@kitapbocegii
|
Neydi canımızı yakan, geçmiş mi gelecek mi? Benim canımı en çok yakan geçmişimdi... Ama geleceğimde ürkütücüydü... Halen elimdeki kahve fincanına bakıyorum. Kahveyi yavaşca ağzıma doğru götürdüm. O kahveyi babam göndermemişti bunu biliyordum ama korkuyordum. Kendimi sakinleştirerek kahveden bi yudum aldım. Tadında hiç bir bozukluk yoktu bu yüzden içmeye devam ettim ve bitirdim. Farkında değildim ama bunu nafesimi tutarak yapmıştım ve halen nefesimi tutuyordum. "Şimdi bana o fincanı ver ve ardından genel bilgilerini ver" dedi falcı kadın. Genel bilgiler derken ne demek istiyordu anlamamıştım, soran gözlerle Mine'ye doğru döndüm "yani adın, soyadın, yaşın gibi bilgiler" dedi açıklama yaparak.Tamam anlamında kafamı salladım ve kahve fincanını falcı kadına uzattım. "Adım Aden" sesimi zar zor çıkarıyordum. Boğazım kurumuştu.Bu geçmiş yüzünden mi yoksa babama karşı olan korkum yüzünden mi bilmiyordum. "Biraz su verir misiniz?" dedim kadına doğru bakarak, kadın kafasını salladı ve masının üstündeki su dolu sürahiden bir bardağa su doldurup bana uzattı. Elindeki bardağı aldım ve sudan bir kaç yudum içtim. "Adım Aden, soyadım Arıkan, yirmi dört yaşındayım, okumuyorum" dedim kısaca. Evet okumuyordum daha doğrusu okuyamıyordum çünkü buna izin vermiyordu babam. Kadın kafasını sallayıp elindeki fincanın içine bakmaya başladı. "Siz büyük bir baskı altındasınız ama biri gelecek ve sizi o baskıdsan ve karanlıktan kurtaracak. Bu kişi size nefesiniz kadar yakın ve bir o kadar da uzak. Merak atmeyin yakında sizi bulacak hatta bulmuş bile olabilir. İnsanlardan korkuyorsunuz çünkü" dedi ve kafasını kaldırıp bana acıyla baktı. "Çünkü geçmişte canınız çok yanmış hatta hayatınızda en önemli şeyi veya kişiyi almışlar sizden. Tek kurtuluş olarak gördüğünüz kişide uzaklaşmış sizden. Ama gözlerinizden belliki halen o kişiyi bekliyorsunuz ama bir yandanda umudunuz kalmamış." Dedi ve elindeki fincanı bırakıp önüme kart dizdi. "Sizden bu kartlardan bir kaç tane seçmenizi isteyeceğim" dedi ve eliyle seçmemi işaret etti ve geriye doğru çekilip yaslandı. Elimi uzattım ve bir kart seçtim. Kadın yaslandığı yerden doğruldu ve elimdeki kartı ben bakamadan aldı ve önüne koydu. İki tane daha kart aldım ve onlarıda aynı diğeri gibi önüne aldı. Ardından kafasını kaldırdı acıyla ve endişeyle bana baktı. "Ölüm kartı. Hayatınızn biri kopacak, bu ölüm çoğu kişiyi üzse bile sizi üzmeyecek. Kim ölecek bilmiyorum ama yakınınızdan biri olacağı kesin" dedi. Ürpermiştim çünkü hayatımda en çok kortuğum şey ölümdü. Falcı kadın tekrardan bir karta baktı ve yine bana döndü. Yüzünde yine aynı ifade vardı. "Acı. Acı çekeceksiniz. Bu sevdiğiniz biri yüzünden olacak. Çok üzüleceksiniz, çok acı çekeceksiniz ama bu acıyı size yaşatan sizi o acıdan kurtaracak" dedi. Yine ürperdim. İnanmıyordum ama içimden bir ses inanmamı söylüyordu. Tekrar önündeki karta baktı. Bu sefer yüzündeki ifade değişmişti. Gülümseyerek bana baktı. "Mutlu olacaksınız. Hem de çok mutlu olacaksınız. Buna sonsuz mutlulukta denebilir. Özellikle bu günden sonra hayatınız değişcek." Dedi ve geriye çekildi. Bu kadar rahat olmasını sağlayan neydi. Ölüm ve acıdan bahsetmişti ama gayet rahattı. Gerçi benim hayatımdan ona ne değil mi. Kadın aorgulayan gözlerle bi Mineye bi bana bakmaya başladı. Parasını istiyordu bu belliydi. Mine de bunu anlamış olacak ki eli çantasına gitti. Engellemedim çünkü o beni buraya getirmişti ben gelmek istememiştim. Mine ödemeyi yaptı ve çıktık. "Aden ne dedi o kadın öyle? Ölüm, acı falan." Cidden ne anlatmıştı ve bunlar olacakmıydı. Kendimi delirmiş gibi hissediyordum. "Bilmiyorum Mine. Ama içimden bi ses buradan çıkınca her şeyin değişeceğini söylüyor." Bana baktı ve bişey demeden yürümeye devam etti. Dışarıya çıktığımızda izleniyormuş gibi hissettim ve etrafıma bakındım. Kimse gözükmüyordu ama hissediyordum biri bizi izliyordu. Olduğum yerde durdum ve etrafıma bakmaya devam ettim. "Ne oldu Aden, gelsene hadi." Dedi Mine. Ona başımı salladım ama hâla etrafıma bakıyordum. Tam o sırada bir çift siyah gözle gözgöze geldim. Tanıyordum onu. Bana çok değişik bakıyordu. Belki özlemle belki acıyla. Tam seçemiyordum ama hüzünlü olduğu kesindi. Kafamın içinde anılar dönmeye başladı ve ben onu tanıdım. Bu oydu... Bu MİRAN KARAMAN' dı... |
0% |