Yeni Üyelik
35.
Bölüm

35. BÖLÜM

@kireina

Bir hafta boyunca ancak nişanlandığımın farkına varabilmiştim. Her okula gidişimde yüzüğümü çıkarıyordum geri çıkışta ise takıyordum. Kuzey ise asla çıkarmıyordu. Annemler okuldan ayrıldığını sanıyordu ama dönem ortasında yerine birini bulana kadar devam edecekti fakat ben gitti demiştim. Her günüm sanki bir masal gibi güzelleşmişti. Kuzeyin yüzüğünü gören Betül hocanın tepkisi ise görülmeye değerdi, resmen oturup ağlayacaktı kıskançlığından fakat dişlerinin arasından tebrik etmişti fakat gerçekten şeytan gibiydi. Nişanlısını görmek için meğer ne kadar ısrar etmiş fakat Kuzey resmiyetle hayır diyerek onu reddetmişti bir de ona aferin demem için bana anlatıyordu. Ona kıyamıyordum fakat Betül hoca o gün derste sürekli kızların parmaklarına bakıyordu. Kadın gerçekten çok fenaydı ama Zühal ile ikimiz Allah affetsin gülüp duruyorduk o kıskanç hallerine. Körün yanında duran ya huyundan ya suyundan galiba resmen Zühal gibi olmuştum ama Betül hocanın bakışları bile beni rahatsız ediyordu.

Göz hapsine almıştı birde kuzeyimi nereye gitse peşinden gidiyordu pis her neyse.

Okul çıkışında artık Mustafa ile gidip kedileri beslemiyorduk Çünkü annesinin durumu kötüleşiyordu ve okula çok az gelmeye başlamıştı. Üzülüyordum sürekli. Babamla annem ise resmen 360 derece dönmüş gibiler şu an. Annem ben evlendikten sonra taşınacakları evi seçmeye çalışıyorlardı ben evlendikten sonra istiyorlardı beni yeni bir evden değil Eski evimizden çıkmak bile benim için Lütuf gibiydi.

Okul çıkışı artık daha rahat olsak da yine de aynı yerde buluşuyorduk. Okuldan çıktığımda Zühal ile sarılıp kavşaktan aşağı doğru inerken çantama koyduğum yüzükleri çıkarıp parmağıma takarken bir haftadır her şeyin yolunda gitmesine yavaş yavaş alışmaya başlıyordum. Artık güzel şeyleri görmek benim için bile alışık bir hal almaya başlamıştı.

Kavşağa yaklaşırken yanımda duran film kaplı aracı bile fark etmemiştim sürekli gri alyansıma bakasım geliyordu.

“merhaba!”

Bir an yerimde korkudan sıçradım bana seslendiğini anlamamıştım ama dalgınlıktan öyle bir korkmuştum ki psikolojik olarak Betül hocaya yakalandım sanmıştım.

“Merhaba!”

Yabancı sesi tekrar duyduğum da hafif arkamda kalan araca tedirgince döndüm. Şoför koltuğundaki camdan kafasını uzatmış şekildeki yabancıyı gözüm bir yerden ısırıyordu ama anlamamıştım cevap vermeden işaret parmağım ile kendimi gösterdim. Bana mı süslenmişti?

Adam ona döndüğüm an sert durmasına rağmen nazik bir tonda başını salladığı an kaşlarımı çattım tanımam gereken biri miydi bu yoksa benimle başkasını mı karıştırıyordu?

Anlamaz bir şekilde durduğumda arabası ile yanımda durduğunda konuşmadan sadece bakıyordum.

“beni hatırladınız mı?”

Başımı hayır anlamında salladım hala konuşmuyordum galiba beni başkası ile karıştırıyordu.

“Geçen günlerde hayal restoran da Karşılaşmıştık bana çarpmıştınız.”

O an hatırlamıştım, doğum günümde karşılaşmıştım bu adam ile ama bakmamıştım bile yüzüne bu nasıl bir rastlantı idi.

