Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. BÖLÜM

@kireina

GÖRSEL: HEDİYE

 

 

Pastalarımızı yerken dışarıda yağan karın manzarası ve bana verilen hediyeler ile resmen hayatımın en güzel anını yaşıyordum.

Serkan bana sırıtarak hediyeyi uzattığında yüzündeki sırıtıştan dolayı Kuzey paketi açmamı ilk başta engelledi ve dişlerini sıkarak Serkana baktı.

-Eğer düşündüğüm şeylerden biri ise serkan, seni akşamın en soğuk vaktinde sadece donunla dışarıda bırakırım haberin olsun. Sabaha kadar götün donar.

Zühal kahkaha atarken bende istemsizce dişlerimle yanaklarımı ısırmıştım.

Serkan paketi geri kendisine doğru çekmeye çalışırken ben sımsıkı tutuyordum. Ne olduğu umurumda değildi o hediyeydi ve ben beğenirdim.

-Yok kanka olur mu öyle şey asla ona da şişme köpek balığı elbisesi almadım.

Kendi kendini ele verirken Kuzey çenesini sıktı sinirle.

-Ölümlerden ölüm beğen akşam Serkan.

-Zühal yardım et.

Zühale çaresizce bakarken bir kahraman gibi önüne geçti.

-Kuzey bu fikri ona ben verdim, bende de var ara sıra Kardelenle eğlence olsun diye giyeriz diye düşündüm.

-Kuzey, açayım lütfen.

Kuzey paketi istemsizce bırakırken gerçekten mavi beyaz kostümü gördüğümde gülüp teşekkür etmiştim ama Serkan korkusundan uzakta duruyordu şayet biraz yaklaşsa Kuzeyin lazer ışınlarına maruz kalacaktı. İkisinin ilişkisi gerçekten çok komikti.

Kuzey saçlarıma bir öpücük kondurduğunda mutluluktan havalara uçuyor gibiydim. Geri dönüş yolunda Kuzey ile beraber yalnızdık ve tam yanındaki koltukta klimanın sıcağında çok sıcak olan ellerinin arasına almıştı ellerimi. Ara sıra öpücük konduruyordu ellerime ben kızarıyordum, kırmızı ışıkta durduğumuzda o kadar yakışıklı idi ki kendimi tutamayarak yanağına hızlı bir öpücük kondurduğumda Kuzey birkaç saniye koyulaşan bakışları ile bana bakıyordu. Yeşil yandığında bana hala baktığı için arkadaki arabanın kornası ile kendine gelebilmişti. Yola devam ederken aklımda merak ettiğim soruyu hala soramadığım için koltukta ona doğru döndüm.

-Kuzey sen öğretmenlik dışında mesleğim başka bir şey demiştin ama hiç soramadım asıl mesleğin nedir?

Derin bir nefes aldı, hayran olduğum yandan profiline bakarken dikkatimi söylediklerine vermeye çalışıyordum.

-Biliyorsun güzelim bir abim var kendisi borsa ve finansı bitirdi ben de matematik öyle zengin bir aileden gelmedik ama kaderimizi değiştirmek için çok uğraştık ve gerçekten meyvelerini almaya başladık. Abimle şu an borsadan elde ettiğimiz kazanç ile küçük bir şirket kurduk yavaş yavaş büyüyoruz ben kuru yük alanında da ilerlemek istiyorum bu yüzden şirketi belirli bir noktaya getirdiğimiz de o alana da gireceğiz.

-Şu an buradasın nasıl diğerini de yapıyorsun ki?

Saf saf soruyordum bende.

Kuzey gülümsedi ve parmaklarımı öperek baktı bana. İçim eriyordu adam bakma böyle lütfen.

-Ah güzelim teknolojinin geldiği nokta ile uzaktan yapabiliyorum anlarsın ya?

Göz kırptığında alnımın çatından vurulmuş gibi oldum. Bir an cehaletimden ötürü utandım.

-Ya!

Sesli bir şekilde güldüğünde o an rezil olduğuma değmişti, ilahi sesi için her an rezil olmaya katlanırdım. Kuzey sokağın başına geldiğinde durdu ve arka koltuğa uzandı. Siyah kabanının altındaki siyah kutuyu ellerimin arasına bırakırken kalbim hızlanıyordu.

-Hediyeni vermek için bu anı bekledim. İyi ki doğdun güzelim, iyi ki benim oldun, iyi ki biz olduk. seni gördüğüm, sevdiğim o andan beri her güne daha mutlu uyandım ama senin beni sevmenle anlamlandı her gün. İlk defa yağan kara anılar yükledim. Bu hediye seninle geçireceğimiz her kışı, her doğum gününü, her mevsimi hatırlatsın. sana bir hediyem daha var.

