Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26. BÖLÜM

@kireina

SEVGİLİ OKURLARIM BURADAN SONRASI GÜZEL BİR AŞK HİKÂYESİ OLACAK BİR SÜRE BİLİRSİNİZ ENTRİKALAR KAOS BUNLAR HAYATIMIZI HEP BİR DİKEN GİBİ SARIYOR BİRAZDA HUZUR VE AŞK...

Of ölecek gibiydim heyecandan ama Zühal maşallah sanki her gün serkanla takılıyormuş gibi sürekli kahkaha atıyorlardı. Kuzey, off içimden Kuzey derken bile çok utanıyor gibiydim. Az önce bana ilerideki evimin neşesi demişti sürekli kendi kendime gülerken yakalanıyordum ona ama gerçekten çok yakışıklı olmuştu. Bir kere göz kırptı bana o an kalbimden vurmuştu beni. Az önceki moralimin bozukluğu geçmişti.

Mardinin sokaklarında daha lüks yerlerine geçerken hayatımda hiç gelmediğim bu yerleri sessiz bir heyecanla izliyordum.

Sonunda gelmiştik. Araba durduğunda Serkan hızla olduğu yerden inerek diğer tarafa doğru dolanıp Zühalin kapısını açmıştı Zühal ise resmen çingeneler gibi kahkahalar atan o değilmişçesine bir prenses gibi inmişti arabadan. Gözlerimi kıstım pis Zühal nasılda kendisine verilen ilgili ustaca kullanıyordu gerçekten bu kızdan öğrenmem gereken çok şey vardı. tam o anda tık sesiyle Kuzey kapımı açıp bana iri ve uzun parmaklarını uzattığında sesli sesli nefes almaya başladım.ellerimi uzatırken kendimdeki bu cesaret için beni alkışlamaları lazımdı. Ellerim ellerine değdiği anda yandım sanki. Ateşe dokunuyor gibiydim şu an yakıyordu ama dokunma isteği fazlaydı erkeksi bir şekilde gülerken yakışıklılığı yüzünde iki kere düşme faciasına uğruyordum. Bakarken bile sanki sonsuza dek mavilerinde kalabilirdim.

-Hadi hocam.

Zühalin sesiyle Kuzey ile durduğumuz zamandan çıkarken hafifçe Zühale döndü.

-Bana Kuzey diyebilirsin Zühal. Okul dışında hocan değilim gerçi gerçekte de öğretmen değilim, yanındakinin ricası en önemlisi Kardelen için o okuldayım.

-Tama o zaman Kuzey, kardelen gidelim.

Zühalin ortama saniye içerisinde uyumu kurbağaların iki yaşamla doğa ile uyumunda daha hızlıydı.lüks restorana girerken Serkanla Zühal maşallah birazdan arşa çıkacaklar gibiydi. Ben adım attıkça bacaklarım titriyordu ama Kuzey elimi bırakmamıştı elim bu soğukta bile kuzeyin elinin arasında şu an hafifçe terliyordu off ya benden iğrenirse diye kendimi dişleyecektim stresten. Restoranta girdiğimizde gerçekten şıktı Kuzey ve Serkan buraya sürekli geliyormuş gibi bizi yönlendirdiklerinde ben elimi tuttuğu içi çanta gibi arkasından gidiyordum.

Kuzey dört kişilik bir masanın yanında durduğunda beni direk yanına otururken karşısına serkan, benimkine de Zühal oturmuştu. Geldiğimiz yer neredeyse boştu saat gerçekten erkendi ve restorantların bu saatte açık olduğunu bilmiyordum ama yine Zühal benim düşüncelerimi okuyarak konuşuyordu.

-Bu saatte açıyorlar mı? saat daha yedi buçuk.

Serkan kızıl ve kıvırcık saçlarını karıştırıp zafer dolu bir gülümseme ile baktı.

-Sizin için açtırdım burası arkadaşlarımdan birinin mekanı ama ortaklarından biri de benim.

Zühalin yüzü garip bir hal almıştı. Dudaklarını şekilden şekle sokarken gözlerini kısarak baktı Serkana.

-Ama sen İlçe Milli Eğitimde çalışıyorum demiştin gelirken, böyle bir restorantın varsa neden orada çalışıyorsun ki?

