@kediuss
|
Can (matematikçi): Can (matematikçi): Aras, olmuş mu? Can (matematikçi):
Ben: bu saatte nereye? Mesajımı anında gördü. Can (matematikçi): arkadaşla mekana gideceğiz. Ayrıca soruma cevap ver. Olmuş mu, olmamış mı? Ben: kimmiş o arkadaş? Şu geçen sana cilve yapan kadın mı? Ben: ayrıca bok gibi olmuşsun. Gitme bir yere rezil olursun, otur evinde. Can (matematikçi): hesap mı soruyorsun sen bana? Ben: he soruyom. Can (matematikçi): okulda ben karşında dururkende böyle konuş, tamam mı aslanım? Ben: tamam aslan parçası. Can (matematikçi): her neyse, evden çıkacağım şimdi. Okulda görüşürüz. Ben: mekana gideceksin yani? Can (matematikçi): Evet. Neden gitmeyeyim? Ben: ne bileyim, o kadar bok gibi olmuşsun dedim. Bir insan az ciddiye alır. Ben: hem neden birileriyle buluşuyorsun ki? Can (matematikçi): kıskanıyor musun sen? Ben: evet aşkım kıskanıyorum seni 🤭😻💋 Can (matematikçi): belli yavrum. Ben: erkeğim yaa😚 Can (matematikçi): erkeğim yazan parmaklarına kurban olsunlar. Ben: çikolatalı kurbiyem benim🥺 Can (matematikçi): neyse, cıvıtma. Can (matematikçi): hem çikolatalı kurabiyem ne alaka Aras? Söylenecek başka birşey bulamadın mı? Ben: ne bileyim. Baran öyle diyordu Berat'a. Can (matenatikçi): ne değişik çocuklarsınız siz. Ben: ihtiyarlığını çekemem şu an Can. Ayrıca sen bana gideceğin yerin konumunu atsana, geleyim. Sıkıldım. Can (matemaktikçi): tamam. Ben: lan bu kadar kolay kabul edeceğini düşmemiştim. Can (matematikçi): *konum* Can (matematikçi): evinin konumunu at sende, alayım ben seni. Ben: *konum* Can (matemarikçi): 23:00'da kapıda ol. -*Mesajına "👍🏻" ifadesi bıraktınız*-
Telefonu yatağa bıraktım ve dolabıma yöneldim. Can siyah bir takım giymişti, gideceğimiz yer lüks bir mekan olmalıydı. Bunu düşünerekten beyaz bir polo yaka üst, altınada biraz bol bir siyah kot giydim. Boynumdaki gümüş zincir kolyeyi ortaya çıkarttım ve parfüm sıktım. Can'ın dediği saatte ayakkabılarımı giyip, dışarı çıktım. Karşıda arabasını görünce arabaya doğru yürümeye başladım. Vardığım gibi ön kapıyı açıp oturdum. "Hoş geldin." diyen kalın sesini duyunca ona baktım. "Hoş buldum." Beni baştan aşağıya süzdü. "Yakışmış." "Eyvallah." Gözlerini benden çekip arabayı sürmeye başladı. Bende cebimden bir sigara çıkartıp camı açtım. Sigarayı yakarken ona yandan bir bakış attım. Fazla yakışıklıydı. Sigarayı dudaklarıma götürüp bir fırt çektim. Can'dan hoşlanıyordum. Her ne kadar kabul etmek istemesemde gerçek buydu. Anlık bir hoşlanmadır, yokluktandır diye kendimi teselli etmeye çalışıyordum çünkü bu yanlıştı. Çok yanlıştı. Bir erkeği sevebilirdim ama sevdiğim erkek öğretmenim ise bu doğru değildi. "Her ne düşünüyorsan düşünme. Bu akşam hiç birşey düşünme." ona baktım, oda bana bakıyordu. "Birşey düşünmüyordum zaten. Dalmışım sadece.." dediğimde derin bir iç çekip geri yola döndürdü bakışlarını. Sigaradan yeniden bir fırt çektim... Dakikalar sonra lüks bir mekanın önüne park etti. Onunla