Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2.Bölüm Kaybedilenler

@kim_buasli13

2009


Elara o kadar yalnızdı ki hiç arkadaşı yoktu. Odasında uslu uslu otururken, koridordan gelen bağırma sesleri duyuluyordu. Babası o kadar acımasızdı ki, kimseye acımıyor, Elara'nın ona "baba" demesine bile izin vermiyordu. Yine de merakına yenik düşerek koridora baktı ve bir oğlan çocuğu gördü. Çocuk, ondan büyüktü ve içinde bir umut vardı; belki onunla arkadaş olabilirdi. Her gün, acımasız bir şekilde deneklere yapılan deneyleri izliyordu. Eskiden hep ağlardı, artık ağlamıyordu. Oğlan çocuğunu götürüldüğü odaya kadar takip etti ve kapıdaki görevlilerin gitmesini bekledi. Küçük Elara, görevliler gittikten sonra ilk defa bir duygu hissetti. Oysa o daha dokuz yaşında bir çocuktu, bir sürü duygu hissetmeliydi. Boyu yetmeyen kapıyı zar zor açarak odaya girdi. Çocuk ağlıyordu, pasparlak siyah saçları vardı. Kapının açılmasıyla gözleri küçük Elara'ya kaydı. Masmavi gözleri vardı, çok tatlıydı, ileride çok can yakacağı belli oluyordu.

Utanarak, "M-merhaba," dedi küçük Elara. Çocuk ona cevap vermemişti, hâlâ ağlıyordu. Küçük Elara onun yanına gidip yatağına oturdu. "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Oğlan çocuğu onu tersleyerek, "Sanane!" dedi. Elara üzülmüştü; oysa arkadaş olacaklarını sanarak gelmişti. "Tamam o zaman, ben giderim, sen de burada tek kalırsın," dedi sinirli bir sesle. Tam gidecekken çocuk konuştu, "Tamam, özür dilerim, öyle demek istememiştim. Sadece annemi, babamı istiyorum," dedi. Elara onu anlıyordu


Çünkü onun da annesi yoktu ve babasına "baba" bile diyemiyordu. Ama yine de bir şey demedi, Elara "Olsun," dedi. "Belki gelir annen, gel biz oyun oynayalım. Benim hiç arkadaşım yok, biliyor musun?" dedi meraklı bir sesle. Oğlan çocuğu bu ses tonuna güldü. Elara şaşırarak, "Güldün," dedi. Oğlan çocuğu yine güldü. Elara meraklı bir şekilde, "Bu yanağındaki çukurlar ne?" diye sordu. Oğlan çocuğu üzgün bir sesle, "Ona gamze diyoruz," dedi. Kız, onu üzdüğünü fark ederek çocuğa ismini sormaya karar verdi. "İsmin ne?" dedikten sonra çocuk, "Ceal, peki senin ismin ne?" dedi. Kız heyecanlı bir ses tonuyla, "Benim adım Elara," dedi. Ve o gün, ikisi de çok iyi arkadaş oldular; mutlu olmuşlardı, en azından kısa bir süreliğine. Hayatta böyle değil miydi zaten? Her şeyin bir süresi vardı.


Günümüz

Telefonun alarmı ile uyandım. Hızla kalktım ve giyindikten sonra odamdan çıkarak kahvaltıya indim. Sonuç olarak, bardağın dolu tarafından bakarsak, en azından kahvaltı veriyorlardı. Aklımdaki düşünceleri bir kenara atıp tepsimle oturacak yer ararken düşündüm ki burada kimseyle arkadaş olunmuyordu; olsa bile ben buradan biriyle asla arkadaş olmazdım. Bugün yeni üç denek gelecekti ve yine onları kandırmışlardı. Genelde bu hükümet için deneler belirli bir kritere göre seçilir. İyilik vakfı gibi bir yerde önce insanları kandırıp kan vermelerini sağlıyorlar, sonra sonuçlar olumlu çıkan denekler kaçırılıp buraya getiriliyordu. Tek bir kişi hariç; Cael, o küçükken gelmişti buraya ama onun vakıfla bir alakası yoktu, o direkt getirilmişti. Bunu Emrick'e sormuştum ve her zaman beni geçiştirmişti, bu bana çok ilginç gelmişti. Cael'in diğer deneklerden ne farkı vardı? Bunu bir ara araştırmalıydım ama şimdi, gelecek üç denekle ilgilenmeliydim. Zorlayıcı bir deney olacaktı. Emrick'in odasına uğrayarak dosyaları aldım ve bilgileri okumaya başladım.

Owen Griffiths, 28 yaşında. Yapılan sonuçlara bakıldığında, denek olmaya hak kazanmış.


