Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Yirmi İki

@kirikkadeh

Sürpraysss,

Ben celdum (artık sizde gelin bir kalabalıklaşalım yani) bombayı atıp yok olmak istemedim xlmsşalaşaiwşmağa

UYARI: Sonlara doğru çok ama çok azıcık rahatsız edici içerik bulunuyor, hoşlanmayan atlayabilir. Ayrıca oy ve yorum bırakıverin pls

[|━|]

 

Perdeler kapanana dek sanki beni görüyormuş gibi baktığı karanlığa öyle bir bakıyordu ki...

Sinirlendim.

Sağıma baktığımda çoktan içeri giden herife öylesine öfkelendim. Hızla kulise doğru ilerlerken zarefetin zerresini taşımıyordum.

Kapıyı açtığım an balerinleri tebrik eden Kubilayı görmek sinirlerimi tam anlamıyla zıplatmıştı. Öfkeli bakışlarla tam karşısına dikildiğimde "Seyirciye dua et sen. Duydun mu beni? Dua et! Orada sahneyi bozmadıysam tek sebebi seyirciydi." diye hızlı soluklarımdan el verdiğince konuştum.

Boğazımda tuttuğum ağlamamın oluşturduğu bir yumru vardı.

Arkadan sıkıca topladığı saçlarının iki yanında bıraktığı perçemlerine yalandan bir dokunuş yapıp büyük bir 'zerafetle' konuşan eğitmen bozması Kubilay ne derse beğenirsiniz "Duygusal bir öpücük değildi Talya, kendine gel ve küçük balerinlere kötü örnek olmayı bırak lütfen."

Gösterideki her balerin aynı seviyede değildi elbette. Kareografinin basit ama tamamlayıcı kısımlarını profesyonel olmayan küçükler yapıyordu.

Kötü örnek olmam konusunda yanılıyordu.

Kendilerine bir saygısızlık yapıldığında konuşması gerektiğini bilmeliydi tecrübesiz olanlar.

Sözlerini beni tahrik etmek için özellikle seçiyor olduğundan emin bir şekilde "Tek sorun değersiz bir öpüşme mi sanıyorsun ha?!" deyip söylendiğimde ellerini başımın iki yanına koydum. Lakin başımın zonklaması dokunuşumla daha acı verici olmaya başlamıştı.

Dayanamayarak "SEVDİĞİM ADAM VARDI ORADA" diye yükseldiğimde kulisin arka kapısı açıldı.

Asil endişeli mavi gözleriyle odayı gözden geçirirken çıt çıkmıyordu kimseden.

Anlamıyordu. Bu gerizekalı herif anlayamıyordu. Aram oradaydı. Beni sevmiyor olsa bile eminim kötü hissetmişti.

"Benden bu kadar Kubilay hoca."

"Anlamadım?"

"Bırakıyorum. Başka kurs mu yok bana? Şimdiye kadar kendime eziyet etmişim" diye son sözlerimi söylediğimde hiç beklemeden Asil'in yanından geçip yürümeye devam ettim.

"Talya, iyi misin?"

Peşimden gelen Asil'e döndüğümde birden durduğum için biraz çarpışma gibi olmuştu kollarımı ona dolayana dek. "Çoktan gitti değil mi?"

Asil omuzlarımdan hafifçe ittiğinde gözlerime baktı. "Sakin ol, konuşup halledilebilir." Bileğine taktığı çantamı bana uzatıp "Şimdi ona nerde olduğunu sor ve gidip konuş." dedi.

Asil ile binanın içinden otoparka indiğimizde direkt sağ koltuğa oturup çantamdan telefonu çıkararak ekranı açtığımda on beş dakika öncesinden bir mesaj vardı.

Aram; Güzel gösteriydi, teşekkürler

Gece Kuşu; Aram, bir yanlış anlaşılma oldu

Aram; Yanlış anlamam, senin işinin bir parçası bu

Gece Kuşu; Anlamışsın işte

Aram; Talya şuan sakin olmaya çalışıyorum

Aram; Tamam bir sahne canlandırıyorsunuz, tamam bir partnerin var, tamam onunla epey samimi bir dans ediyorsun, tamam bu senin işin. Her şey tamam!

