Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Giriş

@kesto

Giriş


Uzair'den


Yere düştüğümde Acı içinde inledim "kahretsin" bu lanet güne ve önümdeki acımasız adama bela okurken az önce yarakadığım ayağımdaki yarayı inceledim. İminin Raven olduğunu yanlışlıkla öğrendiğin adama hiç bakmadadım gerçekten canım acıyordu.


Acımasız baland askeri dönüp bakmadı. Güç taşımdan uzaklaştıkça zayıflamıyormuş gibi birde bu acımasız askerle uğraşıyordum. Şimdi üstüne birde yara eklenince iyice sinirlenmiştim.


Önce beyaz kurdum orion'u çağırıp lamen'e dönmeyi düşündüm. Ancak zekamı ve gücümü baland'a gitip kralla anlaşma yapmak için kullanmalıyıdım. Yapacağım anlaşma savaşın sonunu getirecekti. Bir sürü masum insan ölüyordu, sırf sinirlendiğim için anlaşmaktan vazgeçemedim.


Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Ay taşından uzaklsştığım için dengesizleşmeye başlayan güçlerimin hislerimle kontrolden çıkmasına izin vermedim. Annem ben doğarken ölmüştü. Anneminki gibi benim gücüm doğaydı. Çiçek yarata bilirim onun dışında o an güçlerim aktifse mutluyken hava güneşli, ökeliyken şimşekler kaçar, korkmul veya üzgünsem yağmur yağardı.


Bu güçler acherya'da çok az kişide ortaya çıkmaya başlamıştı. Özellikle lamen'de ortaya çıkıyordu. Bunun hakkında diğer kralıklara hiç bir bilgi sızmamasını emgeleye bilmiştik.


Benim ilginç bir şekilde bir güç taşım vardı. Ay Taşı güçlerimi yenileye biliyordum onunla. Güçlerim tamamen biterse ölme tehlikem vardı.


Düşüncelerime dalmışken raven'in acımasız soğuk sesini duydum "kalk prenses yaranla oynamayı bırak baland'a daha çok yolumuz var kralım seni bekliyor" dediğinde dibime kadar girdiğini fark ettim. Ona nasıl baktım bilmiyorum ama o sırada bir şimşek ortaya çıkmış ve bir kere çakmıştı. Raven o an geri adım attı arkasını dönüp umursamadsn yürümeye başladığında beni öfkelendirmişti.


Ne yapmam gerektiğini düşünürken bir anda aydınlanma yaşadım. 'ah aptal uzair neden orion'u çağırıp baland'a tek gitmiyorsunki aptla kız' ayağımdaki yarayı siyah kıyafetlerimden yırtığım bir parçayla sardım bu iş görürdü. Ayağımdaki acıyı umursamadan ayağa kalktım. Bir ıslık çaldım ve daha raven tepki vermeden büyük beyaz kurdum önümde belirmişti.


"Sana katlanamıyorum" dedim ona. Çok hızlı bir şekilde hareket eferek orion'un üstüne çıktım. Oklarımı sırtıma yerleştirip yayımı elime aldım ve orion'u son sürat baland'a sürmeye başladım.


Bu savaşı bittirmeliydim ya kral'a anlaima yapacaktım yada... Onu öldürecektim...


"Ben uzair nijer ve intikam için elimden gelen her şeyi yapacağım"


Raven'den


Lamen kralığının tek prensesi, prenses uzairi kaçırmaya giderken onunda diğer zayıf prensesler gibi olduğunu düşünüyordum. Ancak yanışmıştım. Onu bulduğumda bana karşı çıktı. Kralımın emri yüzünden ona vuramazdım. Nasıl olduğunu bilmiyorum nerden çıkardığını anlamadığım bir hançeri boğazıma dayadı. Gözlerime baktığımda yıllardır sakladığım duyguların hareketlendiğini hissettim.


Bu... Sevgiydi... hemen bu düşünceyi kafamdan attım. Ben bir askerdim ve o düşman kralığın prensesiydi duygulara yer yoktu.


Baland askeri olduğumu söylediğimde hançeri çekmeden bir süre düşündü. Ne düşündüyse hançeri boğazımdan çekti ve onu götürmeme izin verdi. Sanki uzun süredir bu anı bekliyormuş gibiydiç


Onu adeta sürüklüyerek götürürken onu sinirlendirdiğimi biliyordum. Onun yolda ilerledikçe tuhaf bir şekilde zayıf düştüğünü ve solgunlaştığını göre biliyordum. Vicdanımın sözünü dinlememek ve onu biraz faha böyle görmemek için onu. Önünde yürümeye başladım. Ayak seslerinden hala takip ettiğini duya biliyordum.


Bu ilginç kadınla yol boyunca sesizce ilerlemek beni geriyordu. Arkamdan acı dolu bir inleme sesi gelibce donup kaldım. Endişelenmiştim ancak bunu soğuk bakışlarımda ve yüzümde belli etmedim. Kanaması olduğunu ve bela okuduğunu görünce hemen yanına ulaştım.


"kalk prenses yaranla oynamayı bırak baland'a daha çok yolumuz var kralım seni bekliyor" hislerimi saklamak için elimden geldiğince sert davranıyordum. Önce irkildi ve başını kaldırıp bana baktı.


Zümrüt yeşili gözleri öyle bir baktı ve öyle bir parladıki şimşeğinde çakmasıyla geri adım attım


Prensesin gözlerindeki öfke ve nefretmiydi? Yanlış mı anlamıştım? Ona o kadar yaklaştığım için mi kızmıştı? Yoksa gerçekten nefret mi ediyordu? Sorulamın cevabını alamasamda etrafında tuhaf bir aura vardı. Arkamı dönüp umursamıyormuş gibi davranarak yürümeye devam ettim.


Ancak tuhaf bir şeyler olduğunu sezmiştim arkamda tuhaf bir ıslık sesi duyduğumda ona döndüm. Önünde beyaz kocaman bir kurt belirmişti.


Daha ben ne olduğunu anlayamadan kurda bindi ve son sürat baland tarafına tozu dumana katarak ilerledi. Tepki bile verememiştim. Onu sinirlendirip tek başına ilerlemedine neden olduğum için dişlerimi gıcırdattım. Arkasından hızla baland'a ilerlrEken sesizdim..

Loading...
0%