@kitap.askim
|
Yerde diz çökmüş bir şekilde acımın adım adım öfkeye dönüşmesini hissediyor, her geçen saniye dahada fazla sinirleniyordum. Kerem yaptığı şeyden çoktan pişman olmuştu ama bu benim umurumda değildi. Ellerim yumruk olduğunda parmak boğumlarım bembeyaz olmuştu. Diğerleri ise benim kadar olmasada öfke içinde bakıyorlardı Kerem'e. Ürkütücü bir sakinlikle ayağa kalktığımda Nergis sırıtarak izliyordu bu sahneyi. Tüm gücümü ayağıma verip hızla Kerem'in bacak arasına tekmeyi bastığımda böğürerek yere çöktü. Bu beklenmedik hareketimle hepsi şok olurken bu sefer Nergisin saçlarına yapıştım ve var gücümle çektim. Saçlarının gerçek anlamda yarısı elimde kaldığında saç kökleri kanıyordu ve bu bana zevk verdi öyleki ellerimi boğazına dolayıp gözlerine bakarken tırnaklarımı geçirerek sıktım. Yüzü adım adım kızarırken diğerleri bunun farkında bile değildi. Kerem ile ilgileniyorlardı. - O gönderdi seni değilmi? Alayla güldüğümde bana karşı koymaya çalışıyor ama beceremiyordu çünkü öyle bir öfkeliydim ki acıyı hissetmiyor ve tüm gücümü ellerime veriyordum. - O ayyaşa artık susmayacağım. Dişe diş kana kan demişler. Şuan Kerem benim en değerlime dokundu ve Kerem'in zarar verebileceğim seviyedeki en değerlisi sensin. Ona sanki üzgünmüşüm gibi dudaklarımı büzerek baktım. - Senin adına üzgünüm ama artık benden kurtulamazsın. Yüzü artık mosmor olduğunda onu serbest bıraktığımda öksürerek yere düştü. Ama onu boğmak bana yetmedi. Yere çöküp kafasını zemine vurmaya başladım. Acı içinde attığı çığlıklar tüm evde yankılandı. Ve bilincini kaybetti. Onu bıraktığımda arkama dönüp baktığımda hepsinin dehşet içinde bana baktığını gördüm ve hala yerde olan Kerem'e ilerleyip onunda saçlarına yapıştım. Boşluğundan yararlanıp kafasını zemine çarptım. Belime dolanan kollar beni çekiştirdiğinde bırakmadığım için Kerem'in saçlarınıda çekmiş oluyordu. Biri ellerime yapışıp Keremi kurtardığında alnından sızan kanı görmüştüm ve bu daha fazlası için beni çağıran bir uyarıymış gibi deli gibi tepinmeye, tekmelerimi savurup belimdeki kola tırnaklarımı geçirmeye başladım. Daha sonra ise kolumda hissettiğim minik bir sızının ardından bilincimi yavaş yavaş kaybettim. 😲 Yazar anlatımı ile.. Yatağında yatan minik ve narin bedene bakıyordu Murat. İçinden çıkan o acımasız kız hepsini halen daha şoktan şoka sokuyordu. Selim Kerem'in başına pansuman yapmış ve Nergisi kapı dışarı etmişti. Bu sırada Murat ve diğerleri Elisanın başında beklemişlerdi. Hepsi Elisanın o deftere neden bu kadar değer verdiğini sorguluyor ama gidipte o defteri okuyamıyorlardı. Aslında hepsi farkındaydı Nergisin casus olduğunun fakat Kerem için susmuşlardı. Ama Kerem bugün çok ileriye gitmişti. Sonunda minik kız gözlerini kırpıştırmaya başladığında odadaki sessizlik onun minik iniltisiyle bozulmuştu. Daha sonra ise ağlamaya başlamıştı. Yaşlar gözlerinden hızla taşıyor ve yastığa dökülüyordu. Bu hali hepsinin içini sızlattı. 