@kireina
|
Ölecek gibiydim, hava aydınlanmıştı ama ağladığım için odanın içerisindeki hafif loş ışık beni rahatsız ediyordu. Cihan iki kere yemek tepsisi getirmişti ama ikisine de dokunmamıştım, karnım ağrıyordu açlıktan ama umurumda değildi sadece Kuzeye gitmek istiyordum, sadece ona ulaşmak istiyordum. Ne kadar zaman geçiyordu bilmiyordum. Bileğim o kadar acıyordu ki zincirden hareket ettiremez haldeydim. Acaba ne yapıyorlardı bensiz? Çok sinirlenmişti eminim buna. Günler geçiyordu, kaç gün geçmişti bilmiyordum karnım kaburgalarıma yapışmış bir halde artık ağrı bile hissedemiyordum. Dudaklarım kurpkuruydu onları ıslatmaya bile halim yoktu, tek gördüğüm odanın içinde biraz aydınlanıp sonra kararan odanın tavanını izliyordum. Cihan yemek getiriyor yemediğimi görünce sinirden zorla yedirmeye calişsa da çenem kilitlenmiş gibi açılmıyordu. Sinirden zorla ağzıma sokmaya çalıştığı yemekleri geri tükürüyordum. Her geri çıkardığım yemek için suratıma inen tolatlar yüzünden artık hiçbir şey hissetmiyordum. Yavaş yavaş ölüyor gibiydim. Cihan bana dokunmamıştı günden güne eriyor gibi zayıflıyordum. Kaç gündür buradaydım acaba? Zaman kavramını çoktan kaybetmiştim. Kapı tekrar açıldığında içeriye giren kişinin Cihan olduğunu biliyordum. Uzandığım kirli yatakta artık hareket edemez haldeydim. Derin bir iç çekişle saçlarımı okşadığında kendimi ondan kurtarmak istedim ama gözlerimi bile açamıyordum. "Güzelim, lütfen bak ben seni üzmek istemiyorum lütfen biraz yemek ye bak yoksa öleceksin. Lütfen ye. Bak ben söz veriyorum sana her şey çok güzel olacak. Kötü biri olsaydım sana istemediğin halde dokunurdum ama yapmadım tek istediğim beni sevmen." Konuşamıyordum, inleyemedim bile. Cihan bana doğru yaklaştı çekemedim kendimi. "Eğer yemek yersen seni evine götürürüm." O an gözlerimi zorladım, o kadar zordu ki benim için bunu yapmak, yarım yamalak açılan gözlerimle doğru mu söylüyor diye baktım. Bana gerçekten şefkatle bakıyordu ama o gözleri oymak istiyordum. "Gerçek- ten- mi?" Cihan parlayan gözlerle başını salladı. "Söz veriyorum biraz yemek ye seni evine götüreceğim." O an beni bırakıp giden umudum geri geldi, içimden günlerdir ettiğim dualar sonunda kabul olmuştu. Başımı kaldırıp arkasında bir adamın elindeki tepsiden biraz su alarak kurumuş dudaklarımı ıslattı. Çorak topraklara dönmüş gibiydim. Ağzıma biraz su damlatıp içmeme yardım ettiğinde yavas yavaş hayata dönüyor gibiydim. O an ne kadar aç kaldığımı anlamıştım. Heyecandan getirdiği tüm yemekleri yemiştim ama korkudan da ölmek üzereydim gitmek istiyordum artık, özlem bir bıçak gibi kalbimi ağrıtıyordu. Yemeği yediğimde ayağa kalkacak gücüm yoktu, ne kadar zorlasam da bedenimi hareket ettiremiyordum her yerime iğneler batıyordu. Cihan bir hamlede beni kucağına aldığında karşı bile çıkamadım zira hala çok güçsüzdüm. Beni bu izbe ve karanlık evden çıkarıp lüks aracının arka koltuğuna özenle oturttuğunda Kuzeye kavuşacağım için heyecandan saniyeleri sanıyordum. Yakın bir yerdeyiz sanıyordum ama iki saate yakın bir yol gitmiş ve şehre girmiştik. Mahalleye yaklaştıkça midem kasılıyordu. Sonunda evimizin önünde durduğumuzda kendi evime değil asıl ait olduğum eve baktığımda oradaydı. Pencere başında dururken ona seslenmek istedim ama gücüm yoktu. Cihan aşağı inip kornaya basmaya başladı, ne olduğunu anlayamadan tüm mahalle pencereye çıkmış bakarken benim olduğum kapıyı açıp beni kucakladı, karşı koyacak gücüm bile yoktu. O an tüm mahalle kınar gibi bize bakmaya başladığında Cihan herkese kararlılıkla bakıyordu, sahiplenir gibi bakıyordu..meydan okuyordu. Annemle babam aceleyle dışarı çıkarken gördü gözlerim onu, binanın kapısında mavileri solgun, hüzünlü, uykusuz ve kırık. Neden koşmuyordu bana? Neden beni kurtarmıyordu? Şüphe vardı gözlerinde görmeye dayanamadığım o duygu taş gibi oturdu içime. Annem ve babamın arasında Cihan beni eve doğru çıkarırken kuzeye haykırmak istedim ama kırgın ve şüphe ile bakıyordu. Kalbimi parçalıyordu o bakışlar. Bina kapısı kapandığı anda koptu bakışlarımız ama kopan sadece bakışlarımız değildi, kalbim, kalbimdeki bağlar kopuyordu... Benim yüzümden. |
0% |