@kitap.askim
|
Gözlerimi yavaşca araladığımda ellerimde hissettiğim başka eller ile etrafıma baktım. Annem ve babam birer elimden tutmuş yanımdaki sandalyeler de oturuyorlardı. Karşıma baktığımda hepsinin burda olduğunu gördüm. Onlara buz gibi gözlerle bakarken annem ve babam uyandığımı daha yeni görüyolardı. Vücuduma dolanan kollarla annem ve babamın bana sarıldığını anlamıştım. Onlara karşılık verip gözlerimi kapatırken gerçekten huzurlu hissediyordum. Sonunda ayrıldığımızda babam ve annemin gözleri kızarmıştı. Belki daha 1 haftadır falan birlikteydik ama beni her durumda kendi çocuklarından bile korumaları onları benimseme mi sağlıyordu ve onları böyle görmek beni üzüyordu. Ayak ucumda bekliyen 5 liye baktığımda hepsinin ifadesizce beni izlediğini gördüm. Sonunda sessizliği bozan kişi annem oldu. - Kızım iyimisin?Bir yerin ağrıyormu? Biz hemen löp diye sarıldık ama canın acımadı diymi? Diyerek endişeyle sorularını sıralamaya başladı. Ona tebessüm edip cevap verecekken lafımı Murat böldü. - Kim bilir nerde sürterken bu hale geldin. Umarım dikkatleri üstüne yeterince çekmişsindir. Şimdi numarayı bırakta eve gidelim artık. Senin yüzünden azar yemekten bıktım. Asalak gibi yapıştın ailemize bırakmıyorsun. Gurursuz. Kelimeleri kalbime hançerlerini geçirirken ona ifadesiz gözlerle baktım. Bu sırada babam yine önüme geçmiş ve hepsine ayar çekmişti. Açıkcası artık onlardan umudumu kesmiştim. Çünkü başıma gelen herşey onların suçuydu. Tacize uğramam ve hatta neredeyse tecavüze uğrayacak olmam onlar yüzündendi. Ve ben birini affetsem bile yaptığı şeyi asla unutmaz, ona gerçek sevgimi vermezdim. Ama onlar benim sahte sevgimi bile hak etmiyordu. Hastaneden çıkıp sonunda eve geçtiğimizde odamda yatağıma uzanmışım kitap okuyordum. Annemle babamı olanları sonra anlatmak istediğimi söyleyerek yollamıştım. Şuan bunlardan bahsetmek istemiyordum. Susadığımı hissettiğimde sürahi de şu olmadığını gördüm. Açıkcası aşağı inip onlardan birini görmek istemediğim için ve çeşme suyuna alışık olduğumdan banyoda ki lavaboya gidip oradan içtim. Odaya geri dönmek için kapıyı açtığımda Yağızın odamda olmasını beklemiyordum. Ona nefretle bakarken - Odamda ne arıyorsun, çık git odamdan. Dedim. Oysa bana bir cevap vermedi ve kapıma baktığımda Alimide orda gördüm. İyice öfkelenmeye başlarken konuşan kişi Yağız oldu. - Yarın okulda kimseye bizim kardeşimiz olduğundan bahsetmeyeceksin. Ayrıca okulun adresini sehpaya bıraktım. Odadan çıktıklarında yaptıklarından dolayı hala kırılan kalbime bir anlam veremiyordum. Yatağıma geri uzandığımda cenin pozisyonu alıp ağlarken uyuyakaldım. Ve yine hissettiğim tek şey değersizlik oldu. 