“Buyurun bir şey mi istediniz?”

O an sert tavırlarına rağmen yüzünde bir gülümseme vardı ama ben Kuzeyin gülümsemesi hariç herkese yabancı idim yüzümde tek mimik bile oynamamıştı. Benim tepkisiz olmama biraz bozulmuş gibiydi fakat asla ifadesini bozmadan bakmaya devam ediyordu.

“O gün acelem olduğu için tanışmamıştık ama bugün kader tekrar karşılaştırdı bizi.”

Hala susuyordum, cümlesinin nereye varmaya çalıştığını anlamaya çalışırken bir an devam etmeye tereddüt eder gibi olsa da durmamıştı.

“ben Cihan, sizinle tekrar karşılaştığım için gerçekten çok memnunum”

Bana elini uzatmıştı fakat garipseyerek baktım eline. Ben kuzey hariç kimseye dokunmazdım bu nezaketsizlik değildi içimden gelmiyordu tenim Kuzeyden başka bir tene haram gibiydi bir tek her şeyim ile ona özel olmak istiyordum. Elini sıkmadım hemen geri çekti hala gülümsemeye çalışıyordu ama baya bozulduğunu anlamıştım.

“İzninizle, gitmem gerek nişanlım bekliyor.”

Nişanlım kısmını özellikle vurgulayarak söylemiş ve direk yürümeye devam etmiştim bir süre sonra kavşaktan dönerken yine yanımda belirdi canım sıkılmıştı ama umursamamaya çalışarak yürümeye devam ediyordum. İndirdiği camından beni izlediğini hissetmek aşırı rahatsız edici idi.

“Demek nişanlısın o gün parmağında yüzük yoktu.”

Cevaplamadım ama o kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.

“Liseye gidiyorsun nişanlı olsan gitmezsin genelde nişanlı kızlar evde oturup çeyiz düzer. Biri yaklaşmasın diye mi yüzük takıyorsun yoksa?”

Cevap yok.

Adımlarım hızlanırken kuzey beni arabasının dışında parmağındaki yüzük ile oynayarak bekliyordu. Başını kaldırıp beni gördüğünde aydınlık gülümsemesi ile nerdeyse koşar gibi gidip ona sarıldım. Tam arkamda duruyordu o adam biliyordum ama bilerek sarılmıştım biri görür gibi umursamadan beni rahat bırakması gerektiğini anlamasını istemiştim.

Yabancı yanımızdan geçip giderken derin bir nefes aldım ama Kuzey arabaya şüpheli bakıyordu bana döndüğünde hala sarılıyordu bana bırakmadan koyulaşan bakışları ile arabayı işaret etti.

“Güzelim giden arabayı tanıyor musun?” ondan asla bir şey saklamak istemiyordum anlattığımda sinirlendi biraz esip gürledi ama dürüst olmamı seviyordu burnumun ucuna bir öpücük kondurup bana erkeksi gülümsemesi ile bakarken ben eriyerek dinliyordum onu.

“Bir daha okuldan çıkarken ben buraya gelene kadar yakından takip edeceğim seni işte lanet olsun çok güzelsin azıcık gözümün önünden ayırsam bak işte etrafını şerefsizler sarıyor.”

Öyle tatlı kıskanırken hala bana sarılı olduğunu fark etmedim ama öyle güzel kasıp ellerini saçından geçirirken nasıl onu durdurabilirdim.

“Kuzey, Kardelen!”

Tam arabanın ön tarafında idik bu yüzden sokağa yan dönmüş duruyorduk ben aşk sarhoşu olmuşken yanımızdan duyduğumuz şaşkın sese döndüğümüzde elindeki kağıt destlerini tuttuğu parmakları yavaşça gevşeyen Betül hocayı görmemizle benim çarpılmam bir olmuştu.

 

Loading...
0%