-Zaten çalışırken buraya ortak oldum ama mesleğimi bırakmayı şimdilik düşünmüyorum aklımda birkaç şey daha var onları da gerçekleştirdikten sonra bırakacağım.

-Gerçi çok mantıklı fazladan gelen para her zaman güzeldir.

Biz ikimiz yaptıkları konuşmayı dinlerken yanımıza gelen garson bize menüyü tanıtıyordu ama Kuzey direk her gün yiyormuş gibi sayarak yollamıştı onu sonrasında bana döndüğünde kalbim hemen mavi gözlerine tepki ile ritim tutmaya başladı.

-Gerçekten seni kıramadığım için getirdim şimdiden yaptığı ve yapacağı saçmalıklardan dolayı özür dilerim.

-Asıl ben özür dilerim eğer rahatsız hissedersen çok üzgünüm ama baksana Zühal bana kaç yıldır destek oluyor her zaman ve çok eğleniyor şu an. İlk buluşmamızı daha farklı hayal ederdim ama teşekkür ederim sen beni kırmadın, kabul ettin. Minnettarım.

Kuzey dudaklarını kıvırdığında ölecektim galiba kalbimin hızından. Bana yakın olduğunda ötürü o erkeksi kokusu burnuma geliyordu ve ciğerlerim şu an tamamen Kuzeydi. Her şeyin ilkini yaşarken umarım bugünü sağ atlatabilirdim. Hafifçe bana doğru eğildi Kuzey o an tüylerim diken diken olarak irkilmiştim.

-Yanımda sen ol da gerisi umurumda değil, kalbinin masumluğuna zarar gelecek diye ödüm kopuyor biliyor musun? O kadar masum düşünüyorsun, o kadar saf ve temiz düşünüyorsun ki yanlış bir şey söylesem kalbin kirlenecek sanıyorum ve bugün arabada söyleyemedim ama çok güzel olmuşsun. Okul üniforması içinde bile mükemmeldin ama şu an sana bakanlara karşı katil olacakmışım gibi kanım kaynıyor.

Sessizdi zaten Zühal ile Serkan şu an yağmur altında ıslanan balıkları koruma derneği gibi saçma bir konu hakkında hararetli bir tartışmaya girmişlerdi. Kafaları o kadar aynıydı ki şu an bizi görmüyor gibilerdi.

Omuriliğimden aşağı bir soğukluk inerken dudaklarımı dişleyerek baktım. Kendisi de ultra ultra yakışıklıydı. Gülümsediğimde dudaklarıma bakması utandırmıştı beni.

-Sende.

Müzip ve çapkın yarım bir gülüş sundu bana.

-Ne bende.

Utandırmak için yapıyordu emindim ama yavaş yavaş üzerimdeki gerginliği atıyordum. Alışmaya çalışıyordum ama hızlanan kalbim buna izin vermiyordu.

-Sende çok yakışıklı olmuşsun.

Derin bir nefes verdiğimde resmen göğüs kafesim titremişti. Kucağımda sabitlediğim ellerimin üzerinde ellerini hissettiğimde bir yunan tanrısı gibi mükemmel gülüşle bakıyordu. Gözlerinin mavisi açık ama göz bebekleri irileşmişti, ummanlı bir deniz gibiydi şu an sadece aşkla bakıyordu,o öyle baktıkça ben şımarıyor gibiydim. Güvenli hissediyordum o kadar rahat bir o kadar gergin, bir o kadar günahmış gibi geliyordu ama onun yanında her duyguyu iliklerime kadar yaşayabilirdim. Kahvaltımızı yaparken Zühal Kuzeye baktı.

-Şimdi Kuzey gerçekten sen Kardelen için mi buradasın?

Kuzey başını salladı.

-Kardeleni gördüğüm an kaderim bana onun ardından gitmemi fısıldadı sanki ve bende bu sese kulak verdim.

Dedi tok sesiyle yüreğimi eriterek. Ben konuştukça kızarırken Zühal müzip bakışlarla baktı bana.

-Hımm gerçek ve masal gibi bir aşk ne güzel bende böyle bir aşk yaşamak isterdim.

-Belki tanışmanız olmasa da yaşarsın.

Dedi serkan kahvaltı tabağına bakarak.

