@kitabci_kufem
|
Annem. Benim annem. Babamın öldürüldüğünden habersiz içerde yemek hazırlıyordu. Annem işini bitirdiğinde salonda ilk beni ve benim masum bakışlarımı, sonra yerde yatan babamı ve en sonunda babamın arkadaşını görmüştü. Abim ise anneme marketten malzeme almaya gitmişti ve geldiğinde ev tam cehennemin ortasındaydı.. Taksiye bindiğimizde Zeynep şoföre konumu gösterdi. Delfin ile ben ise Nil'in telefon numarasını almakla meşguldük. Nil'i gruba eklemeden önce ilk olarak profil resmini sildim sonra ise Nil'i gruba ekledim profil resmine abimde çekileceğimiz fotoğoraflardan birini koymak istiyordum. Neredeyse 25 dakikalık bir yolculuğun ardından abimin evine gelmiştik. Zeynep hariç herkes taksiden indiğinde Zeynep'e taksiye vermesi için para verdim ve sonrasında abimi aramak için yine telefon rehberinde gezindim ve abimi aradım abimin açmasını beklerken abimin evine doğru ilerliyordum ve diğerleri beni takip ediyordu. Abimin evinin önüne geldiğimizde abim telefonu açtı ama neden bu kadar geç açtığını ben de bilmiyordum. "Alo?" dedi abim. "Abicim biz geldik ona göre." "Tamam ben saat sekizde gelirim o zaman." "Tamam canım abim." dedim ve telefonu kapattım. Anahtarlar tam da abimin dediği gibi paspasın altındaydı ve anahtarı alıp silik bir tebessümle kapıyı açıp içeri girdim. "Kızlar, ilk önce odada dinlenmek mi istersiniz yoksa duş almak mı istersiniz?" "Ben açım!" "Yunus balığı gibi mi açsın yoksa normal Delfin gibi mi?" dedim "Galiba ikiside." dedi Delfin kıkırdayarak. "Bende açım." dedi Nil. "Yemeğe abimi de çağıracağız. O zamana kadar size kurabiye yapsam olur mu?" dedim "Starbucks kurabiyesi mi?" "Starbucks kurabiyesi " dedim onaylayarak."O zaman olur." dedi Delfin memnuniyetle. "Eee, İrem abinin evini gezelim mi? Biraz fazla büyük göründü gözüme de." dedi Delfin. "Kurabiye hamurunu hazırlayınca beraber abimin evini gezeriz." "Neden şimdi değil?" dedi yine Delfin. "Sen değilmiydin aç olan?" "Yani bendim ama.." dedi ve sustu. Bende silik bir tebessümle kurabiye malzemelerini çıkartmaya başladım. Ve işimi bitirince televizyondan Delfin ve Nil'e film açtım. Nil ne çabuk aramıza katılmıştı diye düşünürken üst kattan kırılma sesi duydum ve ilk önce Delfin ve Nil'i aradı gözlerim ama yoklardı. Telefonuyla dışarda konuşan Zeynep'te ne olduğuna bakmak için şaşkınlıkla kafasını kapıdan uzatmış, bana bakıyordu. "Ben bi şunlara bakıp geliyorum." dedim Zeynep'e. Kendisi de bana başını sallamakla yetindiği için hızlıca üst kata çıkmaya başladım. Üst kata çıktığımda bütün odaları aramaya başladım ve ikisini de abimin odasında yerdeki kırılmış çerçeveleri toplarken gördüm. "N'apıyorsunuz siz? Film izleyecektiniz." "Hepsi Nil'in fikriydi!" diye onlarca laf söylerken Nil de bana 'Benim yapmadığımı biliyorsun' der gibi baktı. "Hadi ama yunus balığı