@kireina
|
MEDYA: KARDELEN "Hiç değişmeyeceksiniz değil mi?" Diye gürledi resmen müdür Bey ben o bağırdıkça nerdeyse utançtan girecek bir deli bulmaya çalışıyordum. "Hocam görüyorsunuz işte ben bir şey yapmadım Zühal karnıma yumruk attı." "Ya sen nasıl bir yalancısın ya! Hocam valla saçıma öyle bir yapıştı ki kopuyor sandım aha dayıya sor?" Diyerek bana baktığında Zühal aptal esprisi ile iyice rezil konuma düşürmüştü bizi. Müdür sinirle bana baktı. "Ya sen Kardelen? Okulda ki en iyi öğrencilerimden birinin sürekli şikayetle buraya gelmesi ne kadar normal sence?" Sinirle Zühale baktığımda dudaklarını dişlemiş özür diler şekilde bakıyordu. Utanıyordum gerçekten utanıyordum ama ilk kez ağlamak üzere olduğumu hisseddiyordum. "Özür dilerim gerçekten çok özür dilerim hocam." Dedim titrek bir sesle. "Hocam valla birdaha olmaz" diye lafa girdi Emre. Müdürü hepimize bakarken İrem daha çok ağlamaya başlamıştı kurtulmak üzereyken sanki bilerek bizi burada tutmaya çalışıyordu ama bakışları arkamızda bizi izleyen Kuzey hocaya gittiğinde resmen ilgisini çekmek için rol yapıyordu. Dudaklarımı araladım öyle mağdur duruyordu ki Kuzey hoca gerçekten yanına gelerek iyi mi diye kontrol etmeye başlamıştı. "Gerçekten tam bir kızıl şeytan" diye fısıldadı Zühal. Ben bakışlarımı çektim hemen. "Hocam çok acıyor!" "Tamam okulun revirine gitmek ister misin?" "Hocam tek başıma zorlanırım biri benimle gelse" "Tamam o zaman Emre arkadaşına yardım et revire gidin." Dedi kuzey hoca İrem bozulmuştu ama asla belli etmiyordu. Odadan çıkarken Zühale attığı ölümcül bakışları ise sadece biz görmüştük saniyesinde ağlamasına dönmüştü. Emindim gerçekten odadan çıktığı anda eski haline dönecekti. Odada gergin bir sessizlik oldu. Ben zemindeki taş parkelerin noktalarını sayarken bir yanım İremin bozulmasına sevinmişti. Kendime kizsamda engel olamıyordum ama cidden abartmıştı. "Ya arkadaşının ciddi bir şeyi varsa bu sorumluluğu alabilecek misiniz?" Zühal kıkırdadı. "Hocam birbirimizi kac senedir tanıyoruz sizde artık bizi tanıyorsunuz sizce İremin ciddi bir şeyi var mı? İşi gücü sadece şov yapmak. Hocam ben medeni ve dürüst bir öğrenciyim, Kardelenin bu konuyla asla bir ilgisi yok, Emre'nin de yo.. var Emre'nin var ama Kardelenin gerçekten yok. İremle aramızda küçük,. minnacık bir sürtüşme oldu sadece o kadar Kuzey hocamız da İremin yaptığı sirk şovuna." "Öhö öhö diyerek Zuhali susturduğumda bir an ne dediğini unutmuştu. Şirince gülümseyip Kuzey hocaya baktı.
"Yani İremin biraz abartmasını diyecektim hocam bilmediğiniz için sizde tabii haliyle endiselenediniz ama tamam gerçekten ben hatamı anladım daha dikkatli olacağım söz." Diyerek rezil ola ola bitirmişti sözlerini. Masumca çipil çipil gözlerle müdür beye bakarken müdür asla inanmayan bakışlarla bakıyordu. Kuzey hoca bir an dudaklarını kıvırıp sonra geri duzlettiğinde erkeksi gülüşü ile kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Müdürün odasından çıktığımızda Kuzey hoca da arkamızdan geliyordu sınıfa girdiğimizde İrem çoktan eski haline dönmüştü. "Bir daha böyle bir olayla karşılaşmak istemiyorum." Dedi kuzey hoca uyarı tonunda "Hı hı." Diyerek geçtik yerimize ama emindim ki bu son olmayacaktı. "Zühal?" Emre seslendiğinde arkamızdan Zühalin yine yanakları kızarmıştı. Baktı Emreye ama sessizdi. Kuzey hoca tahtaya bir formül yazmaya başladığında Emre merakla eli ile saçlarını düzeltti. "Neden durduk yere İremle tartıştın benle konuşuyor diye mi?" Bunu ben bile beklemiyordum. Emreye birden bir cesaret gelmişti ve şak diye sözleri Zühalin yüzünde bir bomba gibi patlamıştı. Zühal baştan aşağı kızarırken ben iki elimi dudağıma bastırıp sessizce kıkırdıyordum. Zühal kekelemeye başlamıştı. "Evet senin için." Gözlerim irileşti, Zühal ve Emre söylediğim cümle ile bana bakarken Zühalin yüzündeki utanç ile kendimi çok kötü hissetmiştim. Emre heyecandan otuz iki diş sırıtmaya başlarken ben yine aptal