Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm Dört

@kirikkadeh

Oy ve yorumsss dememe gerek yok bence de mi??

∞∞∞∞∞

Karşı karşıya kaldığım kahverengi gözler anlayamadığım ifadelerle gözlerime bakıyordu. Uzun gür kirpikleri, kalın biçimli kaşları, dalgalı dolgun saçları vardı. Üzerindeki parlament mavisi takım elbise heybetli bedenini güzelce kavramış, hoş bir görüntü sunmuştu.

Onu süzmeyi kesip kapıyı tamamıyla aralarken geçmesi için yer açtığımda dudaklarımdan bilinçsiz bir kelime dökülmüştü. “Hoşgeldin”

Anında kaşlarım çatıldığında yaptığım şey kendime öfkelenmeme neden oldu. Elimi alnıma vurma isteğimi zorlukla bastırarak üzerimdeki alıklığı silkeleyip sert bir ifadeyle gözlerimi karşımdaki kişiye diktim.

Buruk bir gülümsemeyle karşılık verdiğinde “Hoşbuldum” diye mırıldandı. Ona açtığım boşluktan geçerek sert adımlarıyla salona girdi. Ben kapıyı kapatırken kendini tekli koltuğun üzerine bıraktı.

Hiç beklemeden olması gerektiği gibi hiddetle karşısına dikildim. “Kimsin sen!”

Sözlerimle eş zamanda üç parmağını alnına bastırdı, bir gülüş dudaklarından çıktığında Asaf ve Fikri birden odadan topukladılar.

Bir kaç saniye sonra kafasını kaldırıp “Bak bakayım tanıyabilecek misin?” diye söylendi huysuzca.

Gözlerimi kısıp dikkatle yüzüne baktığımda ilk gördüğümden pek bir fark yoktu. Sesi bana bir şeyler anımsatıyordu ama çıkarmıyordum. “Tanıyamadım.”

“Öyleyse tanımadığın birine böyle çıkışamazsın.” Diye ters ters konuştu. Ne oldu lan? Mesajda güzel güzel konuşuyordu bu herif.

Sağ elim öfkemle yumruk halini alırken kendimi tutuyordum. “Ulan dangalak herif! Beni kaçıran adamın tekine nasıl yaklaşmamı bekliyorsun? Ha? Şu sakinliğime şükret sen! Ve gelip ne istediğini söyle.”

Adam yayıldığı koltuğun üzerinden usulca ayaklandığında bir anda önümü kaplamıştı. Ki ben kısa biri de değilim. Bir yetmiş üç boyumla yanında minicik kalmıştım, öküz gibi herif vesselam.

Ellerini arkadan birleştirip beline atarak lüzumsuz bir yakınlıkla yüzüme eğildi. “Karımı istiyorum.”

Karısı mı? Evli miydi? Sikerler böyle işi.

Hali hazırda sıktığım yumruğum şiddetle yüzünde patladığında bir adım geri sendeledi. “Karını istiyorsan karına git benimle işin ne?” Ama sinirim daha çok bana olan yakınlığınaydı. İnsanlarla arama minimum iki karış bırakırdım.

Sola çevirdiği yüzüne elini götürdüğünde parmak uçları dudaklarına değdi. Avucuyla çenesini yoklarken “İyi vuruştu, beğendim.” Dedi gülümser bir sesle.

Parmaklarım ikinci bir vuruş için hazırda beklerken “Karşındaki kadın Ilgın Öktem. Uyarımı yapmış götünü kollamanı söylemiştim.” dedim kibirle. Tam beni babam yüzünden mi kaçırdıklarını, eğer öyleyse tek kelime etmeyeceğim konusunda konuşacağım sıra yüzünü bana çevirdi.

“Ben de sana tehlikede olmadığımı söylemiştim” minik minik kan sızan dudağına rağmen hâlâ hafifçe sırıtıyordu.

Kollarımı göğsümde bağlarken kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım sertçe. “Sen beni mi küçümsüyorsun?”

Anında “Yo yo, haşa.” derken baş parmağıyle ağzındaki kanı sildi. Başını eğip göz kontağı kurmamızı sağladığında devam etti sözlerine. “Yalnızca Ilgın Öktem olmadığını söyledim.”

Eee kimmişim ben.

İfadem alaya bulanmıştı. “O ne demek?”

Benim aksime oldukça ciddi bir ifadeyle “Ilgın Uygur. Sen Öktem olmayı bırakalı yaklaşık dört buçuk yıl oldu sevgili karıcığım.” Diye söylediğinde apışıp kalmıştım.

 

Loading...
0%