doğruyu söylesen zaten seni affederdim." Delfin dudağını bükerek bana baktı. "Özür dilerim." "Bunu kime söylemen gerektiğini biliyorsun.." "Ama söyleyemem ki ben senin abine!" "Bal gibi de söylersin canım benim." dedim ve kafamla kapıyı çıkmak için gösterdim ve Delfin ikiletmeden kapıya doğru yürüdü Nil ise hemen Delfin'in peşinden. Delfin arkasını dönüp, "Lavabo nerde?" "Gösteririm zaten aşağı ineceğiz. Bu arada abimin eşyasını kırdın diye sana kızmadım bilgin olsun, beni terslemekten vazgeç." dedim. Aşağı indiğimizde Zeynep çoktan kurabiyelere şekil verip fırına atmıştı. "Zeynep aşağı gelecekmisin? Ben şunlara odaları göstereyim.." "Bana sonra gösterirsin hem ben kurabiyeleri bekliyorum." dedi gülümseyerek bende aynı şekilde karşılık verdiğimde, Delfin ve Nil'in elini tutup merdivenlere yöneldim. Delfin sürekli dördümüz aynı odada mı yatacağız diye sorduğunda kendi yatak odamdan aldığım bir bantla ellerini ve ağzını bağladım. "Gerçekten çok konuşuyordu." dedim Nil'e o ise sadece gülümsemekle yetindi. Dördümüzün kalacağı odaya geldiğimizde ilk önce Delfin'in elindeki ve ağzındaki bantı çıkardım sonra ise giysi dolabının kapağını açtım. Delfin dolaba elbiselerini yerleştirirken, biz Nil ile yatakları birleştiriyorduk. Herkes işini bitirdiğinde Zeynep'in bana seslendiğini duydum. Abim gelmiş olmalıydı. "Kızlar ben hemen geliyorum." " Tamamdır canım." dedi Delfin. "Canım ne ya?Hem sen artık susacak mısın yoksa yine ağzını mı bantlıyım?" Delfin bu sefer sustu. "Efendim Zeynep?" dedim. "Abin geldi galiba." Abin geldiyse neden kapıyı açmıyordu? Takside önde bile oturmuştu. "Geliyorum!" dedim ve yukarı çıktım. Zeynep kapı deliğinden gelen kişiye bakıyordu. Bende hemen onun yanına geçip deliğe baktım. Abim gelmişti. Hemen kapıyı açıp "Hoşgeldin abicim." dedim ."Hoşbuldum. Bu arkadaşın galiba. " "Evet adı Zeynep." "Merhaba Zeynep. Tanıştığıma memnun oldum ben Emir." dedi abim ve elini uzattı. Zeynep'te abimin elini sıktığında Delfin ve Nil merdivenlerden koşarak çıkıyorlardı. Abim onlara şaşkınlıkla bakarken Delfin çoktan yanıma geçip "Eee, İrem bizi abinle tanıştırmayacakmısın?" dedi Delfin hiçbirşey olmamış gibi. "Abi bu Delfin" dedim Delfin'i göstererek "bu ise Nil." "Kızlar benim adımda Emir. Tanıştığımıza memnun oldum." dedi abim ve hızlı adımlarla yürüyerek üst kata, odasına çıkmaya başladı. Delfin hariç hepimiz kahkaha atmaya başladığımızda, Delfin sinirle bize bakıyordu. Tam o sırada abim yanımıza geldi ve dedi ki "Benim odamdaki çerçeveyi siz mi kırdınız acaba?" Yine kahkaha atmaya başladığımızda tüm evin içi kahkahalarımızla doldu. "Abicim onu sana Delfin açıklasın." dedim gülmeye devam ederken. Abim bu sefer Delfin'e baktı ve tek kaşını sorgulamak ister gibi kaldırdı. "Evet Delfinciğim cevap bekliyor Emir Abi." dedi bu sefer Zeynep gülerken.
