Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Bölüm-9

@kitaphayatsiir

2014

“Bence çok güzel bir tanışma. Özellikle çeşme önünde yaptığınız muhabbet bana Yeşilçam filmlerini hatırlattı.” Dedi Halesu oturduğu sırada bana hafifçe yanaşarak.

Gözümü hocadan ayırmadan dinledim. Dersin en önemli yerinde Halil’i aklıma getirmenin vakti miydi Halesu. Kimyasal tepkimeler konusu havada uçuşurken, Halil’i düşünmeye başlamıştım. Hocamızı ayrıyeten tebrik etmemiz gerekiyordu. Derse gelir gelmez, üstelik ilk günden hemen ders anlatmaya başlamıştı. Bu nasıl bir ilim irfan aşkıydı hocam. Zaten Halesu’yla beraber sınıfı bulmak için epey çaba sarf etmiştik. Uzun uğraşlar sonunda sınıfımızı bulmuştuk. Kapıyı tıklatarak girdiğimizde yanlış sınıfa girdiğimizi düşündük. Çünkü kendinden geçmişçesine ders anlatan bir hoca vardı. Ama yanlış sınıfta değildik çünkü bu anlamsız bakışmaları ve fısıltıları sadece biz atmıyorduk etrafa.

“Bir sonraki ders görüşürüz arkadaşlar.” Dedi kel kafasına şapkasını takarken. Birkaç adım attıktan sonra durdu. “Bu arada benim ismim şevket. Odam üçüncü katta. Aklınıza takılan bir durum olursa yanımıza uğrayabilirsiniz. Herkese iyi günler dilerim.”

Sevgili Şevket hocamız sınıftan çıktıktan sonra gülüşmeler, kahkahalar başladı. Halesu’yla birbirimize bakıp gülüştükten sonra derste söylediği cümle için yanıt vermeye hazırlanırken cümlem yarım kaldı.

“Çok işimiz var gibi görünüyor bu hocayla.” Dedi Halesu’nun yanına pat diye oturan bir erkek.

“Yabancılık çekmeyecekseniz hocayla birbirinize karşı. İkinizde ortama kendinizi tanıtmadan dahil oluyorsunuz.” Dedi Halesu gözlerini devirerek.

“Çok pardon.” Dedi yutkundu. “İsmim cenk.” Halesu’yla ikimizin tam ortasına elini uzattı.

Halesu yapılan harekete sinir olmuş gibiydi. Tepki vermeyişinden bunu anlıyordum. Elinin boşta kalmaması için elini sıktım.

“Ben Duru, arkadaşım Halesu.”

“Tanıştığıma memnun oldum. Her ne kadar Halesu memnun olmamış gibi görünse de.” Hafif kıkırdadı.

“Çok komik.” Diye yükseldi Halesu. “Patavatsızca izin almadan oturuyorsun.”

Cenk birden ciddileşti “Haklısın özür dilerim. Ortam samimi olsun diye bu şekilde davranmıştım. Eğer kabul edersen baştan alalım.”

Cenk mavi sıralardan kendini kurtarıp sınıftan çıktı. Halesu’yla şaşkın bakışlarımızı sınıfın ortasında sergilerken cenk tekrardan sınıfa girdi. Önce bizi tanımıyormuş gibi etrafına bakındı sonrasında öğretmen masasının hemen önünde bulunan ilk sıraya yanımıza geldi.

“Merhaba güzel kızlar. İsmim Cenk. Sizinle tanışabilir miyim?”

Sevgili arkadaşım Halesu’yla İki saniye Hint dizilerindeki gibi bakıştıktan sonra kahkahayı patlattık. Arka sırada uyuyup kalmış sınıf arkadaşımızı uyandırmış olmanın verdiği ızdırapla sınıftan hızlıca çıktık.

“Sizlere özrümü kahve ısmarlayarak kabul ettirmek istiyorum.” Dedi cenk

Cenkle kahve içmeyi, onunla arkadaşlık kurmayı çok isterdim. Ama Halesu’nun vereceği tepki önemliydi benim için. Sanki pek hoşlanmamış gibiydi. Hayır deme olasılığı yüksekti. Ama onu bırakıp asla gitmezdim. Anca beraber kanca beraberdi. Birkaç gündür tanıdığım biri için fazla kaynaşmıştık. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi, sanki birlikte doğup büyümüşüz gibiydi. Belki de ruhlarımız daha önce bir yerlerde karşılaşmıştı. Ve bunca zaman tanışmayı bekliyordu. Her şeyin belirli bir vakti belirli bir anı vardı. Onları yaşamamız gerekiyordu. Çünkü bu bizim kaderimizdi. Kaderimizi değiştirmemiz imkansızdı.