Aram; Ama madem öyle bir şey vardı beni neden çağırdın? Samimi olmayan bir şeydi belki, ama

Aram; Ben görmek zorunda mıydım gerçekten? Beni bunun için mi çağırmıştın

Aram; 'Seni istediğimi söylerim ama başka erkeklerle de öpüşürüm' bu mu yani?

Aram; Kusura bakma Talya, ben bu tarz şeylere açık biri değilim

Gece Kuşu; Aram yüzyüze konuşmalıyız

Gece Kuşu; Gerçekten anladığın gibi değil

Gece Kuşu; Öyle demek istemedim

Aram; Çalışıyorum Talya, müsait değilim.

Aram çevrimdışı

Ya Asil'in dediği gibi konuşup çözecektim ya da yatağıma çöreklenip ağlayacaktım.

"Spor salonuna gitmiş hemen" diye seslice söylendiğimde Asil "Oraya gidiyoruz öyleyse." dedi.

"Çalışıyormuş Asil, meşgul etmek istemem."

Asil dediğime güldüğünde suratına tip tip baktım. Komik bir durum mu vardı da benim mi haberim yok?

"Aram bugün izinli, dolayısıyla öğrencileri de yok."

"Yalnız mıdır yani?"

"Öyledir"

.

.

.

Asil beni salonun kapısına bıraktığında "Bir sorun olursa ararsın buralardayım." diyerek gazlayıp gitmişti. Ben ise bale kostümlerimle palyaço gibi görünerek herkesin bana bakmasına sebep olurken beklemeden içeri girdim. Resepsiyonda Özkan oturuyordu.

Beni gördüğünde "Yanlış yere geldiniz sanırım" diye durdurdu.

"Yok Aram için geldim, nerede acaba?"

"Aram bey izinli."

Özkan'ın yoluma köstek olacağı belliydi. "Ha gideyim o zaman ben" diyerek bir anda koşmaya başladığı da Asil ile her zaman girdiğimiz solunun yolunu tuttum.

"Hanımefendiiğiğiğiiii! Giremezsiniiiz" Özkan usanmadan peşimden gelirken gördüğüm cam kapıyı ittiğimde ardımdan kapıyı kapattım.

Soluk soluğa kapıya yaslanarak ileriye baktığımda "Azizaaalllllaahh" diye bir tepki vermiştim.

Aram beyaz kolsuz bir tişörtle barfiks barına asılarak yukarı çıkarken gözgöze gelmiştik. Hayretle yüzüme baktığında bir soluk vererek yere atladı. Ananısatayım.

Arkamdaki kapı şiddetle çarptığında dengemi kuramayıp üç dört adım ileri savrulmuştum. Ulan Özkan, hayvan herif.

"Abi hemen çıkartıyorum arkad-" derken birden bileğime uzanan el geriye çekip kendisine yaklaşmamı sağladığında badem gözleri sırtıma değdi. Hemen sonra Özkan'a çevrildiğinde bakışlarının sertliğiyle demir bükecek gibiydi. Wuhuu, Aslanım benim be.

"Ulan!" diye söze başladığında ne söyleyecekse vazgeçip ağzını kapattı. "Çık git işinin başına dön Özkan"

Özkan kıçına fişek atmış gibi sorgulamadan kaçıp gittiğinde Aram bileğimi bırakıp "Neyi açıklamaya geldin acaba?" diye söylenerek adını bilmediğim bir aletin demirine oturdu. Yerden siyah matarayı alıp ağzına diklediğinde dudaklarını değdirmeden içiyordu. Bir kaç yudum sonunda şişeyi yerine bıraktığında dilimin damağımın kurduğunu hissediyordum.

Gözlerimi diliyle ıslattığı dudaklarından çekemezken "Kimseyle öpüşmeyi kabul etmedim, anlaştığım şekilde yoktu. Son dakika eğitmen iznim olmadan eklemiş." dedim monoton bir sesle. Büyülenmiş gibiydim sanki.

