@kireina
|
İlerledim ama gerçekten korkmuştum sanki ejderha gibi bakıyordu altı üstü sohbet ediyorduk ama sanki adam öldürmüşümde o da şahit olmuş gibiydi. -Ya beni niye sürüklüyorsun? Zühale söylemedim sanki altıma kaçıracakmışım gibi mahcup bir şekilde baktım. -Özür dilerim altıma yapmak üzereyim sende yanımda gel istedim Lavaboya vardığımızda gözlerini devirdi Zühal. Gerçekten tuvalete girdim stresten çişim gelmişti. -Yakında elinden tutup yürümeyi de öğretirim sana kanka merak etme. Çıktığımda gerginliğim geçmiş gibiydi. Ders zilinin çalması ile kendi katımıza doğru çıkarken Kuzey hocayı gördü gözlerim ama kalbim yanındaki kadın ile birden atmayı bıraktı sanki. Betül hoca neşe içinde bir şeyler anlatıyordu ve Kuzey hoca ona erkeksi hafif bir gülümseme ile başını sallıyordu. Sanki bir an içimden soğuk bir rüzgar geçmiş midem ekşimiş gibiydi. Bana baktı ama bir an yürümeyi unutmuş gibi yere düşmüştüm. Zühal anında beni kaldırdığında bir an tedirgin bir şekilde baktı bana. -Baksana şu Betül kaşarına yine gözleriyle nazar değdirdi sana. Kuzey hoca bizim sınıfa girerken Betül hoca yanımdan geçerken bana öyle bir bakmıştı küçümsemişti görmüştüm saniyelik olarak gülümsemişti ama öyle bir andı ki sanki hayal gibi gelmişti. Kirpiklerimin kırpıştırıp sınıfa girerken kendimi garip hissediyordum. Neden sürekli Kuzey hocanın yanındaydı. Geldiğinden beri daha da kendine öze gösteriyordu Betül hoca ve moralim bozulmuştu şimdi burnundan soluyan kişi bendim ama Kuzey hocaya baktığımda duygusuz bir şekilde bakıyordu. Sakinleşmiş gibiydi şu an herkese tepeden bakan uzun boyu bana bakmıyordu. Kendimi o an gerçekten kötü hissettim. Umurumda değil diyemiyordum işte bana bir an beni sevdiğini söyledikten sonra Betül hocayı yanında gülerek görmek, bana attığı o bakışlar sanki haddini bil der gibiydi. Asla söylemese de Kuzey hoca ile aramızda geçenleri biliyor gibiydi. Kuzey hoca dersini anlatırken bir kere bile göz göze gelmemiştik, sıkıntı içinde sürekli sağa sola kayıyordum. Zühal ise öyle biriydi ki morali bozuk gibi dursa da duygularını çok iyi gizliyordu. Dersten sonra Kuzey hoca sınıftan çıkarken çok kısa bir bakışla baktı bana ve o gün başka görmedim hiç onu. Kalbim kırık gibi hissederken Zühal ile vedalaştık. Zühalin de duygularını tartması gerekiyordu benim de ne hissettiğimi anlamam lazım dı. Kavşaktan aşağı inerken Kuzey hocanın arabasını aradı gözlerim yoktu. Erken mi çıkmıştı o an içimi tekinsiz şüpheler kemirmeye başlamıştı bile. acaba yine Betül hoca ile beraber miydi? Kalbim kırık hissediyordum sanki bir balon gibi patlamıştı yaşadıklarım bir oyun muydu gerçekten? Her zaman ıssız olan sokağa adım attım burası tekinsiz düşüncelerimi daha da kötüleştiren bir yerdi. Dudaklarımı sarkıtıp kendimi sokağa bırakılan yavru kediler gibi üzgün ve şüpheler içinde yürümeye zorlarken bedenim bir kurşun gibi ağırlaşmıştı bile. -Küçük hanım! Korkuyla yerimden sıçradığımda bir elim ile damağımı yukarı kaldırdım her an bayılabilirdim. İki eli cebinde ne zaman geldiğini bile fark etmediğim arabasının önüne yaslanarak bana bakıyordu. Aramızda birkaç metre vardı. şaşkınlıktan yanaklarım kızarmaya başlamıştı bile. Dudağının kenarını kıvırdı. Gülümsedi, işte yine büyük bir sırra sahip biri gibi görünüyordu güzel gözleri, o kadar sinir bozucuydu ki tüm düşünceler beynimden uçup gitmiş gibi bu çekici hali, aklımı başımdan, kalbimi yerinden söküyordu sanki. -Hocam? Gülümsemesi yavaş yavaş sinirlenirken refleksle ellerimle dudaklarımı kapadım. Birkaç adım attığında bana gelecek