@kireina
|
O günden sonra Kuzey ne kadar ısrar ederse etsin mecburda kalsam okula gitmek zorunda kalmıştım. Kuzey sözünün eri olarak gerçekten ertesi gün tamamen istifa etmişti ve ben onsuz kendimi okulda aşırı savunmasız hisseddiyordum. Okul değiştirmek istesem de ailem asla bunu kabul etmezdi, hatta akşam yemeğinde biraz sözü oraya getirmeye çalıştığım da babam hiddetlenip konuyu devam bile ettirmemişti. El mecbur ben yine okula gitmek zorunda kalsam da özellikle Betül hocadan kaçıyordum ama nereye kadar gidebilirdim. Dersimize girdiğinde özellikle benimle göz teması kurmaya özen gösterip daha da düşman gibi bakıyordu boş parmaklarıma. Sürekli etik kurallardan bahsetmeye başlamıştı. Kuzeyin tehdidi üzerine açık bir şekilde söylemese de sürekli öğrenci öğretmen ilişkilerinin sınırlara dayalı olması gereken saçma sapan sohbet veriyor gibi dersi erken bitirip bu konuları anlatıyordu o anlarda yüreğim sanki dehşete kapılıyordu, her an işte şimdi söyleyecek diye ödüm kopuyordu ama her defasında konuyu son anda değiştiriyordu. Bir hafta boyunca böyle yapmış ve utancımdan panik atak geçirecek seviyeye gelmiştim. Beni bir yerde tek yakalasa sanki öldürecekmiş gibi kaçıyordum ondan sürekli. Betül hoca o kadar şeytandı ki ertesi gün okulda arama yaptırmıştı, amacı çok açıktı bemim çantamdan o yüzüğü bulup kendi kendimi ele verdirmemi sağlayacaktı ama Zühal yine müneccim boku yemiş gibi "bu sokak karısı kesin bir şeyler planlıyordur." Diyerek yüzükleri evde bırakmamı tembihlemişti ve dediğini yaparak kurtulmuştum ama her şey anlık çarelerdi hissediyordum bir yerde öyle bir patlayacaktım ki sönmüş bir balona dönecektim. Ama dertlerim bir geldiğinde pir geliyordu, Cihan denen o puşt kılıklı adam resmen Kuzeyin yokluğunu fırsat bilmeye çalışarak beni her okul çıkışında arabasının açık penceresinden izlediğini görüyor ve hızlıca öğrencilerin arasına karışıp Kuzey ile buluşma yerimize resmen koşarak gidiyordum ama olmuyordu, hala çok rahatsız edici idi çünkü Kuzey öğretmenliği bırakmıştı ve beni her okul çıkışı almaya gelemiyordu bu kez daha fazla dikkat çekerdik mecburen o da her zamanki buluşma yerimizde beni bekliyordu. Onuncu günde yine rutin bir şekilde normalde asla gitmek istemediğim, sevdiğim ama artık sadece telaş ve korku hissettiğim okuldan koşar adım çıktığımda Cihanın gözlerini gördüm üzerimde. Far görmüş tavşan gibi keyifli bir gülümseme ile izliyordu beni, rahatsiz ediyordu farkında bile değildi, hiç anası, bacısı yok muydu? Nişanlı bir kıza bu şekilde bakmak ayıptır, günahtır bilmez miydi? O baktıkça sanki bedenim çıplak gibi hissediyordum. Kavşağa doğru hızla adım atarken bu kez araba ile yanıma yanaştı ama ben onu görmemezlikten geliyordum ama arsız gibi alışkanlık haline getirdiği şekilde penceresini indirip kaldırımın yanına yanaşarak benimle aynı hızda arabasını sürüyordu. Kuzeye başta dediğimde bana asla yaklaşma demiş hatta Betüle sırf yakaladığımız için mecbur istifa etmek zorunda kaldığı için bile sırf bana işte bu Cihan gibi erkeklerin asılacağını bildiği için benden uzak kalmasına sinirleniyordu. O günden beri Cihanın