
8. BÖLÜM
Alparslan farkında olmadan tuttuğu nefesini en son sesli bir şekilde bıraktı. Sanki düşünüyormuş gibi etrafına bakınıyordu. “Tamam, öncelikle sen ne yapmak istiyorsun?”
“Babam olacak adamı bir daha görmek istemiyorum. Ama ondan hem intikam almak hem de olanları öğrenmek istiyorum.” Derin bir nefes aldı. “Tamam, aklımda bir fikir var ama biraz düzenlemeye ihtiyaç var,” Dikkatle ama dolu gözlerle onu dinlemeye devam ettim. “Yarın benimle beraber gideceksin Antalya’ya. Sonra her şeyi öğrendikten sonra seni ben kaçıracağım.” Dolu gözlerim umutla Alparslan’a bakarken Görkay denen şerefsizden bir ses yükseldi. “Ooooooooooooooooo! Özür dilerim, biliyorum hiç sırası değil ama kaçırma falan. Kendimi tutamadım.” Umutla bakan gözlerim aniden boşaldı ve yerine boş bir ifade geldi. Boş ifademi alıp Görkay’a baktım. Alparslan’ın da aynı şekilde baktığına emindim ama çok umursamadım. Sadece arkadaş! “N-neyse, ben gideyim. Siz daha rahat konuşursunuz o zaman galiba. Z-zaten şeyi arayacaktım, şeyi, Balkız! Evet, onu arayacaktım” Görkay endişeli bir şekilde odadan çıktı. Galiba Alp daha farklı şekilde bakmıştı. Çok umursamadım çünkü Alp’e nasıl teşekkür edeceğimi düşünmem gerekiyordu. Birden içimden gelen bir hisle ayağa kalktım ve Alp’in yanına oturdum. Bana bakıyordu. Ne güzel bakıyor. Hayır! Sadece arkadaş! Hala bana baktığını fark ettiğimde ona içten bir gülümseme sundum ve tereddüt ederek ona sarıldım. Artık gözyaşlarım akmıyordu. Ne garip normalde mutluluktan akarlardı. Biraz şaşırmış olacak ki sarılışıma karşılık vermiyordu. Birkaç saniye sonra olanları yeni idrak etmiş olacak ki o da bana sarıldı. Kollarının beni rahatlattığını yeni fark ediyordum. Birbirimizden ayrıldığımızda gözlerim istemsizce dudaklarına kayıp duruyordu. Gözlerine baktığımda o da benim dudaklarıma bakıyordu. Yutkunduğumda bana yaklaştı. Bende içimdeki dürtüyle ona yaklaştığımda aramızda sadece birkaç parmak mesafe kalmıştı. İkimizde daha çok yaklaştığımızda dudaklarımız neredeyse birbirine değiyordu. Alp elini yavaşça belime doladı beni biraz daha kendine çekti. Dudaklarımız birbirine değdiğini hissediyordum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. İçimden bir ses bana ‘unutma sadece arkadaşlık!’ diyordu, ve içimdeki diğer seste o sesi dinlememi söylüyordu. Hafifçe geri çekildim. “B-bunu yapmayacağım. Unutma sadece arkadaşlık.” Bu sefer o yutkundu. Ondan tamamen uzaklaştığımda diğer koltuğa geçip oturdum. İçeriden Görkay’ın telefonla konuşma sesleri geliyordu. Balkız denen kişiyle konuşuyor olması gerek. “Alp, baksana. Kim bu Balkız?” hiçbir şey olmamış gibi konuştuğum için biraz normale dönmüştü. Kıyamam utanmış mı? “Sevgilisi.”
“Fazla değer veriyor olmalı, içeriden gelen seslere baksana.”
“Evet, çok sever, çok değer verir. Zaten insan sevdiğine böyle davranmalı.” Bunları derken bakışları koyulaşmış ve tekrar dudaklarıma kaymıştı. Uyarıcı bir tonda boğazımı temizlediğimde hafif darılmış bir ifadeyle tekrar gözlerime çevirmişti bakışlarını. “Haklısın.”
“Şu planı biraz daha geliştirelim mi? Benim birkaç arkadaşım var, onlarla daha planlı ve gelişmiş bir plan yapabiliriz.”
