@kitap.askim
|
Mezarlığın başında gözümden boşanan yaşlarla olanları kabul etmek istemiyordum. Bir kişiyi daha benim yüzümden toprağın altına koymuştuk. Halenin o halini görünce koşarak yanına gitmiştim. Üzerindeki mavi kazağının heryeri kandı. Ona uyanmasını söyledim. Bana bir yük daha verme dedim ama o çoktan gitmişti. Onu dizlerime yatırıp ağlamaya başladığımda üstündeki kanlardan gelen koku ve görüntü yüzünden kafama vurmaya başlamıştım. Annemin çığlıkları, Hâlenin kıkırdayan yüzü ve sesi, Polatın iğrenç sesi ve ezbere bildiğim adım sesleri birleşip kafamın içinde korkunç bir gürültü yaratıyor ve ben bunu bir türlü engelleyemiyordum. Daha sonra Hâlenin kazağında olan kan lekeleri bulanan kağıtı farkettim. Kağıdı elime alınca okuduklarım omuzlarımın çökmesine neden olmuştu.
Selamlar canım kızım. Leman yoluyla benden intikam almak istemişsin. Ha bu arada o sandığı alman senin güçlü olmanı sağlamayacak. Çünkü kendine yeni zaaflar bulmuşsun bile. Sıra erkek arkadaşına gelmeden seni uyarmak istedim. Senden nefret ediyorum ve sevgi denen duyguyu senden uzak tutmak için son nefesime kadar burada olacağım. Sen annesinin katili ve artık arkadaşının katili olan zavallının tekisin. Güçlüyüm diye kendini kandırmaya devam edebilirsin ama gerçeklerin sende farkındasın. (•‿•).
Daha sonra ise yine bir krize girmiş ve kafamı yere vurmaya ve özürler dilemeye başlamıştım. Bu sıradada babamlar sesler yüzünden gelmiş ve beni bu halde görünce ambulansı arayıp beni durdurmaya çalışmışlardı. Ertesi günü ise cenaze vardı ve Mert ile mezarın başında ağlıyorduk. Kollarımı Mert'in beline dolayıp ona sığınarak ağlamaya devam ettim. Bir süre sonra beni kucağına alıp sessiz gözyaşları ile arabasına bindirip sahile getirmişti. Bankalardan birinde otururken kafamı omuzuna yaslayıp sessiz bir şekilde gözyaşlarımızı akıtmaya devam ederken sonunda ağlamaktan bitap düşen vücudum kendini uykuya teslim etmişti. 😢 Gözlerini başımdaki korkunç ağrı yüzünden açtığımda midemden gelen gurultularla birlikte berbat bir durumdaydım. Gözlerim ağlamaktan şişmiş ve bedenim sızlıyordu. Midem birkez daha guruldadığında aç olduğumdan dolayı karnım ağrıdığı için el mecbur odamdan çıkıp mutfağa ilerledim. Mert beni eve bırakmış olmalıydı. Sonunda mutfağa ulaştığımda annemlerinde sofraya yeni oturduklarını gördüm ve bende masaya rastgele bir yere oturdum. Yemek gayet sessiz geçmiş ve daha sonra salonda oturup yine sessizce çay içmiştik. Saat gece yarısını geçtiğinde herkes odalarında uyuyorlardı ama benim bir türlü gözüme uyku gitmiyordu. Sonunda odadaki hava bana az gelmeye ve bunalma ya başladığımda arka bahçeye inip oturdum. Yarın benim için dönüm noktası olacaktı. Herkes kiminle dans ettiğini öğrenecekti. Çimenlerin üstüne uzanıp gökyüzünü izlerken içimdeki vicdan azabı artık bana öyle bir acı veriyorduki ağlamak bile içimden gelmiyor, ağlayamıyordum. Gözlerimi kapatıp sessizce akan gözyaşlarımla öylece sessizliği dinlemeye çalışıyordum ama olmuyordu. Gözlerimi her kapattığımda Hâle ve annem bana bakıp ağlıyor senin yüzünden diye bağırıyordu. Artık tek birşeyden emindim. Oda benim bı dünyaya bir fazlalık olduğumdu. Yine korkuyla ve acıyla gözlerimi açtığımda yanımda olan haraketlilikle irkildim. Yanıma baktığımda gözlerim şaşkınlıkla büyürken Kerem sanki yanıma uzanan o değilmiş ve sanki benim hatırladığım onca şey olmamış gibi kolunu bana dolayıp kendine çekti ve beni göğsüne yatırdı. Ben şok içinde öylece kalakalmışken sessizliği böldü ve aynı zamanda da cebinden çıkardığı bir zarfı bana uzattı. -Biliyorum hiçbir önemi yok belki ama özür dilerim şuana kadar olan herşey için. Ben hatamı telafi etmek istedim ama biliyorum bu kalbindeki yarayı kapatmaz. Staja başladım bu yıl. Bu yüzden bunu kullanarak annenin vesikalık bir fotoğrafını ve seninle olan gençlik yılları falan ne kadar fotoğrafı varsa bulup çıkarttırdım. Yine ve yine farkındayım bir önemi yok ama özür dilerim. En azından hu gecelik sana abilik yapmak istedim. Sözleribittiğinde hemen doğrulup zarfı açtım. Zarf tam rastgele bir fotoğrafı çıkarıp baktığımda yüzümde öyle bir gülümseme oluştuki yanaklarım bile acıdı. Elindeki fotoğraf annemle benim birbirimize sarılıp gülümseyerek kadraja baktığımız ve annemin gözlerinin içinin güldüğü sayılı fotoğraflardan biriydi. Mutlulukla akan gözyaşlarım ile kahkahalatıma engel olamadım. Daha sonra ise yine ağlamaya başladım. Üzerindeki bu duygusal yükü kaldıramıyordum. Omuzlarım çökerken hıökırarak ağlamaya başladım. Daha sonra ise kendimi yine Kerem'in göğsünde buldum. Saçlarımı okşamaya başlayıp bana sıkıca sarıldı. Sonunda biraz daha kendime geldiğimde kollarından çıkıp ayağa kalktım ve arkama bile bakmadan odama gittim. Aynen söylediği gibiydi. Kalbimdeki yaralar geçmezdi ve bu onları affetmemem için çok önemli bir sebepti. Kendimi yeniden yatağa attığımda yeniden kendimi uykuya bıraktım. Zarfı ise tüm gece bir saniye olsun yanımdan ayırmadım. 