@kitapkolik948
|
Yorumlarınız ve oylarınız için çokkk teşekkür ederrimmm.🥺🥺
Düzenlenmiştir*
Duyduğumuz şeylerde acı verirmiş.Bazen kelimeler bir bıçaktan daha keskin olabilirmiş.Aslında duyduğum kelimeler normal bir cümleydi.Ama içinde geçmişin acıları vardı.Geçmiş közlü bir izdi kalbimde.Asla sönmeyecek bir yangındı.Ben geçmişin yüklerini omuzlarında taşıyan genç bir kızdım.Ama bir o kadar da ölü. Hayır,ben değil ruhum ölüydü. Şimdi birkaç metre ötemde geçmiş vardı.O geçmiş aslında geçmemişti.Gözyaşlarım yağmur gibi gözlerimden boşalırken ben sadece ona bakıyordum.Yanımda oturan 6 genç ise baktığım kişiye ve bana bakıp neden ağladığımı anlamaya çalışıyorlardı.Ne o gelebiliyordu ne de ben gidebiliyordum.Arafta kalmıştım sanki.Bir tarafım koşarak uzaklaşmak isterken diğer tarafım tüm kırgınlıklarıma rağmen koşup ona sımsıkı sarılmak istiyordu. Yavaşça ayağa kalktığımda Barış'ın gözleri parlamıştı. Anlamıştı beni.O beni hep anlardı.Ya da ben öyle sanmıştım.Daha fazla dayanamadım. Koşarak boynuna atladığımda o da hızlıca bana sarılmıştı.
"Prensesim küçük prens'ini özlemiş mi?"
Umutla sorduğu soru karşısında ağzımdan sadece bir kaç kelime döküldü. Üzüleceğini bile bile söyledim. Çünkü insanlarda bile isteye beni kırmışlardı.
"Prenses acıdan kahrolarak ölmüş.Ama yine de prensini istemiş yanında.Prens ise onu terk etmiş."Gözlerindeki acıyı gördüm.Belki de geçerli bir sebebi vardı.Ama o beni abimden bir gün sonra bırakmıştı.Sadece bir gün vardı aralarında. Acı ise aynıydı. Geçmiş geçmemiş,acılar ise affettirmemişti.Yavaşça ayrıldım kollarından.Ve konuştum:
"Neden geldin?"şaşırmıştı.Sanki onunla ilk diyaloğumun böyle olmasını beklemezmiş gibi.Onu bırakan benmişim gibi...
"Yıllar sonra karşındayım ve sen..." Dedi. Devamını getirecek gücü var mıydı? Bilmiyordum ama konuşmasını böldüm.
"Ne yapmamı bekliyorsun ki? yıllar sonra karşıma çıkmış sana eskisi gibi davranmamı bekliyorsun.Ama bilmiyorsun.Senden sonra neler olduğunu bilmiyorsun. Tek dayanağımdın.Ben abime anlatamadığım şeyleri sana anlatmıştım.Sanmıştım ki o gitse bile sen gitmeyeceksin.Ama yanılmışım. Bunu bana fazlasıysa kanıtladın.Senide abimle eşit tuttum.Asla sizi birbirinizden ayırmadım.Ona anlattığım ne varsa hepsini sen zaten önceden biliyordun.Sen ne yaptın? bana bir haber bile vermeden çekip gittin.Bir haberi bile bana çok gördün."
Gözlerimden yaşlar boşalırken onunda gözlerine acı yayılıyordu.Birinin elini omzumda hissettim önce. Sonra Berkay olduğunu gördüm.Beni kendine çekip öyle bir sarıldı ki sanki o an beni ondan başka kimse göremiyordu.Bende kollarımı ona sardığımda ağlamam şiddetlendi.Yüzümü göğsüne gömdüm.
"Linda."Barış'ın bana seslenmesiyle hıçkırıkların artmıştı.
Kafami iki yana salladım. Berkay beni anladı ve bana sarılmaya devam ederken bizi sınıfa çıkardı.Sonra ise kafamı sıraya koydum.Bedenimi uykuya teslim ettim.