birlikte arabadan indim. Elimdeki bitmiş olan sigarayı girişteki çöpe attım. Mekanın içerisine girince gözlerim etrafta gezindi. Oldukça lükstü. Loş ışıklar sayesinde etraf dahada güzel gözüküyordu. Benim gibi birinin buraya girmeye hakkı var mıydı? "Daldın gittin yine Aras. Bu akşam hiç birşey düşme demedim mi?" Cevap vermemi beklemeden beni kolumdan kavradı ve cam kenarı, dört kişilik masaya doğru sürükledi. "Cama yakın tarafa ben oturayım. Esiyor dışarısı, sende kısa kolluyla çıkmışsın. Hasta olursun." diyerek cama yakın tarafa oturdu. Bende onun yanına oturdum. "Burda sigara içiliyor mu?" "İçiliyor." "Pekala.." "Yanımda üçten fazla sigara içersen, sigara paketini çöpe atarım. Üçten fazla içmeyeceksin." "Emretmeye başladın yine." "Aynen öyle." Emir vermesi sinirimi bozsada hoşuma gidiyordu. "Arkadaşın nasıl biri?" diye sordum konu açılması için. "Benim gibi biri. Sadece benden daha iyi yerlere gelebilmiş biri. Zengin, şirketi var. Ortaokul yıllarında tanışmıştım, kardeşim sayılır. İsmi Cem. Düzgün bir tiptir, birisine kötülüğü dokunmaz." dediğinde sırıttım. Evet, o güzel espiriyi yapacaktım. "Cem, sivilcem." O an tanıdık olmayan bir ses duydum. "O ben oluyorum sanırım?" Bakışlarımı ona çevirdiğimde onun Cem olduğunu anladım. Takım elbisesi ve kolundaki saati ile oldukça zengin bir iş adamı gibi duruyordu. Öyleydi de. "Hoşgeldin Cem. Bu Aras, öğrencim." dedi biraz tebessüm ederek. Bende sırıtarak elimi uzattım karşımdaki adama. "Memnun oldum." "Bende memnun oldum, Aras." Cem, Can'ın karşısına oturmuştu. Can'da bana yandan sert bakışlar atıyordu. Ne yani, espiri yaptık alt tarafı. Cem konuşmaya başladı. "Ee nasıl gidiyor Can?" "İyi, ne olsun. Geçip gidiyor işte zaman. Senin nasıl gidiyor? İşler yolunda mı?" "Yolunda, yolunda. En son çıkarttığımız ürün çok sattı." ... "Ee Aras, sende konuş bakalım." diyen sesi duyunca kafamı telefondan kaldırıp Cem'e baktım. "Ne konuşayım?" "Bilmem. Hayalin ne mesela? Ne olmak istiyorsun?" Sorulara bak amına koyayım, sanki on iki yaşında bir çocuktum. "Hayalim yok. Birşeyde olmak istemiyorum. Maça çıkarak para kazanıyorum zaten." "Maça?" diye sorduğunda Can benim yerime cevapladı "boks maçı" Cem'in gözleri Can'a döndü, ardından yeniden bana. "Boks mu yapıyorsun? Gerçi belli, vücudun yapılı" vücudumu inceledi. Can'ın bakışları biraz değişti. Bacağımda bir el hissettim. Can'ın eliydi. "Altı yıldır yapıyorum." diye Cem'i yanıtlarken, bir yanda Can'a ve eline baktım. "Anladım," dedi Cem. Bir kaç saniye sonra yeniden konuştu. "Yemek mi söylesek? Acıktım." "Olur." diyerek bana bakan Can'a "Ben aç değillim." dedim. "İnandırıcı yalanlar söyle Aras." Ulan benden pahalıdır buradaki yemekler. Yemem ben. "Cidden aç değillim Can." "Olmaz öyle. Yiyeceksin. Yemezsende, yediririm." "Neyi?" dedim sırıtarak. "Yemeği." dedi aynı ciddiyetle. O sırada Cem garson çağırmıştı. Cem istediği yemeği söyledi, ardından Can'da söyledi. Ve banada söylemişti. Ona