Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@kitaplarameftun

🦋🦋🦋

Ernesto daha iyi olduğumda yüzümdeki kanları silmek için, ilk yardım kutusu getirdi ve dikkatli bir şekilde silmeye başladı. Yüreğimdeki acılar, daha derinleşiyordu onu nasıl temizleyecektim?

"Yorgunum, eve gitmek istiyorum," dedim. Ernesto başıyla onayladı ve kapıya kadar eşlik etti.

"Araba, nerede?" Dedi. Benimle Türkçe konuşarak.

"Getirmedim," dedim. Kendi arabasını kapının önünde bulunan korumalardan istedi.

Arabasına bindik, yol boyu dizlerimi kendime çektim ve sessizce gözyaşlarımı akıttım.

Kapı önüne geldik, Ernesto kapımı açtı ve ellerimden tutup, çıkmama yardım etti. Beraber içeri girdik ve masamın üstünde büyük bir paket duruyordu. Ernesto'ya şaşkınlıkla baktım ve hızla içeriyi kontrol ettim kimse var mı, diye ama kimse yoktu. "Ernesto, bu ne nedir? Açmam gerekiyor mu? Dedim, titreyen sesimle. "Açmadan içinde ne olduğunu bilemeyiz," dedi, İtalyanca. Biraz kararsız kalsam da yavaşca pakete doğru yürüdüm. Paketi dikkatle açtım, gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı. Bir tablo ve tablonun üstünde kocaman papatya buketi o kadar güzeldi ki hemen papatyaları kokladım, çok severdim. Tabloyu inceledim ve karanlık olan tablonun üstünde bir papatya ve suya düşen gölgesi bulunuyordu... O kadar harikaydi ki tarif edilemez. Ernesto'ya baktığımda, mutlulukla bana bakıyordu. "İyi ki doğdun papatya kızım," dedi, kendi doğum günümü bile unutmuştum. Sıkıca sarıldım, "Teşekkür ederim," dedim.

"Hadi, üstünü değiştir, kutlama yapalım," dedi, başımla onayladım ve kıyafetlerimi alıp, banyoya ilerledim. Kısa bir duş aldım ve çıktım.

Ernesto ise her şeyi hazırlamıştı, masanın üstünde çikolatalı pasta duruyordu, en sevdiğim pasta... Kapıya yaslandım kollarımı kavuşturdum. "Her şeyi düşünmüşsün," dedim. Bana döndü ve bana doğru geldi. "Sen benim en iyi dostumsun, bunu unutabilir miyim?" Dedi, "Sende öylesin," dedim ve masaya ilerledik. Mumları yaktı ve yirmi altıncı yaşımda dilek olarak "Ailemin katilini bulmayı," diledim. Ernesto beni sandalyeye oturdu ve servisi kendi yaptı. Biraz tereddüt etsemde konuşup anlatmam gerekiyordu, bugün olanları.

"Seninle konuşmam gereken bir şey var," dedim, ağzımda lafı gevelerken. Ciddi bir şekilde bana baktı. "Dinliyorum," dedi, soğukkanlılıkla.

Tam konuşmaya başlıyordum ki, telefonuma bildirim geldi. "İzninle," deyip, telefonu açtım. Ve karşımda "Doğum günü sürprizimi beğendin mi?" Demesiyle evimin içinde silah sesleri yükselmesi bir oldu. Ernesto, hemen masanın altına koydu beni ve belindeki silahı çıkarıp, ateş açtı. Kaç saniye, kaç dakika oldu, bilmiyorum. Ateş sesleri azalınca, yanıma geldi, "Yararlandın mı?" Diye sordu. Hayır dercesine başımı salladım. "S--sen, bir şey oldu mu?" Dedim, titreyen sesimle. "Hayır," dedi. Masanın altından çıktım, her yer silah izleri ile dolmuştu. Ernesto sıkıca sarıldı bana. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim, hemen Ernesto'ya mesajı gösterdim o da benim gibi şaşkındı, telefonunu çıkardı ve birilerini aradı. Çevresi geniş ve saygı duyulan biriydi, bu yüzden hallederdi. Telefonu kapatınca "Bana gidelim." Dedi, kabul etmekten başka çarem yoktu.