“Ben senin fikrini beğendim, ama aksilik çıkabilir. O yüzden daha düzenli bir şey yapabiliriz, olur.”
“O zaman ben çağırayım şimdi.”
“B-bu saatte mi?”
“Evet, ne varmış saatte?”
“Tamam.” Alparslan telefonundan birisini arayarak odadan çıktı. Birkaç saniye sonra içeri Görkay girdi. “Ne konuştunuz?”
“Sadece planı pekiştirmek için arkadaşlarını arayacağını söyledi. Onun dışında sen gidince bir şey olmadı.” Kesin olmamıştır Rüya! Az kalsın öpüşüyordun kızım. Bunları sesli söylemedim elbette, ama yüzümde aptal bir sırıtış oluştuğu için Görkay bir boklar döndüğünü anlamış gibi duruyordu. “Ne halt yediniz Rüya?”
“Bir şey olmadı dedim ya.” Aptal kız! Anladı kesin. Hay benim sırıtan yüzüme… “Hee, kesin olmamıştır.” dedi küskün bir ifadeyle. “Görkay,”
“Ne var?” gerçekten küsmüş müydü yani? Yerim ben bunu. “Sen bana küstün mü?”
“Evet,” Neden bu kadar duygusal olmak zorundayım? Gözlerim doldu bile! “Ya ama gerçekten bir şey olmadı!” dedim üzgün köpek yüzümle. Bu halimi görünce daha dayanamayıp yanıma oturdu ve bana arkadaşça sarıldı. “Özür dilerim. Sadece şaka yapıyordum.”
“Onu anladım da, gerçekten bir şey olmadı. Ben duygusal biriyim neden böyle yapıyorsun.” Dünyanın en saçma sahnesini yaşıyordum herhalde. “Bence o kadar da duygusal değilsin.”
“Evet, ama sevdiğim arkadaşlarıma duygusalım işte.” Görkay bana biraz daha sıkı sarılınca bende ona sarıldım ve dolu gözlerimi sıkıca kapattım. Bu sırada olduğumuz odaya yaklaşan adım sesleri duyuyordum. Muhtemelen Alp arkadaşlarıyla konuşmuştu. Adım sesleri olduğumuz odaya gelince kesildi. “Ne oluyor lan?” kapattığım gözlerimi açtım ve karşımda dikilen adama baktım. Yavaşça Görkay’dan ayrıldığımda Alp ikimize de sorgulayan gözlerle bakıyordu. Çok güzel bakıyordu. Her neyse! “Konuştun mu?” dedim hala duygusal olan çıkan sesimle. “Evet, birkaç dakikaya gelirler.”
“Kimleri çağırdın?”
“Tayfayı.” Tayfa mı? Ne garip bir isim. Esat olsaydı bu isime çok gülerdik. Hayır, o seni evinden kovdu! Tamam, keşke Cemil olsaydı? Hayır! Tanrım ben gerçekten delirdim. Birkaç dakika sadece havadan sudan konuştuk. Sonra evin zili çaldı. Görkay kapıyı açıp içeri girdiğinde arkadan 5 kişi daha geliyordu. 4 kız 1 erkek. İçlerinden iki kişi bana tanıdık geliyordu. Gözlerimi kısıp onları incelemeye başladığımda birinin ben kaçırıldığımda arkamda duran kız olduğunu fark ettim. Diğeri ise beni sokakta tutan çocuk olduğunu anladım. Bende onlara tanıdık gelmiş olacağım ki bana kısık gözlerle bakıyorlardı. Aralarından bir kız hamileydi. Karnı neredeyse burnuna geliyordu. Son ayları olabilir diye geçirdim içimden. Alp ayağa kalkıp hamile kız hariç herkesle samimi bir şekilde selamlaştı. Herkes teker teker koltuklara otururken Alp beni tanıtıyordu. “Arkadaşlar, bu Rüya. Muhtemelen duymamışsınızdır daha önce. Okuldan tanışıyoruz.” Herkese topluca başımla selam verdim. Alp karşı koltukta oturan birini gösterip konuşmaya başladı. “Bu Ilgaz.”
