3. Bölüm

Bölüm 3🫀

Urfalı_zeynomm
kitaplaraasik_biri

"hoş geldiniz tanıtın bakalım kendinizi." Diyerek ayağa kalktı. Tüm sınıf susmuş, bize bakıyordu ilk Ece konuşmaya başladı.

"Ben Ece buda arkadaşım derin." Eliyle beni gösterdi.

"Sormak istediğiniz birşey varmı çocuklar?" Diye sordu hoca sınıfa dönerek. Eğleniyor gibiydi. Tüm sınıf gürültüyle ellerini kaldırdı.

"Sevgiliniz varmı? Yoksa ben olabilirim." Dedi esmer bir çocuk.

"Seni ilgilendirmez." Dedim sert sesimle. Sınıftan ooo sesleri çıkınca başka biri konuşmaya başladı.

"Göğüs bedenin kaç?" Dediğinde şaşkınlıkla ağzımı açtım. Sınıf sessizleşirken olacakları bekliyorlardı. Onu diyen sarışının yanına gidip çantayı kafasına geçirdim. Tüm sınıf gülerken o kendisini savunmaya çalışıyordu.

"Sapık piç! Kuduruk!" Diyerek vurmaya devam ettim.

"Hey sadece şakaydı! Özür, özür!" Dediğinde sinirle ona bakmaya başladım. Bizim için boşalttıkları en arka sıraya geçerek oturdum. Ecede yanıma yerleştikten sonra bana dönüp gülmeye başladı. Hoca yine kendi aleminde takılmaya başladığında tüm sınıf başımıza üşüştü.

Hepsi ayrı taraftan adılırken ben ne yapacağımızı düşünüyordum. İşin sinir eden tarafı hepsi birbirinden tatlıydı.

"Oturun lan yerlerinize." Diye biri böğürdüğünde sesin geldiği tarafa baktım. Sesi okadar gür çıkmıştıki herkes sessizleşmişti.

Esmer, saçları dağınık olan çocukla göz göze geldiğimde içimden koca bir "siktir" çektim.

Abartısız aralarında en dikkat çeken çocuktu. 'ben tehlikeliyim' imajı veren gözleri fazlasıyla sert bakıyordu.

Herkes yerlerine giderken ben hala çocuğu süzüyordum. Etraftakilerden bakışlarını çekip bana döndüğünde göz kırpıp önüne döndü.

Kaya Erkek Lisesi

'içindeki öğrencilerle ünlü, efsaneler yaratılmış bir okul. Her günü olaylarla dolu olan bu okulda mezun olmak epey zor. Bu neden...

Çalan zilin sesiyle telefonumun ekranından gözlerimi ayırdım. İnternette bile bu okul hakkında bir tane bile güzel şey yoktu!

Bir kaç kişi sınıftan çıkarken diğerleri yeniden etrafımıza toplanmıştı.

Ben ne olduğunu anlamadan sınıf bir anda dolmuştu. Ah tabii, okula yeni gelen iki kızı merak ediyorlardı. Ece kulağıma eğildi.

"Bunlar yiyecek gibi bakıyorlar".

Onu kafamla onaylayıp kalabalığa baktım. Hepsi ayrı telden çalıyor. Kendilerini tanıtıyorlardı. Hiç kız görmemiş gibi davranmaları komikti fakat burada mağdur olan bizdik

"Okulu gezdirelim mi kızlar?"

"Sana ne oluyor lan! ben gezdiririm."

"Esmer olanı benim gençler! Kenara çekilin!"

" Bende Sarışını alayım. Dokunanı sikerim!"

Kendi aralarında bizi bölüşürken, ben hayretle onlara bakıyordum. Aniden ayağa kalktığımda hepsi susmuş ne diyeceğimi bekliyorlardı.

"Biz okulu kendimiz gezeriz. Çekilin!"

Diyerek Ece'nin kolunu tuttuğum gibi sınıftan çıktık.

"Kızım okulda bir tane çirkin olmazmı bee? Seçmece sanki hepsi." Ece'nin sesi biraz heyecanlı çıkıyordu.

"Onu bırakta ben acıktım yaa..." Oda kafa salladıktan sonra kantini bulup içeri girdik.

Bbir kantinin önündeki kalabalığa baktım, birde eteğime. Hayatta giremezdik o kalabalığın içine.

"Ne alacaksınız?'

Sesin geldiği tarafa kafamı çevirdim. Oha artık! Bu okul benim kalbime indirmek için yapılmıştı resmen.

