Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Ayrılık

@kimliksizinsan

Küçük kardeşimin camda nefeslerimizden dolayı oluşan buğuya çizdiği kalbi silmesiyle gözlerimi ona çevirdim. yeşil gözlerini fal taşı gibi açmış şaşkın şaşkın bakmaya başlamıştı. bana bakmadan kolumu çekiştirdi elimde ona yedirmek icin tuttuğum boş poğaçayı neredeyse yere düşüreceğim kadar kuvvetliydi bende bu kadar merakla baktığı şeyi görmek için pencereden dışarı baktığımda benim gözlerim daha da açıldı onun aksine bu benim hayatımda gördüğüm ilk araba değildi ama hayatımda görebileceğim en önemli, belki de son arabaydı aseli kendime çekip sıkıca sarıldım, sapsarı uzun saçlarını öptüm biraz daha dursam ayrılmayacağımı anlayınca son bir kez anlından öptüm ve yüzüne baktım insan hayatına 5 yıl önce giren bir canlıya bu kadar bağlanır mıydı, anlamı neydi ki. ayağa kalkmaya çalışınca beni bırakmadı "o ne" dedi ama benim tavırlarımdan çok da hayra alamet bir şey olmadığını anlamıştı "ulaşım aracı" dedim "atlar gibi ama mekanik, daha hızlı gidebiliyor " iyice kucağıma yerleşti "neden buraya gelmiş" kaşlarını çatıp bana bakıyordu yine de 5 yıldır söylememişken gider ayak yalan söylemeye niyetim yoktu "benim bir yere gitmem gerekiyor beni almaya geldi o yüzden " bunu diyip onu kucağımdan indirdim biz konuşurken araba odun klübemizin önüne park etmişti bir an aşina olduğum çam ormanına ve arabanın tekerleklerinin karda bıraktığı derin ize baktım sonra bana gitme demeye hazırlanan asele döndüm eline poğaçasını verip ceketinin aşağı kaymış fermuarını düzeltim " gitmek zorundayım ve senin gelmen söz konusu dahi olamaz" ağlamaya başlamasına saniyeler kala attığı o bakışı attı "sen artık kocaman kız oldun o yüzden sana doğruyu söylüyorum küçük olsan bekle der seninle vedalaşmadan kaçardım" deyince bir an duruldu yalan da değildi sonuçta artık bebeklikten çıkmıştı "ne zaman döneceksin peki"dedi dışarı baktım arabanın kapıları hala kapalıydı neden çıkmıyorlardı ki yoksa benim mi gitmem lazımdı " bilmiyorum asel" dedim "elimden geleni yaparım şimdi beni üzme olur mu" Ağlamaya başladı ama çocukların inaçtı yüksek sesi ağlamalarından değildi için içindi ve ben onun kocaman yeşil gözlerinde yaş görmeye o kadar dayanamıyordum ki ama gitmem lazımdı kararlar verilmişti ve uygulanacaktı tek elimden gelen sonucunun iyi olmasını ummaktı ayağa kalkıp kapıya yürüdüm bacaklarım beni zor taşıyordu her adımda göğüsüm daha da daralmaya başlamıştı asel yerinden kalktı poğoçasını attı bana sarıldı ve hiçbir şey demeden ayrıldı yavaşça