslan parçası?" Elleri hala cebindeydi. Altay'ın bakışları bana döndüğünde ona baktım. "Bu kim? Benden başkası seni izlemeye geldiğini ilk defa görüyorum." Ortam bir anda neden gerginleşti amına koyayım? "Matematik öğretmenim olur kendisi." dedim sırıtarak. Ardından ona yaklaştım ve kulağına fısıldadım. "Lan oğlum, doğru düzgün davran. Olay çıkartma." Altay bunu duyunca yalandan tebessüm etti. "Pardon, bilmiyordum Aras'ın öğretmeni olduğunuzu. Ben Altay, Aras'ın kardeşi sayılırım." dedi elini uzatarak. Can uzattığı eli tuttu "Memnun oldum Altay. Okuyor musun sen?" diye sordu Can. "Hayır. Bıraktım 3 yıl önce okulu" "Anladım.. tamam" dedi ve elini geri cebine koydu. Bir kaç saniye sonra konuştum. "Altay biz gitsek iyi olur. Can ile kutlamaya gideceğiz, seninde işin vardır zaten. İşlerini hallet. Görüşürüz kardeşim" beni baştan aşağı sırıtarak süzdü. "İyi, öyle olsun kardeş. Görüşürüz. Ama sonra konuşucaz bu konuyu haberin olsun." dedi ve gitti. Ne yani, beni izlemesi için birisini getiremez miyim? "Ee Can hocam. Ne yapalım, ne edelim? Sen söyle." dedim dudaklarım kıvrılırken. "Geç oldu, yarında okulun var zaten. Evine git." dedi ifadesizce. Kaşlarım çattıldı ve alayla konuştum. "Sikerim okulu-" "Aras! Diline sahip çık demedim mi ben sana? Karşımda küfür etmeyeceksin." "İyi, tamam be. Etmiyorum küfür falan. Moruğun tekisin zaten.." diyerek bir sigara yaktım. "Moruk?" "He moruk." "Eve git Aras. Yarın okulda görüşürüz." Gidelecek ev mi var be hocam.. "Görüşürüz."
Sonlara dogru sacmalamis olabilirim. Ama cidden bolumu nasil biterecegimi bilemedim. Umarim begenmissinizdir. Yazim yanlislari, devrik cumle, yanlis noktalama isareti gibi bazi hatalar yapmis olabilirim. Kusura bakmayın. Sonra ki bolumlerde gorusmek uzeree!
|
0% |