💔 Elisadan devam... Bilincim yavaş yavaş geri yerine gelirken olanlar aklıma geliyor kalbim azap içinde çarpıyordu. Gözlerimden akan yaşlar kalbimden sızan kanların yanında hiç kalıyordu. Annemin fotoğrafına bile sahip çıkamamak beni öyle bir kahrediyorduki Keremi o an belkide öldürebilirdim. Sonunda gözlerim aralandığında karşımda onları buldum. Öfkem tekrar kendini hatırlatınca yavaş yavaş ayağa kalktım. Kerem bana pişman bir şekilde baksada umurumda değildi. Ona bu evde artık huzur yoktu. Diğerlerine baktım hepsi endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Ama artık bir anlamı yoktu. Ben vazgeçmiştim. Bir aile olmaya çalışmaktan. Hepsinden tek tek intikamımı alıp daha sonra hayatlarından çıkacaktım. Hepsi gözlerimdeki cenazeyi gördü. Tedirgin oldular ama bunu belli etmemeye çalıştılar. Ayağa kalkıp odama gitmek istedim ama kolumdaki el beni engellemeye çalıştı. Zaten olan öfkem dahada artarken eline tırnaklarımı geçirerek kolumu çektiğimde artık gerçek anlamda ellerimde kan vardı. Bunu umursamadan odama girip kapımı kilitledim ve hemen defterimin yanına çöktüm. Fotoğrafın olduğu sayfayı açtığımda hemen bir bant alıp yapıştırdım ama olmadı. Annemin yüzündeki minik ben ve tek gamzesi yoktu artık. Oysaki ben en çok o gamzesini severdim. Ağlamaya başladığımda ellerim o son sayfaya gitti ve okumaya başladım. Hatırlamak ve o günün geçte olsa intikamını alabilmek için. Bugün babam eve yine canavar olup geldi. Evden çıkarken çok mutluydu. Hatta beni yanağımdan öpmüştü bile. Ama bu beni rahatsız etmişti. Ama olsun. Sonuçta beni sevdiği için öyle yaptı. Hayır o senin sandığın sevgi değildi. Eve geldiğinde anneme vurmaya başladı. Anneme vurmasın istedim. Çünkü o zaman annem ağlıyordu. Canı yanmasın istedim. Hem beni seviyorsa belki dinlerdi beni. Kolunu tutup yapma dedim. Başka birşey demedim. Sadece bırak dedim. Bu sefer beni kolumdan tutup odadan çıkardı ve kapıyı kilitledi. Sevindim... Annemi bıraktığı için mutlu olmuştum. Ama daha sonra beni odama götürdü. Bana vurmaya başladı ama umursamadım. Sonuçta annemi kurtarmıştım. Onun canı yanmıyordu. Daha sonra ellerimi bağladı kemeriyle. Geceliği mi çıkarttı. Elindeki cileti alıp kollarımla bacaklarımı çizdi. Kanadılar. Çok kanadılar. Daha sonra bir kırılma sesi geldi. Oysaki ben annem gelmesin diye sessiz ağlamıştım. Ama o yinede odaya geldi. Bu sefer babam jiletle onu kesti ama bacak ve kollarını değil boğazını. Annem yere yığılınca gitti. Annemin boynu çok kanıyordu... Ellerimi koydum dursun diye.. Durmadı. Bağırdım. Yardım istedim ama kimse duymadı sesimi. İkbal gibi, Ayşenur gibi, Narin gibi, diğerleri gibi... Durduramadım akan kanları. Annem yaşa dedi bana. Sakın pes etme. Ben artık yokum dedi. Gitme dedim. Ama duymadı. Kapandı gözleri. Bir dahada açmadı. Cenazede ablalar ağlıyordu. Keşke ben o odada ağlarken de böyle gelip yardım etselerdi bana... 😫 Karşımdaki eve bakarken tüm cesaretimi toplayıp kapıya adımladım. O günün üstünden 1 hafta geçmişti. Annemle babama olanları anlattığımda Kerem bir azar yemiş ve fazla mesai ile kredi kartlarının iptal ettirilmesi gibi onu için hayatı değere sahip cezalar yemişti ve bundan sonra benim şahsi kölem olmuştu. Evet cidden babam aynen böyle söylemişti eğer lafını ikiletirse bana söylemen yeterli diyerekte noktayı koymuştu. Diğerleri ise sadece azar ile yırtmışlardı. Kapıyı çaldığımda açan kişi Lemandı. Elimdeki cileti boğazına dayadığımda korkuyla geriye kaçmıştı ama onunla birlikte bende ilerlemiştim. Böylece eve girdiğimde kapıyı ayağımla kapatıp içeriye adımladım. Benimle birlikte geriye doğru adımlarken sonunda duvara çarpmıştı. Soğuk