gözyaşlarını sildi küçük adımlarla gün boyu yiyebileceği tek yemek olan poğoçasını alıp el salladı "iyi şanalar" sonra yine kaşları çatıldı ",gözyaşlarını silmen lazım onlar devlet görevlileri karşılarında güçlü durman gerek" şok olmuştum onların kim olduğunu nereden biliyordu bizi gizlice dinleyerek mi öğrenmişti ona verecek cevabım olmadığı için elimi yanaklarıma götürdüm ağladığımın farkında bile değildim elimin tersiyle gözlerimi silip asele gülümsedim ve odadan çıktım ardımdan kapıyı kitledim eski tahta kapıyı gözüm hiç tutmamıştı ama daha fazla güvenlik önlemi alacak zamanım yoktu çünkü kapı çalıyordu anahtarı koridordaki uzun dolabın üstüne koyup biraz önce çıktığım ve beş kişinin yatak odası olan odadan başka evdeki tek oda olan salona girdim herkes ayaklanmıştı ama kapıya yeltenen yoktu herkes evdeki 19 yaşında sıska kızı bekliyordu üstelik gelenlerin bana geldiğini bilen tek kişi teyzem olmasına rağmen. gözlerimi devirdim derme çatma salona ve çoktan silip süpürdükleri poğaça kırıntılarına baktım yanına su bile yoktu kuyunun üstündeki buzun erimesi öğleni bulurdu sobayı görünce iyice içim şişti o bile tütmüştü maalesef bu sefer onla uğraşacak zamanım yoktu gözlerim kapıya kaydı orda durduklarını biliyordum ama kapıyı tekrar çalmadılar yine salona baktım onları korumam lazımdı buna mecburdum hiç yoksa aselin geleceği için. derin bir nefes alıp " kahramanınız geldi" dedim gülerek annemle babam neler olduğunu anlamaya çalışan gözlerle bana baktılar en iyisi meseleye hızlıca atılıp zor ksımı geçmekti "kutsal meclisin yöneticilerinin kuklalarının seçildiği kurban merasmine başvurdum ve görünüşe göre seçilmişim" kapıya doğru yürümeye başladım "hoşçakalın, ve asele iyi bakın" annem öne atılıp kapının kolunu tutman elimi çekti o o kadar çok sıkmıştı ki elim acıdı ağzımdan bir inleme kaçınca bu sefer yavaşça kapıyı tıklatılar "aleyna güneşkıran'ın teslim alınması için geldik" dedi bir kadının sesi ardından bir adam sert bir sesle "lütfen zorluk çıkarmayın" dedi gözleeimi kapattım tabii ki sesimizi duyuyorlardı en baştan rezil olmuştum annem hala koluma yapışmış "hayır hayır hayır" diye kafasını sallıyordu "böyle davranmayın" dedim olduğu yerde donmuş olan babama bakıp "hayatım kurtuluyor belki de, bilemeyiz" anneme bir kez sarılıp teyzemin kollarına ittirdim "zaten burda kalsam yaşayacağımdan uzun yaşarım muhtemelen" sonra kapının kolunu tuttum "tabii kapıdakileri biraz daha bekletirsek birkaç dakika içinde ölmem de muhtemel" teyzemle son krz göz göze gelip onayını alınca kapıyı açtım .