“Merhaba Rüya.”
“Merhaba.” Alp onun yanındaki hamile kadına baktı ve bana döndü. “Duru. Evet, hamile. Bir kızı olacak.”
“Sevindim. Adını ne koyak istiyorsun?” Duru göz ucuyla Alp’e baktı ama Alp bana bakıyordu. “Mavi.” Bu sefer Alp dahil herkes Duru’ya bakıyordu. Alp diğer kişiyi gösterdi. “Balkız. Görkay’ın sevgilisi.” Kız içten bir şekilde gülümsedi ve bana elini uzattı. Elini sıktığımda konuştu. “Alp zaten tanıttı beni, ben Balkız. Memnun oldum Rüya.”
“Bende memnun oldum.” Alp sıradaki kişiye geçtiğinde yüzünde içten bir gülümseme oluştu. “Akasya, kardeşim.” Şaşırmıştım. Kardeşi olduğunu önceden biliyordum ama hiç görmemiştim. Küçük gözüküyordu, ama çok tatlı ve minnoş gözüküyordu. “Merhaba Akasya, memnun oldum.”
“Merhaba Rüya abla.”
“Rüya de lütfen.”
“Ama benden büyüksün,”
“Lütfen, samimi ol.” Akasya’nın gözleri Alp ile benim aramda gidip geldi. En sonunda çok kısa bir an Duru’ya baktı ama hemen bana döndü. “Bu gidişle çok görüşeceğiz gibi duruyor.” dedi imalı imalı. Ben hariç herkes anlamış olacak ki bıyık altından gülüyorlardı. Biri hariç: Duru. Bu kız hamile olduğu için mi garip davranıyordu yoksa başka bir şey mi vardı? Alp tekli koltukta oturan kızı gösterip konuştu. “İnci, yakın arkadaşımdandır.” Kız elini uzattı hiçbir şey demeden elini uzattı. Elini tuttuğumda beni kendisine çekti ve sessizce konuştu. “Bana bak, Ilgaz benim tamam mı? Sakın onu seksi hareketlerinle etkilemeye çalışma.” Ne dedi şimdi bu? Tamam Ilgaz yakışıklı olabilir ama o kadar da değil. “Merak etme, Ilgaz tipim değil.”
“Ha, o zaman özür dilerim.”
“Sıkıntı değil. Ayrıca seni bir yerden tanıyorum.”
“Evet, Miran bey seni kaçırdığında arkandaki kişi bendim.”
“Ben Ilgaz’ı da tanıyorum.”
“Nerden?”
“Sokakta, düşüyordum beni tutmuştu.”
“Ne?”
“Yanlış anlama lütfen. Refleks olarak,”
“Tamam canım, sende beni kötü ve vicdansız biri sandın. O kadar da değil insanlık hali.” Korkakça gülümseyerek ondan uzaklaştım. Psikolojisi bozulmuş bu kızın, belli yani. Başka tanışacak biri olmadığından ellerimi önümde birleştirip demin İnciyle yaptığım garip konuşmanın etkisinden çıkmaya çalıştım. Alp’in bana baktığını hissediyordum. “Ne dedin kıza İnci?” Haklı çıktım, bana bakıyormuş. “Bir şey demedim yahu.”
“Yine Ilgaz benim dedin değil mi?”
“Evet…” dedi sessizce. Grubun nefes alma seslerini duydum. Demek ki bu konuşma bana özel değilmiş. “Her neyse, arkadaşlar, sizi buraya çağırma sebebim Rüya. Rüya, sen neler yaşadığını anlat sonra beraber plan yapalım, olur mu?” Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım…
“Böyle işte.”
“Yani özetle yarın Antalya’ya dönüyorsun ama orada kalmak istemiyorsun.” dedi Akasya. “Evet canım.”
“Ne kardeşler var lan? Bu yapılır mı kardeşe!”
“Haklısın Görkay. Bu yapılır mı kardeşe.” Gözlerim doluyordu. Konuştukça gözlerim doluyordu. Boğazımda geçmeyen yumru büyüyordu ve gözlerim ağlamadığım için yanıyordu. Ağlamam lazımdı, ama olmuyordu. Bu yaşadıklarımdan sonra ağlayamıyordum. Balkız’ın sesini duydum. “Ağlamalısın Rüya. Gözlerin doluyor görüyorum, görüyoruz. Ağla, belki rahatlarsın.”