-Haklısın ama beni taşıyabilen bir adam olduğunu sanmıyorum.

Serkanın başı bir anda kalktı ve ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.

-Aşk seni ve yaptığın planla ilgili olmamalı duygular zaten yapılması gereken her şeye yön verirler. Mantığın ağır basarsa lastikleri aptlayan bir araba kadar bile ilerleyemezsin o aşkta.

Dedi Kuzey ve bana göz kırptı.

-Kankama katılıyorum. Mantık yerine duygular ağır basmalı, tam kalbinden gelen duygular. Eminim senin duygularını taşımaktan asla yorulmayacak birini bulacaksın.

Serkan Zühalden hoşlandığını öyle belli ediyordu ki ama bilmediği şey karşısında şeytanın çırağı duruyordu. Fark etmesine rağmen öyle ustalıkla farkında değilmiş gibi yapıyordu ki yazık Serkan da ciddi ciddi kendinini belli etmeye çalışıyordu.

-Haklısın artık karşıma çıkınca göreceğiz.

Zühall, gerçekten gülmemek için ağzına domatesleri tıkarken Kuzeye baktım ama hataydı en büyük hatam onun gözlerine bakmaktı o an yer ayaklarımın altından kayıp gidiyordu sadece. öyle güzel gülüyordu ki bir anda sadece onda takılı kalıyordu zamanım.

Zar zor Kuzeye bakmadan kahvaltımı bitirmiştim çok az yiyebilmiştim heyecandan karnım ekşiyordu sürekli dudaklarım kuruduğu için su içiyordum. Kahvaltıdan sonra saat dokuz olmuştu. Zamanında geçtiğini anlayamamıştım. Okulda iken bir tek onun dersinde hızlı akıyordu. Zaman bile sanki bana inat yapar gibi onunla yana iken hızlı akıyordu hep.

Kalktığımızda Kuzey bizi Mardinin tarihi yerlerini gezmeye götürmüştü, ilk olarak manastıra gitmiştik. Daha girer girmez Zühal ile serkan manastır hakkında hayali bir yer yaratmaya başlamışlardı. Sürekli bir yerlere gidiyorlar Zühal sürekli Serkana fotoğraf çektiriyordu aslında bir nevi bizi de baş başa bırakmaya çalışıyorlardı anlamıştım. Zühal zaten ilk buluşmamızda çalış gibi hissediyorum demişti ne kadar ısrar etsem de şu an gerçekten eğleniyor du kafa dengi sözde arkadaşı ile. Biz arkalarında yavaşça ve huzurla yürüyorduk. Bir elim örgü hırkamın içinde iken diğeri Kuzeyin avucunda gizlenmişti.

-Gerçekten iyi anlaştılar.

-Evet, sanki birbirilerinin kız ve erkek versiyonları gibiler. Arkadaşın çok komik.

-Serkan çocukluk arkadaşım hatta dostum. Hayatta kendimi gözü kapalı güvenebildiğim tek kişi olabilir. Bazen garip ve gevşeyebiliyor ama sadakati, dostluğunun üzerine kimse su dökemez.

-Zühalde öyle, şu an gerçekten eğleniyor ama kalbi çok kırılmıştı.

Kuzey o an durdu ve beni kendine döndürüp yüzümü avuçladığında ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.

-Senin benden önce kimse kalbini kırmadı değil mi?

-Nasıl yani?

Kuzey hafif kasıldı ben ise salak salak ne demeye çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

-Güzelim, benden önce bir sevgilin oldu mu? Ya da kalbini kırmaya çalışan biri?

-hayır.

Dedim hızlıca. Yoktu, yalanda değildi. Kuzey o an burnumun ucuna çok hafifçe öpücük kondurdu ben gıdıklandım, kızardım, bozardım ama ruhum mutluluktan çoktan şu an dünyayı terk ediyordu. şaşkınca ona baktığımda Kuzey erkeksi bir şekilde gülüp tekrar öptü burnumun ucunu ve tenimi öpücüğü ile mühürlerken sesini de katmıştı.

-Merak etme senin güzel kalbini asla kırmayacağım güzelim, benim minik çiçeğimsin sen asla solmana izin vermeyeceğim söz.

-Hıhı.

Bu kadarı fazlaydı bu özgüven abidesi bana her duygusunu bu kadar belli ederse ben cidden fazla yaşayamazdım.

