@kitapkolik948
|
Düzenlenmiştir*
Gözlerimi her zamankinden daha mutlu açmıştım bu sabah.Dün gece Kıvanç ile olan sorunlarımızı halletmek için konuşmuştuk.Ve çok iyi gelmişti.Umarım yakında Atlas'dan da bir adım gelirdi.O zaman her şey çözülmüş olacaktı.Mutlu mutlu hazırlanmış aşağı kata iniyordum.Şu an hayatımda bir problem yoktu.Benim için değerli olan insanlar ile aram iyiydi.Salona kahvaltı için ulaştığımda herkes buradaydı.Gözlerim Poyraz'ı aradı ancak burada yoktu.Yine de yüzümdeki gülümsemeyi silmedim.Ta ki üstüme atlayan birine kadar.Biri üstüme atlamış bana sım sıkı sarılıyordu.Ayrıldığında bunun Efe olduğunu gördüm.Kocaman gülümsemesi ve ışıl ışıl gözleri ile bana bakıyordu.Bende ona kocaman gülümsedim ve saçlarını karıştırdım.Kahkaha attı ve kolunu omzuma atarak yemek masasına doğru yürümeye başladı ancak onu durdurdum.Planıma dahil olmuştu.Soran gözlerle bana bakarken kulağına eğildim:
"Baş başa kahvaltı etmeye ne dersin?"diye sordum.Beni reddetmesinden çekiniyordum.Ama bana öyle bir baktı ki bunu düşünmem bile yalnışmış gibi hissettim.Kafasını hızla aşağı yukarı salladı ve koşmaya başladı.Dayanamayıp kocaman bir kahkaha attım.O an etrafımızda diğerlerinin olduğunu unuttuğumu fark ettim.Efe'ye dönüp:
"Deli çocuk gel buraya."dedim.Bütün herkesin bize bakması beni gereken Kıvanç'ın da burada olduğunu gördüm.Hızlıca ona doğru ilerlerken Efe'de benim peşimde idi.Kıvanç bana şefkatle gülümsediğinde sonunda yanındaydım.Eli saçımı okşamaya başlarken yutkundum ve:
"Efe ile dışarı çıkabilir miyim? "dedim.
"Kahvaltıdan sonra okula gideceksiniz,gitmek istemiyor musunuz?"Kafamı hızla iki yana salladım.
"Kahvaltımızı dışarıda yapmak istiyoruz."Kaşları havaya kalktı.Bir şey söyleyecekken,belki de reddedecekken ne kadar hevesli olduğumuzu gördü ardından onay bildiren bir şekilde kafa salladı.Efe'nin titrek nefesinin ardından her şey çok hızlı gelişmişti.Efe ile evden çıkmış,en yakın pastanede poğaça yemiş,ücreti ödeyip kalkmış ardından ise okullarımız ters yönde olduğu için sarılıp ayrılmıştık.Neden olduğunu anlamadığım bir şekilde kendimi halsiz hissediyordum.Okulun kapısında bir bedene çarpmamla neredeyse düşecekken kapıda dikilen bedenin belimi kavraması bir olmuştu.Kafamı sonunda kaldırmayı akıl edebildiğimde bedenin sahibi oldukça açıkdı.Berkay.Yüzünde her zamanki kocaman gülümsemesi ve ışıldayan gözleri ile bana bakıyordu.Beni ayağa kaldırıp sarıldığında bir an bocalasamda sonrasında hızlıca karşılık vermiştim.Kısa sarılmamızın ardından el ele tutuşup sınıfımıza oradan da sıramıza geçtik.Zil çaldığından itibaren öğle tenefüsüne kadar dışarı çıkmamıştım.Ben çıkmadığım için Berkay'da çıkmamıştı.Öğle molası olup dersler sonunda bittiğinde yemekhaneye çıkabilmiştik.Karşılıklı oturmuş hem yemeğimizi yiyor hem de sohbet ediyorduk.