🤧 Sabah uyanmış ve odama bırakılan formayı üstüme geçirmiştim. Daha sonra ise hemen okula gitmiş sınıfımı bulup camdan taraf en köşe sıraya oturmuştum. Ders başladığında ilk dersin müzik olduğunu anlamıştım ve asılı olan programı bir kağıda geçirmiştim. Sonunda öğle arası olduğunda ise sınıfın en köşesinde olduğumdan dikkat çekmeyerek uyku moduna geçmiştim. Ama daha başımı koyalı 5 dakika olmadan biri kolumdan dürtmüştü. Kim olduğuna baktığımda karşımda Alimi görmeyi beklemiyordum. Ona merakla bakarken sınıfın kapısından Yağız girdi. - Kalk hadi sabahtan beri açsın bir yemek ye. Söyledikleri beni şoka sokarken daha sonra ekledikleriyle bir anlık hevesim kursağımda kalmıştı. - İkiz olduğumuzdan bende karın ağrısı çekiyorum. Hisler falan filan işte. Kalk hadide şu işkenceye bir son ver. Onu umursamayıp geri başımı sıraya yaslarken kendi aptallığıma sövdüm. Ne bekliyordumki. Kolumu tutmasıyla otomatik olarak geri kaçarken bu alışkanlığımdan nefret ettim. Bir korkak gibi ya ağlıyor yada kaçıyordum. Bu refleksim ile ikiside buna anlam veremezken kalkıp aralarından geçip lavaboya indim. Kabinlerden birine girdiğimde kendimi yine o sokakta çaresizce debeleniyormuşum gibi hissettim. Ellerimi kafama vurup o andan çıkmaya çalıştım. Gözyaşlarım sicim gibi akarken hıçkırıklarımı tutamayıp ellerimi boynuma sardım. O an defalarca tekrarlanıyor bir türlü ana dönemiyordum. Kapının tıklatılmasıyla kendime geldim. Sonunda transtan çıkıp kendime geldiğimde çok bitkin hissediyordum. Kendimi kabinden dışarıya attığımda elimi yüzümü yıkayıp sınıfa çıktım. Yerime geçmek için ilerlerken sınıfın ortasına atılmış eşyalarımla çantamı gördüm. Buna bir anlam veremeyip yerime baktığımda sabahtan beri boş olan yan sıramda oturan bir oğlan ile sınıfın aşko kuşko ve öğretmen yalakası en önde oturan ve bu detayı atlayamam cırtlak pembe rujlu sakızsız dolaşmayan pick me kızını gördüm. Lan ben bunu yolarım ha! Sıranın yanıma geldiğimde beni farkeden kız alayla sırıttı. Bu beni dahada sinir ederken sonunda suskunluğumu bozdum. - Benim eşyalarımı hangi cüretle atarsın? Diye oldukça üstüruplü bir soru sordum. Kız ise sakızını şaklata şaklata - Pardonda banane senin eşyandan. Burda oturmak istedim ve önümdeki engeli yok ettim canısı. Bir sorunmu vardı. - Evet bir sorun var. Ama sorunu olan ben değil sensin. Yanlış günde yanlış kişiye çattın kızım! Diyerek kızın üstüne atladım. Sinirimi ondan çıkarıp saçlarını birazcık y olduktan bir 5 dakika sonra kız ağlayarak yerine geçerken eşyalarımıda bir güzel geri yerlerine koydu. Suskunum diye pısırık sanıp böyle birşeye kalkışmıştı galiba. Sonunda ders başladığında yerime kurulup uyku moduna geçtim. Geri uyandığımda ise son ders zili çalıyordu. Eşyalarımı toplamaya başladığım sırada gelen sesle oraya döndüm. Sıra arkadaşım olan çocuktu. Şöyle bir süzünce farkettiğim üzere mavi gözlü simsiyah saçlı ve uzun yapılı olmasıyla şöyle heaoy maşşallah dedirtiyordu. Pick menin derdi belli olmuştu. - Baya uykucuymuşsun yalnız. 