gibi sesli düşünmüştüm. "Teneffüste konuşalım Zühal." Diyerek yerine geçti Emre heyecanla. Ses tonundaki mutluluğu benim gibi bir aptal bile anlayabilirdi. Ben dudaklarımı dişleyip pişmanlıkla bakarken Zühal hala konuşamıyordu. Birkaç dakikanın ardından Zühalin düğümlenen dili açıldığında bacağıma attığı çimdikle yerimden sıçradım ve bacağım sıranın demirine çarpmıştı. Sınıfta yankılanan sesle Kuzey hoca bana doğru baktı, aferin bana bugün hep rezil anlarımı görüyordu. Yüzümü deftere gömerek deve kuşu gibi kalmıştım. "Ben sana soracağım daha o kafanı kaldır bakalım" Zühale dudaklarımı büzerek baktım çok sinirliydi ağlamak üzere gözyaşlarım, göz pınarıma dolmuştu "Özür dilerim gerçekten ama bak ne güzel oldu işte konuşursunuz." Diye fısıldadım. Ben fısıldadıkça Zühal bacaklarıma çimdik atıp acıdan sessizce kıvrandırmaya başlamıştı. Kuzey hocayı dinlemeye çalışırken gözlerim sürekli acı ile mavilerinin arasında gidip geliyordu. Teneffüs zili ile kaçmaya çalışırken Zühal bana gözlerini kısıp baktı. Kuzey hoca çıkmadan önce bana dönüp baktı. Bana bakmıştı hissediyordum. Gözlerinden gözlerime değen koca bir Okyanus vardı sanki. Resmen her bakışında küreksiz ellerimle okyanusları aşıyormuşum gibiydi. "Kardelen!" "Hı!" Dedim aval aval ama gözlerim hala boş olan sınıfın kapısında idi. Zühal beni tekrar dürttü. "Sana diyorum ya ben ne yapacağım şimdi?" "Hı ha! Şey bence sende seviyorum de bitsin oh diyelim tamam mı?" En şeker tonumla konuşmuştum Zühal heyecan ve gerginlikten bana olan sınırını unutmuştu. Emre bir arkadaşının onu lafa tutmasından ötürü sürekli Zühale bakarak arkadaşını dinliyormuş gibi yapıp eli ile koluna vurup. "Tamam tamam." Diyerek Zühalin yanına geldi. "Zühal?" "Ay benim kütüphaneye gitmem lazım şimdi hatırladım." Diyere Emrenin yanından resmen kaçmaya çalışıyordu ama emre resmen bir duvar gibi dikilmişti önüne. "Lise hayatında daha geçen yıl ilk kez önünden geçtiğin kütüphaneye mi?" Zühal kızarırken gururundan asla ödün vermiyordu. "Geçen sene önünden geçtim bu yılda içine gireceğim Emre sonra konuşalım tamam mı?" "Olmaz şimdi konuşacağız!" "Sen benim şu an okuma hakkımı elimden alıyorsun farkında mısın? Çekil önümden!" "Hayatında kitapları görünce midesi bulanan tek kişisin sen kızım yeme beni gel işte konuşalım." Dedi Emre artık yalvarır gibi. Bu cesaretini nerden alıyordu bilmiyordum ama gerçekten haklıydı zaman elimizden aldıklarını bize bir daha asla vermezdi ama biz alana kadar bilemiyorduk. "Emre istemiyorum konuşmak falan neden ısrar ediyorsun?" "Çünkü artık yoruldum Zühal" itiraf etmişti Emre, gerçekten yorgun bir sesle ve kırgın bakıyordu. Zühal yutkundu ve bakışlarını bu kırgın gözlere dikmek istemiyordu. Kendisini layık görmediği bu sevgi karşısındaki insanı nasıl kırdığını belki de ilk kez görüyordu. "Yorulacak bir şey yok Emre, lütfen ısrar etme." "İrem benimle konuşmasa sen kavga etmeyecektin neden böyle yapıyorsun Zühal seni seviyorum ve bu karşılıksız değil biliyorum. Kaçma artık!" Evet üç yılın sonunda Emre Kırgınca hislerini itiraf ettiğinde Zühal şaşkınca Emreye baktı. Şefkatle bakıyordu Emre'nin gözleri ama Demiştim işte arkadaşım duygularına karşı kabullenmekte zorlanıyordu ve bu hayatı boyunca pişman olacağı olayın yaşanmasın sebep olmuştu. Zühal hırçın bir tavırla Emre'yi arkaya doğru itip kızgın ateşlerde yanan gözlerle baktı. Tam düşecekken kendini toparlayan Emre de şok içinde bakıyordu. "Ne sevmesi be! Sen kimsin ki ben seni seveceğim! Bir daha sakın beni zorlamaya kalkma sakın! Git kiminle konuşmak istiyorsan konuş umurumda değil.!" Zühal ejderhalar gibi burnundan soluyarak sınıftan çıktığında gözümün önünde ilk kez bir aşkın parçalanışına şahit olmuştum. Emre'yi iterek geçtiğinde Emre donmuş bir halde idi, gözlerindeki hayal kırıklığına bakmak beni bile üzmüştü. Zühalin arkasından sınıftan çıktığımda Emre bomboş bir kabuk gibi olduğu yerde dikiliyordu... |
0% |