“Olur.” Dedi Halesu beni şaşırtarak. Bu yanıtı vereceğini beklemiyordum.

“Anlatsanız kızlar, aşk hayatınız nasıl?” kendi kahvesini de alıp sandalyesine oturarak. Kantinde masa bulmak zor olsa da kıyılarda köşelerde kalmış bir tane bulmuştuk. Çok kalabalıktı. Lisedeki kantine benzemiyordu. Daha çok kafe havasındaydı. Kafeye gittiğimden değildi. Televizyonlardan gördüğüm kadarıyla, zihnimde kaldığı kadarıyla…

Ben hafif kıkırdadım. Çünkü şu hayatta gördüğüm en patavatsız ama bir o kadar doğal, samimi bir kişiydi Cenk.

“Sana daha önce patavatsız olduğunu söyleyen oldu mu? bu soruyu sorman için aramızda samimiyet olduğunu düşünmüyordum.” Dedi Halesu. Bu sefer kızmakta haklıydı.

“Haklısınız. Ve tekrardan özür dilerim. Ben kendimi tutmaya çalışıyorum ama kendime engel olamıyorum. Birden düşündüklerim ağzımdan çıkıveriyor. Bunu engelleyemiyorum.” Dedi Cenk gözlerini kaçırarak.

“Ama.” Dedim kahvemden bir yudum aldım. Konuşmaya devam ettim. Bakışlar benim üzerimdeydi. “Doğal olmak ve doğal davranmak herkesin yapamayacağı bir hareket. Açık sözlüsün. Bu da senin yumuşacık kalbinin olduğunu gösterir bence.”

İkisinin de ne düşündüğünü gözlerinden anlayabiliyordum. Halesu, benim polyana olduğumu. Cenk ise onu savunduğumu. Ama çok güzel üçlü olduğumuzu düşünüyordum. Üniversiteyi bu güzel arkadaşlarla taçlandırabilirdim. Herkes aynı olmak zorunda değildi. Herkesin kusur olabilirdi. Herkesin kendinde sevmediği özelliği olabilirdi. Ben arkadaşlarımı her şeyleriyle seveceğime o an yemin etmiştim. Çünkü gözlerinde beni çok seveceklerini ve beni her daim koruyabileceklerini görüyordum.

İlk günden yoğun bir ders programı ardından yurdun kapısından giriş yapabilmiştik. Güneş batmak üzereydi. İlk günden hocaların ders anlatma aşkıyla yanıp tutuşması beni yormuştu. Ders aralarında içtiğimiz kahvelerle ayakta kalabilmiştik. Diğer günler ders sayımız bir veya iki taneydi. En yoğun program pazartesiydi. Pazartesi sendromu dedikleri bu olsa gerekti.

“Duru, sana çiçek var.” Dedi güvenlik. Az önce tüm düşündüklerimden sıyrılmamı sağlayarak.

“Çiçek mi?” dedim şaşkınlıkla bir güvenliğe bir Halesu’ya bakarak. Annem mi göndermişti acaba.

Güvenlik çiçeği elime tutuşturup tekrardan görevine geri dönerken içimden teşekkür etmiştim. Ama kime?

“Ben tahmin edebiliyorum.” Dedi Halesu.

“Annemdir değil mi?”

Odamızın kapısını kapattıktan sonra papatyaları incelemeye başladım. Kokusu çok güzeldi. Narince burnuma yaklaştırdım. İlk defa çiçek almıştım. İlk defa papatyalara bu kadar yakından bakıyordum. Papatyaların güzel olduğuna ilk defa şahit oluyordum. Çiçeği incelemeye devam ederken kenarına zımbalanmış beyaz zarfa gözüm ilişti. Açmaya başladım.

 

“Sana da kırgınım papatya,

Bir Seviyorum'u sığdıramadın onca yaprağına...”

TEVFİK FİKRET

Papatyaya bakınca sen geldin gözümün önüne.

Sen kadar güzel değiller biliyorum. Ama kabul edersen çok sevinirim.

                                             

                            Halil

Loading...
0%