"Şey, şimdi biz Nil ile evi gezmeye çıktık sonra senin odanı bulduk.." "Buldun." diye düzeltti Nil. "buldum. İşte dedim fotoğraflara bakalım sonra işte senin İrem'le olan fotoğrafını yanlışlıkla kırdım." diye sonunda açıkladı Delfin. "Ee yani, bu kadar uzatmaya gerek var mıydı?" dedim. "Of, neyse acıktın mı abi?" "Kurt gibi açım." "Benim kurabiyelere n'oldu?" dedi Delfin "Yoksa şu kurabiyeler kardeşimin ünlü starbucks kurabiyelerinden mi?" olumlu anlamda başımı salladım "İrem ünlü olmuşsun haberimiz yok." dedi abim "Onlar en sevdiğin tatlı tabii bak nasıl anladın hemen?" dedim sırıtarak. "Anlarım tabii," dedi gülerekl abim. Abimin en çok gülümsemesini seviyordum. "hem yemeği yaptınız mı?" "Gelmeden önce arayacağını söylemiştin o yüzden başlamadık." abim dudağını büzdü. "O zaman hep beraber yapalım, olur mu kızlar?" kızlar olumlu anlamda başını salladıklarında abim mutfağa geçiyordu. "Abim çok güzel yemek yapar bu arada. Sakın önyargılı davranmayın." dedim ciddi bir ses tonuyla. Kızlar bakışlarını mutfağa doğru çevirdiğinde abim çoktan malzemeleri çıkartmaya başlamıştı ve ne yaptığını malzemelerden anladım. Abim kendi tarifi olan köfteli çorba* *Yazarın o an uydurduğu bir tariftir. "Evde yapmaya kalkışmayın sakın!" -Gülfem Bakkallar- yapıyordu. Ama bu herkesin bildiği köfteli çorba değildi. Abim ilk önce köfteyi dinlendirir köfte dinlenirken, hamurunu ve suyunu hazırlar daha sonra ise köfteye isimlerini bile bilmediğim baharatlarından atardı. "Köfteli çorba mı yapıyorsun abi?" "Evet, arkadaşlarına tarifimi tattırmadan olmaz ama değil mi?" "Köfteli çorba mı? O da ne?" dedi Nil. "Gizli tarif." dedim işaret parmağımı dudağıma götürerek. "Makarna yapmak isteyen var mı benimle yoksa başka bir yemek mi yapalım?" "Bence makarna yapalım." dedi Zeynep. "Bencede yaa.." dedi Delfin ve Nil ve sonra ikisi birbirlerine bakışıp güldüler. Nil ve Delfin'e baktım. " E, o zaman sizde birşey yapın." " Bizdee," dedi düşünerek "bizde o zaman, bulamadım yaa herşeyi ben mi düşüneceğim?" dediğinde ufak bir kahkaha attım. "Düşünmek isteyen sensin ya aptal!" dedi Zeynep. "Ben artık Zeynep ile makarnayı yapacağım. Size bir fikir, salata yapın." dedim aklıma gelen ilk fikri söyleyerek. "Harika fikir!" diye sırtıma atladı Delfin. "Aç kalmak istemiyorsan sırtımdan in!" dedim Delfin'e o ise hemen sırtımdan indi ve Delfin ve Nil dahil herkes yemek yapmaya başladı.
Tüm yemekler hazırlanınca onları pişirdik ve salatayı buzdolabına koyduk ve dinlenmek ve telefonlarımıza gelen mesajları okumak için abimin koltuğuna yığıldık. Biraz daha zaman geçince "Acıktım" deyip ayağa kalktım ve yemekleri koymak için üşengeç bir şekilde 5 tane tabak çıkarttım. "Abii, yardım edecek misin yoksa Delfin gibi sen de yemek istemiyor musun?" Abim hızla ayağa kalktı ve oflaya puflaya yanıma geldi. "Abi biliyor musun bence benim ile senin aranda farklı bir bağ var.." "Ne demek istiyorsun?" "Yani bibirimize arkadaş gibi davranıyoruz bence. Sencede öyle değil mi?" "Değil" şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "Ben normal bir abi-kardeş ikişkimiz olduğunu düşünüyorum."dedi abim "Bak işte, sen normal bir arkadaşınla böyle konuşmuyor musun?" bu sefer o kaşlarını kaldırdı. "Haklı olabilirsin ama yarı yarıya." oflayarak önüme döndüğümde diğelerine baktım. Telefonlarından başlarını kaldırmıyorlardı. Bu sefer abime baktım. Az önce cebine attığı telefonunda biriyle mesajlaşıyordu. Önüme dönüp arkaya doğru sert bir tekme attım. Abim acıyla haykırdığında kızlara baktım, hepsi şaşkınlıkla bir abime bir bana bakıyordu. Hızla kızların yanına koşmaya çalıştım ama abim benden daha hızlı koşmuştu ve beni bacaklarımdan tutmuş üstüne üstünlük ters dönürmüştü. Kızlar bu sefer sadece bana bakıyorlardı. "Neden tekmeledin lan bacağımı?" dedi yüksek bir sesle gülerek. "Sen neden salatayı tabaklara koymuyordun? dedim ve bu sefer abimin dalgınlığında abimin elini sertçe ısırdım. "Lan yapma şunu!" "Asıl ilk sen beni bir yere bırak konuşalım." "Kaçarsın ki sen, ben biliyorum seni. " "Kaçmam! Yeter ki bırak!" "Söz" dedim ve elimi arkamdan, yemin bozma işareti yaptım ve bunu sadece biz kızlar gördük. "Aptal herif bıraksana artık!" "Of tamam be." dedi ve beni yere bıraktığı gibi kaçmam bir oldu.
|
0% |