“Olmuyor, ağlayamıyorum Balkız.”
“Balkız uzun oluyor. Bana ‘Bal’ de.” Başımı olumlu anlamda salladım. Başım aşağı dönüktü. Birinin ayağa kalktığını gördüm ama kim olduğunu çözemedim. Ayağa kalkan kişi yanıma oturdu ve bu kişinin Duru olduğunu gördüm. “Hayatım bak, ağlamazsan acını atamazsın. İçini birilerine dökmezsen acını atamazsın. Birilerine anlatıp ağlaman lazım kuzum senin.” Normalde sinir olacağım cümleler şu an beni rahatlatıyordu. Ne kadar yeni tanışmış olsak da dayanamadım ve başımı Duru’nun omzuna dayadım. “Sen güzel bir anne olacaksın galiba. Hiç hissetmediğim bir anne sıcaklığı var sende.”
“Teşekkürler canım. Bu arada canım falan diyorum rahatsız olmuyorsun değil mi?”
“Hayır, aksine beni rahatlatıyor.” dedim gözlerimi kapatırken. Bu laflar beni gerçekten rahatlatmış olacak ki gözlerim yeniden doldu ve bu sefer gözlerimde durmadılar. Aşağı doğru süzüldüler. Bu sırada biri daha ayaklandı ve diğer tarafıma oturdu. Gözlerimi açıp diğer tarafa baktığımda İnci’nin yanıma oturduğunu gördüm. Ne kadar soğuk dursa da sıcak biri olduğunu şu an anlıyordum. Ve o an anladım, ben bu kızlarla çok yakın olacağım. Akasya ve Balkız’da ayaklandığında erkekler kendi kendilerine bakışıp salondan çıktılar. Akasya arkalarından bağırdı. “Birazdan çağırırım sizi plan yaparız tamam mı abi?” İçeriden bir ses yükseldi. “Tamam abicim!” Ağlamam yavaş yavaş artarken Akasya ve Balkız önümde diz çöküp ellerimi tuttular. “Çok acıtıyor.”
“Acıtacak. Acıtacak ve rahatlayacaksın. Bitince rahatlayacaksın. Kabul edince rahatlayacaksın. İçini bize dökeceksin, ağlayacaksın, üzerine gideceksin ve en sonunda rahatlayacaksın.” dedi Balkız ellerimi okşarken. Başım hala Duru’nun omzundaydı. O da başını benim başımın üstüne yaslamıştı. İnci diğer taraftan elini belime dolamış boşta kalan omzuma başını yaslamıştı. Akasya ve Balkız’da halının üzerine oturmuş ellerimi tutuyorlardı. “Kızlar, çok teşekkürler. Daha yeni tanıştık ama 40 yıllık arkadaşız gibi davranıyorsunuz. Teşekkürler…”
“Öyle olalım bizde. Değil mi Bal abla? 40 yıllık arkadaşın, kardeşin, ailen olalım. Ne istersen.” dedi Akasya ağlamaklı bir ses tonuyla. Herkesi duygulandırdım anlaşılan. “Evet, kuzum. Öyle olalım. Hepimizin telefon numarasını vereyim ben sana. Grubumuz var mesela ona ekleyelim seni. Beraber kuaförlere gidelim, beraber sinemalara gidelim, alışverişe, gezmeye. Yalnız kalmayacaksın, söz veriyorum.” dedi Balkız. Sonra herkes birden bir kelime söyledi: “Söz veriyoruz”
Ben sakinleştikten sonra erkekleri de toplayıp daha sağlam bir plan yaptık. Gece birlere ikilere kadar sohbet ettik, kaynaştık, anlattık. Çıkardığım genel sonuç; onlar iyi kalpli insanlar ve birbirleri için çok değerliler. Beni de aralarına almaya meyilliler. Ve aralarına katılmaya bende meyilliyim. Kızlar ve Ilgaz evden gitmeden önce bana numaralını verdiler. Whatsapp’ta Duru, İnci, Bal ve Akasya’nın olduğu bir grupları varmış, beni de eklediler. Onlar gittikten sonra Alp’in bana verdiği misafir odası olduğunu düşündüğüm odaya gittim ve üzerimdeki şeylere baktım. Rahat gözüküyorlardı. Umarım uyurken rahatsızlık vermezler bu kıyafetler. Tam yatağa girecekken kapı tıklatıldı. “Gir!” diye bağırdım. İçeri Alp girdi. Elinde iki tane şey vardı. “Şey, bunlar senin için. Belki müzik dinlemek istersin diye kulaklık da getirdim. Birde pijama getirdim ama büyük gelebilir. Görkay’ın kıyafetleri biraz daha küçük olduğu için onun pijamasını getirdim. Birde, yarın uçağın kaçta?”
