@kireina
|
Eve girdiğimde ayakta bile duramıyordum ama bedenim alev alev yanıyordu annem bir duvar gibi önüme dikilmiş sinirli gözlerle bana bakarken işte şimdi yanmıştım. Boş ellerime baktı. "Hani kız nerde ilaç?" "Anne eczacı doktor reçetesi olmadan antibiyotik vermiyormuş. Hastaneye git dedi." "Babana söyle götürsün o zaman." Babamın götürmeyeceğinden emin olduğu için böyle söylüyordu. Anlayabiliyordum. "Anne dinlenirsem geçer bence sadece biraz bedenim sıcakmış geliyor." "Benden uzak dur da nenhalin varsa gör." Dedi annem hiçbir şey demeden odama doğru ilerlemeye çalıştım ama sanki eve geldiğimde kendimi daha güçsüz hisseddiyordum. Annem sözleriyle tüm heyecanımı kalan son enerjimi de sömürmüştü Odama geçtiğimde kendimi yatağa atarak sakinleşmeye çalıştım annem bana ilişmiyordu galiba acımıştı bu halime demeden kaoıda belirdi. "Yemek yap öyle zıbar!" Dedi sinirle. Sessizce ayağa kalkmaya çalıştığımda dik durmak biraz zamanımı almıştı ama annem sanki yalan söylüyormuşum gibi inanmaz bir şekilde bakıyordu bana. "Dışarı çıkarken bir şeyin yoktu, yemek yao deyince hasta olacağın tuttu dimi. Yemezler kalk yemeği yap ama sakın mutfakta öksürük tıksırma." Sözde beni iyileşmeden mutfağa sommayacaktı ama iş yine hizmet etmeye gelince annem yine sözlerini unutmuştu. Zar zor adımlarla mutfağa ilerlerken bacaklarımda derman yoktu ama em azından burada olsun beni rahat bırakmıştı. Hemen mercimek çorbasını ocağa koyarken hızlı bir şekilde pilavı da hazırlamaya çalışıyordum, bir yandan da küçük bir salata yapmaya başlarken. Yarim saate hazırlamıştım yemekleri ve dinlenmeye bırakmıştım ama bana asırlar gibi gelmişti. Kendimi geri odama attığımda artık harket etmeye gücüm yoktu. Biraz sonra zihnim sakinleştiğinde Kuzey hoca ile yaşadığımız o anı rahat rahat düşünmeye başlamıştım. Şu an tam olarak karşımdaki binada oturuyordu. Bana olan sözleri bir aşk ilanıydı ama tecrübesiz bünyem her şeyi geç ve yanlış anlamaktan korkuyordum. Beni görmüştü üç ay önce aslında o günü hatırlıyordum zaten zar zor izin alarak çıkabilmiştim dışarı onda da Zühal ile beraber biraz dolaşıp dönerken kitapçılara bakarken görmüş olmalıydı. Yanaklarımdaki sıcaklık kuzey hoca anlatırken ki ifadesini hatırladıkça artıyordu. Bir türlü inanasım gelmiyordu. Ben hocam dedikçe nasılda sinirleniyordu. Yakışıklı yüzü her haliyle mükemmeldi. Kalbim sanki duracak ve öleceğim diye korkuyordum. Sindirmem çok zaman alacak gibiydi. Ama hala düşündükçe imkansız olduğumuzu görebiliyordum. Ben bir yıl sonra okulu, hayatımı evde sürdürürken Kuzey gibi yakışıklı bir adamı asla boş bırakmazlardı. Belki aşk sandığı sadece bir meraktı, belki zamanla benden sıkılıp tamamen bırakacaktı. Bu düşünceler bile moralimi bozmaya yetmişti. Senaryo kurup kendimi üzmede üzerime yoktu. Aramızda yedi yaş vardı çok bir yaş gibi gelmiyordu bana ben zaten on sekiz olmak üzereydim ama öyle yakışıklıydı ki yanına yakışmazdım bile. Daha tam tanımıyordum bile. Sanki hızlandırılmış bir film gibiydi. Bir yerden kamera çıkıp şaka yaptım diyecekler diye bekliyordum ama yoktu. Aşk bu zamana kadar benim içimi ürküten bir duygu gibi gelirken Kuzey hoca ile birden tüm dengelerimi alt üst etmişti. Gözlerine bakarken boğuluyor aynı zamanda bir dağın tepesinde gibi ciğerlerimi ferah bir nefesle dolduruyor gibiydi. Benim haberim olmadan beni nasıl araştırmıştı? Aklımda hala o kadar çok soru işareti vardı ki bir yıldırım gibi düşmüştü kalbime ve duygularımın yoğunluğu iste beni ürküten buydu. Ateşim vardı ve düşünüyordu bunu kendim bile anlayabiliyordum ama emindim babam asla beni hastaneye götürmeye tenezzül etmezdi. Eskiden olsa götürür derdim ama annemin hamileliğinden beri ikisinde de bir şeyler değişmişti sanki ben onlardan kopan bir parça gibi uzaklaşıyordum. Ölsem cesedimi gömmek yerine çöp kutusuna atarlamış gibi o derece değersiz hisseddiyordum