Aram yerinden kalkıp iki adımda karşıma geçtiğinde "Yani orada olacağımı bile bile elemanın tekiyle öpüşeceğini bilmiyordun?" diye sordu.

"I-ıh bilmiyordum" dedim zorlukla gözlerine bakabildiğimde. "Bende o tarz şeylere açık biri değilim Aram"

Aramın yeşil bakışlarının ise elbisemde gezindiğini gördüğümde gülümseyip bir kaç adım geri giderek parmaklarımla eteğimin tütüsüsünün ucuna koydum. "Güzel olmuş muyum?"

"Bilmem, uzun bir süredir Dünya'daki en güzel şey senmişsin gibi hissediyorum Talya. Peri kızı gibisin." dediğinde gülüşüm engelleyemediğim şekilde genişlendi.

"Senin aldığın pointeleri giydim, bak." dediğimde parmak ucumda yükselerek tek ayağımın üstünde dönmeye başlamaıştım.

"Talyaa, yapma şunu." Aram acı çeker bir sesle bileğimden yakalayıp kendine çektiğinde kontrolsüz kullandığı güçle taş gibi bedenine sümmük gibi yapışmıştım.

Emin ol Aram, emin ol bu daha acı vericiydi. Resmen şok etkisi yaşadım. Derken birbirine yapışmış bedenlerimiz sayesinde hatlarını fazlasıyla hissediyordum.

Yüzünü görebileceğim açıda kafamı kaldırdığımda ellerim yüzüne doğru çıktı. Kıpkırmızı kesilen kulaklarından kayarak gözlerine ilerlediğinde kayydırak gibi kirpiklerine dokundum.

O ne kadar hoşlanmıyor olsa da parmak ucumda yükselerek boyuna yetişmeye çalıştım ama pek başarabildiğim söylenemezdi. Aniden belimden ve bacaklarımın altından geçerek etimi sıkıca kavrayan avuçları yüzyüze gelmemize neden olmuştu. Ayaklarımı belinin etrafından birbirine kenetlediğimde sol elini sırtıma destek tutuyordu.

Sert avuç içi yanağıma yuva yaptığında hafif nasırlanmış başparmağı gülümseme hizamdan kayarak alt dudağımı buldu. "Benim hayalini kurduğum bu tene, bu dudaklara," dedi tane tane, parmağı baskı yaparak okşarken. "Gözlerimin önünde bir başkası dokundu... Nasıl hissetim bilemezsin Talya."

Kıkırdar bir sesle güldüğümde "Aşkımdan deli oluyordun evet." dedim şakaya vurmak için. Bu konu kapansın ve uzamasın istiyordum.

Aram yeşilleriyle gözlerimin içine içine baktığında yüzü bir anda çok yakın gelmişti, dudaklarıma çarpan yakıcı nefesi de bunun cabasıydı.

Mesefeleri siksinler.

İlkel bir istekle dudaklarına atılırken ellerimi de boynunda kenetlemiş onu kendime hapsetmiştim diye düşünürken yanağımı kavrayan avucu anlayamadığım bir hızla saç diplerimi bulduğunda kor ateş dudakları heyecanla titreyen zavallı dudaklarımı ısıtmıştı.

Karşılık vermeye çalışarak ağzımı araladığımda dişlerini alt dudağımda hissetmiştim. Yavaşça sürterek dudağımı geçtiğinde titrek bir soluk vermiştim.

Sırtımı destekleyen sol eli eteğimden aşağı kayarak kalçama ilerlerken sırtımın duvarımsı bir yapıyla buluştuğunu anlamıştım. Aram alt dudağımı emmeye başladığında bende onun yaptığını üst dudağına yapmayı denemiştim ama epey beceriksizce olmuştu.

Nefes ihtiyacıyla geri çekilerek uzaklaştığımda ayrık bacak aramdaki parmakları rahat durmayarak biraz ortaya gittiğinde hissettiğim kasılmayla inlemiştim.

Ellerimi gevşeterek kucağında biraz aşağı kaydığımda kasıklarımız buluşmuştu. İstekle kalçamı kıvırarak kendimi ona sürtmeye başladığımda Aram badem gözlerini açabildiğince açmıştı.