sandım ama o tam tersine arabasının ön koltuğunun kapısını açtı. Beklenti ile bana bakarken sesi sakindi ama fırtına öncesi sessizlik hissediyordum. -Kardelen hadi bin güzelim -Hocam ben binmesem? Eve geç kalmayayım annemler çok kızar. Aptal ben adam hocam lafına deliriyor niye papağan gibi tekrarlıyorsun? Sabır diler gibi iki yana salladı başını. -Hadi güzelim bin zaten aynı yerde oturuyoruz. Merak etme kızmazlar çok uzun sürmeyecek konuşacağız biraz. Güzelim dedikçe fark ettirmesem de eriyordum, nasılda sesi güzeldi böyle. Kahretsin çok yakışıklıydı itiraz etmek istesem de dilim lal olmuş gibi kelimeler kaybolmuştu. Derin bir nefes alarak yaklaştım. Ben hayır dedikçe o evet diyecekti ama sanki ona itiraz edemeyeceğimi biliyor gibi ben adım attıkça gülümsemesi çoğaldı. Bakmamam gerekiyordu kalp sağlığım için. Yanında geçerken kokusu ile göğsüm heyecandan kaburgalarım ile bütün olmuştu. Midemde bir şeyler oluşuyordu. Ateş basıyordu resmen kokusu onun için üretilmiş gibiydi. Öyle erkeksi ve havalıydı ki ciğerlerim yanıyordu. Kapıyı hemen kapatıp yanımdaki yerini aldığında bana bakmaya başladı dikkatle. Ona bakarken tehlikeli hayallere çekiliyor gibiydim. Öyle yakışıklıydı ki erkeksi güzelliğin somut örneği gibiydi resmen. Çekiciydi, hayır nefes kesiciydi. Benim yanımdaydı şu an her şeyi unutmuş gibiydim sadece bir sıcaklık hissediyordum kalbimde. Sonunda aklımı toplayabildiğimde bilişsel fonksiyonlarım tekrar eski haline döndü. -neden çağırdınız beni? Hocam dememek için tuttum kendimi. Heyecandan titriyordum ama uzun parmakları ile saçlarını karıştırırken her hareketini ışığa odaklanan sinekler gibi takip ediyordum. -bana gelince gülümsemekten çok kızarırken o Mustafaya neden gülüyordun? -ne? Sıkıntıyla elini yumruk yaptı. Bu muydu derdi? Gülmemek için kendimi zorlarken Betül hoca ile anları geldi. Hakkım olmadan hatırlattım. -Siz de Betül hoca ile gülüyordunuz? O an bana müzip ama gözleri ışıldayarak baktı. Sanki bir sır verecek gibi eğildi bana doğru. -Kıskandın mı? -Ne, ne münasebet. İstediğiniz kişi ile konuşabilirsiniz ben örnek olsun diye dedim. Ben de konuşabilirim hepimiz özgür insanlarız. -İstediğim her kadınla konuşabilirim ve bu seni asla rahatsız etmez öyle mi? Sesi alçaktı, gizli bir sinir saklıydı ve bana tüm dikkatini vererek bakıyordu.kızardım üzerimde niye böyle lanet bir etkisi vardı ki. Dört yaşındaki çocuklar gibi beceriksiz hissediyordum. Gözlerimi kaçırarak, sağa sola baktım. Her zamanki gibi saçmalıyordum heyecandan. Bakışları eğlenceliydi istediği sözleri duymak için beni utandırıyordu. Biraz yaklaşınca erroor vermek üzereydim. -Tabii ki. Bekarız. Gözleri koyulaştı. -Ben sana aşığım anlıyor musun beni? Sen istediğin erkeklerle konuşup gülebilirsin ama benim kalbim kırılır. Bana ait olmadığın için, okul içerisinde bir şey yapamam ama beni sevdiğinde, bana ait olduğunda okul falan dinlemem sana gülen her çeneyi kırarım. Şu an bir şey yapmıyor olmam bunu kabul ettiğim anlamına gelmez sadece sana beni sevmen için zaman tanıyorum ve beyefendiliğimi bozmuyorum. -Bugün bozdun ama Mustafayı. Hesap soruyordum. Sözlerinden etkilenmemiş gibi davranırken içim hayvan gibi tepiniyordu mutluluktan. -Sana asılıyor anladın mı? sen farkında değilsin ama erkekler kadınlar kadar masum bakmazlar. O sana baktığında ben uzaktan bile seni nasıl hayal ettiğini görebiliyorum. Ona cennet gibi güldüğünde sinirden kanım kaynıyor ama lanet olsun ki seni onun yanında çekip alamıyorum. Güzelsin fazla güzel. O okuldaki ergen erkeklerin sana nasıl baktığını