Nora Whitmore, 26 yaşında. Yapılan sonuçlara bakıldığında, denek olmaya hak kazanmış.


Son deneği okurken gözlerim öfkeden büyüdü; bunu yapamazdı, anlaşmıştık.


Emika Saunders, 11 yaşında. Yapılan sonuçlara bakıldığında, denek olmaya hak kazanmış.


Hızlı adımlarla Emrick'in odasından çıktım ve Emrick'in nerede olduğunu bulmaya çalıştım. Yanlış tahmin etmiyorsam laboratuvarda olmalıydı. Koşarak laboratuvara gittim; bugün için Emrick'ten laboratuvar kartını almıştım. Laboratuvara girer girmez bağırdım: "EMRICK, BUNU YAPAMAZSIN!"

Odak

"Emrick,

. Odaklanmış bakışlar üzerime çevrildi. Emrick gülerek, "Neyi yapamam?" diye sordu. "Hayır, Emrick, o daha bir çocuk. Yapma, dayanamaz; yaşaması gereken çok şey var," dedim ve sonra gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. "Unutma, canım kızım, sen de buraya geldiğinde küçüktün," dedi. "Bana sakın 'kızım' deme, Emrick. Bizim seninle hiçbir akrabalığımız yok," dedim ve tam çıkmak üzereyken kapı açıldı. Gelen kişi tam zamanında gelmişti; şimdi onunla uğraşacak halim yoktu. Gözlerime nefretle bakarak, "Bence, bir katil için çocuk öldürmek zor olmamalı," dedi.

Bu sözler beni daha da öfkelendirdi. "Bunu sen mi söylüyorsun?" dedim, sesimde sert ve soğuk bir tonla. Mavi gözlerinden saf nefret akıyordu. "Ceal, sen kendini ne zannediyorsun?" dedim ve sesimi yükselterek, "Sen sadece burada bir deneksin. Biz sadece senin üzerinde o aptal deneyleri yapıyoruz," dedim. Emrick'ten şiddetli bir bağırma sesi geldi. "Yeter, Elara! Asıl sen kendine gel! Sen kimsin Elara?" dedi. Sinirden gözlerim doldu ve o sinirle odadan çıktım, sessiz bir yere gittiğimde deneklerin şimdi gelmiş olması gerekiyordu. İlk olarak onlarla tanışmalıydım, ama biraz dinlenmem gerekiyordu. Artık burada çalışmaktan o kadar yıpranmıştım ki, bir kukla gibi hareket ettiriliyorduk; düşüncelerimizin önemi yoktu, özellikle Emrick için. Evet, Emrick benim babamdı. Gerçek adını bilmediğim adam, benim babam... Ona baba bile demek istemiyordum. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Güldüm ve fısıldayarak, "Galiba duygularımın bazıları kalmış," dedim ve gözyaşlarımı silerek ayağa kalkıp deneklere bakmaya gittim. Geldiklerinde üçü de yan yana dizilmişti. Tek tek göz gezdirirken, son denekte gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Çok küçük bir çocuktu; bunu ona nasıl yapabilirdim? Boğazımı temizleyerek, "Merhaba," dedim. İki denek buraya neden geldiklerini az çok anlıyorlardı, küçük kız ise ağlıyordu. Adının Owen olduğunu bildiğim adam bağırarak, "SİZ KİMSİNİZ?" dedi. Adı Nora olan kız gözleri dolu bir şekilde konuştu, "Bizden ne istiyorsunuz? Ne olur bizi bırakın," dedi. Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki küçük kızın sesini duyunca, "Annemi istiyorum," dedi. Derin bir nefes alarak söze girdim, "Açık konuşmam gerekirse, eğer buraya denek olarak geldiniz," Dedim ve tekrar derin bir nefes aldım. Owen, "Ha, yani bizi kobay faresi gibi kullanacaksınız. Buradan bir kurtulayım, sizi mahvedeceğim, görün siz!" dedi. Daha fazla konuşmalarına izin vermeden, "Size açık konuşacağım, buradan kaçın şansınız varken," dedim.