🥺 Polatın tek zaafı karşımdaydı şuan. Yani sır gibi sakladığı, Lemanın ölü sandığı Polatın biricik kızı Mine. Aslına bakılırsa Mine masumdu. Yani babasını gayet iyi biri sanıyor ve babamın parası sayesinde öğrendiğim üzere hergün karşımdaki kreşe gelen minik kardeşim bugün sayemde çıkışta evi yerine Lemanın yani annesinin yanına gidiyordu. Eline verdiğim ve tüm gerçeklerin yazılı olduğu kağıdı eline tutuştur muş ve gittiği yerde gördüğü teyze ile bu kağıdı okumasını söylemiştim ona. Evin bahçesine kadar getirmiş ve kapıyı çalıp açılmadan oradan ayrılmıştım. Leman bir orospu olsada hamileykende farkettiğim üzere bu kızın yaşadığını öğrendiği anda içinden Polatın bile korkacağı bir canavarın çıkacağına emindim. Leman öylesine biri değildi. Polat'a gücünü verende zaten Lemandı çünkü Lemanın babası en güçlü yer altı üyelerinden biriydi. Planım tıkır tıkır ilerlerken keyifle sırıtıp lolipop umut yemeye devam ettim. Bugün yine Mert ile buluşmuş ve sessizce sahilde oturmuş daha sonra ise beraber midye yiyerek azda olsa hüzünlü havayı dağıtmıştık. Eve doğru ilerlerken Mert ile olmamın hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunun farkındaydım.Sonunda eve geldiğimde odama çıkıp üzerimi değiştirdim ve akşam yemeği için geri mutfağa indim. Yine annem ve babamla sohbet ederek geçirdiğim keyifli bir akşam yemeğinden sonra hep beraber salona geçtik. Televizyondan ortaklaşa bir şekilde film açıp izlemeye başladık. Ancak kötü olan şuydu ki izlediğimiz şey bir korku filmiydi ve ben kesinlikle birazdan altıma edecektim. Daha fazla dayanamayıo ayağa kalktım ve uykumu bahane ederek odama geçtim. Çalışma masamın başına geçip biraz resim yaptım. Her ne kadar becerim olmasada çizmek bana zevk veriyordu. Sonunda uykum geldiğinde ise kendimi uykunun eşsiz kollarına bıraktım. 😁 Yine lanet bir okul gününe merhaba diyerek uyanıp okul yolundan selamlarımı iletiyorum. Sonunda okul bahçesine ulaşıp sınıfa giderken geçtiğim her koridorda moralim biraz daha düşüyor, anılar kendini hatırlatıyordu. Her zamanki yerime geçip oturduğumda önümdeki boş sıraya bakıp ağlamaya başladım çünkü elimden başka birşey gelmiyordu. Elimdeki gülü sıraya bıraktığımda eş zamanlı olarak sınıfatan içeriye Mert girdi. Bana hüzünle gülümseyip elimden tuttu ve sıkıca sarıldı. Bu bana öyle iyi hissettirmiştiki... -Hadi gel bugünlük okulu asalım. Hem bugünkü dersler çok sıkıcı. Onu onaylayıp okuldan ayrılırken aslında benim için bunu yaptığının farkındaydım. Beraber sohbet ederek ilerlerken geldiğimiz yerin farkında değildim ama neden terk edilmiş bir sürü evin bulunduğu bu yere geldiğimizi anladığımda sorgulayarak Merte döndüm o ise düz gözlerle bana bakıyordu. -Bana güveniyor musun Elisa? -Tabikide sana güveniyorum ama neden buraya geldik söylermisin? -Aslına bakarsan bunu sana ben değil baba dediğim kişi söyleyecek zaten. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Senin bu kadar saf olman beni gerçekten eğlendirdi açıkçası. Bana güvenmemelidir Elisacım. Görünüşe bakılırsa oyunumuzun sonuna geldik. Tam bu sırada ise arkasında Polat belirdi ve bana sırotarak bakmaya başladı. Olanlar beynimde sayısız defa tekrarlar kendi bunun bir kabus olmasını diliyordum. Mert'in bunu bana yapmamış olmasını diliyordum. Kaşlarımı çatıp olanları algılamaya çalılırken ağzımdan dökülen Ne?! nidasına engel olamadım ama bu onları sanki dahada eğlendirmek gibi kıkırdadılar. Daha dün verdiğim en iyi kararın yanlış çıkmasını kaldıramazdım. Hayır hayır hayır hayır!! Bunu bana yapmış olmazdı!!! Ona nasıl bakıyordum bilmiyordum ama hissettiğim tek şey derin bir hayal kırıklığı ve kalbimin kırılmadık yerinin kalmayışıydı. Ve ben galiba bir kez daha kaybetmiştim. Yine sevdiklerim tarafından... 😱 Selamlar arkadaşlar. Bir bölümün daha sonuna geldik. Gelecek bölüm görüşmek üzere. Oy ve yorumlarınısı bekliyor hepinizi tek tek öpüyorumm. Haftaya görüşürüüzz💙
|
0% |