"Ee sizden naber?"Çağrı'nın sorusu ile Berkay'la kısa bir an göz göze geldik.Kısa olmasının sebebi ise benim utanıp bakışlarımı kaçırmamdı.Berkay gülerek:
"Mükemmeliz."dedi.Bizimkilerin gülüşmelerini kesen bize doğru gelen beden hocasıydı.Masamıza ulaştığında:
"Çocuklar bölüyorum ama beden dersi için depodan taşınması gereken şeyler var bana yardım eder misiniz?"diye sordu.Hepimizin kafa sallaması sonucu yemekhanedeki işlerimizi halledip depoya gitmiştik.Tabii ki bana kıyamayıp hiç bir şey taşıtmamış,zaten halsiz olduğumu söylemişlerdi.En sonunda işeri bittiğinde hepsi yanıma,çimlere yığılmışlardı.Sırt üstü yatan Berkay:
"Çocuklar gerçekten çok yoruldum."dediğinde o an aklıma en sevdiğim çizgi diziden bir alıntı geldi.Bilip bilmeyeceğinden emin olmasam da söylemek istemiştim.Çünkü benim için özel olan şeyleri sevdiğim adam bilirse daha da özel olacağını düşünüyordum.
"Umarım seni ben yormamışımdır Berkay."Bana baktı.Gözlerideki parıltılar daha da çoğalmış bir halde:
"Tabii ki hayır,sen beni nasıl yorarsın tatlım."dediğinde kocaman gülümsedim.Biliyordu.Zaten bilmeyeceğini düşünmem hataydı.O,beni benden iyi tanırdı.Repliğimizin yarım kalmasını istemeyerek son cümleyide kurmuştum.
"Seni yalancı uyuya kalıyordun!"Ardından kahkahalarımız doldurmuştu bütün bahçeyi.Onlar bana iyi geliyordu.Onlar benim olması gerektiği halde olmayan abilerim ve sevdiğim kişilerdi.Artık sohbetimizi bitirip ayaklanmıştık.Kalan derslerimize girmek üzere sınıfa gittiğimizde iyice fenalaşmıştım.Başım dönüyordu.Kalan dersleri uyuyarak geçirmiştim.Ders bittiğinde Berkay beni hızlıca bahçeye çıkarmıştı.Soluklarım gittikçe hızlanıyordu.
"Ay ışığım,çantalarımızı alıp hemen geliyorum sonra da hastaneye gidiyoruz tamam mı?"Kafamı salladım.O da hemen koşarak okulun kapısına ulaşmıştı.İyice daralmıştım.Kalkıp biraz yürüyüş yapmak iyi gelir diye düşünüp duvarlara tutunarak okulun dışına çıktım.O kadar kötüydüm ki ayaklarımın beni ıssız bir sahile getirdiğini ancak şimdi fark edebiliyordum.Gözlerim kararıyordu.Dizlerimin üstüne düştüğümde nefes almam daha da zorlaşmıştı.Ve en sonunda gözlerim kapanmıştı.Perde indi,sahne bitti.
Karan Korkmaz'dan~
Uzun süredir evde değildik.Biricik karım ve ben.Her ne kadar kızımıza yeni kavuşmuşken ondan ayrılmak zor olsa da olması gerekiyordu.Çünkü farklı ülkedeki şirketimizde büyük sorunlar çıkmıştı.Oğullarımız bununla ilgilenemezdi.Aynı zamanda kaynaşmaları umuduyla onları bırakıp gelmek zorunda kalmıştık.Zaten her şey çok ani olmuştu.Rüzgar her gün bize o gün ne yaşandığını anlatıyordu.Ve duruma bakılırsa gayette iyi anlaşıyorlardı.Biz şirketimizin sorununu halletmek için İtalya'ya geldiğimizden beri hiçbir sorun çıkmamıştı.Ne kimse hastanelik olmuş, ne de kardeşler kavga etmemişlerdi.Şaşırdığımız bir şekilde sorun çıkmamıştı.Derin bir nefes aldım ve yatakta uyuya kalmış karıma baktım.Küçücük kaldığı yatakta o kadar tatlı uyuyordu ki düşüncelerimi dağıtmayı başarmıştı.Her zamanki gibi bana iyi geliyordu.O sırada çalan bir telefonla bakışlarımı yatakta minicik kalmış karımdan ayırıp telefona çevirdiğimde arayanın Atlas olduğunu gördüm.Çatık kaşlarla telefonu elime aldım ve karım uyanmasın diye odadan çıkıp telefonu cevapladım.
"Baba."Atlas'ın sesi ile çatık kaşlarım daha da çatıldı.
"Oğlum bir sorun mu var?Birine bir şey mi oldu?"
