"Hanımefendi lütfen zorlamayın. Kızınız zarından çıkamadı ve ölü doğdu."

Genç kadın inatla bebeğinin konulduğu torbaya bakıyordu . Kocası onu terk etmişti bebeğide edemezdi.

"Hayır yaşayacak benim kızım! Bırakın beni. bebeğime gitmek istiyorum!"

onu tutan hemşirenin kollarında çığlık çığlığa ağlıyordu. Artık çıkmayan sesiyle yalvardı doktora:

"Lütfen onu son kez görmeme izin verin. Dokunmayacağım ama lütfen."

Milyonlarca annenin feryadına tanık olmuştu doktor. bunlara alışıktı ancak genç kadının umut dolu gözlerini kıramadı.

"Son kez bakın kızınıza."

kadın sendeleyerek torbanın yanına geldi. Onu tutan hemşire torbayı açtı. kadın bebeğini izlerken daha şiddetli ağlamaya başladı. Bu sırada zarda bir hareketlilik olduğunu farketti.

"N-nefes alıyor!"

doktor kadının halisinasyon gördüğüne emindi. Bebeğin çoktan boğulmuş olması gerekiyordu. O sırada ameliyathaneyi bir bebek ağlama sesi doldurdu.

3 Yıl sonra

"Benim güzel kızım uyanmışmı sonunda." Kızını yatakta gıdıklamaya başlayan annesiyle birlikte çok mutlu bir tablo çizilmişti. Kızını yıllardır prensesler gibi büyüten annesi onun için canını vermeye hazırdı.

Küçük kız gülüşüyle birlikte yatağının yanındaki komidinde duran suyu oynatmaya başladı. Buna her seferinde korkarak yaklaşan kadın kızını kucağına aldı öperek kulağına fısıldadı

"Biliyorum bebeğim sen çok özel bir çocuksun." Ve kızını günler boyu sevmeyi bırakmadı.

Ancak bir gün gizli bir bilgi yayıldı. üç yıl önce bir bebeğin suda nefes alabildiği ihbarı. Bir hemşireden çıkan bu bilgi ekipleri harekete geçirdi. Ancak Bebeğini bırakmayan anneyi öldürerek susturmak zorunda kaldılar. Bebeğe inceleme yapmak için el koydular. kimdi ölen kadının bebeği? Sorusuna ise şu cevabı verdiler

"Ölü."