Ernesto'nun korunaklı evine geldik. "K, çok sessizsin, korkutma beni," dedi, endişeyle. "Özür dilerim, orada sağ çıkamayabilirdik, benim yüzümden bir şey olabilirdi," dedim ve ağlamaya başladım. Bana sıkıca sarıldı, "Her şeyde kendini suçlu bulmaktan vazgeç! Ölsem de senin için ölürdüm, fena mı? Güzel bir kadın için ölmek, vay canına çok havalı!" Dedi, beni suçlu duygusundan çıkarmaya çalışırken.

Şoku hala üstümde atlatamıyordum, kim, neden böyle bir şeyi yapar? Kafam çok karışıktı, doğum günümde kim neden, komplo kurar? Kim, neden ailemin öldürüldüğü iddiasında bulunabilirdi?

Evin oturma odasına geçtim Ernesto, bir bardak su getirdi. Bir kaç yudum aldım ve sehpaya bıraktım.

"Ernesto,"dedim ve devam ettim. "Ben, Türkiye'ye dönme kararı aldım." Dedim.

"Ne!?"

"Duydun beni, bugün bir telefon aldım. Ailem öldürülmüş! Ve az önce olanlar yeterince açık değil mi" dedim.

"Ne diyorsun, neden bana anlatmadın?

"Kafam çok karışıktı. Şimdi ise en doğru kararı verdiğini düşünüyorum."

"Beraber gidiyoruz. Hemen itiraz etme, dinlemeyeceğim seni." Dedi sert bir dille.

Ağzımı açıp, bir şey demedim. Belki de yanımda birinin olması beni daha da cesaretlendirirdi.

🦋🦋🦋

Sabah ilk işimiz evime uğramak oldu. "Emin misin?" Dedi Ernesto. Başımla onayladım ve kapıyı açtım. Her yer darmadağındı. Polisler gelmişti ve evde olmadığımızı kimin yaptığını bilmediğimizi söylemiştik.

Kıyafetlerimi ve aileme ait olan özel eşyalarımı da alıp, çıktık.

Direkt olarak havalimanına geldik. Ernesto'nun özel uçağı ile gidecektik.

Ama ondan önce Ernesto ile konuşmalıydım. Bizleri ne beklediğini bilmiyordum ve göz göre göre ateşe atamazdım.

"Hey! Çok hızlı yürüyorsun, yavaşla!" Dedim

Adımlarını durdurdu, bana baktı. Bıkkın bir ifadeyle "çok yavaşsın," dedi.

Yanına yaklaştım. "Yavaş olan ben değilim, senin adımların benim iki üç adımım oluyor," diye söylendim.

Dudağı sola doğru bir tebessüm oluşturdu. Koyu kahverengi saçlara ve kahverengi gözlere sahipti. Boyu konusunda bir şey demek istemiyorum uzun kelimesi yetersiz!

"Konuşamadık, ama sen benim ile gelirsen buradaki işler ne olacak? Kim, nasıl idare edecek? Yol yakın iken vazgeç ben tek başıma giderim." Dedim

"Sen bunları hiç düşünme," diye karşılık verdi.

"Neden ama?" Dedim.

"Kayra... canım, buradaki işleri halledebilecek iki abim var," dedi.

"Onlara güvenmediğini biliyorum." Dememle, gülmeye başladı. "Çok zekisin," dedi. Ne desem boş benden daha inat biri ile sözlü diyaloğa girmek anlamsızdı. Uçağa doğru ilerlemek yerine, duruyorduk. Ben değil ama Ernesto etrafına bakınıyordu, birini bekliyor olmalıydı. Onun gibi etrafa göz gezdirdiğimde güvenlik ekibinin buraya doğru geldiğini gördüm. Şaşkınca baka kaldım. "Bu ne demek oluyor?" Dedim.

"Hep beraber gidiyoruz. Ve bana öyle bakmayı kes!" Dedi ciddi bir tavırla.

"Bunu cidden yapamazsın, savaşa gitmiyoruz, bu delilik!" Dedim. Bir yaklaşan neredeyse 10 kişi vardı.

"Bu sadece bizimle gelecek olanlar, güvenliğimiz her şeyden daha önemli şu an itiraz etme hakkın yok, gidelim. " dedi. Arkasından ne kadar söylensem de duymamazlıktan geldi.

Uçağa bindik, hep birlikte ve yolculuğumuz başladı.

Bulutların içinde süzülmek, huzur veriyor. Anne ve babama daha yakınmış gibi hissettiriyor. Onları çok özledim..

Bu yolun sonu ne olursa olsun, gerçeği öğrenmeden asla vazgeçmeyeceğim.

🦋🦋🦋

 

 

Loading...
0%