 

 

 

 

Karşımda takım elbiseli bir kadın ve adam vardı sanki hava onlara daha sıcakmış gibi üstlerinünde sadece takımlarının ince ceketi vardı ikisinin de saçları o kadar düzgündü ki tek kusur kapıda dikilirken kafalarına düşen birkaç kar tanesiydi kadın içeriyi ve beni daha çok üstümdeki dirsekleri yamalı kahverengi kaban ve kadife pantalonumu incelemesi bitince "merhaba aleyna" dedi "öncrlikle bu bir kurban merasimi değil" diye devam ettiğindeyse kalakaldım içerde dediğim şeye cevap verilmesini beklemiyordum "bize katılmak için bir saatin var eğer soru sormak istersen istediğini sorabilirsin" pekala beklediğimden iyiydi ben iğneyle uyutulup bir daha uyanmamaya kadar türlü türlü senaryolar kurmuştum "teşekkürler" dedim ama konuşurken sesim titremişti adam "sorun varsa dışarıya gelip sorabilirsin ya da süreni başlatacağım" dedi ama sesi tehditkar değildi sadece olanı söylüyordu bir an beynim durdu mantıklı olan neydi bilmiyordum ki "ölecek miyim" lafı ağzımdan döküldüğü an pişman oldum bu gaflarım bitmezse kendmi öldürmem bile bir ihtimaldi ikisinin de gözleri içeri kaydı adam biradım geri çekilip çıkmamı işaret etti cevapları benden başka kimse duymamalıydı çünkü bundan sonrs neler olacağını bilen hiçbir ölümlü yoktu olamazdı da gidenler geri dönmüyordu bazıları ortadan sonsuza dek kayboluyor bazılarıysa ülkenin ve dünyanın ölümsüz nihai yöneticilerinin insan suretinde insanlarla doğrudan iletişim kurmasını sağlayan araçlar olarak uzun yıllar sonra görünüyordu bu bildiğimiz tek şeydi eşiğe kadar olan olan mesafeyi bir adımda kapattım ama eşiği geçecek adımı bir türlü atamıyordum sanki bir çizgiyi geçecek ve kendimi onlara verecekmiş gibi hissediyordum halbuki zaten onların elindeydim ve daha bir saatin var demişlerdi muhtemelen içeri geri girecektim ama o adımı atamadm ellerim titremeye başlamıştı iş iyi bir yere gitmiyordu ve biraz aklım kaldıysa bu moddan çıkmalıydım yutkundum, derin bir nefes aldım başka çare yoktu içimden üçe kadar sayıp o adımı attım ben dışarı çıkınca adam arkamdan kapıyı kapattı ayakta durmak için kapıya dayanmak zorunda kaldığımda içerden annemin çığlığını duydum muhtemelen öldüğümü düşünüyordu asel kim bilir ne kadar çok korkmuştu ben ondan da çok korkuyordum beni öldürüp bedenime başımıza tanrı kesilen bu tiplerin ruhunu sokma ihtimallerini düşünnüce irkildim ve yutkunamadım solumdaki kadın elini omzuma koyunca yerimden sıçrayıp gözlerimi yumdum ama hiçbir şey olmadı kadın sadece omzumu okşadı "ölmeyeceksin" dedi kısık ama güven veren bi sesle adam devamını getirdi "en azından şuan" gözlerimi açtım kadın elini çekmişti ,en azından şuan kısmı mevcut şartlarda çok da problem değildi, evden yeteri kadar uzaklaştıktan sonra kadın bir ekleme daha yaptı "belki de hiç" sonra devam etti "şansın gayet yüksek" kim olduğumu bilmiyorlardı şansım yaver mi gitmişti yoksa teyzem haklı mıydı gerçekte kim olduğumuzu bilmediklerini söylediğinde ona inanmanıştım ama durum buydu gerçek kimliğimi bilseler şuan nefes almıyor olurdum ben bir şey daha sormak için ağzımı açacakken adam lafımı ağzıma tıktı "detayları sorma onları öğreneceğin kişi biz değiliz" gözleri arabaya kaydı muhtemelen biri daha vardı madem detay soramıyordum "yanıma almam gereken bir şey var mı" dedim "hayır ama anı olarak almak istediğin ya da senin için değerli bir şey varsa alabilirsin" dedi kadın "buraya bir daha dönmeyeceksin" başımı salladım "aileme zarar gelmeyecek değil mi" kadın gülümsedi "cevabını biliyorsun" evet giden herkesin ailesine bir daha çalışmak zorunda kalmayacakları kadar para veriliyordu adam kapıyı açtı "acelemiz var" ben içeri girerken de fısıldadı "sana da zarar gelmeyecek" kadın o kapıyı kapatmadan herkesin duyacağı şekilde "onlara bir şey anlatırsan hafızalarını silmek zorunda kalırız" dedi "seni tamamen unuturlar"

 

