@kevsosunkitapdunya
|
Arkamdaki ve önümdeki adamları vurduktan hemen sonra hızlı adımlarla etrafımı kontrol ederek yürüyordum. Elim silahın tetiğindeydi. Ta ki ismimi duyunca... Sağımdan birisi çıkmıştı. Bunu nasıl fark etmemiştim. Benden önce davranıp tetiğe bastı. Omuzumda hafif bir acı hissetmiştim. Diğer acı çektiğim zamanlara bakınca bu acı diğerlerinin yanında hiç birşeydi. Beni vurduktan sonra Onur tam kafasının ortasına sıkmıştı. Her zamanki gibi beni koruma peşindeydi ama kendi canını korumakta tam bir aptaldı. Arkasındaki adam bacağından vurduğum kişiydi. Demek acı çekmek istiyorsun. Peki çektirelim o zaman. Kafasının ortasına sıktım. Sinirle bir yandan omzumu tutarak bir yandan da yanına gidip vücudunda delikler oluşana kadar sıkmaya devam etmiştim. Efe ve Onur yanıma gelerek beni geriye doğru çekiyorlardı. O adamları öldürmek istiyordum. Ama Efe ve Onur buna izin vermiyorlardı. Onur telaşlı bir şekilde "Omzun yaralanmış. İyi misin?" Alaycı bir şekilde gülümseyerek "Merak etmeyin diğerlerine bakılırsa bu hiç birşey." O sırada Cem abi ve yanında Akın elinde bir çantayla koşarak yanımıza geliyorlardı. Cem abi "Çocuklar belgeleri ve tüm yaptıklarının yedeklerini aldık. Hemen gidelim buradan polisler gelmek üzerededir." Efe,Onur,Akın ve ben;Cem abinin arkasından yürümeye başladık. Yavaş yavaş gözlerim kararıyordu. Ama ayakta durmalıydım. Pes etmemem gerekiyordu. Çünkü aileme söz vermiştim. Arabanın yanına geldiğimizde Cem abi elime bez gibi birşey verdi. Verdiği bezi aldım ve yarama bastırdım. Arabaya bindik ve kafamı arkaya doğru yasladım. Bir yanımda Onur diğer yanımda Akın oturuyordu. Vücudumu sıcak hissediyordum. Zorlukla Onur'a "Onur alnıma bakar mısın?" dedim. Onur alnıma baktı ve ateşim olduğunu söyledi. Üstümdeki montu çıkardım. "Gökçeyi arayın. Eşyalarını hazırlasın ve beraber ortak eve geçelim." Bir yandan ateşim vardı bir yandan da alnımdan terler dökülüyordu. Gözlerim daha da kararmaya başladı. Akın ve Onur ben uyumayım diye bana birşeyler söylüyorlardı. Akın yine o meşhur esprilerini yapıyordu. Onlara kahkaha atardım ama şimdi sadece gülümsüyordum. "Eğer bana bir şey olursa Gökçeyi koruyun." Zaten benim ailem Gökçe ve bu arabadaki kişilerdi. Onları hep tembihlerdim,ben ölünce ağlamayın diye. Ama en çokta Gökçe ağlardı. Özellikle onu sürekli uyarıyordum ama ölüm kelimesi geçince Gökçe bana ölümcül bakışlarını atıyordu. Cem abi aynadan bana bakarak "Tutku öyle bir şey olmayacak. Yaranın yeri fark etmez ama dayanmalısın. Efe,Gökçe'ye mesaj attı,yol azaldı zaten biraz daha dayan. Ailen için lütfen." Aile,bu kelime bazıları için anne, baba ve kardeşti. Ama benim için aile farklıydı. Benim ailem Gökçe ve buradaki 4 kişiydi. "Belki de annem ve babamın yanına gitmem gerekiyordur Cem abi." dedim zorlukla yutkunarak. "Onların katilini bulmadan nereye gidiyorsun Tutku?" bu kez konuşan Onur'du. Sesi kızgın çıkıyordu. Haklı olabilirdi ama gerçek buydu. Birşey söylemedim. Biraz zaman geçti ve Gökçe'yi evden aldık. Bana soru sormaya başladı. O da haklıydı. Ama yapacak birşey yoktu. Sorduğu sorulara cevap veremeyecek kadar kendimi kötü hissediyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Ne kadar kapanmaması için uğraşsam da kapanıyordu. Gözlerim kapandığında sadece "Tutku kapatma gözlerini!","Cem daha hızlı sür." bunları duydum ve gözlerim tamamen kapandı.