tam laf edecekken, bacağımı sıktı ve 'sus' diye mırıldandı. Sustum. Akıllı bir oğlandım :) (...) "Can, valla çok doydum. Daha yemem ben." dedim elimi karnıma koyarak. Adam herşeyi bana yedirmişti. Yedirmediği bi' yarrağı kalmıştı, onuda yapacaktı herhalde. "Emin misin?" "Yahu eminim. Bütün yemeği bana yedirdin." "İyi, tamam." önüne dönüp, bir kaç yudum rakısından içti. Bende önümdeki üçüncü bardağım olan rakıyı tekledim. O an ikisininde bakışları bana döndü. Ve Can konuştu "Aras, bak izin veriyorum diye bokunu çıkartma." "Üç bardak rakıyla sarhoş mu olacağım Can? Abartma send-" "Sus Aras. Herşeye laf yetiştirme. İçmeyeceksin daha fazla." Homurdanarak telefonumu cebimden çıkartım. Biraz telefona baktıktan sonra geri kapayıp cebime koydum. Bu seferde sigara paketimi çıkartıp bir sigara yaktım. Sigara yaktığımı gören Cem "Can yanında sigara içilmesinden hoşlanmaz. Genelde içirmezde." dediğinde ağzımdaki sigarayla Can'a baktım. Can "O içebilir." diye yanıt verdiğinde Cem biraz şaşırsada birşey demedi. (...) Can rakı içmeme izin vermesede yalvararak bir bardak daha içebilmiştim. Biraz kafma gitmişti açıkcası. Etrafı azda olsa bulanık görüyordum. "Ben kalkayım en iyisi. Yarın toplantım var, onun için biraz daha çalışmam lazım." diyerek ayağa kalkan Cem ile bizde ayağa kalktık. "Bir daha görüşelim. Toplantıda başarılar." "Sağ ol Can. Görüşelim tabii" Onların konuşması bitince bende biraz sarhoş bir şekilde konuştum. "Görüşürüz, iyi akşamlar." "İyi akşamlar Aras. Kafa gitmiş biraz senin. Tabii dört bardak rakı içersen böyle olur." dediği şeye göz devirmemek için sırıttım. Mekandan çıktık, arabaya bindik. Can arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. "Aras" ismimi söyleyen Can'a baktım. "Hm?" "Çok mu sarhoşsun?" "Çok değillim. Kafam yerinde sayılır. Neden?" "Baban sorun çıkartırsa benim eve götüreyim istersen?" "Babam günlerdir yok zaten. Ayrıca pek sorun çıkartmaz. Yine de teşekkürler Can." "Rica ederim.." Dakikalar geçti, evimin önüne geldik. O an Can'a baktım. Nedensizce içimde onu öpme istediği vardı. Sarhoş olduğum için böyle düşünüyor olabilirdim fakat yapmamam lazımdı. Yaparsam herşey dahada kötüye gidebilirdi. Oda bana baktığında yeniden kalbim hızlanmaya başladı. Şu an hiç birşey düşünemiyordum. "Hadi Allah'a emanet Aras. İyi geceler. Okulda görüşürü-" Onu öptüm. İlk başta dudaklarım sonra da bütün bedenim alev aldı. Kalbim göğüsümü delip geçecekmiş gibi atıyordu. Can'ın dudakları azda olsa dudağımı emmek için hareketlendi fakat yapmadı. Geri çekildim. Ne yaptığımı anladığımda "Sikeyim.." diye fısıldadım. Ve hızlıca arabadan indim. Arkama bakmadan gittim. Eve girdiğimde direkt olarak odama gittim. Saatlerce düşündüm. Durmadan düşündüm. Ben ne yapmıştım? - Can (matematikçi): Ben: özür dilerim. ----------------------------- biraz fazla yakinlastirdim sanki.. bolumlere oy verirseniz sevenirimm. bir sonra ki bolumde gorusmek uzeree. <3 |
0% |