Annem üzerime atladı babmsa ortada yoktu annemden kurtulup arkama baktığımda kapının kapandığını gördüm muhtemelen içeriyi dinliyorlardı ama buna takılacak durumda değildim "babam nerede?" dedim hemen, asele saçma sapan hikayeler uydurmaya şimdiden mi başlamıştı teyzem başını iki yana salladı "bilmiyorum pencereden gitti" beynimden vurulmuşa döndüm "ne demek çıktı gitti tutamadın mı başına her şey gelmiş olabilir dışarıdaki insanlar ne kadar güçlü ve tehlikeli bilmiyor musunuz " dedim bağırarak aklımı kaçırmıştım belliki aselde dışardakiler de duymuştu bağırışımı ellerimi saçlarımın arasına daldırdım en iyisi hemen çıkıp gitmemdi böylece bir an önce ailemi bu işten uzaklaştırırdım anneme baktım ayağımın dibinde ağlıyordu "sakin ol" dedim "bak iyiyim hiç bir şey olmadı" "olacak ama" dedi alev gibi gözlerle "senin kim olduğunu öğrendikleri zaman" hemen elimle ağzını kapattım gerçekten burda durdukça risk alıyordum aselle vedalaşmıştım babam yoktu, ki bu ölene kadar içime dert kalacaktı ama vedalaşamıyordum elimden gelen onu korumaktı annemin susacağına inanınca elimi çektim gözlerimi teyzeme çevirdim dayanamayıp üstüne atladım kokusunu son kez içime çektim "teşekkür ederim" dedim başka ne söylenirdi bilmiyorum onunla konuşacağımızı çoktan konuşmuştuk bana yardım eden destek olan oydu sınav için gereken kan örneği fotoğraf ve belgeleri yerine götüren oydu bu fikir benden çıkmıştı ama maddi manevi desteğim oydu babam aklıma gelince teyzemi bırtaktım ve salonun diğer ucunda sobanın karşısında duran koltuğa gittim yanıma ne alacağım belliydi zaten hızlıca çekyatı açıp içindeki sırt çantasını omzumz taktım yine dibimde biten anneme anneme sıkıca sarılıp yanaklarını öptüm "sanırım aseli son bir kez görmeden gidemeyeceğim" dedim teyzeme bakıp annem etrafta yanıma verecek yemek arıyordu ama yoktu salonun köşesindeki sözde mutfağımızda yarım paket kreker bulmasına şaşırdım yine de alamazdım elinde krekerle bana dönünce başımı salladım "hayatta olmaz" dedim "asele ver o yesin o varken nasıl yerim" bir an düşününce zaten bildiğimiz bir şey olduğuna karar verdim söylememin sakıncası yoktu "bundan sonra para derdiniz olmayacak asele iyi bakın çok zeki zekasını heba etmeyin" aselin durduğu odaya yönelince teyzem beni durdurdu "sızıp kalmıştır uyandırıp üzme" haklıydı haklı olmasına ama son bir kez sarılmazsam içimde kalırdı "beni ağlarken gördü en son öyle hatırlamasın" ben yine o tarafa hamle yapınca kolumu tuttu "seni öyle hatırlamayacak asıl babasız kalırsa bu günü asla atlatamaz" haklıydı çok haklıydı başımı sallayıp bir daha geri bakmadan dışarı çıktım işte bu kadar dedim kendi kendime o kadar da zor değildi dimi , içimdeki diğer ses bu yorumuma kahkahalarla gülüyordu etrafa baktım gelenler kapını iki yanına dayanmış bekliyorlardı "daha zamanın vardı" dedi kadın "hazırım ben" dedim "babam hiçbir şey bilmiyor ona bir şey yapmadınız değil mi" adam arabaya yürümeye başladı "görmedik bile dediğin gibi bir tehdit değil" içim rahatlamıştı bende kadınla beraber arabaya yürümeye başladım siyah limuzine yeni dikkat ediyordum daha önce görmediğim bir modeldi bu karda gidecek kadar yüksek ve sağlam ayrıca oldukça şıktı ikisi ön koltuklara geçerken birisi arka kapıyı açtı sadece siyah eldivenini gördüğüm adam ben yaklaşana kadar çoktan diğer tarafa geçmişti.

Loading...
0%