Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@kitaplarameftun

Zamanın durmasını dileyebilseydim şu anı dilerdim... Bundan sonra da hiç akmamasını.

Gözlerim onun kara gözlerine odaklanmıştı, zaman kavramını unuttum. Ne kadar bakışmış olabilirdik? Her şey tuzla buz oluyor gibiydi, onu en son gördüğüm gün aklıma geldi. Yutkunamadım. Ağır gelen şeyler vardı ama şimdi hiçbir şekilde taviz vermemeliydim. Bu yüzden Ernesto’nun boynuna ellerimi doladım, Ernesto ise ellerini belime doladı. Bir süre daha dans ettikten sonra yerimize geçtik.

Oğuz ve Ali’ye baktığımda, onun yanında olduklarını gördüm.

Buraya ne için geldiğimizi hala bilmiyordum. Davette bulunmamız gerek demişti. Ama ne yapılacağı yer ne de kimin düzenlediği ile ilgili bir fikrim vardı. Şimdi ise anlıyordum neden söylemediğini. Kerim’in düzenlediği bir davet olduğu için.

“Bunu böyle öğrenmek istemezdim.” Dedim.

“Kararını etkilemesinden endişe duydum, çok kararlıydın vazgeçmeni istemiyorum.” Dedi.

“Hiçbir şey fikrimi değiştirmeyecek! Buna izin vermem E bu yüzden benden bir şey saklanmana gerek yok.”

“İşte benim kızım,” dedi gururla.

Üç yılda hayatıma Ernesto çok şey kattı, iyi ki vardı.

Birden Kerim’in sesi duyuldu “Herkese iyi akşamlar,” diye giriş yaptı.

“Sizlerle önemli birini tanıştırmak istiyorum, Ernesto Sussina!” dedi ve alkışlar eşliğinde Kerim’in yanına gitti. Bunlar ne zaman tanışmışlardı, burada ne dönüyordu Allah aşkına.

Kerim devam etti “Yeni ortağım,” dedi.

Ernesto “Bu ortaklığı kız arkadaşım Kayra De Simone ile yöneteceğiz.” Dedi ve beni yanına çağırdı. Herkes bana bakıyordu. Yüzümde sahte bir gülümse ile yanına gittim.

“Teşekkür ederim,” dedim ve sarıldım.

Kerim siyah gözleri ile öldürecek gibi bakıyordu. Oğuz ve Ali ortaklığımızı kutladı, Kerim ise ellerini uzattı önce Ernesto tokalaştı. Bana doğru uzattığında, bir süre eli havada kalsa da sonradan tokalaşıp hemen çektim elimi.

Kokteyl elimizde hep birlikte kutladık. Eski sevgilim ve yeni sevgilim!..

Ernesto’ya doğru döndüm. “Biraz hava alıp, geleceğim,” dedim. “Hava almak?” diye sordu. “Dışarı çıkacağım,” dedim. Gelmek istediğini söylese de istemedim ve asansöre bindim.

Teras katta çıkmak için otuzuncu düğmeye bastım.

Teras katta vardığımda dördümüzün sandalyeleri çekip manzarayı izlediğimiz yere geçtim. Eskisi gibiydi hala burası. Bizim için yaptığımız her şey duruyordu. Birlikte vaktimizin çoğunu burada geçirirdik. Şimdi ise Kerim ile yedi yıldan sonra bittiği yerde tekrardan karşılaştım, yarım kalsaydık tamamlanabilirdik fakat o gitmeyi tercih etmişti, biz yarım kalmadık bitmiştik.

Çantamdan çıkardığım sigarayı alıp yaktım. Zaman çok acımasızdı, bizi çok eksiltti...

Birden irkildim biri yanıma sandalye çekti. Başımı kaldırdığımda Kerim’i gördüm. Simsiyah takım elbise giymişti, her zaman ciddi biriydi.

“Oturabilir miyim?” Diye sordu.

“Tabii, buyurun Kerim bey!” dedim ve ayağa kalktım. Adım atmamla bileğimden tuttu. Bileğimi kendime doğru çektim, bıraktı. “Sorun nedir, Kerim bey!”

“Konuşalım,” dedi emir verir gibi.

Konuşmak istiyor, cidden komik! İş ilişkisi dışında konuşacak bir şeyimiz yoktu.

“Sevgilim, bekliyor.” Dedim ve uzaklaştım.

Ardımdan sandalyelerin devrilme sesini işittim. Ardıma bakmadım.

Tekrardan salona giriş yaptım. Oğuz ve Ali, Ernesto’nun yanındaydı.

Oğuz “İyi misin?” dedi, endişeyle.

“evet,”

“Burada işimiz bitti bize geçelim mi? Konuşacaklarımız var.”

“Yorgun hissediyorum, yarın görüşmek için müsait misiniz?” diye sordum. Oğuz ve Ali birbirine baktı ve tamam dediler.

“Ernesto, gidelim mi?”

