@kitap.askim
|
Gözlerimi açmaya çalışırken olanlar birbir aklıma geliyor boğazımda bir yumru oluşuyordu. Sonunda gözlerimi açtığımda boş bir oda ile karşılaştım. Bu boğazımdaki yumruğun büyümesine neden olurken kalbimide kırmıştı. Ama daha sonra kapı birden açıldı ve içeriye kıpkırmızı gözlerle annem girdi. Onu görmemle içim rahatlarken güven hissine kavuşan kalbim gözlerimin musluklarını tutmayı bırakmıştı. Hemen yanıma gelip bana sarılan annemin arkasından geldiğini farketmediğim babam kollarını ikimize sardı. Annem içimi dökmeme izin vererek sırtımı sıvazladı. Sonunda ağlamam bittiğinde odaya bu sırada doktor girdi. Onun ardından ise habeşler odaya giriş yaptı. Annemle babam benden ayrıldıklarımdan annem elimi sıkı sıkı tutmaya devam etti. - Elisanın bu duruma düşmesinin sebebi yaptıpımız testlerden anladığımız kadarıyla yemeklerde bulunan bir çeşit zehir. Size çalışanlarınızı bir gözden geçirmenizi öneririm. Ayrıca midesini yıkadık yani serumu bitince artık taburcu olabilir. Doktor odadan çıktığında gözüm habeşlere kaydı. Bana öğreniyormuş gibi bakıyorlardı. Aynen beklediğim gibi. Geri annemle babama döndüğümde gözlerindeki soru işaretlerinden artık bir açıklama yapmam gerektiğini anladım. - Telefonlarınıza gelen fotoğraflar gerçek. Ama anladığınız şekilde değil. Eve yüzümde bir çizikle geldiğim günü hatırlıyorsunuzdur. O gün oldu bu olay. Okul yolunu bulmak için insanlara sorarak ilerlerken yolu kaybedip kendimi o sokakta buldum. Kısa bir duraksama yaşadığımda sanki o anlar tekrardan başıma geliyor gibiydi. Babam yumruklarını sıkıyordu. Annem ise tuttuğu elime kon durduğu öpücükle bana cesaret veriyordu. Habeşler umurumda değildi bu yüzden onlarla ilgilenmeyin devam ettim. Ve yine yeni yeniden gözyaşlarım almaya başladı. - Be beni kıstırdılar. Ku kurtulmaya çalıştım. Sonra e ellerini.. Sonra dizimle vurup bir şekilde kaçtım ama yüzümdeki o çizdiği engelleyemedim. Baba yemin ederim ki gerçekler bu. B ben öyle biri değilim ki. Dudaklarım büzülürken yaşlı gözlerle babama baktım. O ise birkaç saniye öylece kaldı. Daha sonra farkettiğim üzere ben babama ilk defa dışımdan baba demiştim. Daha sonra bana kıyamıyormuş gibi bakıp sarıldı. Başımı göğsüne yasladıpımda artık hıçkırarak ağlıyordum. - Baba ben çok korktum. Ba baba ben çok yalnızdım. Yine.. Kimse korumadı beni baba. Sözlerim ile babam bana daha sıkı sarılırken ilk defa saçıma dokunan eller şefkatliydi. - Ben varım artık babam. Ben korurum seni. Korkma sen. Prensesimsin sen benim. İzin vermem bundan sonra kılına zarar vermelerine. Sözleri içime, kalbimin tam ortasına işlerken dahada sokuldum babama. Baba sevgisi benim için ilkti. Baba şefkati benim için ilkti. Birine bu kadar güvendiğim an ilkti. Ve hepsi öyle güzeldi ki iyiki dedim. İyiki o gün onlarla gelmişim... 