"Baba Linda yok!Okuldalardı arkadaşlarının yanında fenalaşmış okul çantalarını almak için onu yalnız bırakmışlar.Sonra da kaybolmuş."Dedi ağlayarak.İçimi kaplayan kötü hisle başa çıkamayacağımı anlayınca hızla otelin balkonuna çıktım.Gömleğin boğaz kısmını çekiştirerek telefona odaklandım.
"Nerede olabilir?Hiç kimsenin fikri yokmu?"Atlasın ağlamaklı sesi tekrar duyuldu.
"Bilmiyorlar baba.Hepimiz arıyoruz ama sana da söylemek istedim.Tanıdığın insanlara bir şeyler söylesen onlarda yardım etse."Hıçkırdı ve devam etti.
"Baba ben daha kardeşime kendimi affettiremedim ki.Hepsi Rüzgar yüzünden.Kızı bir saniye rahat bırakmıyor.Ona tokat attı baba!Ve ben o zaman hiçbir şey yapamadım.Sonra tekrar denedi ama yapamadı."Tekrardan hıçkırdı.Ağlaması şiddetlenirken:
"Baba ne olur bana kardeşimi bul."dedi.
"Hemen ilk uçakla oraya geliyoruz.Siz nereye gidebilir?Nerede olabilir?Düşünün ve oralara bakın!"Ardından telefonu hızla kapatıp odaya geri döndüm.Banu'm yatakta dikelmiş gözlerini ovuşturuyordu.Uykulu sesi ile:
"Karan nereden geliyorsun?"diye sordu.Sakin olmaya çalışarak olanları ona anlatmaya başladım.
"Banu'm sakin olmanı istiyorum hemen eve dönmeliyiz."Banu çatık kaşları ile bana bakmaya başlamıştı.Sonra gözlerini endişe kapladı.
"Yoksa birine bir şey mi oldu?Çocuklarımız iyi mi Karan?"Gözlerimi kapatıp kendime biraz zaman verdim ardından olanları kısaca özet geçmiş konuyu geçici olarak kapatmıştık.Geriye sadece eve gitmek ve suçlu olanlara cezalarını vermek kalmıştı.Herşeyi düzene sokacak ve çocuklarımızla mutlu bir hayat yaşayacaktık.
Berkay'dan~
Yoktu.Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti.Bakmadığım sokak,cadde,cafe,sahil kalmamıştı.Sadece iki saniye onu yalnız bırakmıştım.Ve o kısacık sürede ne olduysa olmuştu.Hiçbir yerde yoktu.Çok korkuyordum.Daha ona yeni kavuşmuşken tekrar kaybetmek istemiyordum.Hem daha yapacak çok şeyimiz vardı.Olmazdı.Olmamalıydı.En ufak bir kayıbında canımdan can gidiyordu.Elimden gelen bir şey yoktu.Bütün şehir ayaklanmış tek bir ismi arıyordu;Linda.Kamera kayıtlarına baktığımızda ise duvarlara tutunarak okuldan çıktığını görmüştük.Bundan başka elimizde bir şey yoktu.Bir bankın üzerine çökmüş oturuyordum.Önümde polisler okulun görevlilerini sorguluyorlarken kafamı gökyüzüne kaldırdım.Nefes almam zorlaşıyordu.Onsuz bir saniye geçirmek bile haramdı.O yokken aldığım nefesler zarardı.O yokken baktığım gözlerim ziyandı.Onsuzluk cehennemdi.Her ara sokağın geceleri kendini yalnız hissetmemesi için bir ay ışığına ihtiyacı vardı.Benim ona ihtiyacım vardı.Onu bulmalıydım.Hırsla tekrar ayağa kalktım ve koşar adımlarla tekrar tekrar gezdim yürüme ihtimali olan sokakları,nefes almış olabileceği deniz kenarlarını,soluklanma ihtimali olan dükkanları.Ne kadar gezersem gezeyim yoktu.Belki gözden kaçırmışımdır diye düşünüp tam beş yüz elli iki defa gezmiştim bütün alanları.Saymıştım her geçtiğimde.Sonuç değişmese bile yapmıştım bunu.Belki ondan bir şey bulurum diye.Belki bir sokaktan döndüğümde o güzel yeşil gözleri bana döner diye.Sonuç değişmese bile amaç aynıydı;Linda'yı bulmak.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Merhabaaaaa dün paylaşamadımm buyurun bölümünüzzz💗
Bölüm hakkında düşünceleriniz⭐🌊
İnstagram:kitapkolik948 |
0% |