~
"Anne! Beni bekleyin yanınıza geleyim." "Olmaz kızım onların yanına git. Hayatını yaşa bizim için. Bizi mutlu etmek istiyorsan oraya gitmelisin yanımıza gelme." "Anne neredesiniz? Onların yanına gideceğim ama sizi göreyim lütfen. 5 yaşımdan beri sizi görmüyorum. Sizi çok özledim. Baba lütfen son kez göreyim sizi." "Tutku kızım biz annenle hep yanındayız. Sen bizi göremiyorsun ama biz senin hep yanındayız. Kendine iyi bak kızım ve artık oraya dön." "Anne!Baba!.." "Tutku. Tutku uyan." Birisi kolumu dürtüyordu. "Anne,Baba!" diye uyandım ve karşımda 5 kişi gözleri telaşlı bir şekilde bana bakıyordu. En son ben vurulmuştum ama şimdi daha iyi hissediyordum. Buraya nasıl geldim? En son arabadaydım. "Ne oldu bana? Ne ara buraya geldim?" "Tutku'm." deyip Gökçen sarılmıştı. Omzum hafif acımıştı ama sesimi çıkarmadım. "İyi misin şampiyon?" dedi Onur. Kafamı evet anlamında salladım. "Hey! Gülün ya üzülmeyin şimdilik ölmedim aaa." Efe alaycı bir şekilde gülümseyerek "Şimdilik mi?" "Evet beğenemedin mi?" dedim ve "Evet beğenmedim ve bir daha olmasın Tutku." sesi biraz yüksek çıkmıştı. Efe sadece değer verdiği insanlara böyle davranırdı. Bana değer veriyordu ama ben sorduğumda değer vermiyorum diyordu. O böyle biriydi. Dışarıdan sert ama içinde çok yumuşak birisiydi. Ellerimi havaya kaldırarak "Tamam teslim oluyorum." Gökçeye baktığımda bana ölümcül bakışlarını atıyordu. Cem "Hadi çocuklar onlar konuşsun bizde çıkalım." Hepsi dışarı çıktı ve Gökçe sanki benden bir açıklama bekliyormuş gibi bakıyordu. "Tutku! Kızım söz vermiştin bana. Dikkatli olacağım demiştin. Ne bu şimdi!" Başımı aşağı doğru indirdim. Haklıydı,o da haklıydı. Kelimesine kadar ama yapacak hiç birşeyim yoktu. "Özür dilerim. Sözümü tutamadım. Ama bak iyiyim." dedim. Bana ters ters bakmaya başladı. "Tamam sustum." dedim ve konuşma sırası ona geçmişti. Bana her ters ters baktığında konuşma sırası hep ona geçerdi. "Gel buraya deli! Sana nasıl kızacağım şimdi ama ceza vermem gerekiyor." dedi sarılarak. Gülmeye başladım ve "Emredersiniz komutanım." O da gülmeye başladı. Sen hep gül güzel dostum. Senin kılına zarar gelirse ben bu dünyayı yıkarım. Yıkmazsam o da benim şerefsizliğimdir ama öyle birşey asla olmayacak. "Sağlıklı beslenmen gerekiyor küçük hanım hiç kaçamazsın." dedi işaret parmağını sallayarak. Kıyamıyordum ona ve maalesef elinden kurtulanı tebrik edeceğim. Gözlerimi devirdim ve kabul etmek zorunda kaldım. Üstümü değiştirdim ve hep beraber evden çıktık. Hep beraber arabaya binip eve doğru gittik. Çünkü gittiğimiz yerde mutfakta hiç birşey yoktu. Eve geldik ve Gökçe hemen mutfağa geçti. Bizde salona geçtik. Biraz zaman sonra hep beraber yemek hazır olduğunda sofraya oturduk. Ben en baş köşeye,sağ tarafıma Gökçe,onun yanına Efe,sol tarafıma da Cem abi,Onur ve Akın oturdu. "Gökçe hanım yine döktürmüşüz bakıyorum da." Gökçe gülümseyerek "Tabiki de ne sandın Tutku'm." dedi. Bende gülümsedim ve yemeğimi yedim. "Cem abi ben yarın geleceğim haberin olsun." Ben yemeği ağzıma attığımda herkes bana bakıyordu. "Ne bakıyorsunuz?" Onur "Farkındaysan vuruldun. Ne gelmesinden bahsediyorsun?" "Beni illaki şu zamana kadar tanımışsınızdır. Benim ne zaman işimi aksattığım oluyor?" Haklıydım ve bu sefer onlar birşey söylemedi. Bir kaç dakika sonra "Herkes cevabı zaten biliyor o yüzden konu kapanmıştır." Gökçe bana ters ters bakıyordu ama bu sefer öyle bakması işe yaramadı. "Hiç öyle bakma Gökçe sende bunu iyi biliyorsun." Yemekler bittikten sonra Cem abi, Onur, Akın ve Efe gitti. Uykum geldi ve odama çıktım. "Gökçe!" dedim. Gökçe yanıma geldi "Noldu birşey mi oldu?" dedi birazcık telaşlanmış bir ifade ile bakıyordu. "Ha birşey olmadı ben yatıyorum diyecektim." Bana göz devirerek "İyi geceler Tutku." dedi. Yanına giderek sarıldım ve iyi geceler dedim. Gökçe de bana sarıldıktan sonra odadan çıktı. Pijamalarımı giyinecektim ama üst kısmımı zorlada olsa giyindim. Biraz canım yanımıştı ama umurumda değildi. Benim canımı bundan sonra hiç kimse acıtamazdı.
|
0% |