🥹 HHastaneden çıktıktan sonra eve gelmiş ve direkt kanepede uyuya kalmıştım. Kıçımda pireler uçuşur iken 5. Habeş Yağız beni uyandırmış ve akşam yemeği yiyeceğimizi söyleyip defolup gitmişti. Sonunda sofraya oturduğumda maalesefki tek boş yer olan Selim ile Kerem'in arasına oturmuştum. Açıkçası pek iştahım yoktu ama yemekleri annem özellikle yaptığı için onu kırmakta istemiyordum. Bu yüzden yiyormuş gibi yapıyordum. Ancak birinin tabağıma börek bırakması duraksamama neden oldu. Kimin bıraktığına baktığımda Yağız beklediğim son kişiydi. Bana boş gözlerle bakıp tabağı işaret etti. Masada sessizlik hakim olurken yavaşça yerimden kalktım. Daha sonra ise tabağımı elime aldım ve bana çatık başlarlar bakan Yağızın gözünün içine baka baka odanın köşesinde bulunan çöpün yanına gittim. Ve tabağı çöpe attım. Yaptığım hareketle yutkunan Yağız gözlerini kaçırıp kendi tabağına eğdi başını. Benim o yarım akıllının acımasına ihtiyacım yoktu. Geri yerime geçip tabaktaki börekten alıp büyük bir keyifle ağzıma attım. Ve diğer habeşlerde öküzün trene baktığı gibi bana bakakaldı. 😎 Ben uyku insanıyım. Sen seversin sevmezsin beni ilgilendirmez. Evet, içimden aynen bunu söylüyordum şuan. Çünkü okul yüzünden katledilen uykumla yine okul yollarındaydım. Neyseki bugün Cumaydı ve 2 gün kafa dinleyebilecektim. Gerçi habeşler varken o pek mümkün değil gibiydi. Sonunda okula geldiğimde sırama geçtim. Bir beş dakika sonrada Mert geldi. Bu arada Halede biriyle yer değiştirip bizim ön sıramıza gelmişti. Öğleye kadar tenefüslerde hep sohbet etmiş, bana okul hakkında minnak bilgiler vermişlerdi. Öğle arası Hale yemekhaneye gidince bende Mertle bir lokantaya gelmiş ve siparişlerinizi verip boş bir masaya yerleşmiştik. Sonunda tarhana çorbam geldiğinde burnuma dolan kokusuyla mest olmuştum. Hemen içine ekmek doğrayıp yemeye başlamıştım. Sonunda çorbam bittiğinde sessizliğini koruyan Mert aklıma gelmişti. Kafamı kaldırıp baktığımda kahkaha atmamak için kendini zor tutan bir Mert bulmuştum karşımda. Utançla yanaklarım kızarırken minik tebessüm oluşmuştu dudaklarında. Elini çeneme koyup kaldırmasını beklemezken diğer elindeki peçete ile dudağımı silmişti. Kalbim yine maraton koşarken adeta donup kalmıştım. O ise önüne dönüp yemeğini bitirmişti ve okula gitmek için ücreti ödeyip kalkmıştık. Ve hayır. Parayı ben verememiştim çünkü buna müsaade etmemişti. Yolda yan yana ilerlerken ellerimiz birbirine değiyor bu durum beni anlamsız bir heyecana sokuyordu. Ve tam bu sırada Mert elimi tutup brni durdurmuştu. Böyle bir haraketi beklemeyen ben donup kalmışken Mert beni kendisine çevirmişti. - Elisa bak belki daha bir kaç gündür tanışıyotuz ama ben senden hoşlanmaya başladım. Yani.. Eğer duygularımız karşılıklı ise eee.. Benimle çıkarmısın? Sözleri beni dumura uğratırken evet diye haykırarak yerimde tepinesim vardı. - E evet çıkarım. Cevabımla birlikte bana sarılıp etrafında dönmeye başladı. Kahkahalarım havada uçuşurken kendimi oldukça mutlu hissediyordum. Okula elele gittiğimizde herkesin fısıldaşmasından öğrencilerin bir aylık dedikodu ihtiyacını karşıladığımızı anlamıştım. Haleye sınıfta sevgili olduğumuzu söylediğimde baya mutlu olmuştu. Okul çıkışı yine Hale ile sohbet ederek ve müzik mırıldanarak eve gelmiştim. Annemle babam evden bizden önce çıkıyor ve bizden sonra geliyordu. Ama