-Çok güzelsin.

-Utandım.

-Utanma, benden, duygularından, hissettiklerinden, yanımdayken hiçbir şeyden utanma. Gül. Her zaman gül sen gülüyorsun ya ben nefes alıyorum. Sen sadece gül ben sana bakıp soluklanayım.

-Teşekkür ederim Kuzey.

Kuzeyin gözleri irileşti, mavilerini bir süre kapatıp açınca gözleri sürekli yüzümün her karesinde hareket ediyordu. yüzümü bıraktı ve bir anda yine beklemediğim bir şekilde sarıldı bana sımsıkıydı, sahiplenir gibi asla bırakmayacak gibi. Göğsüne gelen başımın altındaki hızlı atan kalbi kulaklarımda bir melodi gibi çalarken, kokusu öyle rahatlatıyordu ki beni uykum geliyordu direk. Bir sıcaklık hissediyordum güvenin getirdiği bir sıcaklık sanki göğsü sığınağım olmuştu hiçbir koşulda yıkılmayacak bir sığınak. Ellerim ilk defa boşlukta sallanmadı bu duyguyu yaşamak için kaç yıl beklemiştim, bana gelmesi için. Benim için yaptıklarını görmek için kaç yıl beklemiştim. Ellerimle belini doğru sarıldığımda irkildi ve bana bakmak için eğdi başını. Boyu uzundu başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. Yanaklarım alev topu gibi olmuştu. Yarabbi her hali birbirinden yakışıklıydı.

-Adım ilk defa bu kadar güzel geliyor biliyor musun bana bir kere daha Kuzey de.

-kuzey.

Dedim şımarıkça hemen alışmıştım yeni evim olan yapılı göğsüne.

-Hocam dan daha iyi bak güzelim adımı söyle sadece hatta ses kaydı alalım ben ben alarmıma ekleyip her gün senin sesinle uyanacağım.

Güldüm şakayla ama ciddi bakıyordu. Bir masal gibiydi yaşadıklarımız.

-evlenene kadar ses kaydı ile idare edeceğiz ama evlendiğimizde sesinle uyanacağım, her güne bana bakan o güzel gözlerine bakarak uyanıp öpücüklere boğacağım seni.

Bir volkan patlıyordu içimde sanki, kırmızının her tonuna bukalemun gibi geçiş yapıyordum. Hem utancımdan cayır cayır yanıyor hem de mutluluktan içimde kelebekler uçuşuyordu. Karnım kasıldıkça ayaklarım yerden kesiliyor gibiydi. Duygularımı açığa vurmanın mahcupluğu vardı üzerimde, hareketlerimle, bakışlarımla haykırırken söze gerek olmadığını bir kere daha anlamıştım. aşk sözlere ihtiyaç duymuyordu hissetmek önemliydi. Kalbinden kalbime aktarılan o güzel duyguları hissettirebilmekti mesele.

Yan tarafımızdan gelen seslerle ayrılmaya çalışsam da Kuzeyin beni bırakmaya niyeti yoktu. Serkan yanımızdan geçerken.

-Aaa genç aşıklar aile var.

Diyerek geçtiğinde Kuzeyin mavileri bir an koyulaştı beni bırakırken sinirle soluduğunu hissettim. Zühal eğlenir bir halde yanıma gelirken Kuzey kendisine alayla bakan Serkanı gözleriyle yiyecek gibi bakıyordu. Eli ile Serkana gel işareti yaptı.

-Serkan gel dostum.

Ama Serkan bir parmağını gözünün altına yerleştirip

-Pışşık! Geleyim de döv dimi yemezler kanka.

Diyerek Kuzeyi sinir etmeye devam ediyordu. o kadar komiklerdi ki sinirli hali bile çok yakışıklıydı ama arkadaşının tavırları yüzünden ağzına birkaç kelime geliyor geri yutuyordu. Ah benim gözlerinde kaybolduğum sevdiğimi bu kadar sinirlendirmeseydi keşke.

Kuzey yavaş yavaş Serkana doğru yaklaşırken Serkan kahkaha atarak gülüyordu. Bizde onları takip ederken masal gibi bir aşkın kapısını aralamıştık.

 

 

 

Loading...
0%