uzaktan beni gözleri ile taciz etmesini umursamayıp söylememiştim çünkü pes eder sanmıştım ama belki de hala bile en büyük pişmanlığım bu olarak kalacak. Kuzeye söylememek. "Pişt güzellik!" Cevap yok. Sustum ve onun varlığını tamamen yok saydım. "Demek artık hiç takmıyorsun bile beni öyle mi?" Yine cevap vermedim, sinirlensem de onu yok saymaya devam ettikçe gideceğini sanıyordum ama en büyük aptallığım işte buydu. Herkesi kendim gibi sanarak davranıyordum. Ben zorlamam o yüzden kimse de zorlamaz sanıyordum hâlbuki insanlar çiğ süt emmişti, hiç yapmaz demeyecektin her zaman en kötüsünü yapar demem gerekirken ben pişmanlıklar üzerine pişmanlıklar eklemiştim aptallığım yüzünden. "Çok mu güveniyorsun o nişanlın olan piçe?" Kuzeye küfür mü etmişti o? Öyle sinirlendim ki kulaklarımın yandığını hissediyordum sinirden o an durdu ayaklarım otomatik olarak, öfkeyle midemin bulanmasına rağmen Cihana baktım. Benim öfkemden gram etkilenmemişti hala rahat ve gevşek gevşek bakıyordu bu adam benim tüm terbiye sınırlarımı ihlal ediyordu, kimse benim sevdiğim adama küfür edemezdi
"Nişanlıma bir daha küfür etme" Sözlerimin üzerine daha da güldü ben yürümeye başladığımda cahile asla laf anlatamayacağımı bilmem gerekirdi. Hala beni takip ediyordu. "Varya sinirlenince öyle güzel oluyorsun ki, işte bu hallerin beni çekiyor kendine. Baktığımda benden korkan kızlar gibi değilsin sen, masum ama cesur bakıyor gözlerin hele konu sevdiğin adamsa şahin kesiliyor sanki. Bak bırak onu ve bana gel. O çok sevdiğin nişanlını da araştırdım. Benimkinin yanında karınca niteliği bile taşımayacak küçük bir şirkete sahip bir böcekten daha fazlasını veririm sana. Seni daha fazla mutlu ederim, korkusuz gözlerin bana aşkla bakar." Sesini duydukça suratının ortasına doğru bir tane yumruk çakasım geliyordu ama yapmadım zaten gücüm yetmezdi ama beni taciz eden sözlerini bile umursamadan kavşaktan döndüm, mesele para değildi ama bunu anlamayacak kadar aptal ve kibirliydi, maddiyata takılı kalan, elde edemediği oyuncak için ağlayan altı yaşındaki bir çocuk gibi görünüyordu içimden bu benzetmem için gülerken tamam dikkatim dağılmıştı. Araba artık yanımda değildi, sokağa girdiğimde yanımda ve önümde kimse yoktu tam kurulduğum için derin bir nefes alırken ağzıma kapanan bir pamuk ile neye uğradımı şaşırıp can havliyle çırpınmaya çalıştım ama dedim ya benim en büyük pişmanlığım aptallığım dı, vücudumu saran iri ellerin arasında ne kadar çırpınsam da derine doğru çekilen bir çekiç gibiydim. Gözlerim kapanırken kulağımın dibinde bir ses işitmiştim. "Sana nazik davranmaya çalıştım ama direndin, şunu bil bu hayatta ne istersem elde ederim kardelenim." Bilincim kapanırken gözlerimden yaşlar firar etti kendiliğinden ve sonrası ise tüm hayatımı değiştiren bir kader ayrımının karanlığı idi... SEVGİLİ PITIRCIKLARIM NASILSINIZ? BENDE ÇOK İYİYİM UMARIM SİZLERDE İYİ OLURSUNUZ LÜTFEN KÖTÜ OLUYOR DİYEREK OKUMAYI BIRAKMAYIN VE DEVAM EDİN BU ARADA LÜTFEN BENİ SOSYAL MEDYA HESABIMDAN DA TAKİP EDİP DESTEK OLURSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. @dreame_pad.kireina hesabım🤍
|
0% |