3 derstir neredeyse hiç kalkmadın hee! Ben Mert bu arada tanıştığıma memnun oldum. Yalnız sen gerçekten harbi kızmışsın barbinin ağzına ettin.... Eee ben biraz fazla konuştum galiba.. Ihıh baybay. Bana el sallayıp giderken cevap bile verememiş sondaki utangaç hali ise beni baya bir eğlendirmişti. Sırıtarak okuldan çıkmış ve çok şükür sağ salim eve gelebilmiştim. Odama çıkıp üstümü değiştirdiğimde aşağı inip sofraya oturdum. Annem ve babamla sohbet ederken diğer 5li bize kıskanç bir şekilde bakıyordu. Sırf onlar uyuz olsun diye annemi öpüp babamın kolunun altına girdiğimde hepsi sabır çekmişti. Bu hallerine kıkırdadığımda gözler benim gülüşümde kalmıştı. Bundan rahatsız olduğumda annemle babama iyi geceler dileyip odama çıktım. Banyoya girdiğimde duş alırken bir yandanda şarkı söylüyordum. Sonunda üstümü giyinip odama döndüğümde bütün ev ahalisini burda bulmayı beklemiyordum. Galiba biraz fazla ses çıkarmıştım. Tam özür dileyeceğim sırada bana öfkeyle değilde hayranlık gibi bir duyguyla baktıklarını farketmem ile biraz şaşırmıştım. Bu saçma sessizlik böyle uzayacakken sonunda konuşmayı becerebildim. - Ben fazla ses yaptıysam özür dilerim. Bazen böyle kendimi kaybediyorum. Dememle 5li dışarı çıkarken annemle babam tebessüm etmişti. - Hayır tabikide kızım, rahatsız etmedin aksine sesin çok hoş gerçekten. Bence bir müzik okuluna falan yazdırmalıyız seni. Diymi Melih? - Bencede eğer sende istersen okuldan sonra kursuna gidebilirsin Elisa. Zaten müzik dinlemeyi ve söylemeyi severdim. Ve bu teklifi beni baya heyecanlandırmıştı. - Çok isterim! Dediğimde heyecanlı halime kıkırdayıp odadan ayrılmışlardı. Onlara hala dışımdan anne ve baba diyemiyorum ancak uğraşıyordum. Her ne kadar basit olsada benim için dünyanın en zor şeyiydi. Yatağıma uzandığımda hemen uykuya dalmıştım bile. 🙂 Yine uykulu bir şekilde sırama oturduğumda başımı sıraya yasladım. Tam bu sırada Mertde gelmiş ve yerleşiyordu. Kıkırdadığı duyduğumda başımı kaldırıp neye güldüğüne baktım ve tamda tahmin ettiğim üzere bana gülüyordu. - İlk günler diye hocalar birşey demiyor ama yakında kızmaya başlarlar. Sana tavsiyem uykunu evde alman. - Yalnız sorun şu ki benim uykum asla gitmez. 24 saat aralıksız uyuyabilme potansiyeline sahip bir insancığım ben. Söylediklerime ikimizde gülerken uykum çoktan kaçmıştı ama dersin ortalarına doğru geri geleceğinden emindim. Hoca sınıfa giriş yaptığında canım (!) matematik dersimize başladık. Bir ara göz kapaklarımı açık tutmakta o kadar zorlandımki biraz dinlendirmek amacıyla kapattım. Ama geri açtığımda kafam birinin omzunda ve öğle arasındaydık. Kim olduğuna baktıpımda Mert ile burun buruna gelmeyi beklemiyordum. Kalbim ağzımda atmaya başlarken kahvelerimi mavilerinden ayıramıyordum. Heyacan ve adlandıramadığım bir hisle öylece kalırken maratondan çıkmış gibi nefes nefeseydim. Sonunda kendime geldiğimde ve geri çekildiğimde Mertde en sesini kaşıyarak önüne döndü. Bu utanmış hali gözüme çok şirin gelip kıkırdarken ve içimdeki bu hisse anlam veremezken Mertin bakışları ise gülüşümde takılı kalmıştı. Gözlerim istem dışı onun dudaklarına kaymışken yüzlerimiz arasındaki mesafe yine azalmıştı. Ve tam bu mesafe sıfıra inecekken biri Mertin yakasından tutup geriye çekti ve Mertin suratında bir yumruk patladı. 😳
|
0% |