Gözlerimi yavaşça kırpıştırdım yorgun hissediyordum.Yıllarca uyusam bile geçmeyecek gibi. Gözlerimi açabildiğimde yanımda oturan Berkay'ı gördüm,bana bakıyordu.
"Nasılsın?"Diye sordu ilgiyle.Ya da ben öyle sandım.
"İyiyim."Dedim ve minnetle gülümsedim. Berkay da bana gülümsemişti.
"Kaçıncı dersteyiz?"Diye sordum.
"Bir ders uyudun sadece. Yani üçüncü dersteyiz." Dedi. Kafami salladım.
"Teşekkür ederim Berkay."Gözleri gözlerimi bulduğunda gülümsedim yine.Sonra gözlerimi pencereye çevirdim.Abim geldi tekrar aklıma.Sonra ise bazı anıları anımsadım.Bir keresinde abimle kavga etmiştik.Ben ağlarken yanıma gelip özür dilemiş ve aynen şöyle söylemişti:
"Seni üzmek de ağlatmakta isteyeceğim son şey."İnsanlar bunu bir iltifat olarak düşünebiliyorlar.Ama bu iyi bir şey değil. Bu yapmak istediği son şeyin seni üzmek olduğu anlamına geliyordu.Ve abim bunu defalarca yapmıştı.Omzumu dürtmüştü birisi.Yanıma döndüğümde Berkay olduğunu gördüm.Öyle bir dalmıştım ki burada olduğunu unutmuştum.
"Linda."Dedi. Dudaklarını ıslattı ve devam etti.
"Bak Barış'ın kim olduğunu bilmiyorum.Ama onu gördüğün an anladım ki seni çok derinden yaralamış."Sözlerine ara verdi bir süre. Sonra sanki söyleyeceği şeyler onu zorluyormuş gibi derin bir nefes aldı.
"Sen bizim arkadaşımızsın.Bu yüzden seni rahatsız eden her şey bizi de rahatsız eder."Dedi. Gülümsediğimde o da gergince gülümsedi.Sonra ise sohbet etmeye başladık.Aslında bir çok ortak noktamız olduğunu öğrendik.
"En sevdiğin renk ne?"Dedi.
"Yani sanırım beyaz ve mavi."Dedim.
"Sadece iki renk mi?"Şaşkına sorunca kıkırdayıp cevap verdim.
"Aslında her renk güzel bence ama dönem dönem değişebiliyor.Örneğin sürekli heyecanlandığımda kırmızı rengi çok severim.Çünkü kırmızı bana göre ani şeyleri temsil ediyor.Ya da bazen çok yorgun hissettiğim ve çoğu şeyden sıkıldığım zaman siyah rengi favorim oluyor."
"Vay be."Diye mırıldandı Berkay.Ben gülmeye başladığımda o da kendini tutamamıştı.Ama o an suratı çok komikti. Bir süre daha sohbet ettikten sonra ders başlamıştı.Bu yüzden ikimizde konuşmayı bitirip derse odaklanmıştık.
Dersler sonunda bitmişti.Bugün üzerimde ayrı bir yorgunluk vardı sanki.Çantamı toparlayıp Berkay ve arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra çıkışa doğru yürümeye başlamıştım. Kafam çok doluydu.Hayatım sanki bir yün yumağıydı.Döndürdükçe çözüleceğini zannedip biraz daha döndürüyordum.Ama aksine yumak daha da karışıyordu.Tıpkı hayatım gibi. Tam bir şeyleri yerine koymuşken tekrar bozulup mahvoluyordu.Derin bir nefes çektim içime.Sanki o nefes beni tüm dertlerimden kurtaracakmış gibi bir kere daha derin bir nefes aldım. Aslında düşüncelere daldığımda bir abimin olmasını istediğimi keşf ettim.Beni herkesten koruyabilecek,her şekilde destekleyip bana inanacak bir abi.
Aklıma bir şarkı geldi yürürken. Sözlerinde kendimi bulduğum şarkılardan biriydi.Kulaklığımı çıkardım ve *nerdesin?* isimli şarkıyı açtım.Şarkı yavaştan başlarken içimde ayrı bir huzur oldu.