tebessümün sırıtmaya dönerken yerler değişmiş bu sefer korkuyla bakan o olmuştu ve bu tarifsiz bir zevkti. - Kocan nerede canım? Kendisiyle bir hesabımız varda. Bana korkuyla bakan gözlerinde bu sefer şaşkınlık vardı. Buda demek oluyordu ki geldiğinden haberi bile yoktu. O zaman onunla rahatça ilgilenebilirdim. - Hah, senin haberin yok tabii. E yani çocuğu düşürünce adam senden bağlarını kopardı haber verse şaşırırdım. Neyse sende yetersin bana zaten. E hadi başlayalım. Mutfağa doğru ilerlerken boğazından jileti ayırmadım. Ve sürekli benim üstümde kullandığı merdaneye ulaştım. Merdaneyi alıp ikimizi kilere doğru ilerletip odaya soktum. Burada bana karşı kullanabileceği birşey yoktu ve bulamazdı çünkü oda bomboştu. Beni buraya kilitler ve günlerce çıkarmazdı. Yere doğru savurup merdaneyle son gücümle vurmaya başladım. Önceden bu cesarete sahip olsaydım şüphesiz bu durumda olmazdım ama artık kaybedeceğim birşey yoktu. Artık beni tehdit edebileceği bir zaafım yoktu. Yerde acı içinde kıvranırken umursamadım. Bu sefer elimdeki jiletle kollarına çizikler açtım. Daha sonra ise mutfaktaki tuz kovanozunu yaralarının üstüne boca ettim. Bunlar benim çektiklerim yanımda bir hiçti. Öfkem dinmiyordu. Hatta dahada harlanıyordu. Bilincini kaybettiğinde odanın kapısını üstüne kilitledim. Bu sefer evin içindeki tüm eşyaları fırlatıp parçalamaya başladım. Ve sonunda evden çıktım. O odadan en fazla 3 gün içinde çıkardı. Benim aksime onu seven ve yokluğunu farkedecek kişiler vardı. Oysaki ben sevilmemek için hiçbirşey yapmamıştım. Sadece varolmam yetmişti. Evden çıktığımda sahile doğru yürümeye başladım ve bu yürüyüş bir süre sonra koşuya döndü. Ve kendimi sahil yerine annemin kabrinde buldum. Yavaşça annemin yanına çöküp sessizce ama şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Akşam olduğunda cebimdeki telefonum titremeye başladı. Açıp annemlere eve geleceğimi söyleyip yola koyuldum. Sonunda eve geldiğimde kapıyı ben çalmadan açan annem bana sıkıca sarıldı. Bugün evden çıkarken onlara haber vermemem yüzünden endişelenmiş olmalılardı. Onlara yorgun olduğumu ve arkadaşlarımla olduğumu söyleyip odama çıktım. Bugün olanlar sadece başlangıçtı. Herkes yaptıklarının hesabını verecekti. ❤🔥 O günün üstünden 2 gün geçmişti. Bugün okul çıkışı Hale ile buluşacaktım. Bu yüzden çıkışta onun telefonuma attığı konuma doğru yürüyordum. O bugün okula gelmemişti ama çıkışta buluşmak istediğini bana önemli birşey söyleyeceğini söylemişti. Mertte bana eşlik ediyordu ama yolun yarısında yine annesiyle ilgili bir sıkıntısının olduğunu söyleyip oldukça üzgün ve mahçup bir şekilde bana veda etmişti. Yolda sakince ilerlerken aynı zamanda da telefonuma bakıyordum. Attığı konum beni ıssız bir sokağa getirdiğinde ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Tam bu esnada ise biri kolunu boynuma dolayıp ağzıma bir bez dayadı. Bu hengamede elimden düşen telefonum yerde tiz bir ses çıkardı. Daha sonra ise fayda etmeyen çırpınışlarımla bilincimi kaybetmeye başladım. En son hatırladığım şey ismimi haykıran bir Haleydi. Benim kıçım boktan niye bir türlü kurtulmuyo Allahımmm!! 😵💫 Merhaba arkadaşlarrr. Bir bölümün daha sonuna geldik. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Haftaya görüşürüz. Öpüldünüzzzz💙
|
0% |