Elimdeki kartı onlara uzattım; gizli, kameranın olmadığı bir yerdeydik. Gözlerimle çaprazdaki kapıyı işaret ederek, "Buradan çıkın, karşınıza iki tane kapı çıkacak. Kimseye yakalanmamaya çalışın lütfen. Emika'yı da alın, o daha çok küçük. Owen, Emika ve Nora'yı sana emanet ediyorum," dedim. Owen birden söze girerek, "Bir dakika, sen bizim isimlerimizi nereden biliyorsun ve bize yalan söylemediğini nereden bileceğiz?" dedi. "Neden kandırayım ki? Zamanınız kısıtlı, hızlı olmanız lazım," dedikten sonra çıkış kartını Owen'ın eline sıkıştırdım. "Ayrıca dosyalarınızı okudum, oradan biliyorum," dedim. Owen gülümseyerek bana baktı, sonra Nora ve Emika'yı alarak koşmaya başladılar. İçimden 'Lütfen yakalanmasınlar' diye dua ediyordum; yakalanırlarsa başlarına gelecekleri biliyordum. Gözden kaybolduktan sonra hemen odama gittim. Fazla stresten dolayı midem bulanmıştı, koşarak tuvalete girip kustum. Kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki, telefonumdan yüksek sesle bir bildirim geldi. Ayağa kalkarak elimi yüzümü yıkadım ve telefonu elime aldım. Telefonumuz bile kontrol ediliyordu; belirli uygulamaları kullanıyorduk.

Emrick: "Ceal'ın odasına gitmelisin, onu laboratuvara götür, yeni deney tüpleri geldi."

Elara: "Tamam, 5 dakikaya oradayım."

Ceal'in odasına doğru adımlarken, kapıyı çalmadan içeri daldım. Ceal, gözlerini bana çevirerek, "Bana bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum, Elara," dedi. Gözlerimi kapatarak, "Ceal, emin ol seninle uğraşacak bir vaktim yok. O yüzden lütfen, o sesini kes. Yeni deney tüpleri gelmiş, Emrick bizi bekliyor, hızlı ol," dedim ve dışarı çıkarak kapının önünde beklemeye başladım. Bir dakika geçtikten sonra dışarı çıktı ve sonrasında beraber asansöre binerek hükümetin laboratuvarlarının olduğu kata çıktık. 3 numaralı laboratuvara girdik. Emrick bizi sinirli ve sabırsız bir ses tonuyla karşıladı: "Neredeydiniz siz?" Lağım atladım, "Ceal Bey'i bekledik. Ve aynı zamanda seni ne alakadar ediyor ne yaptığımız, Emrick?" dedim. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Galiba hayatım boyunca gördüğüm ve en zevk aldığım anlardan biriydi şu an. "Neyse, Ceal, şu koltuğa otur," dedi

Emrick'in sözünü dinlediğini gördüm ve Ceal koltuğa oturdu. Gerçekten anlamıyordum; bu çocuk kimsenin sözünü dinlemezdi. Acaba Emrick ile aralarında ne vardı? Daha önceden tanışıyor olabilirler miydi? Hiçbir şey bilmiyordum. Düşüncelere dalmışken Emrick'in sesini duydum, "Elara, hızlan biraz!" dedi. Sert bir bakış fırlatarak Ceal'in yanına ilerledim. "Bu ilaç tam olarak ne işe yarayacak?" diye sordum, sesimde açıkça bir öfke tonu vardı. Emrick ters ters, "Biliyorsun, bu öğlenki deneyler için test ilacı. Hayati riski yüksek," dedi ve ardından alaycı bir şekilde ekledi, "Üç denek de güvende mi? Hâlâ odalarında mı saklanıyorlar?" Kendimi zorla sakin tutarak, "Evet, en son odalarına bıraktığımı söylemiştim," dedim. Emrick, "O zaman deneye başlayalım," dedi ve bana şırıngayı fırlattı. İstemeye istemeye Ceal'a yaklaştım. Elim titriyordu. Ceal kolunu açtı ve elimdeki titremeyi görünce gülümseyerek, "Korkuyor musun, Elara? Seni daha cesur sanıyordum," dedi kışkırtıcı bir şekilde. Gözlerimi sıkarak, "Korkak değilim, Ceal. Seni öldürmek için bir dakika bile durmam, ama şu an başka dertlerim var," dedim, ses tonum giderek yükselerek. Ceal, alaycı bir ifadeyle, "Eğer yerimde sen olsaydın, hiç düşünmeden yapardım," dedi. Tam iğneyi koluna yaklaştırırken, Emrick'in öfkeli sesi yankılandı: "NASIL KAÇMIŞLAR? BUNA KİM CÜRRET EDER?" Deneklerin kaçtığını öğrenmişti. Emrick'e dönerek, "Belki de senin gibi zorba bir yönetim altında kimse kalmak istemiyordur!" diye bağırdım. Emrick, sinirle kızardı, ve ben, Ceal'e dönüp acı bir gülümsemeyle, "Görüyorsun, senin gibi sırları saklamakta pek de iyi değilim," dedim.


Loading...
0%