"Her gün daha da batıyorum dibe."
"Sorun bende mi bilmiyorum yine."
"Sorun yok, bak sen keyfine."
"Ben ölüyorum senin sesine."
Şarkının başlangıcından tut sonuna kadar kendimi buluyordum.Çok güzel ve özel bir şarkıydı.Aynı zamanda herkese dinlerken farklı şeyler hissettirebilecek türden bir şarkıydı. Eve az bir yolum kalmıştı ama eve gitmek gelmiyordu hiç içimden.Bu yüzden yolumu ıssız parka çevirdim.Bu parkta küçükken abim,ben ve Barış oynardık. Şimdi ise bom boştu.Ama bence hiçte boş değildi.Anılar vardı.Bir süre oturup boş parkı izledim anılarımızı canlandırdım kafamda.Sonra ise ayağa kalktım.
Sanırım artık eve gitme vaktiydi.Her ne kadar istemesemde.Hava hafiften kararmıştı.Canım markete uğramak isteyince yolumu biraz uzatarak da olsa markete yöneldim.Markete girince canım hiçbir şey istememişti.Kendi kendime söylenerek marketten çıktım. Tam o sırada telefonum çalmaya başladı.Arayan Berkay'dı.Hızlıca aramayı yanıtladım.
"Alo?"
"Linda iyi misin?" Kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kalkarken içimden neden sorduğunu düşünmeye başladım.
"İyiyim,neden ki?" Diye sordum bu kez.
"Bir sürü mesaj attım ama bakmadın.Bende merak ettim."
"Özür dilerim duy-"Lafımın yarıda kesilmesine sebep olan şey ağzıma tutulan bez parçasıydı.Nefes almamaya çalışıyor aynı zamanda çırpınıyordum.Ama hiçbir faydası olmuyordu. En sonunda derin bir nefes almıştım.Telefonum yeri boylarken benim de gözlerim kararıyordu.Sonrası ise karanlıktı...
Karan Korkmaz'dan~
Evden çıkmış,şirkete gelmiştim.Bu aralar işi fazlasıyla boşlamıştım.Öldü bildiğim kızım.Linda'm.Yıllar önce adı öldüye çıkan canım kızım.Bulmuştum onu.Öyle umut ediyordum.Çünkü şüphelendiğim kız aynı Linda'ydı.İsimleri bile aynıydı.Bir ay önce takipe almış,her adımını izlemiştim.Geriye sadece bir şey kalmıştı.DNA testi.Ama tabii ki bir anda kafasını karıştırmazdım.Bu yüzden tam bir ay boyunca onu sadece bir ekran parçasından izleyebilmiştim.Şimdi ise kızımı en az hasarla bana getireceklerdi.Bazı şeyleri öğrenmenin zamanıydı artık.Kızımı bir anda ve bu şekilde getirmek istemezdim ama geniş bir aile yani aşirettik.Korkmaz aşireti.Ve kızımın seveni olduğu gibi sevmeyeni de olacaktı ailemizden olduğu için.Daha biz kızımızla konuşamadan düşmanlarımızın konuşma olasılığı da vardı.Ailemden çoğunun haberi vardı Linda'dan.Abilerinden ona şimdiden bağlananlar bile vardı.Her ne kadar onu kabul etmek istemeseler bile...Başta kabul etmek istemeyenlerde olacaktı tabii.Ama alışacaklardı birbirlerine.Linda bugün evimize gelecekti.Derin bir nefes aldım ve işlerimin başına geçtim.Hemen işimi bitirip evime kızımın yanına gitmek istiyordum.