Karşımda kumral, kahverengi gözlü bir adet taş duruyordu. Bakışları sertti ve ' hey çekilin yolumdan ben çok karizmatiğim' diye bağırıyordu resmen. Ellerini, kıçından düşecek gibi duran pantolonunun cebine sokmuştu.

Salyalarını akıtma derin!

"İki tost ve çay alacaktık." Dediğimde çocuk kafasını sallayıp, kalabalığa ilerledi. Sıraya bile girmeden dediklerimi alıp kalabalığın arasından çıktı. Kimsenin öne geçmesine laf etmediğide gözümden kaçmadı tabii. Aldıklarını bize verdikten sonra hiç birşey demeden uzaklaştı. Bari Parasını verseydik be!

Ecede benim gibi çocuğun arkasından hayran hayran bakıyordu.

"O neydi lan!" Diye bağırdı. Evet bağırdı, hemde öküz gibi. Kantindekilerin çoğu bizi farketmişti sayesinde.

"Senin sesinin tellerine sıçayım e mi Ece!

Boş masalardan birine oturduk yine etrafımızda topluluk oluştuğunda bir kaç kişi masamıza yerleşti. 4 ay hep böylemi geçicekti yani?

"Boşaltın burayı!" Diye biri bağırdığında sesinin gürlüğü tanıdık geldiği için, sesin geldiği tarafa döndüm. Sınıftaki esmer çocuktu. Yine aynı şeyi yapmıştı.

Sözü geçen biri olduğu belli oluyordu. Wtrafımızdakiler dağıldığında gelip masaya oturdu. Tam gözlerimin içine bakan koyu kahve gözleri fazlasıyla dikkatimi dağıtıyor, huzursuz hissetmeme neden oluyordu. Suratındaki o sert ifadeside açıkçası korkutucuydu.

Karşısındaki sandalye çekilip biri oturduğunda, oturan kişiye baktım bu sefer. Bize tostları alan çocuktu.

Eceye 'neler oluyor?' bakışı attım. Oda benimle aynı bakışı atıyordu. Kantindekilerin gözü ise bizim masadaydı. Karşı karşıya oturmuş bu iki taş, birbirlerine nefret dolu bakışlar atıyorlardı. Birbirlerini sevmedikleri bir kaç kilometre öteden bile anlaşılabilirdi. Aralarında esen soğuk rüzgar beni dondurmuştu.

"Ne o arda? Direkt kızları korumalar falan?" Dedi kumral çocuk. Sesine iğneleyici ve eğlenen bir ton vardı.

"Siktir git mert." Dedi arda. Sesi sakin çıkmasına rağmen gözleriyle beceriyordu merti.

"Ya gitmezsen?" Diyerek güldü mert.

"Bana diyorsunda, asıl sen ne ayak? Benden önce korumaya geçmissin." Dedi arda. Burada korudukları kişi bizmiydik? Kimden koruyorlardı. Bir grup azgın bebelerdenmi? "Birinin bunu yapması lazım." Dedi mert Masaya eğilerek.

"Ben yaparım sen gidebilirsin."

Ani hareketle ayağa kalktım. Sandalye ise bana hiç yardımcı olmamış yere düşmüştü. Havalı bile olamaıyordum, lanet!

İkisinin gözleride bana fönerken eceye kalk işareti yaptım.

"Size bizi korumanızı isteyen oldumu?' aranızda ne bol varsa bizi karıştırmayın." Deyip eceyle kantinden çıktık.

"Buda ne böyle?" Dedi Ece . Merdivenlerden çıkarken arkamızdan bir çocuk koşuyordu.

"Kızlar bekleyin" dedi kıvırcık saçlı sempatik çocuk.

"Ne oldu?" Dedim . Çocuk nefes nefese kalmıştı. Ve diğerleri gibi bize yiyecek gibi bakmıyordu.

"Ben ömer" diyerek elini uzattı. Tanıştıktan sonra bizi kolumuzdan tutarak dışarı sürükledi .

"İçeride olanları merak ediyorsunuz dur" diyerek başladı söze. Ona kafamızı salladıktan sonra devam etti.

"Arda ve mert. Okulun liderleri olurlar. Bilirsiniz bu sıralar her okulun lideri var." Deyip dil çıkardı. Halleri sevinliyfi keratanın.

"Arda bizim sınıfta görmüşsünüzdür. Mert 12. Sınıf normalde aynı yaştalar fakat arda sınıfta kalmış."