bugün erken çıkmış olsalar gerek eve girip kapıyı kapattığım sırada babamın arabasının sesi geldi. Benim okula yürüyerek gidip geldiğimi bilmiyorlardı ve açıkçası bu durum benim işime geliyordu. Çünkü diğer türlü habeşlerle karşılaşacaktım ama böyle en azından sadece evde görüyordum. Odama çıkıp üstümü değiştirdim ve elimi yüzümü yıkayıp geri aşağı kata salona indim. Tekli koltuğun birine oturup kafamı yorgunlukla geri yasladım. Yürümenin tek kötü tarafı fazla yorucu olmasıydı. Annemle babam galiba odalarına geçmişlerdi çünkü ortalarda yoklardı. Sessizliğin tadını çıkararak yerime dahada yayılırken gözlerimi kapatıp biraz kafa dinledim. Ancak bu an biraz kısa sürdü. Anlıma değen dudaklarla yerimden sıçrarkrn dudaklarımdan minik bir çığlık kaçmıştı. Çığlığımın ardından ortamda annem ile babamın gülüşleri duyuldu. Bense onlara bakıp somurttum. Neyseki lavaboya girmiştim çünkü şuan paçalardan akıtıyor olurdum. Somurtmam onları dahada güldürürken salona habeş lerde giriş yapmış ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. - Ya baba napıyosun Allah'ını seversen. Altıma ediyordum burda. Hık diye gidiyordum be! Cırlamamla annem dahada gülerken babam zar zor kendini durdurmayı başarmıştı. - Pardon prensesim. Ama keyfini yerine getirecek bir sürprizim var sana. Al bakalım bu artık senin. Arkasında olan elini çıkarup bana bir kutu uzattı. Kutuyu hemen kapıp açmaya başladım. Hediyeler beni herzaman heyecanlandırmıştır. Sonunda kutuyu açma işlemini bitirdiğinde içinden çıkan son model telefonla gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yaşlar bu sefer mutluluktan akarken adeta babamın üstüne atladım. Kollarımı sıkı sıkı ona dolarken oda bana sarıldı. - Baba çok çok çok çok teşekkür ederim. Beni öyle mutlu ettiniz şuan... - Ne demek prensesim benim. Teşekküre gerek bile yok. Sen işte ben sana dünyaları bile veririm. İkimiz böyle sarılırken birinci habeş Murat boğazını temizleyip sabır çekerken annem lafa girdi bu sefer. - Ben kıskanırım ama bak. Resmen baba kız beni dışlıyorsunuz. Annemin sözleriyle kıkırdarken babam bşr kolunu açmış ve annemide çekmişti yanımıza. - Aa hiç öyle şey olurmu kraliçem. Senin yerin ikimizdede ayrı. Babamın sözleriyle annem kıkırdarken adeta içime huzur dolmuştu. Bugün şüphesiz hayatımdaki en mutlu olduğum gündü. - Sen şimdi laf altından kendine kralmı demek istedin yoksa banamı öyle geldi? - E bir zahmet o kadarlık havamız olsun canım. Babamın sözleriyle annemle birlikte kahkaha attık. Bu sırada gözüm habeşlere kaydı ve hepsinin öfke ile bize baktıklarını görmüştüm. Ay yyazıkk. Siz bizimi kıskandınız demek olsada bunu içimde tuttum. Tam bu sırada ikinci habeş Kerem ile göz göze geldik. Ona itici gözlerle bakıp dil çıkardığımda bana gözlerini belerterek şaşkınca bakakaldı. Bende geri önüme dönüp bu huzurlu anın tadını çıkardım. 💕 Merhabalarr. Bugün size bir jest yapıp haftasonu olmasını kullanarak bölümü erken attım. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Yıldıza tıklamayı unutmayın. Haftaya görüşmek üzere. Öpüldünüz🩵 |
0% |