Yazardan~
Genç kız arabada baygın bir şekilde yatarken Berkay ise yerinde duramıyordu.Linda'nın sesi bir anda kesilmiş ve çırpınma sesleri duymuştu.Korkuyordu.Genç kıza bir şey olmasından ölesiye korkuyordu.Daha ona doyamamışken,onu sevdiğini söyleyememişken ellerinden almalarını istemiyordu.Sonsuza kadar birlikte kalsalar bir sonsuzluk daha isterdi.Ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.Genç kızın olduğu araba sonunda eve varmıştı.Arabayı gören Kıvanç hızla dışarı kardeşinin yanına fırladı.Kardeşinin yanına doğru yürüyen adamı ittirdi ve kardeşini kucağına aldı.Kardeşiyle doğduğu andan beri aralarında bir bağ vardı.Çok güzeldi.Kardeşini incitmekten korkarak kendi odasına çıkarttı.Tüm ev ahalisi etrafında toplanmış genç kızı izliyorlardı.Ancak Efe yatakta yatan kızın ablası olduğunu bilmeden kim olduğunu sorguluyordu.Tıpkı Linda'nın ikizi gibi.Bir süre sonra hep beraber salona inmiş babalarını beklemeye başlamışlardı.Linda ise uyanıyordu.Gözlerini kırpıştırdı birkaç kez.Sonra ise hızla yerinde doğruldu ve etrafa göz gezdirdi.Kaçırıldığını anlamıştı.Bayılmadan önce Berkay ile konuştuğu aklına geldi.Çok endişelenmiştir diye geçirdi içinden.O sırada kapı sesi duyuldu.Karan Korkmaz gelmişti.Linda korktuğunu belli etmemeye çalışarak odadan çıktı.Hem etrafa göz gezdiriyor hem de aşağı iniyordu.Tüm aile salondalardı.Biliyorlardı Linda'nın geldiğini.Linda sonunda salona vardığında rahatsızca herkese göz attı.Beni niye kaçırdılar ki diye düşündü.Sonra ona çatık kaşlarla bakan Efe ve ikizi Mert ile göz göze geldi.Herkesin aklından aynı şey geçiyordu.Linda'nın güzelliği.Derin bir nefes aldı Karan ve Linda aynı anda.Karan artık konuşması gerektiğini anlayınca söze girdi.
"Linda korkmana gerek yok."Linda adının bilinmesiyle daha da gerildi.
"Linda kızım bak biliyorum saçma gelecek ama biz...Biz senin aileniz.Seni böyle getirdiğim için çok üzgünüm.Seni yıllar önce bizden aldılar.Sadece dört yaşına kadar beraberdik.Sonra sen rahatsızlandın.Hemen hastaneye gittik.Senin için öldü dediler.İnanmadık.Nerde dedik sustular.Aradık kızım...Yıllarca aradık seni ama bulamadık.Ta ki bir ay önceye kadar.Hayatına bir anda girmek istemedim.Bu yüzden bekledim.Olmadı,dayanamadım.Bunları bir anda yaşadığın için çok üzgünüm kızım.Senden çok özür dilerim.Ama kanıt istersen hemen bir DNA testi ayarlayabilirim.Zaten yaptıracağız ancak başka bir kanıtımız daha var.Senin belinde yarım ay şeklinde bir doğum leken var."
Linda şok olmuştu.Gerçekten belinde yarım ay şeklinde bir doğum lekesi vardı.İnanmak istemiyordu.Tüm hayatının bir yalan olmasını,bu kadar acıyı sahte insanlar tarafından çektiğini kabul etmek istemiyordu.Derin bir nefes aldı tekrardan.Sonra salondakilere çevirdi bakışlarını.Efe ve Mert tıpkı Linda gibi şaşkın bakıyordu.Linda'nın bakışları bir adamda durdu.Çok tanıdık geliyordu.Baktığı kişi şimdilik en büyük abisi Kıvanç'dı.Kıvanç Linda'nın onu hatırlaması umuduyla ona bakmaya devam etti.Linda içinden geçirdi.Doğru mu söylüyorlar?Tüm yaşadıklarım bir yalan mıydı?Bu insanlar iyi kişiler miydi?Umarım hepsinin cevabını en acısız şekilde öğrenirdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Merhaba!!Siz istediniz yazarınız yazdııı.Umarım beğenmişsinizdir.Yazım yanlışı varsa kusura bakmayın:)
Bölüm yorumlarınızı buraya alayım⭐️🫶🏻
İnstagram: Kitapkolik948 |
0% |