gördükçe delireceğim. -Mustafa sınıf arkadaşım ben, kötü bir niyetle konuşmuyorum. Yorgun bir şekilde bakıyordu. Kötü hissediyordum kendimi böyle yorgun ve bitkin bakması hoşuma gitmiyordu. -Benim Betül ile konuşmam hiç mi rahatsız etmiyor seni? Beklenti ile sormuştu, sanki evet dememe ihtiyacı varmış gibiydi. Ne diyecektim? Korkuyordum evet dersem ona karşı duygularım olduğunu kabul etmiş olacaktım ama hayır demek istemiyordum. Aralamış bir kapı bırakıp belirsizlik ise beni yoruyordu. -Bir yıl sonra gittiğinizde ben arkanızda burada kalacağım o zaman duygularınızın değişmeyeceğine inanıyor musunuz? Sanki şeytan en hassas yerinden dürtmüş gibi doğruldu, ihtiyacım vardı en az onun kadar benimde ona ihtiyacım vardı işte. Tutunmuştum ona istemeden ama daha ilk görüşte kalbimi esir almıştı ve gideceğim derse boşlukta kalırdım ama içime atardım her şeyi. Bana emin bakışlarla eğildi. Dokunmak istiyor ama çekiniyordu. Yutkunduğuna hareket eden adem elmasına kaydı gözüm geri bakışlarına çıkarırken içimdeki ses kalsın diye çığlık atıyordu. -Bir yıl sonra öğretmenliği bırakacağım, istersem şu an istifa ederim ama seni o abaza erkekler ile yalnız bırakmamak için bırakmıyorum. Bir yıl sonra öğretmenliği bırakacağım dedim seni değil. Fazla masumsun, fazla saf. Sana olan aşkımı süreli olarak sanıyorsun ama ben çoktan seninle evlendiğimizde yaşayacağımız evi bile belirledim. Seni bırakmak mı? kendimi bırakır ama seni asla bırakmam küçüğüm. Gök yarılmış gibiydi ama içimde. Kalbimi yarmıştı sözleri ve içindeki şüphe denen o kara lekeyi alıp sökmüştü. Öyle gerçek öyle kendinden emindi ki, tüm hayırlarım yok oldu o an. Dudaklarımı araladım. Bu adama aşıktım bu adama gerçekten aşık olmuştum. Bir yıl sonra okulu bırakmam umurumda bile değildi artık geleceğim tam karşımda duruyordu işte. Biliyordum o beni okutur o bana gelecek olurdu ama en önemlisi sözlerine şüphesiz güveniyordum. -Evet. Şaşırdı. Gülümsedim şımarıkça. Sözleri ile kalbim şu an göğüs kafesimin içide havalanmıştı bile. -Neye evet? -Betül hoca ile seni gülüşürken görünce kalbime iğne batırıyorlar gibi rahatsız hissettim. O an işte o an keyifle gülümsedi, göz bebekleri parlıyordu istediği cevabı vermiştim ve orada ona olan her şeyi kabul ettiğimi göstermiştim. Pişman değildim, ailem, dedikoducu mahalle, tecrübesizliğim umurumda bile değildi. Sadece onun gülüşü vardı. yanağıma dokundu. Öyle narin, öyle kısa ve öyle güzeldi ki kalbimde kıyametler kopuyordu. Aşık olmuştum, hocam olması bile umurumda değildi. -seni çok seviyorum güzelim. Biliyordum seninde beni seveceğini biliyordum. Gerçi kim yakışıklılığıma karşı koyabilir ki? Egolu sözlerle mutluluğunu pekiştirirken göz devirdim kıskançlığım geçmemişti. -Evet Belli oluyor Betül hoca ile. Olayın büyüsü benim kıskançlığım ile bozulmuş ilk tartışmamızı yapıyor gibiydik ama Kuzey hoca eğlenir bakışlarla izin bile istemeden yanaklarımı avuçladı. Parmaklarının değdiği her yer ateş gibi yakıyordu beni. Dudaklarım kururken, yutkunmaya çalıştım ama ellerinin arasında buruşmuş bir hamur gibi duruyordum o ise okyanusa değen güneş gibi parlayan bakışlarla bakıyordu bana. -Kıskançlık bile öyle güzel duruyor ki sende kalbim patlayacakmış gibi hissediyorum. Betül hoca veya başka bir kadın bir daha asla yanıma yaklaşamaz. Benim yanıma bir tek sen yakışıyorsun güzelim, bir tek senin minik narin bedenin için yer var tıpkı kalbimde olduğu gibi. Dedi kadife bir ses tonu ile. Tüylerim ürperdi, kalbim gırtlağıma oturmuştu. Dünyam durmuştu ben bir tek onda durmuştum…
|
0% |