kendimi. Başım tekrar ağrımaya başlarken telefonuma gelen bildirim ile Zühal geldi aklıma. İyileştiğimde bu yaşadıklarımı canlı canlı anlatacaktım ona eger şimdi anlatsam belki annemler duyabilirdi işte o zaman babam namusumuzu iki paralık ettin deyip bacaklarımı kırardı. Zühalin yazdığına emin olarak açtım telefonu. Bana ondan başkası mesaj atmazdı zaten numaram da yoktu kimsede ama tanıdık olan isim yerine bir numara ve profilinde yüreğimi hoplatan o simayı görünce titredim. WhatsAppdan gelen isimsiz numaraya bakmak üzere iken telefon heyecandan yüzüme sert bir şekilde düşmüştü. Hissettiğim acı bilincimi daha iyi açmıştı. 0544 *** ** **: Hastaneye gidiyorsun değil mi? Mesajı okuduğumda yerimde doğrulmaya çalıştım. O an hemen heyecanla profiline baktığımda kuzey hocanın yakışıklı yüzünü görünce gülümsedim. Pencereyi araladığımda tam karşımdaki pencerede bir elinde telefonu diger elinde kahvesi ile bana bakıyordu. Beni gördüğünde hafifçe kıvrılan dudakları ile göğsüm hızla inip kalkmaya başladı. Hemen kendimi geri çekerek tülü kapattığımda al işte yine ateşim yükseliyordu bu adamın bakışları bana iyi gelmiyordu. Ben elimle kendime rüzgar yaparken bir dan sesi duydum..mesaj yeri hala açıktı ve bir mesaj daha atmıştı 0544 *** ** **: Biraz daha baksaydın keşke. Cenneti izlemeye devam ederdimm. Neler diyordu böyle? Resmen sevgiliymişiz gibi davranıyordu. Benim hakkımda nasıl bu kadar bilgi edinebilirdi. O an hiç yapmamam gereken bir sey yapmak istedim. Şeytan dürtmüştü ama çok yapmak istiyordum. Kuzey hoca sanki her anımda yanımdaymış gibi beni kendine bağlamaya çalışıyordu. Benim duygularımı bilmeden bu kadar emin davranması çok cüretkardı. *Böyle şeyler söylemeyin lütfen hocam. Üstelik sevgilim olup olmadığını bilmeden bir genç kiza böyle şeyler söylememelisiniz.* Mesajı gönderirken dudaklarımı dişledim ama iyi olmuştu sanki şu an onu kıskandırıyor gibiydim ama bir yanım mutluydu, utanıyordum ama daha tanımadığım bir adamın beni sahiplenmesi çok garip ve kabul edilemezdi tamam istiyordum ama hevesli gibi de görünmemeliydim Zühal her zaman böyle derdi. Üst üste bildirimler gelirken telefonu titreşime aldım annemlerin duymasını istemiyordum. Sohbet yerine girdiğimde art arda mesaj gönderiyordu. Tülün ardından baktığımda burdan bile sinirden köpürdüğünü görebiliyordum. 0544 *** **: Ne sevgilisi? 0544 *** **: sevgilin yok ki! 0544 *** ** **: araştırdım ben yok, hem olsaydı bu kadar rahat yaklaşamazdım sana. 0544 *** ** : benimle oyun oynuyorsun ama yapma çünkü yok! Yok dimi? Olamaz! Sen benim küçüğümsün senin kalbinin sahibi olacak tek kişi benim. Yani olacağım değil mi? Kulaklarıma kadar yanıyordum ama hala yazmaya devam ediyordu. 0544 *** **: şaka yaptığını söyle bak zaten okulda tüm erkeklerin sana hayran hayran bakmasına bile dayanamıyorum bak gidip hepsini döverim. Şaka yaptın dimi? Şok içerisinde tülü araladım ama hala telefona bakarak bir şeyler yazıyordu. Sadece biraz daha resmi olmasını isterken galiba Çok kızdırmıştım onu. 0544 *** **: bak Eğer o Mustafa ise hoca falan dinlemem döverim onu. Asılıyor dimi sana? Dudaklarımı öyle sert dişlemiştim ki acıyordu ama ciddi gibiydi. Sinirliydi keşke demeseydim hemen düzgün bir şey yazmaya çalıştım. Manyaktı kesin okuldaki her çocuğu dövemezdi değil mi? Hem nasıl bu kadar emindi hayatımda birinin olmadığından *Tamam şakaydı hayatımda kimse yok ama nasıl bu kadar eminsiniz?* Gerçekten merak ediyordum, beni üç ay önce görüp benim ev adresime kadar her şeyi nasıl öğrenmişti. 0544 *** **: ileride beni sevdiğinde hepsini anlatırım güzelim ama şimdilik aşık bir adamın sevdiği kadın için yapamayacağı hiç bir şeyin olmadığını bilsen yeter😉 Birde göz kırpma işareti yapıyordu. Göğsüm sızlıyordu bu duygular bana ağırdı ama sen nasıl bir adamsın Kuzey hoca sadece bir mesajın bile bütün dengelerimi bozuyor. |
0% |