"Hoşgeldin pantoriçe" adamların hepsi önünü ilikledi ve geçmeme izin verdiler.

Eros orda benim gelmemi bekliyordu çünkü gelmezdim beni buraya getirmek için tehtit mektubu göndermişti. Eros beni görünce yüz hatları yumuşadı hatta güldü diyebilirim. "Hoşgeldin-" sözünü elimi havaya kaldırarak kestim. "Kes!"

"Bana bak okumu bir atarım göt*ne saplanır."

"Sen git elde edemediği kıza ok at belki aşık edersin kendine" bunu denemek salonda gür kahkahalar atıldı. "Kırıcısın" diyerek sırtını döndü. Erosun sırtından bir ok aldım ve onu dürtüm. "Sorun ne neden beni tehtit mektubuyla getirmeye çalıştın?" Derin bir iç çekti bana döndü ve sarıldı Eros bunu yapardı abi,kardeş gibiydik. Konuşmama devam ettim. "Biliyorsun istemen yeterliydi gelmem için" sarılmayı bırakmadan kulağıma fısıldadı. "Biliyorum ama ben isteyerek seni tehtit etmedim" ne demekti şimdi bu? "Ne diyorsun anlamadım" Eros sarılmayı bıraktı. Yine derince bir iç çekti ellerini omuzlarıma koydu. "Amber seni buraya getiren ben değilim tehtit mektubunu yazanda ben değilim" kaşlarım çatıldı. "Nasıl yani?"

"O mektubu benim ağzımdan yazan pusat kaya"

Olduğum yere çivilendim pusat yıllar sonramı gelmişti bana inanasım yoktu. "Şakan güzeldi"

Kafasıyla mekanın sonunu işaret etti. İri yarı nerdeyse en az yirmi adam vardı. Ama gözlerim onu ayırt etmişti. O siyah gözler başka bakıyordu. "Neden yaptı?" Diye sorma gereksimi duydumEros yine bana sarıldı. "Bilmiyorum vanilin ama ne olursa olsun hep arkandayım" erosun yüzüne sadece baktım dümdüz. Yakışıklı biriydi. Yıllar önce kendine küsmüştü sevdiği kadın yüzünden. Pırıl güzel biri değildi ama Eros pırılın dış görünüşüne bakmıyordu. Pırılın içi önceden güzeldi üçümüz gezerdik taki o güne kadar...

Bölümün keyfini çıkarmanız dileğiyle...