“Olur, güzelim,”

Oğuz ve Ali ile vedalaşıp, kapıya doğru ilerledik. Tam kapı eşiğinde Kerim’in geldiğini fark etmedim ve çarpıştık. Ernesto hemen belimden kavrayıp, kendine çekti. “İyi geceler Kerim bey!” diyen E beni oradan hemen çıkardı.

Arabaya binmiştik. Derin bir nefes alıp verdim. “Böyle öğrenmem ne kadar doğru, ortaklık da neyin nesi oluyo’” diye çıkıştım.

“Eve gidince konuşuruz, detaylı,” dedi.

Hazmedemiyordum zaten, üstüne bu ortaklık mı? Kafayı sıyırmama az kaldı. Ernesto böyle bir şeyi plansız yapmazdı.

🦋🦋

“Seni dinliyorum,” dedim. Ernesto yanıma oturdu. Gözleri intikam için parlıyordu.

“Her şeyi senin için yaptım ben biliyorsun,” dedi, türkçesini zorlayarak.

“Ailenin intikamı, benim intikamım bunu birlikte çözeceğiz fakat burada Kerim’in ve arkadaşlarının yardımına ihtiyacımız olacak, kuralları oyuna göre oynayacağız.” Dedi.

“Katilin ismi verildi ya!” bunu ilk kez dile getiriyordum. İkimizde mesajı görmüştük, katilin ismi yazıyordu.

“Bunları düşünme! Bende sana herhangi birinin adını verebilirim, gerçeği bulmadan emin olamayız.” Dedi.

“Ama.. herhangi birinin adı verilmedi ki...”

“Canim, lütfen bunları daha fazla takarak, takıntı haline getirme biraz zamana ihtiyacımız var. Bulacağız katili sana söz.”

Başımla onayladım. Gerçek katil kimdi? Beynimin içinde dönüp dolaşıyor. Sonunda gerçek ortaya çıkacaktı, er ya da geç.

Ernesto, telefonla konuşuyordu, bağlantılarını kullanarak yardım edecekti.

Türkiye’yi özlemişim, E konuşmayı bitirip yanıma geldi. “Dışarı çıkalım mı?” diye sordum.

“Yeni geldik eve yorgun değil misin?” dedi.

“Değilim, hadi kıyafetlerimizi değiştirip çıkalım.”

İkimizde odalarımıza çıktık. Elbiseyi üstümden çıkarıp daha spor kıyafetler giydim, ayağıma da spor ayakkabı giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım.

Ernesto’da daha sportif giyinmişti. “Sana göstermem gereken bir yer var, anahtarı ben alayım,” dedim.

İtiraz etmeden, anahtarı verdi. İkimiz tektik araba da, Thomas ve Santos başka araçla ardımızdan geliyorlardı.

Anne ve babam ile yaşadığım evin arka bahçesine girdik.

“Burası neresi?” diye sordu.

“Eski evim,” dedim.

“Neden, içeri girmiyoruz?” diye sordu. Henüz hazır değildim, yüzleşmeye.

“Göstermek istediğim yer, arka bahçede,”

“Tamam, öyle olsun,”

Arka bahçenin gizli bir geçitti vardı. Telefonlarımızın fenerini aştık ve geçitten geçtik.

“Burası muhteşem,” dedi.

“Evet, Kerim ile keşfetmiştik burayı, sonra Oğuz ve Ali ile paylaşıp hep birlikte düzenledik. Ormanın içine çıkıyordu, ilk gördüğümde çığlık atıp, sarılmıştım...”

Ernesto’nun yüzünde gülümseme oluştu.

“Buradaki led ışıkları, yere dizdiğimiz minderler, masamız... Burası en güzel yerimizdi.” Sesim ağlamaklı çıkmıştı.

Ernesto, yanıma geldi. Minderlere oturduk. “Güzelim, iyi değilsen gidelim mi?” dedi.

“İyiyim, eskiyi çok özledim. O günlerin geride kalmış olması üzdü.”

“Her şey ve herkes bi’ gün anı olarak kalacak. Belki bi’ gün bende senin için anıdan ibaret olacağım.” Dedi.

“Artık, istemiyorum çıkacaksanız hayatımdan şimdi çıkın, sonra çıkıp anı olacağım deme!” dedim, kızgınlıkla.

“Hiçbir yere gitmeye niyetim yok,” Dedi.

Eski günlerde ki gibi mindere uzandım ve yıldızları izlemeye başladım.

Flaşback

“Şu ayrılmayan yıldız biziz,” dedim. Uzandığım yerden boynumu Kerim’e döndürerek.

Kerim, bana baktı ve “hiç ayrılmayacağız! Kayra, ne olursa olsun önce her şeyi benden duyacak ve sadece bana inanacaksın tamam mı? Dedi.

“Senden başkasına asla inanmam!” diye karşılık vermiştim.

Flaşback bitti

Bu neydi? Neden bu anı aklıma geldi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%