“Yanlış hatırlamıyorsam 15:30’da.” Başını olumlu anlamda sallayıp odadan çıktı. Hemen getirdiği pijamayı üstüm geçirdim ve kenarda duran boy aynasına doğru gittim. Tanrım! Çok büyük olmuştu ve çok komik duruyordum. Ne kadar üzgün bir ruh halinde olsam bile bu halime güldüm. Yüzümde duran hafif tebessümle getirdiği hiç açılmamış kulaklığı alıp yatağa uzandım. Kulaklığı telefonuma bağlayıp kulaklarıma geçirdim. Sırada şarkı bulmak vardı. Ama bundan önce İnci’nin ve Bal’ın attığı mesajlara baktım. Gruptan yazmışlardı.
İNCİK: Yarın, Antalya’ya hep beraber gidiyormuşuz. Alp bilet almış hepimize. Veee beeen Rüya’nın yanında oturuyoruuum.
BAL’IM: Tamam kızım, ne kudurtuyorsun? Bende sizin arkanızdayım. Görürsünüz siz. Çok rahatsız bir yolculuk geçireceksiniz, hahahahahah yaşasın kötülük!!
Hemen bir cevap yazdım.
SİZ: Kızlar alemsiniz valla, çok güldüm. Bal hanım, lütfen beni rahatsız etmeyin. Diğeri ne hali varsa görebilir, fhfewlkjgıwlksdk.
Anında cevap geldi.
İNCİK: Ne! Diğeri derken! Ne hali varsa görebilir derken!!
BAL’IM: Komutan emri verdi, İnci hanım. Kudurunuz. Gedguıskjgıeowısa.
AKASİ: Ablalar, lütfen. Bu saatte yazılır mı ya!
ANNEM: Harbi kızlar. Akasi haklı. Uyumam gerek benim, karnımda bebek var. A aa, sinirlendiriyorsunuz beni ya!
SİZ: Tamam artık gerçekten yatalım. GERÇEKTEN geç oldu.
İNCİK: İyi geceler sizlere aşklar.
BAL’IM: İyi gecelerrrrrrrrr.
Grubun geri kalan üyeleri bize kızmış olacak ki görüldü attılar. Telefonuma indirdiğim müzik uygulamasını açıp en sevdiğim ve dinlemekten bıkmadığım o şarkıyı açtım. Müziğin sözleri harikaydı. Giriş müziğini ayrı seviyordum. Sözleri ise şöyleydi;
Alla beni, pulla beni, al koynuna, yar
Gözüm senden başkasını görmez oldu, yar
Gönlüm senden bir şey ister, nasıl desem, yar
Alla beni, pulla beni, al koynuna, yar
Senin için dağları deler, yol açarım, yar… (Barış Manço/ALLA BENİ PULLA BENİ)
Bu şarkı ben kendimi bildim bileli beni duygusallaştırır. Nedense hiç görmediğim anne ve baba sevgisini hissettiriyor bana. Ne kadar aşk konulu olsa da… şarkı bittiğinde başka bir şarkı açtım. Başka bir şarkı, başka bir şarkı derken kendimi rüyalara bıraktım.
UMARIM BANA KIZMAZSINIZZ BÖYLE BİR ŞEY YAPTIĞIM İÇİNN HİHİHİHİ
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |