@kilicarslanmira
|
@güncelhaber ŞOK HABER! Ünlü iş adamı Eray Kahraman vefat eden eşinden sonra yeni bir aşka yelken mi açtı? 👇 Aşağıda 👇 Yıllar önce eşinin vefatından sonra ağzından "Bir daha aşla aşık olmayacağım." sözlerini çıkarmıştı. Geçtiğimiz günlerde ise **** kolejinin okul çıkışında genç bir kadınla görüntülendi. Kahraman kadına içtenlikle sarılıyordu. Kahraman, bu haberi doğrulayacak mı?
🪅
Gördüğüm haberle ağzım açık kaldı. Babamla sınav çıkışı sarılırken bir fotoğrafımız vardı.
Ve babam medyaya asla aşk ile ilgilenmeyeceğine yemin etmişti. Bu da onun yalancı olarak gösterilmesine neden oluyordu.
Odamın kapısına doğru ilerledim. Hızla yaklaşan bağırış sesiyle geri adımladım. Hızla kapım açıldı -pardon kırıldı.
"Ben sana neden yaklaşmıyorum sanıyorsun ha?! Sırf medyaya düşmesin diye! Sen bana sarıldın diye şimdi ben yalancı muamelesi görüyorum!" diye bağırarak kulaklarımı çınlattı.
Zor çıkan sesimle "Özür dilerim" derken özrüm yarım bırakıldı. "Dileme özür falan! Bir daha bu eve gelmeyeceksin. Nokta! Şimdi eşyalarını topla defol git!" demesi ile gözlerim kocaman açıldı.
Hızla yalvarmaya başladım yere yatmak sureti ile "Baba gerçekten özür dilerim. Düşünemedim. Düşüncesizlik ettim. Ama gerçekten kalacak hiç bir yerim yok. Lütfen yapma bunu bana" dedim ama boşunaydı. Biliyorum atacaktı beni evden.
Beni sırtımdan tutup ayağa kaldırdı. Sabit durmamı sağladı bir şekilde.Dolabımı açmış kıyafetlerimi ne ara aldığını bilmediğim bavula yerleştirmeye başlamıştı.
Artık yalvarmanın derdime deva olmayacağını fark ettiğimde çaresizlikle sustum. Bende eşyalarımı bavula yerleştirmesine yardım etmeye başladım. Evin dışından konuşma sesleri geliyordu.
Camın önüne geldiğimde tüm gazetecilerin kapının önünde olduğunu gördüm. Şaşırmıştım çünkü kimse bilmezdi evin yerini.
Dışarı bakarken bir ses geldi "Her şeyini koydum şimdi defol git!" daha önce hiç bu kadar ileri gitmemişti.
Babam bana bu hayatta bir inancı asla değiştiremeyeceğimi öğretti. Babamın inancı ise annemin benim yüzümden öldüğü yönündeydi.
Çünkü annem beni doğururken ameliyat sırasında kan kaybından hayatını kaybetmişti. Belki de doğruydu.
Babam, kolumdan tutup bavulumla beraber beni fırlatmak suretiyle kapının dışına attı. Onlar tarafından fark edildim. Hepsi kameralarının flaşlarını açmış fotoğrafımı çekiyorlardı.
Gazeteciler hep bir ağızdan konuşuyordu. Arada bazı cümleleri duymuştum.
"Eray Bey ile ilişkiniz nedir?"
"Adınızı öğrenebilir miyiz?"
"Eray Bey'e zorla mı sarıldınız?"
Bunlar sadece bir kaçıydı. Daha kötülerini de duymuştum fakat sizin bilmenize gerek yok. Peki ben şu an ne mi yapıyorum? Bavulumla beraber ana yola çıkıp oradan da otobüse binmiştim. Otellerin yoğun olduğu bir durakta inip otellere bakmaya başladım.
Cebimde sadece 150 Türk Lirası vardı. Bu bana ancak 2 gün boyunca yeterdi. En düzgün ve ucuz oteli buldum ve oda rezerve ettirdim. Fakat içimde kötü bir his vardı. Sanki üzerimde gözler vardı. Hissediyordum, bana bakıyorlar. Arkamı döndüm fakat kimseyi göremedim.
Bana öyle gelmiştir diye düşünerek odama girdim. Hızla bavulumdan çıkardığım saten pembe- bej renklerdeki çizgili pijamalarımı giydim ve yatağa yattım. Bugün yaşadıklarımın verdiği yorgunlukla kısa sürede uyuya kaldım
Lal Sidelya uyurken zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştı. Sabah olduğunda onun gözünden olanlar şunlardı;
Sabah kapımın yumruklanmasıyla uyandım. Korkuyla ayaklanıp elime telefonumu aldım. Saat daha beşi kırkı iki geçiyordu. Kapıyı açtım. Keşke delikten bakmadan açmasaydım diye geçirdim içimden. Çünkü açtığım gibi yüzüme flaşlarım patlaması bir oldu.
Kapıyı zorla geri kapattım ve valizimden siyah bir şort ve baskılı bir tişört giydim. Telefonumu tekrar aldım ve kapıyı açtım. Gazetecilerin arasından koşarak çıktım. Tabi odanın kapısını da kapatmayı unutmadım.
Çıkmıştım otelden fakat gazeteciler hala peşimden koşuyordu. 15 dakikadır koşuyordum ve susamıştım. Artık durmam lazımdı çünkü nefes alamıyordum.
Yavaşladım. Gerçekten çok yorulmuştum. Elimle onlara durmaları için işaret yaptım. Yavaşladılar ve önümde durdular. Bende o an ellerimi dizlerimden çekip doğruldum.
Hepsi sürekli aynı soruları tekrar ediyorlardı. Hiçbirini dinlemeden konuşmaya başladım. "Canlı yayında mısınız?" diye sordum hepsi de olumlu cevap verdi. "Evet Eray Bey'e zorla sarıldım fakat ben onun sevgilisi falan değilim." dedim.
"Kendisinin kızıyım. Annem hayatını kaybedince beni sakladı. Çünkü annemin benim yüzümden hayatını kaybettiğini düşünüyor. Ve o güne gelirsek. O gün sınavdan çıkmıştım ve stresli olduğum için ilk defa ona sarılmıştım." dedim ve sustum.
Derin bir nefes aldım ve devam ettim. "O gün ilk defa birisine sarılmıştım ve o kişi babamdı. Bu benim için çok özel bir andı. Ama onu mahvetmeyi başardığınız için sizi alkışlıyorum." dedim ve alkışlamaya başladım. Arkamı döndüm ve Otelden çıkmadan önce hızla üzerime şort ve tişört giyip çıkmıştım en azından.
İlerdeki kafeye doğru ilerlemeye başladım. İçeri girdiğimde tüm gözler bana dönmüş her ağızdan bir fısıltı çıkmaya başlamıştı. Nedeni belliydi. Sıraya girdim ve beklemeye başladım.
Omzuma dokunulmasıyla arkama döndüm. 17 yaşlarında bir kızdı omzuma dokunan. "Şeyy. Sen Eray Kahraman'ın yanındaki kızsın değil mi?" dedi utanarak "Evet" dedim duygusuzca "Gerçekten sevgili misiniz?" dedi iyice sıkılmaya başlamıştım.
"Hayır. Kendisi babam olur. Neden sormuştun?" dedim sakinliğimi korumaya çalışarak. "O zaman Instagram'ını alabilir miyim? Şuradaki arkadaşım seni çok beğendi de." dedi.
Gösterdiği yere baktığımda siyah saç ve gözlerinin yanında eşsiz çene kemiğinin de yüzünü şenlendirmiş olduğu 10km öteden belli olan yakışıklı benim yaşlarımdaydı. Kafa salladım "Yaz. Sidelywiee" dediğimde sıra bana gelmişti.
Kıza nazikçe gülümsedim. O da teşekkür ederek uzaklaştı. "Bir chai tea latte grande. Başka bir şey yok." dedim kısa keserek. Ödedim ve teslim alma noktasına geçtim. Siparişimi teslim aldım ve kafeden çıktım. |
0% |