"Hayat hikayelerini boşverde. Aralarındaki sorun ne?" Dedi Ece sabırsız bir şekilde.

"Aralarındaki sorun okulun liderliği olduğunu düsünüyoruz. İkiside kendini kanıtlama çabalarında. Kimsenin bulaşmak istemeyeceği kişiliklerdeler. Pezevenkler çok iyi kavga ediyorlar."

Dediği şeye gülmeye başladım.

"Saçma bir şey yüzündenmi düşmanlık yani?" Dedim Ömer'e bakarak.

" Önceden çok yakın olduklarını duymuştum. Aralarında ne geçtiğini kimseler bilmiyor."

O sırada zilin çalmasıyla dedikodumuzu bitirmek zorunda kaldık. Sınıfın kapısının önünde mert denen çocuk dikiliyordu. Bizi görünce yanımıza doğru gelmeye başladı. Elleri hala cebindeydi. Yüzüne sevimli bir gülümseme geçirip tam önümüzde durdu.

" Doğru düzgün tanışamadık bile. Ben mert." Dedi elini uzatarak. Açıkcası bu gülümsemeye karşılık bermemek çok zordu. Ece benden önce davranıp çocuğun elini sıktı. Tam bende elimi uzatmıştımki. Biri beni geriye doğru çekti. Belindeki elin sahibi olan ardaya baktım. Merte sert bir şekilde bakarken aynı zamanda bileğimdeki elini sıkıyordu. Mert ise onun aksine gülümsüyordu. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni çekiştirip sınıfa soktu. İşin garip olan tarafı ise ona engel olacak zamanımın bile olmamasıydı her şey göz açıp kapayıncaya kadar olup bitmişti. Şuan sırada oturuyordum ve o aynı şekilde eceyi kolundan tutarak yanıma getiriyordu.

Ecede benimle aynı şoku yaşarken. Arda sınıfa giren merte köpürüyordu. Tahtanın önünde karşı karşıya durmuş birbirlerini gözleriyle dövüyordu resmen. Büyük bir kavgamı? Sınıftaki gerginlik yüzünden tırnaklarımı kemirmeye başladım.

Bu iki zibidi her an birbirlerine saldiracaklarmis gibi bakiyorlardı. Oturduğum sıradan kalkamıyordum.

"Sınıfına git mert" dedi arda sakin bir sesle.

"Bana emir verme sakın arda"

Arda güldü pek içten bir gülüş değildi.

"O zaman başka şeyler vereyim." Deyip Mert'in yüzüne yumruk attı. Ece'nin anı çığlığı üzerine arda birkaç saniye bize bakıp. Geri merte baktı. Mert iki adım gerilesede umrunda olmadı. Aradaki mesafeyi kapatıp oda ardaya yumruk atmıştı. O kadar sert vurmuştuki acıyı bir an hissettiğimi sanmıştım. Sıramdan kalkıp öne doğru yürümeye başladım. Fakat kolumu tutan eller buna engel oldu.

"Aralarına girmek istemezsin." Diyen Ömer'in elinden kurtulup yanlarına gittim. Mert yine elini kaldırmış ardaya yumruk atıyorduki. Önüne geçmemle kendini zor tuttu.

Lan suratım dağılacaktı az daha.

Kalbim deli gibi atarken. Suratımın yerinde olduğuna şükretmeye başladım.

"Ne yapıyorsun çekil" dedi arda.

"Ne yapıyorum?" Neden şuan ikisinin arasında duruyordum?

"Kavga etmenizi istemiyorum." Dedim ikisine bakarken. En azından kavga edeceklerse düzgün birşey için etmelilerdi.

"Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma." Dedi arda

Ulan namusuz ben seni koca bir yumruktan kurtarmışım be gavurun tohumu!

"Evet doğru" dedim merte döndüm. "Yüzünü dağıtmaya devam edebilirsin." Dedim ve sınıftan çıktım. Arkamdan Mert'in kahkahası nı duyabiliyordum. Arda ise büyük ihtimalle sınırlıydı ve beni bulduğu yerde dövme olasılığı yüksekti.

Acaba tenha bir yerleremi saklansam?

Ah, salak kafam! Ne diye aralarına girmek istersinki? Daha onları tanımıyorsun bile...

                           ***

Arkadaşlar telfondan yazdığım için ellerim yoruluyo bu bölüme çok vaktimi verdim emek var oy ve yorum yaparmisiniz? Devamı gelicek öpüldünüz ❤️‍🔥

Bölüm : 21.11.2024 23:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...