"Lan! Talya! Dur! Hay sikeyi-" derken dudaklarımızı birleştirip susmasını sağlamıştım. Şuan dur kelimesi lügatımda yoktu.

Altımdaki şişlik yaptığım her harekette sertleştiğinde dudaklarımdaki dudakları da epey sertti. Aram dilini ağzım boyunca gezdirdiğinde ıslattığı yerler uyuşuyordu sanki. Birden ısırıp çektiğinde dişlerinin sivri uçlarını etimin içine girmişti. Bıraktığı hasar ufak ufak kan tadı almama sebep olurken Aram içine çeker gibi derin bir nefesle uzun bir öpücük bıraktı, sanki yaptığının ilacı oymuş gibi.

İki eliyle belimi kavrayarak yukarı çektiğinde tekrar beline sarılır pozisyondaydım. Sanırım ileriye gitmek istemiyordu, bi tık haklı olarak. "Öyle oluyormuşum valla"

"Ha?"

"Aşkından diyorum, deli oluyormuşum."

Yoğun bir ciddeyeti barındıran sözleri beni şaşırtırken, zevki falan boş verip anın etkisiyle sarhoş olan beynim tüm işleviyle tepki vermeyi denemiş ama kemküm etmekten ileriye gidememiştim. "Ne dedüğii veğ nöh ha?"

Aram durup anlamaya çalışırcasına gözlerini kırpıştırdığında koca bir kahkahayı suratıma salarak alnını omzuma yaslamıştı.

Gitti tüm romantizm ya!

"Ya gülmesene" diyerek omzuna bir tane çarptığımda kafasını kaldırıp kısık gözleriyle az önce suyunu çıkarttığı dudaklarıma minnacık bir buse bıraktı. Ve geri çekildiğinde "Öpüşme dediğin böyle olur, güzelim." diye övündü.

Acaba Acar'ın bana asla o anlamda dokunmayacağını, muhtemelen öpüşmeyi istemediğini söylesem inanmazsa da sevgilisi olduğunu hatta sevgilisinin erkek olduğunu desem bu konudaki takıntısı gider miydi?

"Dudağımı patlattın" dedim memnuniyetsiz gibi ama tekrarını teklif etse hiç reddetmezdim.

Yüzündeki onu hoş gösteren tek taraflı gülümsemeyle "Ödeşmiş olduk fena mı?" diyerek omzunu morarttığıma ima etti.

"Sen sanki bir aralar utanıyordun, ne oldu o Aram'a?" diye laf soktuğumda sıcacık ensesinde ellerimin altındaki teninin yaktığını hissettim.

"Sen niye hiç utanmıyorsun bakayım?" diyerek tek eliyle burnumu sıktığında cevabımı yapıştırdım. "Ne istediğimi biliyorum çünkü."

"E bende ne istediğimi biliyorum"

Aha da oltaya geldi. "Ne istiyormuşsun?"

"Seni" boşluğuna gelmiş bir şekilde söylediği şey o farketmeden bir anda ağzından çıkıvermişti. Fark ettiğinde anında utanırken "Benim ne istediğimi merak etmiyor musun?" diye sordum.

"Ne istiyorsun?"

Bakışlarım omzunun üstünden barfiks barını bulduğunda Aram'ın da dikkatini çekmiş olmalı ki benimle birlikte yan döndü. Baktığım şeyi gördüğünde ise boynundan köprücük kemiğine kadar kızarmıştı yine. "Arsızsın"

Anında masumane bir ifadeyi kullanırken hemen kendimi savundum. "Ben bişi demedim."

 

[|━|]

Olum yanlışlıkla barfiks fantezisi mi yaptım bu hikayeye ne oldu amk

Ben Kiss yazmayı beceremiom amk siz aram müqqmmel öpmüş gibi hayal edin pls

Talya'nın konuşamadığı yer benim dışarı çıktığım her an yaşanıyor mlsf toplum içinde ayrı bir mallaşıyorum

 

Loading...
0%