-Ne?

Kalbim heyecandan yerinde çıkacaktı, bu adam bana neler yapıyordu böyle? Bu küçük kutu bana yeterde artarda bile.

-Bir hediyem daha var güzelim. Seni gördüğüm günden beri her zaman daha çok çalıştım abimle şirketimiz bu yıl %10 büyüdü bendeki değişikliği fark ettiğinde sebebi olarak seni gösterdim işte dedim. Gelecekteki eşimi, çocuklarımın annesini rahata erdirmek için her şey. Sadece abim ve ailem için bu kadar çabalarken abim şaşırmıştı. Bunca yıl kimseyi almayan kalbim seninle dolunca ve seni ailemle eş değer tutmama seninle tanışmayı çok istedi ama utanıp hayır diyeceğini bildiğim için kabul etmedim ama ileride hazır olduğunda her şey zamanla daha güzel olacak. İkinci hediyemi göstermek istiyorum fakat benimle Orduya gelmen gerek.

-Ne?

Sadece şaşırıyordum. Ordu ne alakaydı ki? Kuzeye şekilden şekle giren bir şekilde baktığımda karizmatik bir şekilde gülerek elleri ile çeneme dokundu yavaşça.

-Gelmez misin? doğduğum yere.

Bilerek yapıyordu ama gelirdim her yere giderdim onunla.

-Gelirim ama bana bir hediye yeter ki.

Yanaklarımı, alnımı, burnumun ucunu öperek geri çekildi. Derin derin nefesler alırken heyecanlanıyordum.

-biliyorum gelirsin ve çok yakında göstereceğim sana o hediyemi de. Şimdi aç bakalım umarım beğenirsin.

Göğsüm heyecandan hızla inip kalkarken ellerim titreyerek siyah ve orta büyüklükten biraz küçük olan siyah kutunun kapağını açtım o an gözlerimde parlayan fanusu eline aldığında içinde kardan yapılmış bir kardelen çiçeği bulunuyordu. Ama bir kar küresi gibiydi, hafifçe salladığımda kardan yapılmış gibi olan kardelenin etrafında kar taneleri dökülüyordu. İçinde led ışıklar serpiştirilmiş gibi parlayan güzel bir gece görünümü gibiydi. Hayranlıkla bakıyordum. Bu kadar güzel bir hediyeyi hak ediyor muydum?

-İçindeki kardeleni yeni yağan kardan ben yaptım ve dondurup senin için fanuslattım.

Bir hediye gözümde ne kadar değerlenirse o kadar değer kazanıyordu şu an. Camım gibi bakacaktım ona gözüm gibi bakarken bile bir şey olurdu ama canım gibi bakarsam koruyabilirdim onu.

Fanusu geri kutuya özenle koyup Kuzeye sarıldım sımsıkı, ellerim boynunu doladığında onunda güçlü kolları belime dolanmıştı. Öyle sahiplenici tutuyordu ki beni sanki bıraksa boşlukta kaybolacakmışım gibi tutunuyordum ona. Derin derin saçlarımı soluyordu. Geri çekildim fakat sarılmayı bırakmadım, ona her zaman böyle sarılıp bu anda kalmak istiyorum. Gözlerim parlıyordu şu an eminim çünkü gözlerimden alamıyordu bakışlarını.

-Bu dünyada aldığım en güzel hediye Kuzey teşekkür ederim Kuzeyim

Yutkundu Kuzey.

-bir daha desene bana .

-ne diyeyim?

-Sonda söylediğini.

Utandım ama gülümsüyordum hala.

-kuzeyim

Dedim biraz çekinerek, yapılı göğsünde hissettiğim kasları sanki beni de havaya kaldırır gibi derin bir nefes aldı.

-Bundan sonra her günün doğum gününmüş gibi kutlayacağız. Biraz daha geçsin şu okulun bitsin herkesten korkmadan özgürce olduğumuz o zamanlarda sana hayatının her gününü, en güzel günü olarak geçirteceğim.

-senin varlığın bile bana yetiyor, teşekkür ederim bana gerçekten sevmenin nasıl bir his olduğunu öğrettiğin için, bana aşkın ne hissettirdiğini öğrettiğin için, sana bakarken gerçekten kendimin bile haber olmayan gerçek gülümsememi ortaya çıkardığın için.

-Böyle konuşursan seni asla bırakmam alır kaçırırım seni.

-Ya kuzey.

-Hayır adım Kuzey değil.

