Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@kitaplarameftun

🦋🦋🦋

Ayaklarım artık beni taşımıyordu, ne kadar süredir yürüdüğümün bile farkında değildim. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemiyordum... Hayatımın her anında ben o korkunç kaza ile uyanıyordum; ailemin öldüğü kaza... Şimdi ise trafik kazası zannettiğim şeyin aslında kasıtlı olarak yapılmış bir şeyin olduğunu öğrendim, telefonuma gelen arama ile...

Ailemin öldüğü gün kimsesiz kalmıştım çünkü anne ve babamdan başka kimsem yoktu. Her ikisi de savcı olup, işlerini yapan sıradan kişilerdi ya da ben öyle sanıyordum. Ne döndüğü ile en ufak bir fikrim yoktu. İtalya ya taşınmıştım ailemin ölümünden kısa bir süre sonra. Babam İtalyan annem ise okumak için Türkiye'den gelmişti ve aynı üniversitede tanışmışlardı...

Şimdi ise İtalyan sokakları o kadar boş ve bi' o kadar anlamsız geliyordu... Elimi neye atsam hep altında kalıyordum, hiçbir zaman düzgün bir yaşantım olmadı. Mutluluk; sanki bi' lanetmiş gibiydi, hiçbir zaman doyasıya mutlu olamadım, hep bir engel bir sorun çıktı. Ve şimdi hayatımı yaşayabilecek iken aldığım telefon ile dumura uğradım. Kafam o kadar karışıktı ki... Ağlasam, ağlayamıyordum, sussam; hıçkıra hıçkıra ağlama isteğim bitmiyordu.

Şehrin en karanlık bir yerinde yıllarca yaşadım. Kendime verdiğim bir cezaydı, ailem ile birlikte ben neden ölmemiştim ki... Yanlarına neden beni de almamışlardı, o kadar yalnızdım ki yerlerini hiç kimse dolduramadı. Ve yine en karanlık mekana geri geldim. Mekanın en alt kısmına doğru ilerlemeye başladım.

Korumalardan biri "Hoş geldiniz Kayra hanım!" Dedi, İtalyanca, cevap vermeden yoluma devam ettim ve işte karşımda zifiri karanlıkta olan 'cantina' yani mahzen! Mahzen dememizin nedeni bar binanın en alt kısmında bulunan dövüş yapılan yer olması. Ernesto hemen yanıma geldi. Barın ve cantinanın sahibi üstelik benim İtalya'da tek iyi anlaştığım kişiydi.

Ernesto "Hoş geldin K..." Dedi, yarım yamalak Türkçesi ile fakat ben onu dinlemiyordum, önüme koyulan bardağı kafama diktim bir içişte. Ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım, kime güvenmeliydim?.. Ben artık ne yapacağımı bilmiyordum.

Ringde dövüşülen ve zafer kazanan adamın iğrenç gülüşü sinirimi bozuyordu, herkes ailemin katili gibi geliyordu. Koşarak yumruğu adamın suratına attım. Hafif yana kayılan suratını bana döndürdü ve sinsi bir gülüşle bana aynı şekilde karşılık verdi. Karşılıklı savurduğumuz bilmem kaçıncı yumruktu, yüzüm, ağzım kanlar içindeydi ama bu durumdan zevk alıyordum, beni daha da güçlendiriyordu.

Düştüğüm yerden aralaya bildiğim kadarıyla etrafa bakındım, sahiden de yalnızdım... tanıdığım hiç kimse yoktu. Ernesto dışında. Ernesto beni durdurmak istese de çok kalabalıktı etraf ve çok ilgi gördü sadece motive edici sözler söylüyordu.

Adamın iğrenç yüzü, kahkahası kulaklarımda yeniden yankılanırken, daha güçlü kalktım ayağa ve bacak arasına bir tekme attım, başını iki ayağımın altına aldım ve ya ölecektim ya da öldürecektim...

Hayatım bu kadar kötü müydü? Ben birini öldürebilir miydim? Cantina da kimse olmadığı zamanlarda sadece alıştırma yapıyordum ve ilk kez bu ringin içine giriyordum, ne yaptığımın farkına vardığımda ayaklarımı gevşettim ve zar zor ayağa kalktım.

Ernesto yukarı kata çalışma odasına götürdü. Odada bulunan kanepeye oturduk. Başımı omzuna koydum ve yaşadığım şeylerin hayal olmasını diledim. Ama gözümü her açtığımda, kabusun ortasında bulunuyordum.

Saatlerce öyle kaldık. Ben ağladım, Ernesto teselli etti. Neden, ağladığımı bilmemesine rağmen...

"Ernesto," dedim ve kalbimi gösterdim , "çok acıyor," dedim ve tekrardan gözümden yaşlar akmaya başladı. "Eski mevzular mı?" Dedi. Cevap veremedim. Sahi bu hangi olayın birikmişliği?

Bir şey diyemedim, ölülere çare yoktu, peki, yaşayan ölülere çare bulunur muydu?

🦋🦋🦋


Loading...
0%