-Ne o zaman?

-Kuzeyim.

Ellerimi biraz gevşetip yanaklarına öpücük kondurup geri baktım gece gibi olan gözlerine.

-Tamam Kuzeyim.

Arabadan inerken hava çoktan kararmaya başlamıştı bile. kutuyu çantama koyarken Kuzey de arkamdan sessizce geliyordu. Mahalleye geldiğimde yanımda durup evine girdi, biri görecek korkusu yüzünden evine bir kere bile gidememiştim bu yüzden bana bakıp hafifçe gülerek binanın kapısında durdu benim eve girmemi bekliyordu. binanın kapısında ona bakıp hafifçe gülümseyip eve çıktım.

Annemler görecek korkusundan hemen odama geçip çantamı özenle bıraktım. İçinde en az kalbim kadar önemli bir hediye vardı. üzerimi değiştirip annemin olduğu odaya girdiğimde birkaç komşusu ile oturup gündüz kuşağı programlarını seyrediyorlardı.

-hoş geldiniz.

Annem göz devirerek hala gülümseyen ve al al olmuş yanaklarıma baktı o an şüphe ile.

-Ne bu haller kız görende aşığı ile buluşmuş sanacak.

Alev gibi yanıyordum. Annemin cümlesi ile konuşamadım bir yoksa anlamış mıydı? Anlasa böyle durmazdı asla hemen telaşla kafamı iki yana ellerimi de önde hayır anlamında salladım.

-Yok anne soğuktan bir an sıcağa geçince rahatladım.

-Kızında pek büyümüş Dilan abla.

-He he büyüdü, yaşıtları çocuk sallar bu da hala kalem kağıt peşinde koşuyor ama bu yıl son seneye de güzel bir kısmeti çıkarsa veririz artık.

İrileşen gözlerimle baktım, duyduklarım yüzünden bir an başım ddönmüştü.

-ben hani kardeşime bakacaktım anne.

Annem artık belli olmaya başlayan karnını tuttu.

-Güzel bir kısmetin çıkarsa vereceğiz kaç yıl bakacaksın kardeşine sanki kendi kendini büyüttün ben bakarım yavruma.

O an mahallenin en dedikoducu kadını Ezo teyze şöyle bir süzünce karşılarında çıplak gibi hissettim kendini. Artık gözlerinin feri kalmamıştı ama maşallah konu görücü, evlilik oldu mu fenalığında kimse onu geçemiyordu.

-Kaç oldun kız sen, maşallah büyüyüp serpilmişsin.

Korka korka cevapladım.

-On sekiz oldum Ezo teyze bugün.

Sanırsın bir ölüm haberi vermiştim hemen ellerini dizlerine vurmaya başlamıştı anneme bakarak.

-Ben onun yaşındayken ikinci çocuğuma hamileydim Dilan sen bu kızı evlendir artık baksana yaşı geçiyor bile.

Anneme korka korka bakarken iki kadın resmen zihnini zehirliyordu. Annem bıkmış gibi baktı bana.

-Bende diyorum da Ezo abla bu bizim herifin anası bir söz verdirdi diye mecbur bu yılda okutuyoruz ama seneye evlenecek mecbur. Eşek kadar oldu daha biz mi bakalım gitsin kocası çeksin azda ben yoruldum.

Gözyaşlarım yanaklarıma doğru yuva yaparken annem tiksinir gibi baktı bana.

-Ne ağlıyorsun kız? Ölene kadar biz mi bakacağız sana evleneceksin herkes gibi yürü git hadi bize çay getir.

-Anne ama ben.

Annem öyle bir bakmıştı ki sesim soluğum kesilmişti sanki. Yuttum sözlerimi ve mutfağa doğru ilerledim. O akşam babam geldiğinde yemeğin ortasında annem bir bomba patlatmıştı.

-Herif bak ne diyeceğim sana?

Babam yemek yerken kaşığını ağzına doğru götürüp hiç bakmadan sadece

-he söyle!

Dedi. Annem bana baktığında gözlerindeki o parıltı beni korkutmuştu. Biliyordum bugün gerçekten güzel bitmesi bana haramdı anlamıştım o an.

-Kız on sekiz olmuş.

-Ee ne yapayım yani.

-Diyorum ki zaten şurada ne kaldı okulunun bitmesine artık bağlayalım başını da bir yuvası olsun yoksa adı çıkacak, bize laf söz getirecek.

Göğsüm sıkışıyordu. Bugün o kadınlar sözleriyle zaten buna meyilli olan annemi de tamamen zehirlemişlerdi.

 

 

Loading...
0%